Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/912 E. 2023/907 K. 29.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/912
KARAR NO : 2023/907

DAVA : İflas (Kambiyo Senetlerine Mahsus Takipten Doğan İtirazın Kaldırılması Ve İflas (İİK 174))
DAVA TARİHİ : 26/12/2022
KARAR TARİHİ : 29/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan iflas davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ödeme amacıyla yasal süresi içinde muhatap bankaya sunulan çek karşılıksız çıktığı için davalı şirket hakkında … 30. İcra Müdürlüğünün… E. sayılı dosyasında, 23.11.2022 tarihinde “kambiyo senetlerine özgü iflas yolu ile” icra takibi başlatıldığını, itiraz dilekçelerinin bir örneğinin taraflarına tebliği için gerekli tebligat giderini kötü niyetle icra dosyasına yatırmadıkları için, icra takibine ve borca itiraz edildiği için UYAP üzerinden yapılan inceleme ile öğrenilmiş olduğunu ve bir yıllık yasal süre içinde şikayet ve itirazın kaldırılmasını ve davalı şirketin iflasına karar verilmesi için mahkemede dava açılmak zorunda kalınmış olduğunu, davalı şirketin İcra İflas Kanununa dayandırdıkları şikayetlerinin ve borca ve eklentilerine yönelik haksız ve kötü niyetli itirazlarının kaldırılmasına, gerekli ilanların yapılmasına, depo emri tebliğine, depo emrinde yazılı asıl alacak ve eklentilerini ödemediği taktirde davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi ile fesih protokolünün (3) numaralı maddesi uyarınca, müvekkil şirket tarafından, müştekiye130.319,65 USD bedelli bir çekin teminat senedi olarak verilmesinin öngörülmüş olduğunu, davaya konu edilen çek, fesih protokolünün (3) numaralı maddesinde düzenlenen teminat senedi niteliğindeki çekin olduğunu, tarafların, e-posta yazışmaları suretiyle müzakereleri yürüttüğünü ve fesih protokolü metni üzerinde tam olarak mutabık kaldıklarını, davacı tarafın fesih protokolünü ve çeki teslim aldığını, fesih protokolünü imzalamadığını ve müvekkili şirkete kasten geri göndermemiş olduğunu, taraflar arasında geçerli ve uygulanabilir bir tahkim anlaşmasının mevcut olduğunu, davacının alacağını öncelikle yetkili hakem heyeti önünde ispatlaması gerekmekte olduğunu, dava konusu çekin teminat senedi olarak verildiğini, dava konusu icra takibinin de iptali ve davanın reddi gerekmekte olduğunu, taraflar arasında akdedilen bulunan fesih protokolünün üç numaralı maddesinde takibe ve davaya konu senedin teminat senedi olduğu açıkça düzenlendiğini, söz konusu çekin teminat senedi olarak verildiği ayrıca davacı tarafından da açıkça ikrar edilmiş olduğunu, nitekim davacının müzakereleri yürüten yetkilisi …’nun, 9 Kasım 2021 tarihinde müvekkili şirketin yetkilisi …’ye attığı e-postada çekin teminat senedi olduğunu “Protokol imzası ile ilgili bugün … bey ve … bey ofis de olamayacağından daha sonra imzalanır. 130 bin usd lik çek ok. Lütfen bugün saat 14:00 a kadar bizde olmasını sağlayabilir misiniz? Yeni vereceğiniz Teminat Senedinde vade yazılmamasını rica ederiz. Bizde elimizdeki çekleri size iade edelim.”” şeklinde ifade ettiğini, 2021 tarihli kararında Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun sözleşmede öngörülen bedel ile aynı bedelde düzenlenmiş ve teminat senedi olduğu senet metninden anlaşılamamasına rağmen sözleşmede belirtilmiş olan bir bononun kambiyo senedi vasfını taşımadığına hükmetmiş olduğunu, 30.319,65-USD olduğunu, bu miktarın oldukça ayrıntılı ve küsuratlı bir miktar olduğunu, herhangi bir senette veya sözleşmede yer alabilecek bir miktar olmadığını, taraflar arasında geçerli ve uygulanabilir bir tahkim anlaşması bulunduğunu Mahkemenin işbu davayı görme bakımından görevsiz olduğunun tespitiyle davanın usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise, takibe ve davaya konu çekin teminat senedi niteliğinde olduğu ve kambiyo vasfını haiz olmadığının tespitiyle davanın esastan reddine karar verilmesini savunmuştur.
Taraflar arasında 30/06/2020 tarihli “…” yapıldığı, taraflar arasındaki sözleşmenin feshi noktasında taraf iradelerinin oluştuğu, bu çerçevede fesih protokolüne dair belge düzenlenmiş olmakla birlikte taraflarca herhangi bir şekilde sözleşmenin ıslak imzalı imzalandığına dair bir belge olmadığı gibi bu sözleşmenin davacı tarafından benimsendiğine dair başkaca bir vakıanın dahi ileri sürülmediği, davalının icra dosyasında belirtmiş olduğu sebepler çerçevesinde iflaslı takibe itiraz olunduğu, takibin durduğu tartışmasızdır.
Taraflar arasında tartışmalı olan hususların davalının dayanmış olduğu fesih protokolünün davacıyı bağlayan nitelik kazanıp kazanmadığı, bu noktada davacı aleyhine ve davacıyı bağlayan muhasebesel kayıt dahil herhangi bir veri olup olmadığı, çekin kambiyo vasfı taşıyıp taşımadığı, buna göre talep edilebilecek alacak var ise ferileri ile birlikte talep edilebilecek miktarın ne olduğu, zamanaşımı veya borcun imha hali ve itfa halinin söz konusu olduğuna dair taraf şirketlerin 202,2021,20222 yılı ticari defter ve kayıtlarında lehe veya aleyhe kayıt olup olmadığı, çekin teminat amaçlı olmak üzere davalı tarafından davacıya verildiğine dair muhasebe kayıtları ve özellikle nazım hesaplar dahil herhangi bir veri ve kaydın olup olmadığı, özellikle söz konusu çekin “bedeli, keşide tarihi, düzenleme tarihi” açısından teminat olarak verilmiş olduğu noktasında davalının somutlaştırmaya çalıştığı yazışma ve muhasebe belgelerinden davacıyı bağlayan herhangi bir veri olup olmadığı, çek ile ilgili taraf şirketlerin 2020,2021,2022 yılı ticari defter ve kayıtlarındaki nazım hesaplar dahi dikkate alındığında davacı ve davalının alacaklı ve borçlu durumunun olup olmadığı, buna göre itirazın kaldırılmasının gerekip gerekmediği, hangi miktarda gerektiği, buna göre iflas kararı verilme şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Davacı vekili Av…. 24/11/2023 tarihli dilekçesinde herhangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmediklerini bildirmiş olup vekilin feragat yetkisi mevcuttur.
Davalı vekili Av…. 24/11/2023 tarihli tarihli dilekçesinde herhangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmediklerini bildirmiştir.
Davadan feragat HMK m.307. ve 311.maddeleri hükümleri gereğince uyuşmazlığı ve dolayısıyla davayı sona erdiren, davalı tarafın kabulünü gerektirmeyen, kesin hükmün hukuksal sonuçlarını doğuran bir taraf işlemidir. HMK m.307 hükmüne uygun olarak davacının davadan feragatının mahkemece saptanması halinde feragat sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekir. Esasen davacı vekilinin feragat yetkisi olup davanın niteliği gereği ise feragat hukuken sonuç doğurabilecek niteliktedir.
Yapılan açıklamalar karşısında davacının davasının feragat nedeniyle reddine dair karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davalı aleyhine açmış olduğu davanın feragat nedeniyle reddine,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince (ilk duruşmadan sonra feragat olduğundan 2/3’ü alınmıştır) alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,2‬TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Tarafların beyanları karşısında yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Tarafların yapmış oldukları yargılama giderlerini üzerilerinde bırakılmasına,
5-Karar kesinleştiğinde tüm avansların talep halinde iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren on günlük süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yokluğunda ve dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve oy birliği ile karar verildi. 29/11/2023

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …