Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/780 E. 2022/792 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/780 Esas
KARAR NO : 2022/792

DAVA : Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz
DAVA TARİHİ : 02/11/2022
KARAR TARİHİ : 08/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkillerim … sicil no.su ile müdürlüğünüze kayıtlı … A.Ş.’nin Yönetim Kurulu üyeleri olduğunu, … A.Ş. Yönetim Kurulu kararıyla, şirketin 2021 yılı Olağan Genel Kurul toplantısının 18.08.2022 tarihinde yapılması kararlaştırılmış ve aynı kararla belirlenen gündem ve toplantı çağrısı ortaklara tebliğ edildiğini, 2021 yılı Olağan Genel Kurul toplantısı gündeminde ‘’Yeni yönetim kurulu üyelerinin sayılarının ve sürelerinin tespiti ile seçimi’’nin de yer aldığı duyurulduğunu, 18.08.2022 tarihinde gerçekleştirilen 2021 yılı Olağan Genel Kurul toplantısında yapılan yönetim kurulu seçimine dayanılarak; Genel Kurulda alınan kararlar tescil ve ilan edilmeksizin, 06.09.2022 tarihinde yeni yönetim kurulu toplanmış ve 2022/02 sayılı yönetim kurulu kararı ile sınırsız temsil ve ilzama ilişkin kararlar alınarak görev dağılımı yapılmış, imza yetkileri belirlenmiş ve … tarihli … sayılı Yönetim İç Yönergesi kabul edildiğini, söz konusu Yönetim İç Yönergesi; 19.09.2022 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlandığını, Müvekkilleri tarafından davalı … Sicil Memurluğu’na sunulan dilekçe ile; Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlanan Yönetim İç Yönergesinin sicilden terkinine karar verilmesi talep edilmiş ise de; … Ticaret Sicil Memurluğu’nun tarafımıza 31.10.2022 tarihinde tebliğ edileni 24.10.2022 tarihli red kararı ile müvekkillerimin talebi reddedildiğini,18.08.2022 tarihli olağan genel kurul toplantısında belirlenen … A.ş.’nin “yönetimi Kurulu üyeleri” 19.09.2022 tarihinde tescil ve ilan edildiğinden, 06.09.2022 tarihinde tescil ve ilan edilmiş bir “yönetim” bulunmadığından, 06.09.2022 tarihinde bir kısım yönetim kurulu üyelerinin aldığı karar ile kabul edilen yönetim iç yönergesinin davalı … Sicil Memurluğunca tescili Türk Ticaret Kanunu’nun emredici hükümlerine aykırı olduğunu,18.08.2022 tarihli Olağan Genel Kurul toplantı tutanağı, yeni yönetim kurulu üyelerinin seçimi de dahil olmak üzere, tescil ve ilana tabi bir çok konuyu içinde barındırdığını, Yeni yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin 18.08.2022 tarihli Olağan Genel Kurul toplantı tutanağı tescil edilmeksizin, Yönetim Kurulunun göreve başlaması hukuken mümkün olmadığını, yeni yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin 18.08.2022 tarihli Olağan Genel Kurul toplantı tutanağı Ticaret Sicil Müdürlüğünde tescil edilmeksizin, … A.Ş. Yönetim Kurulu’nun 06.09.2022 tarihinde …sayılı Yönetim Kurulu kararı ile kabul ettiği 06.09.2022 tarihli …sayılı Yönetim İç Yönergesi müvekkillerimin muhalefet şerhine rağmen kabul edildiğini, … A.Ş.’nin henüz tescil ve ilan edilmeyen Yönetim Kurulu üyelerinin yetkisi olmaksızın aldığı 06.09.2022 tarih ve … sayılı Yönetim Kurulu kararı ile kabul ettiği 06.09.2022 tarihli …sayılı Yönetim İç Yönergesi, davalı … Sicil Memurluğu tarafından 19.09.2022 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesi’nde tescil ve ilan edildiğini, davalı taraf, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi kararlarının tarafı olup, mahkeme kararındaki sicilden terkine ilişkin açık gerekçelerin bilincindeyken, yeni bir Yönetim İç Yönergesi yapılmasını gerektiren bir durum da yokken, aynı konuda, … 7. Ticaret Mahkemesi kararlarını etkisiz hale getirmeyi amaçlayan yönetim kurulu kararlarını ve yeni Yönetim İç Yönergesini tescil etmesi ve müvekkillerimin sicilden terkin talebini reddetmesi açıkça hukuka aykırı olduğunu, Müvekkillerinin 06.09.2022 tarihli yeni Yönetim İç Yönergesi’nin sicilden terkini talebi; “31.11.2021 tarihli geçmiş Yönetim İç Yönergesi’ne ilişkin mahkeme kararının kesinleşmesi gerektiği” gibi, ilgisiz bir gerekçe ile reddedildiğini, 06.09.2022 tarihli yeni Yönetim İç Yönergesinin davalı … Sicil Müdürlüğü tarafından tescil edilmesinin, 31.11.2021 tarihli geçmiş Yönetim İç Yönergesi’ne ilişkin mahkeme kararı kesinleşse dahi hukuki sonuç doğurmayacağı anlamı taşıdığını pekala davalı … Sicil Müdürlüğü de bilmektedir. “Kesinleşmiş mahkeme kararı gerektiği” gerekçesi dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, … tarihli…sayılı Yönetim Kurulu kararı ile … tarihli … sayılı Yönetim İç Yönergesinin davalı tarafından tescil ve ilan edilmesi işlemi, mahkeme kararlarının etkinliğinin ve icra kabiliyetinin ortadan kaldırılması sonucunu doğurduğunu, Tüm bu nedenlerle; … tarihli … sayılı Yönetim Kurulu kararı ile … tarihli … sayılı Şirket Yönetim İç Yönergesinin, emredici düzenlemelere açıkça aykırı olarak davalı … Sicil Müdürlüğü tarafından 19.09.2022 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesi’nde tescil edilmesi işleminin iptal edilerek sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Huzurdaki davada, müvekkil müdürlükçe verilmiş bir red kararı bulunmadığı hâlde, davacıların 29.09.2022 tarihli başvurusuna anayasal bilgi edinme hakkı kapsamında müvekkil müdürlük tarafından verilen cevabı hatalı bir biçimde red kararı gibi değerlendirmiş ve huzurdaki dava ikame edilmiş olup; aşağıda detaylı şekilde açıklanacağı üzere, huzurdaki dava mahiyeti gereği müvekkil müdürlüğe karşı, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m.34 kapsamında açılabilecek bir dava değildir; tescil işlemi tamamlandıktan sonra açılan huzurdaki dava, şirkete karşı açılması gereken bir iptal davası olduğunu, dava konusu şirketin sicil dosyasında yapılan incelemede, herhangi bir red kararı yazılmadığının anlaşıldığı ve davacılar vekilinin dava dilekçesinde bahsettiği 29.09.2022 tarihli başvurusuna verilen cevabi yazının ise, bilgilendirici mahiyette ve bilgi edinme kanunu kapsamında verilmiş bir cevaptan ibaret olduğu ve özü itibariyle de red kararına konu edilemeyeceğini, huzurdaki dava, tescil edilmiş şirket iç yönergesinin ticaret sicilden terkini talebine ilişkin olup, tescil edilmiş olguların terkini de ancak kesinleşmiş mahkeme kararları ile mümkün olduğu gibi, bu davalarda da husumetin ilgili şirkete karşı yöneltilmesi gerekmektedir. bu bakımdan da, huzurdaki davada, müvekkile husumet yöneltilmesi mümkün olmadığını, davacılar vekilinin, seçime ilişkin genel kurul toplantı tutanağı tescil edilmeden yönetim kurulunun göreve başlamasının mümkün olmadığı iddiası doğru olmadığını, Yönetim Kurulu seçimle beraber göreve başlar. yönetim kurulunun ticaret siciline tescil ve ilanı kurucu nitelik taşımamaktadır, yani üye sıfatının kazanılmasında tescilin etkisi bildirici niteliktedir. buna göre de, davacıların yönetim kurulunun tescil edilmeden göreve başlamasının mümkün olmadığı yönündeki iddiası hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, dava konusu şirketin yeni yönetim kurulu üyelerinin hepsi de 2019 yılında seçilen üyelerden oluşmaktadır. nitekim yukarıda da belirtildiği üzere, bizzat davacıların hukuka aykırı olduğunu iddia ettikleri yönetim kurulu toplantısına katılmış bulunmaları da işbu davayı ve iddiaları çürütmektedir. davacıların dava konusu yönetim kurulu kararına muhalefet etmeleri de bu sonucu değiştirmeyecektir. zira davacıların muhalefeti, ancak şirkete karşı ileri sürülebilecek iddialardan müteşekkil olup; yönetim kurulu seçimine ilişkin tescil işleminin gerçekleştirilmeden yönetim kurulunun göreve başlayamayacağı yönünde değildir. buna göre ve açıklandığı üzere, müvekkil müdürlüğe karşı ikame edilen iddia ve dava hukuki dayanaktan yoksun olduğu gibi davacılar bakımından açık bir çelişki söz konusu olduğunu, davacıların, Yönetim Kurulu üyelerinin seçimine ilişkin genel kurul kararı 15 gün içerisinde tescil edilmediğinden yönetim kurulu üyelerinin göreve başlamasının mümkün olmadığı iddiası da mesnetsizdir; bu husus, hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacılar tarafından söz konusu tescil işleminin dürüstlük ilkesine aykırı olduğu iddia edilmişse de; aşağıda detaylı şekilde açıklanacağı üzere mevzuata uygun hareket eden müvekkil müdürlüğe karşı dürüstlük kuralına uymadığının ileri sürülebilmesi mümkün olmadığını, dava konusu tescil işlemine karşı ileri sürülen … 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin kararlarının huzurdaki davada sonuç doğurması mümkün olmayıp, aşağıda bu hususa ilişkin açıklamalarımız yer aldığını, huzurdaki davada, müvekkil müdürlükçe red kararı verilmediğinden, huzurdaki dava niteliği gereği bir iptal davası hüviyetinde bulunduğundan; huzurdaki davada, yukarıda açıklanan nedenler gereğince müvekkil müdürlüğehusumet yöneltilemeyeceği için davanın reddine karar verilmesini, davacıların şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesi nezdinde dava ikame etmiş olması nedeniyle, işbu bu davada hukuki yararı bulunmamasına istinaden davanın reddine karar verilmesini, esasa ilişkin yukarıda yer alan ayrınıtılı açıklamalarımız kapsamında ve ekte yar bölge adliye mahkemesi kararları gereğince davanın reddine karar verilmesini etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, TTK’nın 34. maddesi uyarınca ticaret sicil müdürlüğü kararına itiraza ilişkindir.
Davacılarca, bünyesinde önceden yönetim kurulu üyesi oldukları … Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne … sicil numarası ile kayıtlı …A.Ş.’nin .. tarihli …sayılı Yönetim Kurulu kararı ile 06.09.2022 tarihli 2022/01 sayılı Şirket Yönetim İç Yönergesinin, emredici düzenlemelere açıkça aykırı olarak, davalı … Sicil Müdürlüğü tarafından 19.09.2022 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesi’nde tescil edilmesi işleminin iptal edilerek sicilden terkinine karar verilmesi talepli huzurdaki dava ikame edilmiştir.
18.08.2022 tarihinde gerçekleştirilen 2021 yılı Olağan Genel Kurul toplantısında yapılan yönetim kurulu seçimine dayanılarak; Genel Kurulda alınan kararlar tescil ve ilan edilmeksizin, 06.09.2022 tarihinde yeni yönetim kurulu toplanmış ve 2022/02 sayılı yönetim kurulu kararı ile sınırsız temsil ve ilzama ilişkin kararlar alınarak görev dağılımı yapılmış, imza yetkileri belirlenmiş ve …tarihli …sayılı Yönetim İç Yönergesi kabul edildiği, bu nedenle yönetim kurulu kararı ve iç yönergenin sicilden tescil işleminin terkini talebinin reddine dair sicil müdürlüğü kararına itiraz etmektedirler.
Ticaret sicil müdürlüğünün tescil taleplerindeki inceleme görevi TTK’nun 32. maddesinde düzenlenilmekle, maddenin birinci fıkrasında sicil müdürüne tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını inceleme yükümlülüğü getirilmiş, üçüncü fıkrasında da tescil edilecek hususların gerçeği tam olarak yansıtmaları, üçüncü kişilerde yanlış izlenim yaratacak nitelik taşımamaları ve kamu düzenine aykırı olmamaları şartlarının irdelenmesi gerektiği düzenlenmiş, Ticaret Sicil Yönetmeliğinin 34. maddesinde tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığının incelemesinde hangi hususlara dikkat edilmesi gerektiği ayrıntılı olarak gösterilmiş, Yönetmeliğin 35. maddesinde de müdür ve müdür yardımcılarına tescile ait bir istemde tamamlanması gerekli eksikler görüldüğü veya istemin kısmen veya tamamen reddi gerekli bulunduğu takdirde, istemin konusu ile reddedilme sebepleri gösterilmek suretiyle karar verme ve dilekçeyi veren ilgiliye tebliğ etme görevi yüklenmiştir.
TTK’nun itiraz başlıklı 34/1. maddesinde “İlgililer, tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak, sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı, tebliğlerinden itibaren sekiz gün içinde, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilirler.” denilmiştir.
Sicil müdürlüğünün cevap dilekçesindeki usuli itirazlarının incelenmesinde; anılan hükümden anlaşılacağı üzere, TTK m.34 gereği silinme istemleri ile ilgili olarak, sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı da itiraz hakkının bulunduğu, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesince itirazların karara bağlanacağı; ayrıca iptal davasının görülüyor olmasının sicil müdürlüğü kararlarının hukuka uygunluk denetimine tabi kılınmasına engel teşkil etmediği, şeklen de olsa müdürlük yazısının red kararı olarak nitelendirilmesi gerektiğinden; henüz tebliğ işlemi yapılmadan açılan davanın hak düşürücü süre içerinde olduğu anlaşılmakla davalının usuli itirazlarına itibar edilmemiştir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, ticaret sicile tescil kural olarak açıklayıcı(bildirici) etkiye sahiptir. Tescilin kurucu etkiye sabit olduğu haller istisnai olarak kanun koyucu tarafından çeşitli düzenlemeler ile sayılmıştır. Örneğin; şirket tüzel kişiliğinin kazanılmasında TTK m.232,317,355 ve 588 gereğince tescil kurucu nitelikte olup sicil kaydının varlığı, tüzel kişilik ve ticaret şirketi statüsü için zorunludur. Yine ana sözleşme değişikliği hakkındaki genel kurul kararı TTK m.455/1 gereği tescil ile hüküm ifade eder. Ayrıca işletmenin devri TSY 133/3; birleşme ve bölünme TTK m.153/1,179/4; kuruluştan sonra devralma TTK m.356; ticari işletme rehninin kurulmasında da tescil kurucu etkiye sahiptir.
Somut ihtilafta önem arz eden yönetim kurulu seçimine ilişkin genel kurulu kararının tescili üyelik sıfatının kazanılması için şart değildir. Buradaki tescil açıklayıcı etkiye sahiptir. Öyle ki yönetim kurulu üyeleri ile şirket arasındaki ilişki seçim veya atama kararları ile doğmaktadır. Tescilin etkisi ise TTK m.373/2 hükmünden de açıkça anlaşılacağı üzere üçüncü kişiler yönünden tescil ile sonuç doğuracaktır. (Kırca, Şehirali Çelik, Manavgat; Anonim Şirketler Hukuku, Cilt 1, s.452.) Bu haliyle 18.08.2022 tarihinde gerçekleştirilen 2021 yılı Olağan Genel Kurul toplantısında yapılan yönetim kurulu seçimi ile yeni yönetim kurulu göreve başlamış olup, göreve başlanması için sicile tescil gerekmemektedir.
Ticaret siciline tescil ve terkin talepleri 6102 sayılı TTK 34. (eTTK 30.) maddesi uyarınca “ilgililere” aittir. Bu ilgililerin kimler olacağına gerek Ticaret Sicil Nizamnamesi 30. ve gerekse Ticaret Sicili Yönetmeliği 22 ve 39. maddelerinde yer verilmiş ve Yönetmeliğin 39. Maddesinde de “İlgililer; tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak müdürlükçe verilecek kararlara karşı, tebliğ tarihinden itibaren sekiz gün içinde sicilin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilir” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Yönetmeliğin 22. maddesinde de ilgililer, tacirin tüzel kişi olması halinde onun yetkili organları veya yetkili temsilcileri olarak ifade edilmiştir (aynı yönde Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 13.06.2013 gün ve 2013/7686 Esas, 2013/12362 Karar sayılı ilamı).
Açılan herhangi bir davada veya itirazda, dava açan yahut itiraz eden kişinin bu davayı açmaya veya itiraza yetkisi olup olmadığı, yani aktif dava veya itiraz ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususunun saptanması dava şartı olduğundan resen gözetilmelidir. Bu durumda somut olayda tartışılması gereken bir diğer husus ise davacının TTK’nun 34/1. maddesinde yer alan ilgili sıfatına sahip olup olmadığıdır.
Ticaret sicil memurluğu kararlarına karşı ancak ilgililer itiraz edebilir. Bu ilgililerin kimler olacağı ise Ticaret Sicil Yönetmeliği’nin 22. maddesinde ve TTK’nun 28. maddesinde açıklanmıştır. Anılan maddelere göre, İlgililer; tacirin gerçek kişi olması halinde kendisi veya vekili ya da sözleşme ile kendisine yetki verilmiş temsilcisi, tacirin tüzel kişi olması halinde ise onun yetkili organları veya yetkili temsilcileridir.
Somut olayda ticaret sicil kararına itiraz eden davacılar yeni yönetim kurulunda yer almalarına rağmen işbu davayı şirket adına değil, kendi adlarına yönetim kurulu üyesi sıfatıyla açmıştır. Öyle ki 06.09.2022 tarihinde yeni yönetim kurulu görev dağılıma göre dava dışı Fuat Turan ve yanında müşterek imza ile şirketi temsile yetkili kılınmış; davacılar müşterek ya da münferit olarak şirketi dava dışı yönetim kurulu başkanı iradesi olmaksızın temsil yetkileri dava tarihinde bulunmamaktadır.
Tacir tüzel kişilerde yalnızca yetkili organlar veya yetkili temsilcilerin ilgili sıfatı bulunmaktadır. (Gönen Eriş, Ticari İşletme ve Şirketler, 1. Cilt, 3. Baskı, Ankara 2004, s:935). Şirket ortağının ise ilgili sıfatı bulunmamaktadır. Bir başka anlatımla itiraz eden davacıların işbu davada aktif dava ehliyeti bulunmamaktadır. (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesinin 2022/98 Esas, 2022/487 Karar sayılı ilamı)
Somut olayda olduğu gibi şirketi tek başına temsil yetkisi kalmayan yönetim kurulu üyelerinin şirket adına ilgili sıfatıyla huzurdaki iptal davasını açmaları TTK m.34 uyarınca mümkün değildir. Zira 18.08.2022 tarihinde gerçekleştirilen 2021 yılı Olağan Genel Kurul toplantısında yapılan yönetim kurulu seçimi ile yeni yönetim kurulu kurucu tescile gerek kalmaksızın görevine başlamış olup, dava tarihi itibariyle görevine devam ettikleri anlaşılmaktadır.
Mevzuatımızda şirket ortaklarına ya da temsil yetkisi olamayan yönetim kurulu üyelerine ticaret sicile tescili talep etme veya tescil ve ilan edilmiş bir hususun silinmesini isteme olanağı tanınmamıştır. Şirket ortakları veya ilgililer ticaret sicilde tescil ve ilan edilen hususun batıl olduğunu veya iptali gerektiğini ancak ilgili şirket aleyhine açacakları bir davada ileri sürebilirler. Böyle bir dava sonucunda alacakları karar üzerine sicilde olan bir kaydın iptali, silinmesi söz konusu olabilecektir. Bu nedenle şirket ortaklarının Ticaret Sicili hasım göstererek sicilde yapılmış bir kaydın iptalini talep etmelerine yasal olanak bulunmamaktır. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 2021/942 Esas, 2021/962 Karar sayılı ilamı) Aynı durum temsil yetki kaldırılan eski veya yeni yönetim kurulu üyeleri içinde geçerlidir. Zira yönetim kurulu üyeleri, yönetim kurulundan ayrı bir organ niteliğinde değildir.
Hal böyle olunca, mahkememizce davacı TTK’nun 34. maddesi uyarınca ilgili sıfatına sahip olmadığından işbu davayı açamayacağı, davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığı gözetilerek 24/10/2022 tarihli sicil müdürlüğü kararına yapılan itirazın aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İtirazın aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine,
2-Alınması gereken harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ uyarınca belirlenen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
4-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yatırılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan anacak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, Tarafların yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.08/12/2022

Katip …

Hakim …