Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/867 E. 2023/791 K. 25.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/650 Esas
KARAR NO : 2023/769

DAVA : Haksız Rekabetin Tespiti ve Önlenmesi
DAVA TARİHİ : 17/09/2022
KARAR TARİHİ : 18/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Haksız Rekabetin Tespiti ve Önlenmesi davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 10.06.2008 tarihinde davalının müvekkilinin yanında nakliye şoförü sıfatı ile işe başladığını, 02.02.2021 tarihinde müvekkilinden kredi çekmek üzere ücret bordrosu talep ettiğini, ücret bordrosunu almasının akabinde müvekkilinden emeklilik nedeniyle istifa ettiğini bildirir şekilde işten ayrılmayı talep ettiğini, 31.03.2021 tarihinde emekli olacağı düşüncesi ile davalının iş akdi sonlandırıldığını ve çıkış işlemlerinin yapıldığını, … 22. İş Mahkemesinde müvekkiline… Esas sayılı işçi işveren ilişkisinden kaynaklı alacak davası açtığını, dava açılmasının akabinde müvekkilinin iş yerinin bulunduğu, nakliye ve taşımacılık işlemlerinin gerçekleştirildiği … mevkinde müvekkilinin müşteri portföyünü kullanarak hukuka aykırı şekilde taşımacılık belgesi olmaksızın piyasanın altında, vergisiz ve çalışma belgesi olmaksızın fiyat vererek haksız rekabet oluşturduğunu ve müvekkilinin işlerine sekte vurduğunu, davalının emeklilik kozunu kullanarak müvekkilinin iş yerinden istifa ettiğini, akabinde kendisine ödenen kıdem vb. ücretler ile birlikte işverene rakip olarak müşteri çevresinin bulunduğu mevkide iş yapmaya başladığını, davalı müvekkili ile yaklaşık 12 yıllık bir iş akdi içerisinde olduğunu, bu süre içerisinde davacı tarafından gerçekleştirilen her türlü çalışmanın şahidi olduğunu, davalının iş akdinin başladığı tarihte İstanbul’u yeterince bilmeden ve daha önce nakliye ve taşımacılık işlerinde tecrübe sahibi olmadığından işe dair herhangi bir bilgisi bulunmamakta olup müvekkili tarafından birçok şeyin kendisine ifade edildiğini, öğretilmiş ve çalışmasının karşılığı olarak her türlü desteğin sağlandığını, davalının yaklaşık 12 yıllık bilgi ve birikimini elde ederken müvekkili ile birlikte çalıştığını, davacı tarafından sağlanan imkanları da sonuna kadar kullandığını, davacının güvenini suistimal ederek davacı ile hizmet akdi imzalamış olan firmalara dair bilgileri içselleştirmiş ve devam eden süreçte kişisel ilişkiler kurduğunu, davalının bununla yetinmeyerek müvekkili tarafından gerçekleştirilen her türlü çalışmanın karşılığı olan fiyat bilgilerini işlerin nasıl ve ne şekilde gerçekleştirildiğini içselleştirdiği ve aynı çalışma istemi içerisinde müvekkilinin çalıştığı firmalara bu şekilde hizmet vereceğini aktardığını, tüm bu iş ve işlemleri yaparken müvekkilinin fiyat tarifesinin yüzde 5 veya 10 altına hizmet verme taahhüdünde bulunduğunu ve müvekkilinin hak kaybına uğramasına sebep olduğunu, bütün bunları gerçekleştirirken emeklilik işlemleri için iş yerinden ayrılmak istediğini öne süren davalının asıl amacını gizleyerek davacının tüm müşteri çevresine ulaşarak kişinin ekonomik ve maddi menfaatlerini ihlal etmiş aynı zamanda kendisinin yetkisi olmamasına rağmen aynı işi mülkilik sınırlarını ihlal ederek gerçekleştirdiğini, müvekkilinin uzun yıllar boyunca emek verdiği ve yaptığı işler için yasal dayanaktan yoksun şekilde ifa etmekte ve müvekkilini ciddi maddi zarara uğrattığını, müvekkili tarafından gerçekleştirilen taşıma ve nakliye işlemleri için gerekli olan tüm belge ve yasal başvuruların tamamlandığını, eksiksiz biçimde ve uzun yıllardır çalıştığını, ancak yasal ve idari izinleri olmayan davalı tarafından; K belgesi olmadan ve Hiçbir mali kayıt olmaksızın gerçekleştirilen iş için yapmış olduğu emeklilik başvurusunun iyi niyet ve ahlak kurallarına aykırı olduğunu, TTK m. 54/ f. 2’de yer alan tanımın açık olduğunu, TTK m. 56’da hükmün açık şekilde yazıldığını, davalının taşımacılık hakkında herhangi bir ticaret kaydı, nakliye ve taşımacılık işlemlerine dair bir belge sahibi olmadığını, bu belge ve işletme işlemlerinin tamamlanması gerekirken hiçbir şekilde tamamlamadığı ve rekabet bozucu şekilde müvekkilinin işlerini sekteye uğratacak taşımalar gerçekleştirdiğini, haksız rekabet hükümlerinin kapsamı TTK’nın 54.maddenin 2.fıkrasında belirlendiğini, taksız rekabet hallerinden dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranış halleri sayıldığını, davalı tarafından gerçekleştirilen belgesi olmaksızın bunlara sahipmiş gibi hareket ederek yeteneğe ve gerekli belgelere malik bulunduğu zannını oluşturduğunu, buna elverişli olmayan her türlü işlemi gerçekleştirdiğini ve doğru olmayan meslek adlarını kullandığını, müvekkilinin sahip olduğu forklift taşımacılığı yaptığı aracın bire bir aynısını tedarik ederek işin taklit edildiğini ve bu çalışmasının karşılığında herhangi bir belge vb. yasal dayanak elde edemediğini, davalının iş yerinden ayrılmasının akabinde iki farklı forklifti tek plakada kullandığını, bu durumun sabit olduğunu, kamera kayıtları, ticaret sicil gazetesi, trafik şube müdürlüğünden alınacak araç kayıtları ve kullandığı araca ilişkin her türlü yasal belgenin temin edilmesi, ticaret odası ve meslek odası kayıtlarının elde edilerek işbu dava sürecinde davacının fiillerinin hukuka aykırı olduğunun ifade edileceğini, bu nedenlerle, haksız rekabet hükümlerine aykırı davranışların tespiti ve men’i, tespit halinde davalının üzerine kayıtlı forkliftin trafikten ve kullanımdan men edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olmadığını, haksız rekabet davalarında zamanaşımının 1 yıl ve her halde 3 yıl olduğunu, zamanaşımı süresinin dolduğunu, davanın zamanaşımı yönünden de reddine talep ettiklerini, müvekkilinin … 53. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesini keşide ettiği tarihten itibaren günlük yevmiyesini kazanmak adına faaliyette bulunduğunu, bu ihtarnamenin davacıya 19.03.2021 tarihinde de ulaştığını, davacı da müvekkiline izafe olacak şekilde … 6. Noterliği’nin… tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ihtarname keşide ettiğini, müvekkilinin artık yanında çalışmadığının ve günlük kazancını sağlamak adına faaliyette bulunduğunun farkında olduğunu, müvekkilinin davacıya … 3. İş Mahkemesi’nin … Esas saylı dosyası ile işçilik hak ve alacaklarına ilişkin davayı 21.04.2022 tarihinde açtığını, bu itibarla davacı en kötü ihtimalle dahi bu tarihten itibaren durumdan haberdar olduğunu, fakat davacının davasını 17.09.2022 tarihinde açtığını, 1 yıllık süreyi geçirdiğini, davanın süresinde olmadığını, müvekkilinin davacıyı; hakaret, tehdit ve iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçlarında da … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Soruşturma sayılı dosyası ile şikayet ettiğini, davacının esasında her daim kötü niyetli hareket ettiğini ve müvekkilinin kazandığı 3-5 kuruşu bile içine sindiremediğini, davacının asıl amacının müvekkili ile davacı arasında devam edegelen işçilik hak ve alacaklarına ve hizmet tespit davalarına ilişkin hukuk davalarında ve müvekkilinin müşteki olarak yapmış olduğu suç duyurularından intikam / öç almak olduğunu, TTK m. 54/ f. 2’de yer alan tanımlamanın açıl olduğunu, müvekkilinin tacir sıfatına bile sahip olmadığını, davacı karşısında zayıf olan kişi olduğunu, müvekkili ile davacı arasında işçilik hak ve alacaklarına ilişkin dava … 3. İş Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile görüldüğünü, müvekkili ile davacı arasında görülen ve … 22. İş Mahkemesi’nin …Esas sayılı dosyasının hizmet tespit davasına ilişin olduğun, işbu dava ile hizmet tespit ile işçilik hak ve alacaklarına ilişkin davalar arasında nasıl bir bağ olduğunu bilmediklerini, Müvekkilinin davacının iş yerine girmeden önce de Karaköy’de çalıştığını ve taşımacılık işleri ile iştigal ettiğini, taşımacılık ve nakliye işi de kimsenin tekelin de olmadığını, müvekkilinin işi herhangi bir özellik ve yetenek arz etmeyen, davacının hususiyeti taşımayan, basit, temel ve alelade bir iş olduğunu, taşıma işi ilgili olarak müvekkilinin haksız rekabeti bozmasının mümkün olmadığını, kötü niyetli hareket etmediğini, müvekkilinin davacıya karşı güçsüz ve zayıf pozisyonda kaldığını, davacının eski işçisi olduğunu, mevcut borçlarını da ödeyebilmek adına çalıştığını, davacının müvekkiline kıdem vb. ödendiği yanılsamasına kapıldığını, davacı tarafından ödenen herhangi bir işçilik hak ve alacağı bugüne kadar olmadığını, Türk Borçlar Kanunu’nun sadakat borcunu düzenleyen 396. Maddesin hükmünün açık olduğunu, kanun koyucu hizmet sözleşmesinin devamı süresince rekabet etmeme borcunu düzenlediğini, hizmet ilişkisi sona erdikten sonra işverenin haklı menfaatinin korunması için gerekli olduğu ölçüde rekabet yasağının sona erdiğini, işçi ve işverenin rekabet etmeme borcunu iş sözleşmesi sona erdikten sonra da devam ettirmek istemeleri halinde iş sözleşmesine bu konuda ayrı şart koymaları veya ayrıca bir rekabet yasağı sözleşmesi yapmaları gerektiğini, davacı, müvekkilinin davacı ile birlikte çalıştığını ifade ettiğini, müvekkilinin davacının o zamanlarda işçisi konumunda olduğunu, müvekkilinin hali hazırda fiziken kurulu firması olmadığını, davacının müşterilerinin müvekkili tarafından içselleştiriliyor şeklinde açıklamasında müvekkilinin serbest piyasa koşullarında iş yaptığından dolayı ve tüketicilerin de kendi para, zaman vb. Kaynaklarını en iyi ve en uygun şekilde kullanmak istediklerinden dolayı diledikleri kişi ile çalışabildiklerini, müvekkilinin kimsenin müşteri çevresini çalmadığını, kaldı ki bu yönde nüfuzu ve etkisi de olmadığını, basit bir insan olduğunu, günlük yevmiyesini kazanmak adına faaliyette bulunduğunu, piyasayı haksız şekilde domine etmesi, etkilemesi, piyasaya yön vermesinin kendisinden beklenemeyeceğini, davacının müvekkilinin gerekli bilgi ve belgeleri olmadığını düşünüyorsa bu yönde ilgili makamlara ihbarda bulunması gerektiğini, her belge eksikliği haksız rekabete cevap verecek nitelikte olsa herkesin herkesle davalık olması gerektiğini, haksız rekabetin şartları ve koşulları oluşmadığını, haksız rekabet, ekonomik düzenin taraflarının dürüstlük kuralına aykırı olan ve bir taraf aleyhine rekabeti bozan hareket ve fiillerin tümünü ifade ettiğini, haksız rekabetin varlığı için tarafların rakip olmaları, failin haksız rekabetten yarar sağlaması yahut eylemi gerçekleştirenin kusurlu olması zorunlu olmadığını, haksız rekabetin varlığı için esas olan; ekonomik rekabet etme hakkının dürüstlük kuralına aykırı olarak kullanılması gerektiğini, haksız rekabet kurallarının, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu 54. ila 63 maddeleri arasında düzenlendiğini, Türk Ticaret Kanunu’nun 54. Madde hükmünün, haksız rekabete ilişkin genel ilkeyi ortaya koyduğunu, 6102 sayılı TTK’nın 55/1-a maddesi hükmünün açık olduğunu, hükümden de anlaşılacağı üzere, bu madde kapsamında haksız rekabetin oluşabilmesi için başkalarının faaliyetini gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek gerektiğini, Yargıtay güncel içtihatları incelendiğinde; beyan gerçek ise bu durumda haksız rekabetten bahsedilemeyeceğine ilişkin tereddütte mahal vermeyecek şekilde görüş birliğine varıldığının görüleceğini, açıklanan nedenlerle hukuki dayanaktan yoksun, haksız ve kötü niyetle açılmış bulunan davanın reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 22. İş Mah. … Esas sayılı dosyası, … 3. İş Mah. … Esas sayılı dosyası,, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın… Sayılı dosyası, … 53. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ve tebliğ mazbatası, …Birliği kayıtları, … Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtları, … 6. Noterliği’nin …tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi, SGK kayıtları, Ticaret Sicil Kaydı, reklam amaçlı sosyal medya paylaşımları, nakliye ve taşımacılık dair dağıtılan kartvizit, … Tersane Caddesi üzerindeki Kamera kayıtları ve güvenlik kamerası görüntüleri, Ticaret Odası kayıtları, Ulaştırma Bakanlığı müzekkere yazı cevabı, Vergi kayıtları celp edilmiş incelenmiştir.
Dosya, haksız rekabet konusunda uzman akademisyen ve öğretim üyesi bilirkişi Doç Dr. …’a tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 26/09/2023 tarihli raporda özet ve sonuç olarak; ”… Davalının davacıyı kötüleyerek (TTK 55/(a-1)) uyarınca haksız rekabette bulunduğunu gösterir bir belge ve tanık beyanına dosya kapsamında rastlanılmadığı, Davalı tarafından, davacı sözleşme düzenlenmiş olan müşterileriyle, kendisi için menfaat temin etme iradesinde olduğunu ortaya koyan bir belgeye dosya kapsamında rastlanılamadığı, Davalının, davacının iddia ettiği K1 yetki belgesinin hangi taşıma faaliyetlerinde aranacağının hukuken düzenlendiği; forklift olarak tabir edilen araçlar için K1 belgesinin gerekmediği; bu nedenle (TTK 55/(1-e)) hükmü uyarınca haksız rekabetten bahsedilemeyeceği, ancak başka tür araçların kullanılması söz konusuysa haksız rekabetin varlığının kabul edilebileceği, buna ilişkin bir vesaike dosya kapsamında rastlanmadığı, sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır …” şeklinde rapor düzenlendiği görülmüştür. Denetime açık ve gerekçeli bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Dava, haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi istemine ilişkindir.
Haksız rekabet, TTK’nın 54 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
TTK’nın 54/1. maddesinde haksız rekabetin amacı “bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması” olarak ifade edilmiş, 2. fıkrada ise haksız rekabet tarif edilerek “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır” şeklinde belirtilmiştir.
TTK’nın 55. maddesinde haksız rekabet sayılan bazı haller, sınırlayıcı olmamak üzere sayılmıştır. Bu nedenle sayılan haller dışındaki eylemlerin haksız rekabet oluşturup oluşturmadığının da somut olayın özelliklerine göre değerlendirilmesi gerekmektedir.
TTK’nın 56. maddesinde ise; haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimsenin, fiilin haksız olup olmadığının tespitini, haksız rekabetin önlenmesini, haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, kusur varsa zararın tazminini, TBK’nın 58. maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği belirtilmiştir
Davacı, müşteri portföyünün kullanılması ve taşımacılık belgesi olmaksızın piyasanın altında fiyat verilerek davalının haksız rekabet teşkil eden davranışlarda bulunduğu ileri sürmüştür.
Davalı, iktisadi rekabeti bozacak bir davranışının olmadığını, ayrıca haksız rekabet koşullarının oluşmadığını savunmuştur.
Uyuşmazlığın temeli, davalının haksız rekabet teşkil eden davranışlarda bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
6102 sayılı TTK’nın 55(1)a-1 maddesinde, “Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek”, 55/(1)b-1 maddesinde, “Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek; özellikle; müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek”, 55/(1)-e maddesinde, “İş şartlarına uymamak; özellikle kanun veya sözleşmeyle, rakiplere de yüklenmiş olan veya bir meslek dalında veya çevrede olağan olan iş şartlarına uymayanlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur” eylemleri haksız rekabet teşkil edecek davranışlar olarak nitelendirilmiştir.
Anılan Yasa hükümleri nazara alınarak somut olaya bakıldığında; davalının taşımacılık faaliyetine ilişkin olarak öncesinde davacının yanında çalıştığı, akabinde işten ayrıldıktan sonra Karaköy semtinde forklift taşımacılığa yönelik aynı iş kolunda kendi işini kurduğu, bilindiği üzere bir kimsenin daha önce çalıştığı iş kolunda yeni bir iş yeri açmasında yasal her hangi bir engel olmadığı ve bu hususun haksız rekabet olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı (Y.11. HD. 2016/1908 E. 2016/8289 K.), öte yandan bir kimsenin işinden ayrılarak aynı sektörde faaliyet gösteren başka bir firmada çalışması, çalışarak elde ettiği bilgi birikimini bu işte kullanmasının da başlı başına haksız rekabet olarak nitelendirilemeyeceği (İSTANBUL BAM 12. HD. 2019/2264 E. 2022/563 K.), aksinin kabulünin Anayasa’da güvence altına alınan çalışma özgürlüğünün ihlali anlamını taşıyacağı, bu itibarla davacının, “kendi yanında edindiği tecrübe ve bilgi birikiminin davalının yeni kurulan işte kullandığı” iddiasının haksız rekabet teşkil eden davranış olarak kabulünün mümkün olmadığı, kaldı ki davalının daha da öncesinde celp edilen SGK kayıtlarından Karaköy semtinde taşımacılık alanında başka firmalarda da çalıştığı, diğer taraftan taşımacılık faaliyetinin tarafların tekelinde olmadığı, taşımacılık işinin yapılan işin türü ve niteliği gözetildiğinde özel uzmanlık gerektiren değil, aksine alelade bir iş olduğu, bu bağlamda davacının müşteri portföyünün haksız ve hukuka aykırı yollardan ele geçirilmesinin işin niteliği gereği mümkün olmadığı, bununla birlikte piyasa koşullarında taşımacılık işi yapan rakiplerin müşteri kazanmak adına uygun fiyat vermesinin mümkün olduğu, bu hususun tek başına iktisadi rekabeti bozacak bir davranış olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, nitekim somut uyuşmazlıkta davacının bu yöndeki iddiasını ispatlayamadığı, başka bir anlatımla davacı müşterilerinin / portföyünün daha düşük fiyatlar verilerek ve sürekli bir biçimde ayartılarak işlerin davalı tarafça alındığı / yerine getirildiği bu suretle haksız ve hukuka aykırı rekabet edildiğinin davacı tarafından ispat edilemediği, tam aksine samimi görülen tanık anlatımlarında davalının işten ayrılıp kendi işini kurduktan sonra dahi davacının ticareti hakkında kötüleyici konuştuğu yahut kötü reklamlarda bulunduğunun tanıklarca hiç şahit olunmadığının beyan edildiği, tanıklar fiyat noktasında da daha düşük ya da yüksek fiyat verilip verilmediğini bilmediklerini, iş oldukça taşımacılarla çalışıldığının beyan edildiği, şu halde davacı müşterilerinin ayartıldığının söylenmesinin dosya kapsamıyla imkansız olduğu, forklift ile taşımacılık için K1 belgesinin zorunlu olmadığı, bu kapsamda belgeye sahip olunmamasının soyut olarak haksız rekabet teşkil eden eylem olarak nitelendirilemeyeceği, bu hususta taraflar arasında haksız rekabete yönelik herhangi bir anlaşmanın da bulunmadığı, hasılı somut olayda davalının haksız rekabet teşkil eden davranışlarda bulunduğunun davacı tarafından ispat edilemediği ve 6102 s. TTK 55(1)a-1, 55/(1)b-1, 55/(1)-e maddesinde düzenlenen haksız rekabet koşullarının oluşmadığı sonucuna varılmıştır.
Meselenin halli, haksız rekabet konusunda uzmanlık bilgisi gerektirdiğinden eksik tahkikat bırakılmaması adına ayrıca bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Haksız rekabet konusunda uzman bilirkişi 26/09/2023 tarihli raporunda; davalının, davacının ticari itibarını zedeleyen ve meslek faaliyetlerinin icra edilmesini engelleyen söz ve davranışlarda bulunmadığını, davacının müşterilerinin daha düşük fiyat verilmek suretiyle ayartılma durumunun dosya kapsamıyla tespit edilemediği, davalı tarafından davacının ticaretinin kötülenmesinin söz konusu olmadığı, forklift taşıma faaliyetleri için yasal olarak K1 belgesi gerekmediğinden haksız rekabetten söz edilemeyeceği, bu nedenle haksız rekabetin yasal koşullarının oluşmadığı mütalaasında bulunmuştur.
Uzman bilirkişinin 26/09/2023 tarihli bilirkişi raporunun ayrıntılı, gerekçeli, tarafların ve Mahkemenin denetimine elverişli olduğu, somut olay bakımından ileri sürülen vakıalar tek tek nazara alınarak yasal geciktirici nedenlerinin dahi raporda ayrı ayrı başlıklar altında tartışılarak değerlendirildiği, raporun bilimsel yönden doyurucu ve uyuşmazlığı giderici mahiyette olduğu, açıklamaların isabetli tespit ve değerlendirmeler içermesi sebebiyle mahkememizce içeriği de denetlenerek hükme esas alınmıştır.
Yapılan açıklamalar karşısında; mahkememizce hükme esas alınan 26/09/2023 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda, somut olayda davalının haksız rekabet teşkil eden davranışlarda bulunduğunun davacı tarafından ispat edilemediği ve 6102 s. TTK 55(1)a-1, 55/(1)b-1, 55/(1)-e maddesinde düzenlenen haksız rekabet koşullarının oluşmadığı kanaatine varılarak ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15 TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca takdir edilen 17.900,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, (dava yalnıca haksız rekabetin tespiti ve önlenmesine ilişkin olup, bu nedenle dava konusu para ile değerlendirilemediğinden maktu vekalet ücreti takdir edilmiştir. Bu hususta emsal karar için bakınız. İSTANBUL BAM 13. HD. 2023/1063 E. 2023/1125 K)
5-HMK 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde re’sen ilgili tarafa veya vekillerine İADESİNE,
Dair, davacı asil ile davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.18/10/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır