Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/91 E. 2023/12 K. 11.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/91 Esas
KARAR NO : 2023/12

DAVA : ALACAK
DAVA TARİHİ : 25/12/2009
KARAR TARİHİ : 11/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; … A.Ş. … Şubesi neznindeki müşteri hesaplarından usulsüzlükler yapıldığının anlaşılması üzerine şube nezninde müfettiş incelemesi yapıldığını, dava dışı … isimli müşterinin hesabında yapılan incelemede davalılardan gişe memuru … uhdesindeki kasadan anılan müşterinin … nolu hesabından 26.04.2000 ve 27.04.2000 tarihlerinde 35.000.USD ‘lik iki adet işlem ile 70.000.USD çekildiğini ve kasa fişleri üzerinde imza bulunmadığının anlaşıldığını, başka müşteri hesaplarında da benzer usulsüzlükler tespit edildiğini, …’ün alınan yazılı beyanından 1999 yılı Ağustos ayından itibaren müşteri hesaplarından habersiz para çekme işlemlerine başladığını, … isimli akrabasının fabrikasına finansal destek istemesi üzerine hesaplardan aldığı paraları … ile ortakları … ve …’a aylık % 10 faizle verdiğini, bu kişilerin kendisine geri ödeme yapmadıklarını ,…A.Ş’ne eşi …’ü hissedar yaptıklarını beyan ettiğini, banka zararına … yanında diğer davalıların da birlikte faliyetleri sonucunda sebebiyet verildiğini, … ile diğer şahısların eylemleri neticesinde bankanın dava dışı şahıslar olan …’e l6.10.2000 tarihinde 6.242,30.TL , …’a 05.09.2000 tarihinde 1.180,21.TL , …’a 12.12.2000 tarihinde 1.300,00.TL, …’na 18.04.2000 tarihinde 1.135,00.TL, …’na 27.04.2001 tarihinde 1.090,00.TL, …’e 14.09.2001 tarihinde 1.101,11.TL, …’a 29.05.2000 tarihinde 43.242,70.TL, …’e 04.07.2000 tarihinde 2.204,61.TL, …’e 16.10.2000 tarihinde 7.157,33.TL ve …’na 16.03.2001 tarihinde 1.855,45.TL olmak üzere toplam 66.508,71.TL ödeme yapıldığını, bu miktarın banka zararını teşkil ettiğini öne sürerek ; belirtilen ödeme tarihlerinden itibaren işletilecek değişen oranlardaki azami kredi faizi ve faizin % 5 BSMV ‘si ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Cevap: Dava dilekçesi ve ekleri davalılara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde; Davacı tarafça …’ün beyanına itibar edilerek müvekkili hakkında dava açıldığını, oysa bu beyanı doğrulayan bir belge bulunmadığını, ayrıca bir alacak olsa bile zamanaşımına uğradığını savunarak müvekkili hakkındaki davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan … ve … vekili cevap dilekçesiyle davanın reddini talep etmişlerdir.
Davalı asil … tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Olayla ilgili … 2.Ağır Ceza Mahkemesinde açılan kamu davasının ortadan kaldırıldığını, bu dosyada bilirkişi incelemesi yapıldığını ve kendisinin herhangi bir suçu bulunmadığının belirtildiğini, … ile ticari bir münasebetinin ve para alışverişinin olmadığını, kendisinden böyle bir talepte bulunulmasının haksız olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, sözü edilen …A.Ş ve … ile hiçbir ilişkisi bulunmadığını, önceden bahsedilen şirkette bir süre gece bekçisi olarak çalıştığını, kendisinin bankadan alınan paralar ile bir ilgisi bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılara yapılan tebligatlara rağmen süresinde davaya cevap verilmemiştir. Sonradan bir kısım davalıların davanın reddedilmesi talebini içeren dilekçe sundukları anlaşılmıştır.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Mahkememizin 2009/842 Esas sayılı dosyasında bozma ilamı öncesinde;
“…Davalılardan …’e dava dilekçesi 12.01.2010 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davaya cevap dilekçesi süresinde verilmemiştir. 31.03.2010 tarihli dilekçedeki yetki itirazı süresinde olmadığından , yetki itirazına itibar edilmemiştir.
Bir kısım davalılarca zamanaşımı itirazında bulunulmuş ise de, Fon alacakları 20 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Haksız fiil ile dava tarihi arasında 20 yıllık zamanaşımı süresinin geçmediği gözetilerek , zamanaşımına ilişkin itirazların reddi gerekmiştir.
Süresinde sunulan cevap dilekçelerinde belirtilmemiş ise de, daha sonra sunulan dilekçelerden davalılardan …, 25.01.2001 vade tarihli 30.000,00.TL bedelli ve yine davalılardan … ve …’ın 25.02.2001 vadeli 30.000,00.TL bedelli bonoları banka zararının karşılanması amacıyla düzenleyip … A.Ş.’ne verdikleri, bu senetlerin … 3.İcra Müdürlüğü’nün …ve … sayılı dosyalarında icra takiplerine konu yapıldıkları anlaşılmış olmakla bu dosyalar getirtilerek incelenmiştir. Sözkonusu senetlere dayalı kambiyo takipleri başlatılmış ise de, bu dosyalarda henüz bir tahsilat sağlanamadığı , anılan kişiler hakkında bu şekilde kesinleşmiş icra takipleri bulunmasına rağmen bu takip dosyaları üzerinden işlemlere sıkı bir şekilde devam edilmediği, ayrıca dosyamızda görülen davada anılan kişilerin de davalı gösterilerek iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Konu ile ilgili cezai soruşturma dosyası olan … 2.Ağır Ceza Mahkemesinin …Esas sayılı dosyasının bir fotokopisi getirtilerek dosyamıza eklenmiştir. Sözkonusu olayla ilgili dosyada deliller toplanmıştır. Esasen ceza dosyasından bu olayın gerçekleşme şekli anlaşılmaktadır. Ancak anılan ceza dosyasında uzun süre devam eden ceza yargılaması süreci sonunda, dosyanın zamanaşımı süreleri geçmiş olması nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Taraf delilleri toplandıktan sonra dosya kapsamı üzerinde 3 kişilik bilirkişi kurulu ile inceleme yaptırılarak 16.03.2012 tarihli rapor alınmıştır.
Düzenlenen bilirkişi kurulu raporunda dosya arasındaki delillere uygun tespit ve değerlendirmeler yapılmış olup, davalılardan … … Şubesi Gişi yetkilisi olan …’ün bu şube müşterilerine ait hesaplardan dava dilekçesinde belirtildiği miktar ve tarihlerde toplam 66.508,71.TL ‘lik usulsüz çekim yaptığının anlaşıldığı, daha sonra bunların geri tahsil edilemediği, davacı banka tarafından istihdam edenin sorumluluğuna dayalı olarak bu bedellerin gerçek hak sahibi olan müşterilerine ödenmiş olduğu, böylece davalının usulsüz işlemleri nedeniyle bankanın 66.508,71.TL zarar uğradığı, anılan davalıdan bu miktarların zararın gerçekleştiği ödeme tarihlerinden itibaren işletilecek değişen oranlarda avans faizleriyle birlikte talep edilebileceği anlaşılmıştır.
Açılmış bulunan dava, haksız fiil esasına dayalı tazminat davasıdır. Uyuşmazlık konusu ile ilgili olarak taraflar arasında bir sözleşme bulunmayıp haksız fiil esasına göre tazminat talep edildiiğinden faiz için ayrıca BSMV talep edilmesi mümkün değildir. Ayrıca banka bir ticari kuruluş olup, böyle bir olayda davalıdan ticari işlerde uygulanan avans faizini talep edebilir. Ancak dava dilekçesinde belirtildiği gibi değişen oranlarda azami kredi faizinin talep edilmesi de mümkün değildir.
Toplanan deliller ve dosya kapsamına göre , sözkonusu olayda olayın asıl faili olan …’ün zarardan sorumlu olduğu sabittir. Ancak diğer davalıların bu olaya iştirak ettikleri ve … ile birlikte bankanın zararına bilerek ve isteyerek veya kusurları ile yol açtıklarına dair somut bir delil mevcut değildir. Hernekadar davalılardan …, …ve … tarafından bu konu ile ilgili banka zararının karşılanması için toplam 60.000,00.TL bedelli kambiyo senetleri verilmiş ise de, bu şekilde senet verilmiş olması bu davalıların olayda … ile birlikte hareket ettiklerini ispata yeterli bulunmamıştır. Aralarında yakınlık bulunan ve finans sıkıntısı içinde bulunan şirketin ortakları olan bu şahıslara …’ün borç olarak para verdiği , bu olay ortaya çıkınca anılan davalıların banka zararına karşılık olarak senetleri bu nedenle verdikleri , ayrıca …’den de boş senet alındığı, ancak işleme konulmadığı anlaşılmaktadır. … ile … ve …’dan alınan senetlerle ilgili kambiyo takipleri bulunduğuna göre, … hakkındaki davanın kabulü ile, sözkonusu takiplerle tahsilde tekerrür etmemek üzere banka zararı olan 66.508,71.TL ‘nin zararın doğduğu tarih olarak belirlenen ödeme tarihlerinden itibaren işletilecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte anılan davalıdan tahsiline; diğer davalılar aleyhindeki davanın ise reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur …” şeklinde karar verilmiş, işbu karara karşı davacı vekili tarafından Temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 02/04/2015 tarih ve 2014/7048 Esas, 2015/4638 Karar sayılı bozma ilamında;
“…Dava, davacı bankanın çalışanı olan davalı …’nın diğer davalılar ile birlikte hareket ederek müşteri hesaplarından usulsüz para çektiği iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece Mustafa dışındaki davalılar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Ancak, dava konusu olayla ilgili olarak davalı gerçek kişiler hakkında … 2. Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında ihtilasen zimmet ve bu suça iştirakten açılmış olan ceza davasında sanıklara atılı suçun hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanmak ve bu suça iştirak olarak nitelendirilerek bu suç için öngörülen zamanaşımı süresinin geçmiş olduğu gerekçesiyle davanın ortadan kaldırılmasına karar verilmiş ise de, Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nin 2013/12009 Esas, 2014/2213 Karar sayılı ilamı ile “sanık …’ün üzerine atılı eyleminin zimmet suçunu oluşturduğu gözetilmeden ve hesaplarından para çekilen mudiler ve savunması alınmayan sanık … dinlendikten sonra, şirket ortağı olan diğer sanıkların sanık …’ün eylemine iştirak edip etmedikleri hususu araştırılıp, sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerektiği” gerekçesiyle mahkemece verilen karar bozulmuştur.
Her ne kadar 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi gereğince ceza mahkemesince verilen beraat kararı hukuk hakimini bağlamamakta ise de, eylemin hukuka aykırılığı ve illiyet bağı ile maddi vakıalara ilişkin ceza mahkemesi tesbitleri hukuk hakimini bağlayacağından, mahkemece ceza davasının sonucu beklenerek neticesine göre bir karar verilmesi gerekirken, … dışındaki diğer davalılar hakkında yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, 2 nolu bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına.. karar verildi….” denilerek Mahkememiz kararı bozulmuş, dosya mahkememizin 2015/894 Esas sırasına kaydedilmiştir.
Mahkememizin 2015/894 Esas sayılı dosyasında bozma ilamı öncesinde;
“…Dava, davacı bankanın çalışanı olan davalı …’nın diğer davalılar ile birlikte hareket ederek müşteri hesaplarından usulsüz para çektiği iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Dava konusu olayla ilgili olarak davalı gerçek kişiler hakkında … 2. Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında ihtilasen zimmet ve bu suça iştirakten açılmış olan ceza davasında talimat mahkemesi aracılığı ile tanzim ettirilen 3 lü bilirkişi heyetinin 02/12/2009 tarihli raporunda özetle; sanık …’ün bankadaki görevi sırasında; babası Mehmet Alagöz’ün raporda belirtilen akraba ve diğer yakınlarının mevduat hesaplarından yazılı talimatları olmaksızın usulsüz olarak para çektiği, bu paraları ” … A.Ş ” ortaklarından …, …., …’a ödünç verdiği, akraba ve yakınlarının hesaplarından çektiği paraların bir kısmını iade ettiği, usulsüz işlemlerin normal bir denetim ile tespit edilebilecek olduğu, sanık …’ün bankadan usulsüz çektiği paraları bilerek ” …Tic. A.Ş’ nin ” kuruluşu ve işletmesinde kullandıkları sanıkların söz konusu şirketin kurucu ortağı oldukları, sanık … ‘ın mülk sahibi ve şirketin genel müdürü olduğu, sanıklar her ne kadar olaydan haberlerinin olmadıklarını belirtmiş iseler de şirket kuruluş evrakında noter huzurunda imzalanan şirket ana sözleşmesinde imzalarının bulunduğu, sanıkların …’ün yukarıda belirtilen suçuna iştirak ettikleri, toplam banka zararının 64.222,54 YTL olduğu, zararın karşılanması için sanık ….’ün 60.000,00 YTL tutarlı bono verdiği, şeklinde görüş ve kanaat belirtildiği, bu rapora istinaden … 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından sanıkların eylemlerinin zimmet suçunu oluşturmadığı, görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğundan bahisle sanıklar hakkındaki kamu davasının dürüşülmesine karar verildiği, verilen bu düşme kararında tüm sanıklar yönünden suçun subuta erdiğinin kabul edildiği ancak nitelendirmesinin ” görevi kötüye kullanma” kapsamında kaldığından bahisle zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verildiği, bu karar üzerine Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nin 2013/12009 Esas, 2014/2213 Karar sayılı ilamı ile “sanık …’ün üzerine atılı eyleminin zimmet suçunu oluşturduğu gözetilmeden ve hesaplarından para çekilen mudiler ve savunması alınmayan sanık … dinlendikten sonra, şirket ortağı olan diğer sanıkların sanık …’ün eylemine iştirak edip etmedikleri hususu araştırılıp, sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerektiği ..” gerekçesiyle mahkemece verilen kararın bozulduğu, yine bozma ilamında sanıkların beraatine karar verilmesi gerektiğine ilişkin bir bozma sebebi bulunmadığı, mahkemenin suçun sübutu konusundaki kanaatine yönelik bir bozma kararı verilmediği, suçun nitelendirmesine ilişkin araştırma yapılmasının istendiği ve neticede bozma üzerine verilen … 2. Ağır Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyada sanıklar hakkında açılan kamu davasının zimmet suçu için öngörülen zamanaşımı ve munzam zamanaşımı süresinin dolduğundan bahisle düşürülmesine ilişkin karar verildiği ve verilen kararın Yargıtay denetiminden geçerek onama yönünde kesinleştiği anlaşılmıştır.
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi gereğince ceza mahkemesince verilen beraat kararı hukuk hakimini bağlamamakta ise de, eylemin hukuka aykırılığı ve illiyet bağı ile maddi vakıalara ilişkin ceza mahkemesi tesbitlerinin hukuk hakimini bağlayacağı anlaşılmakla ceza yargılaması sonucunda çuçun sübuta erdiğinin kabul edilmesine rağmen zamanaşımı nedeni ile düşme kararı verildiği, davalıların beraatlerine karar verilmediği, davalıların da haklarında beraat kararı verilmesi gerektiği yönünde temyiz taleplerinin olmadığı nitekim ” beraat ” kararı verilmesi gereken durumda ” düşme ” kararı verilemeyeceği hususu da dikkate alındığında, ceza yargılaması sırasında davalılarca yapılan savunmalar ve bilirkişi raporu tüm dosya kapsamından davalılardan …ün … A.Ş … Şubesinde gişe memuru olarak çalıştığı sırada müşteri hesaplarına girerek almış olduğu paraları , eşinin kendisinin ve diğer davalılarla ortak olduğu şirketin kuruluşu ve işletilmesinde finansman sağlamak için hesaplarına virman yapıp bu paraları çektiği, şirket ortağı ve kurucusu olan davalıların paranın kaynağını bilmemelerinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı ,bu şekilde davacı bünyesinde devren birleşen bankanın zarara uğratıldığı anlaşılmakla tespit edilen zararın davalılardan tahsiline dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir…” şeklinde karar verilmiş, işbu karara karşı davacı vekili, davalı … vekili, davalı … vekili ve davalılar … ve … vekili tarafından ayrı ayrı Temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 10/09/2019 tarih ve 2018/46 Esas – 2019/5197 Karar sayılı ilamında;
“…1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davalı … vekilinin temyiz itirazına gelince, mahkemece mümeyyiz davalı yönünden 26.03.2013 tarihli karar ile hüküm kurulmuş, işbu hüküm davalı tarafça temyiz edilmemiş ancak davacı vekili tarafından temyiz edilmekle Dairemizce davacı yararına bozulmuş ve davacı yararına usuli müktesep hak doğmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda verilen 02.06.2017 tarihli karar davalı … yönünden yeni bir hüküm olmayıp, aleyhine verilen işbu kararı temyizde de hukuki yararı bulunmadığından mümeyyiz davalı vekilinin temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
3-DİĞER DAVALILARIN temyiz itirazlarına gelince; dava, davacı bankanın çalışanı …’ün diğer davalılarla birlikte müşteri hesaplarından usulsüz para çektiği iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece, … 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından sanıkların eyleminin zimmet suçunu oluşturmadığı, görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğundan bahisle sanıklar hakkındaki kamu davasının düşürülmesine karar verildiği, bu düşme kararının tüm sanıklar yönünden suçun subuta erdiğinin kabul edildiği ancak nitelendirmesinin görevi kötüye kullanma kapsamında kaldığından bahisle zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verildiği, bu kararın da Yargıtay 7.Ceza Dairesi’nin 2013/12009 Esas 2014/2213 Karar sayılı ilamı ile “…’nın üzerine atılı eyleminin zimmet suçunu oluşturduğu gözetilmeden…şirket ortağı olan diğer sanıkların …’ün eylemine iştirak edip etmedikleri hususu araştırılıp sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği” gerekçesiyle bozulduğu, bozma ilamının suçun nitelendirmesine ilişkin araştırma yapılmasına yönelik olduğu, mahkemenin suçun subutu konusundaki takdirinin bozmaya konu edilmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, … 2. Ağır Ceza Mahkemesi kararının Yargıtay 7. Ceza Dairesi tarafından ilamda yazılı gerekçelerle bozulmuş olmasının SUÇUN SUBUTA ERDİĞİ ŞEKLİNDE YORUMLANAMAYACAĞI, BOZMA İLAMINDA SUÇUN SUBUTA ERDİĞİNE DAİR HERHANGİ BİR KABUL BULUNMADIĞI GÖZETİLEREK, mahkemece, ceza yargılamasına konu dava dosyasındaki deliller de incelenip davalıların …’ün eylemine iştirak edip etmediklerinin değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, suçun subuta erdiği önkabulüyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin temyiz isteminin REDDİNE; (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle dAVALI … VEKİLİ, DAVALI HACI SALİH YILDIRAN VEKİLİ, DAVALI … VEKİLİNİN TEMYİZ İTİRAZLARININ KABULÜ İLE KARARIN MÜMEYYİZ DAVALILAR YARARINA BOZULMASINA…” denilerek Mahkememiz kararı bozulmuş, dosya yeniden mahkememizin 2022/91 Esas sırasına kaydedilmiştir.
Dava, davacı bankanın çalışanı olan davalı …’ün diğer davalılar ile birlikte hareket ederek müşteri hesaplarından usulsüz para çektiği iddiasına dayalı alacak istemine ilişkindir.
Mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının Yargıtay ilamının (1) numaralı bendi ile davalı … vekilinin tüm temyiz itirazlarının (2) numaralı bendi ile reddine karar verilmiştir. Bu bağlamda; Yargıtay bozma ilamındaki (3) numaralı maddede yer alan bozma sebepleri yönünden inceleme ve değerlendirme yapılmıştır.
Uyulmasına karar verilen Yargıtay bozma ilamında gösterildiği üzere, ceza yargılamasına konu dava dosyasındaki delillerin incelenerek banka görevlisi davalı …’ün eylemine diğer davalıların iştirak edip etmediklerinin araştırılması gerekmiştir.
Bu amaçla, … 2. Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı ceza dava dosyası küll halinde ve fiziken celp edilmiş, dosya aslı işbu dava dosyasına arasına alınmıştır.
… 2. Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı ceza dava dosyası içerisinde, davalı …’ün eylemlerine diğer davalıların iştirak ettikleri noktasında somut herhangi bir delil bulunmamaktadır. Nitekim, ceza mahkemesi kararında davalı … dışında, diğer davalıların eylemlere iştirak edip etmedikleri hakkında hiçbir tartışma ve değerlendirme yoktur. Yine, ceza dosyası içinde yer alan iddianamede, davalı … dışında yer alan diğer davalıların eyleme iştirak ettikleri ifade edilmiş ise de; iştirakin varlığı ve somut delili kapsamında iddianamede dahi bir delil bulunmamaktadır. İddianamede diğer davalıların eyleme iştiraki, davalı … ile akrabalık ilişkisine ve davalı …’nın beyanlarına dayandırılmıştır. Ne var ki, sanık ile salt akrabalık ilişkisinin bulunması, bir kimsenin o eyleme iştirak ettiğini göstermez. İştirakin varlığı için, bilerek ve isteyerek sanık ile birlikte hareket edilmesi, bu suretle suçun işlenmesi gerekir. Dolayısıyla, iddianamedeki salt akrabalık ilişkisi sebebiyle diğer davalıların eyleme iştirak ettikleri mahkememizce kabul edilmemiştir.
Öte yandan; ceza dosyasında tüm davalıların ifadesi incelenmiştir. Davalı …, banka müşterilerinin hesaplarından bu kişilerin bilgisi ve rızası dışında çektiği paraları davalılara belirli bir yüzde karşılığında aktardığını söylemiştir. Ancak, bu paraların davalılara aktarıldığı noktasında hiçbir yazılı delil (taraflarca ikrar edilmiş adi yazılı belge, resmi belge, dekont, ödeme belgesi, tahsil makbuzu vs…) dosya içerisinde bulunmamaktadır. Kaldı ki, davalı …’ün bu soyut beyanlarına karşı, diğer davalılar kendilerine herhangi bir para verilmediğini, davalı …’ün yalan söylediğini ve beyanlarını kabul etmediklerini ısrarla bildirmişlerdir. Öyleyse, davalıların bu yöndeki suçlamaları da reddetmeleri karşısında davalıların, davalı …’ün eylemine iştirak ettiğini söylemek imkanı yoktur. Davalı …’ün, somut herhangi bir delile dayanmayan tümüyle soyut nitelikteki beyanlarına / suçlamalarına / suçtan kurtulmaya yönelik ifadelerine itibar edilmemiştir.
Yapılan açıklamalar karşısında; ceza yargılamasına konu dava dosyası, ceza dosyası içerisinde yer alan belge ve deliller incelendiğinde, davalı …’ün eylemine (banka müşterilerinin hesaplarından müşterilerinin bilgisi ve rızası dışında paraların çekilmesi) diğer davalıların bilerek ve isteyerek yardım ettikleri veya bu eylemi birlikte gerçekleştirdikleri noktasında somut herhangi bir delil bulunmadığından davalıların, davalı …’ün eylemine iştirak etmedikleri sonucuna varılmıştır
Ancak; önemle vurgulanmalıdır ki, önceki karara karşı yalnızca davacı vekili, davalılar …, …, … ve … vekili temyiz kanun yoluna başvurmuştur. Davacı ve davalı … vekillerinin tüm temyiz itirazları reddedildiğinden; hüküm diğer davalılar …, … ve … yararına bozulmuştur. Nitekim, Yargıtay ilamının sonuç kısmında bu durum aynen “.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin temyiz isteminin REDDİNE; (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle DAVALI … VEKİLİ, DAVALI … VEKİLİ, … VEKİLİNİN TEMYİZ İTİRAZLARININ KABULÜ İLE KARARIN DAVALILAR YARARINA BOZULMASINA…” şeklinde ifade edilmiştir. O halde, önceki hükme karşı temyiz yasa yoluna başvurmayan davalılar …, …. A.Ş., …, …, … ve … için önceki karar, davacı açısından usuli kazanılmış hak teşkil etmektedir. Kaldı ki, Yargıtay tarafından anılan bozma ilamında tam da bu sebeple (1) numaralı bent ile; ilk hükme karşı temyiz yasa yoluna başvurmayan davalı … için davacı yararına usuli müktesep hak doğduğu, bu nedenle davalı …’ün temyiz itirazları reddedilmiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı …’ün önceki hükme yönelik tüm temyiz itirazlarının ilk hükme karşı temyiz yasa yoluna başvurulmaması ve davacı yararına usuli müktesep hak oluşması nedeniyle Yargıtay’ca reddine karar verilmesi, davalılardan …, … A.Ş., …, …, … ve …’ın önceki hükümlere karşı hiç temyiz yasa yoluna başvuruları bulunmadığından tıpkı davalı …’ de olduğu gibi davacı açısından bu davalılar yönünden usuli kazanılmış hakkın oluşması ve aleyhe hüküm verme yasağı ilkesi kapsamında anılan davalılar yönünden davanın kabulüne ; ancak önceki hükme karşı temyiz yasa yoluna başvuran ve hükmün bu davalılar yararına bozulduğu davalılar …, … ve … için davalı …’ün eylemine iştirak ettikleri ispatlanamadığından anılan davalılar yönünden davanın reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile,
1-Davalılar …, …, … A.Ş., …, …, … ve … hakkında açılan işbu davanın KABULÜ ile, … 3. İcra Müdürlüğü’nün … Esas ve …Esas sayılı icra takipleri ile ayrı ayrı tahsilde tekerrür olmamak üzere, banka zararı olan 66.508,71.TL ‘nin zararın doğduğu tarih ve miktarlar esas alınarak;
43.242,70.TL’ sının 29.05.2000 tarihinden itibaren
2.204,61 ” 04.07.2000 ” “
1.180,21 ” 05.09.2000 ” ”
13.399,63 ” 16.10.2000 ” “
1.300.00 ” 12.12.2000 ” “
1.855,45 ” 16.03.2001 ” “
1.135,00 ” 18,04.2001 ” “
1.090,00 ” 27.04.2001 ” “
1.101,11 ” 14.09.2001 ” “
işletilecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalılar …, …, …. A.Ş., …, …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2-Davacının diğer davalılar …, … ve … aleyhindeki işbu davasının bu davalılar yönünden ayrı ayrı REDDİNE,
3-Kabul edilen dava değeri (66.508,71 TL) üzerinden alınması gereken 4.543,20 TL harcın davalılar …, …, … A.Ş., …, …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 1.414,80 TL posta ve tebligat masrafı ve 1.500 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.914,80 TL yargılama giderinin davalılar …, …, …A.Ş., …, …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davalı … tarafından yargılama nedeniyle yapılan 220,00 TL posta ve tebligat masrafı yargılama giderinin davalı … yönünden davanın reddedilmesi nedeniyle davacıdan alınarak davalı …’a VERİLMESİNE,
6-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 10.641,39 TL vekalet ücretinin davalılar …, …, … A.Ş., …, …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davalılar …, … ve … yargılama sırasında kendisini birer vekille temsil ettirdiklerinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3/2. ve 13/1. maddeleri uyarınca ret sebebi ortak olan davalılar lehine tek vekalet ücreti verilmesi koşulu ile 10.641,39 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği, ancak mahkememizce verilen ilk hükme karşı yalnızca davacı tarafından temyiz yoluna başvurulduğu, davalıların ilk hükme karşı herhangi bir temyiz başvurusu bulunmadığından ilk hükümde davalılar yararına hükmedilen vekalet ücreti yönünden davacı yararına usuli kazanılmış hak oluştuğundan ilk hükümde takdir edilen 7.370,70 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar …, … ve …’e VERİLMESİNE,
8-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin, davalılar …, … ve … vekillerinin ayrı ayrı yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süresi içerisinde Yargıtay Temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.11/01/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır