Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/923 E. 2023/440 K. 17.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/923 Esas
KARAR NO : 2023/440

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2022
KARAR TARİHİ : 17/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava : Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; kaza tespit tutanağından görüleceği üzere, müvekkili şirkete ait … plakalı araç ile davalı …’a ait ve diğer davalı … sevk ve idaresindeki ticari taksi … plakalı araç arasında 15.09.2022 tarihinde İstanbul, … mevkisinde trafik kazası meydana geldiğini, davalı yana ait aracın Kasko sigortası olmadığından ötürü müvekkili şirkete ait araçta meydana gelen değer kaybı ve aracın onarım süresince kullanılamamasından kaynaklı kazanç kaybı zararının tazmini gerektiğini, ticari nitelikteki davalarda, dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmak zorunlu olduğundan ötürü davalılara karşı arabuluculuk başvurusu yapıldığını, müvekkili şirkete ait … plakalı araçta meydana gelen ve yapılacak yargılama neticesinde alınacak bilirkişi raporuna göre ıslah edilmek üzere şimdilik belirsiz alacak olarak 100,00 TL değer kaybı ve aracın onarım süresi boyunca kullanılamamasından kaynaklı 100,00 TL kazanç kaybı zararlarının kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olan …plakalı karşı ticari taksinin sahibi davalı … ve araç sürücüsü diğer davalı … tarafından, kaza tarihinden itibaren işletilecek olan reeskont avans faizi ile birlikte tazmin edilmesini talep ettiklerini, taleplerine uygun olarak alacak miktarına yeter ölçüde davalının mal varlığına teminatsız olarak ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ettiklerini, ayrıca somut olaya konu trafik kazasına sebebiyet veren davalı …’a ait … plakalı ticari taksinin satılmasının önüne geçmek için 6100 sayılı HMK md. 389 hükmü uyarınca kaydına ihtiyati tedbir şerhi işlenmesini talep ettiklerini ve yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap : Dava dilekçesi ve ekleri davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafından herhangi bir cevap dilekçesi sunulmadığı görülmüştür.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Kaza tespit tutanağı, … Arabuluculuk Bürosu … nolu arabuluculuk dosyası, kazaya karışan araçların ruhsat kayıtları, ZMMS poliçesi, sürücü belgeleri, olay yeri resimleri, araçların hasarlı haldeki fotoğrafları, onarım resimleri ve faturası, davalıların tacir sıfatının araştırılmasına yönelik ticaret sicil kayıtları, vergi dairesi kayıtları ve esnaf kayıtları celp edilmiş, incelenmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi hasara dayalı tazminat (değer kaybı ve kazanç kaybı tazminatı) istemine ilişkindir.
Davanın esasına geçilmeden evvel, öncelikle görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğunun tespit edilmesi gerekmektedir. Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir ve görev hususu kamu düzenine ilişkin olduğundan taraflarca her zaman ileri sürülebileceği gibi hakim tarafından da yargılamanın her aşamasında resen nazara alınması zorunludur.
6102 sayılı TTK’nın 5/1. md. göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların ticaret mahkemelerince karara bağlanması esası getirilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar,
6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Kanun gereği, ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Mutlak ticari dava bakımından; taraflar arasında trafik kazasından kaynaklanan değer ve kazanç kaybı tazminatının tahsiline yönelik eldeki davanın, trafik kazalarının TTK’da bentler halinde sayılan (TTK m.4/1) ya da bu Kanunda (6102 s. TTK) düzenlenen yahut diğer Kanunlarda özel olarak gösterilen bir ticari dava olmadığından işbu davanın, mutlak ticari davalardan olmadığı açıktır.
Nispi ticari dava bakımından; davacının ticari şirket ve tüzel kişi tacir olduğu noktasında duraksama yoktur. Ancak, nispi ticari dava için her iki tarafın / davalının da tacir olması zorunludur. ( Bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir). Bu nedenle, her iki davalının ayrı ayrı tacir sıfatına sahip olup olmadığı mahkememizce eksiksiz olarak araştırılmıştır. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün cevabi yazısı uyarınca, davalıların sicil kayıtlarının olmadığı ve herhangi bir ticari işletmelerinin de bulunmadığı tespit edilmiştir. Fatih Vergi Dairesi Müdürülüğünün müzekkere cevabında ise davalıların VUK 177/1-3. madde hükümleri uyarınca 1. veya 2. sınıf tacir olmadıkları, bilanço esasına göre defter tutan kimselerden olmadıkları, ayrıca herhangi bir defter tutma yükümlülüklerinin de olmadığı, başka bir anlatımla tacir sıfatlarının bulunmadığı belirlenmiştir. İstanbul Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanlığının 10/01/2023 tarihi yazısında, davalılardan …’ın taksici esnafı olması sebebiyle esnaf odasına kaydının bulunduğu, diğer davalı …’nün esnaf kaydının dahi olmadığı bildirilmiştir. Bu halde, davalıların yapılan araştırma sonucunda tacir sıfatları bulunmadığı için ticari dava söz konusu olmadığından Mahkememizin görevli olmadığı aşikardır.
Yargı uygulamasındaki misallere bakıldığında:
İSTANBUL BAM 37. HUKUK DAİRESİ 2018/2705 E. 2019/259 K. SAYILI İLAMINDA:
“..Somut olayda, davacı adına kayıtlı …plakalı ticari taksiye, davalı şirket ait aracın çarpması sonucu kazanç ve değer kaybı nedeniyle tazminat talebinde bulunulmuş olup, uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili olmadığı, davacı tarafın dosyadaki belgelere göre tacir olmadığı ve olayın haksız fiilden kaynaklandığı anlaşılmakla, davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülerek çözümlenmesi gerekmektedir. …”
İSTANBUL BAM 37. HUKUK DAİRESİ 2020/1583 E. 2021/391 K. SAYILI İLAMINDA:
“..Somut olayda, davacı adına kayıtlı bulunan … plakalı ticari taksi ile davalı adına kayıtlı bulunan …plakalı ticari taksinin çarpışması sonucu, araçta meydana gelen hasar, onarım bedeli ve değer kaybı zararının tazmini için başlatılan icra takibine itiraz edildiği, davacı ve davalının yaptırılan araştırmaya göre tacir olmadıkları, davanın mutlak ticari davalardan olmadığı ve olayın haksız fiilden kaynaklandığı, tarafların tacir olmaması nedeniyle uyuşmazlığın nispi ticari dava niteliğinde de bulunmadığı anlaşılmakla, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülerek çözümlenmesi gerekmektedir….”
İSTANBUL BAM 37. HUKUK DAİRESİ 2022/337 E. 2022/2646 K. SAYILI İLAMINDA:
“..Somut olayda, davacılar adına kayıtlı bulunan … plakalı ticari taksi ile davalı şirket adına kayıtlı bulunan … plakalı aracın çarpışması sonucu, araçta meydana gelen hasar, onarım bedeli ve değer kaybı zararının tazmini için başlatılan icra takibine itiraz edildiği, davacıların yaptırılan araştırmaya göre tacir olmadıkları, davanın mutlak ticari davalardan olmadığı ve olayın haksız fiilden kaynaklandığı, her iki tarafın tacir olmaması nedeniyle uyuşmazlığın nispi ticari dava niteliğinde de bulunmadığı anlaşılmakla, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülerek çözümlenmesi gerekmektedir…”
İSTANBUL BAM 8. HUKUK DAİRESİ 2017/116 E. 2017/142 K. SAYILI İLAMINDA:
“… Davacı şirkete ait araca, davalılardan …’ın işleteni, diğer davalı …’ın ise şoförü olduğu taksinin çarptığı ve değer kaybı oluştuğu ileri sürülerek, maddi tazminat isteminde bulunulmuştur. … 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 21/12/2015 gün ve … sayılı kararında; tarafların tacir ve işin de ticari olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş; karar, yasa yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiş ve Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından uyuşmazlığın esası çözümlenmiştir. Dava koşulu niteliğindeki görev sorunu, öncelikle irdelenmelidir. Davalıların Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’na kayıtlı olmadıkları; davalılardan …’ın, … Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası’na kaydının bulunduğu anlaşılmıştır. Davacı tacir olmakla birlikte; davalılar tacir değildir ve olayın da ticari işletme ile ilgisi bulunmamaktadır. Taksicilik işi ticari nitelik taşımadığı gibi; esnaf faaliyeti niteliğindedir. Bu anlamda, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 4/1’de düzenlenen nispi; m.4/1-a ve m.4/1-f hükümleri arasında ön görülen mutlak ticari dava kurallarının uygulanması söz konusu değildir. Yargısal uygulamalar, bu konuda yerleşiktir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin; 2016/17069E.-12160K.; 2015/1174E.-2881K; 2015/1267E:-2928K; 2014/24362E-2015/69K sayılı kararları). Açıklanan nedenlerle, davanın genel görevli bulunan Asliyle Hukuk Mahkemesi’nde çözümlenmesi gerekir. Görevsizlik hükmü kurulması için, kararın kaldırılması ve mahkemesine gönderilmesi gerekmiştir…”
Yapılan açıklamalar ve emsal içtihatlar doğrultusunda, uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili olmadığı, davalıların dosyadaki belgelere göre ayrı ayrı tacir sıfatlarının bulunmadığı ve olayın haksız fiilden kaynaklandığı anlaşılmakla, trafik kazasından kaynaklanan değer ve kazanç kaybına ilişkin maddi tazminat istemli eldeki davada, uyuşmazlığın mutlak veya nispi ticari dava kapsamında bulunmadığı, bu bağlamda dava ticari dava olmadığı için Mahkememizin (Asliye Ticaret Mahkemesinin) görevli olmadığı, uyuşmazlığın çözümünde genel görevli olan Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu tespit edilmiş, HMK.’nın 114/1-c, 115/2. maddeleri uyarınca mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilerek, nihayetinde aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: ( Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı üzere;)
1-HMK.’nın 114/1-c, 115/2. maddeleri uyarınca mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın USULDEN REDDİNE, görevli mahkemenin ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğunun tespitine,
2-HMK.nın 20. maddesi uyarınca taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak talep etmesi halinde dava dosyasının görevli İSTANBUL (NÖBETÇİ) ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE tevzi edilmek üzere hukuk mahkemeleri tevzi bürosuna gönderilmesine,
3-HMK’nın 20. maddesine göre kararın kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ya da yetkili Mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-Harç, yargılama gideri, vekalet ücreti ve arabuluculuk ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin, davalı asil … ile vekilinin yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki (2) haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 17/05/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır