Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/75 E. 2023/41 K. 18.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/75 Esas
KARAR NO : 2023/41

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 10/12/2018
KARAR TARİHİ : 18/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının ve dava dışı … aleyhine vekil adına başlatılan … 9. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, davalı tarafından icra takibine itiraz edildiğini, yapılan itirazın haksız olduğunu, müvekkili sigorta şirketi nezdinde sigortalı olan ve davalı adına kayıtlı … plakalı aracın, dava dışı sürücü …’nın 2918 KTK 84.maddesinde yer alan asli kusurlardan olan manevraları düzenleyen şartlara uymamak kusurunu işlediğinden dolayı kazanın oluşumunda %80 kusurlu olduğunu, … 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında mübrez bilirkişi raporlarında da …’nın trafik kuralları gereği %75 oranında asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, … plakalı araçta yolu olarak bulunan …’ın …Devlet Hastanesi’nin … tarihli … rapor numaralı raporunda tüm vücut fonksiyonuna göre özürlü durumunun %17 olarak belirtildiğini, … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile davalının ve dava dışı sürücünün cezalandırılmasına karar verildiğini, uyuşmazlık konusu 09/12/2003 tarihli kazada sürücü …’nın ehliyetsiz olarak araç kullandığını, kaza tespit tutanağı ile bu durumun sabit olduğunu, mezkur kaza sonucu malul kalan … için ödenen maluliyet tazminatının davalıdan tahsili gerektiğini, ehliyetsiz araç kullanmanın rücu sebebi olduğunu beyan ederek araç üzerine ihtiyati haciz konulmasına, davalının icra dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, itirazında kötü niyetli olan davalının alacağının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına ödemeye mahkum edilmesine, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Cevap: Davalı cevap dilekçesinde özetle; davanın davalının ikametgahı mahkemesinde açılması gerektiğinden yetki itirazının olduğunu, görevli mahkemenin Asliye Mahkemeleri olduğunu, sürücü …’nın iş yerinde marangoz olarak çalıştığını, olayda sürdüğü plakalı iş makinesini de bilgisi ve talimatı olmadan kendiliğinden kullandığını, davaya konu alacağın kazaya yapan …’dan alınmasına hükmedilmesine, kendi yönünden davanın reddine karar verilmesini talep ettiğini, bu olmadığı takdirde tazminatın kusur oranlarına göre … ile tarafına ayrı ayrı hükmedilmesini talep ettiğini, icra inkar tazminat talebinin yerinde olmadığını, icra takibinde imzasını içeren herhangi bir belge, senet mevcut olmadığını, … Ticaret Mahkemesi’ndeki davada taraf olmadığını beyan ederek öncelikle görev ve yetki yönünden davanın reddine, aksi takdirde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Tartışılması, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Mahkememizce istinaf ilamı öncesinde;
“…Dava, ZMMS poliçesi kapsamında dava dışı üçüncü kişiye ödenen tazminatın rücuen tahsiline yönelik olarak başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
… 11. Tüketici Mahkemesi …Esas, … Karar sayılı kararı ile, Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, işbu görevsizlik kararı istinaf edilmeksizin kesinleştiği için işbu dava dosyası mahkememize tevzi olunmuştur.
Davanın esasının incelenmesine geçilmeden evvel, öncelikle görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğunun tespit edilmesi gerekmektedir. Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir ve görev hususu kamu düzenine ilişkin olduğundan taraflarca her zaman ileri sürülebileceği gibi hakim tarafından da her aşamada resen nazara alınması zorunludur.
Somut olayda; davacı … Sigorta A.Ş. … plaka sayılı traktörün (aracın) ZMMS sigortacısı, davalı … ise aynı aracın maliki bulunması nedeniyle KTK uyarınca işletendir. Davalının işleteni olduğu … plaka sayılı traktör dava dışı sürücü …’ nın sevk ve idaresinde iken 09/12/2003 tarihinde trafik kazasına karışmış olup, bahse konu kazada araçta yolcu olarak bulunan dava dışı … yaralanmıştır. Davacı sigorta şirketi dava dışı yaralanan üçüncü şahsa maluliyet tazminatı ödemesinde bulunmuştur. Davacı sigorta şirketi anılan kazada dava dışı sürücü …’ nın ehliyetsiz şekilde araç kullandığından Genel Şartların B.4.maddesi hükmü uyarınca araç işleteni olan kendi sigortalısı davalıya rücuen tazminat isteminde bulunmuştur.
… 11. Tüketici Mahkemesi … Esas, …Karar sayılı görevsizlik kararı incelendiğinde; kazaya karışan … plaka sayılı aracın traktör olması, traktörün kullanım şeklinin yük nakli için ticari araç olarak yerine getirilmesinden dolayı davalının tüketici olmadığı gerekçe gösterilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, Mahkememizce bu gerekçeye itibar edilmemiştir. Zira, eldeki itirazın iptali davası, davacı sigorta şirketi tarafından kendi sigortalısına karşı açılan rücuen tazminat istemine ilişkindir. Hukuksal neden olarak, Genel Şartların B.4.maddesindeki dava dışı sürücünün ehliyetsiz olarak araç kullanılması vakıasına dayanılmıştır. O halde, davacı sigorta şirketi ile davalı arasındaki sigorta sözleşmesinin tüketici işlemi mahiyetinde olduğu açıktır. Yasal düzenlemelere bakıldığında; 6502 sayılı yasanın 3/k maddesinde “Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçekte tüzel kişiyi”; 6502 sayılı yasanın 3/l maddesinde “Tüketici işlemi mal veya hizmet piyasalarda kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi kapsadığı” hükmüne yer verilmiştir. Açıklanan nedenlerle, taraflar arasındaki sigorta sözleşmesinin tüketici işlemi mahiyetinde olduğu konusunda duraksama yoktur. Esasen, davacı sigorta şirketi dava dilekçesinde daha ilk başlık altında görevli mahkemeye yönelik detaylı açıklamalar yapmış olup, kendi sigortalısı ile arasındaki ilişkinin 6502 sayılı Kanun uyarınca tüketici işlemi olduğunu, bu yüzden davanın Tüketici Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini emsal Yargıtay kararları da sunarak beyan ve ikrar etmiştir. Diğer taraftan, davalının tacir sıfatının bulunduğuna, söz gelimi ticari amaçlarla sigorta sözleşmesi akdettiğine yönelik dosya kapsamında hiçbir delil bulunmamaktadır. Bu bağlamda, davalının tacir sıfatı olmaksızın Mahkememizin görevli kabul edilmesi yerinde görülmemiştir.
Öte yandan, görevsizlik kararındaki davaya konu aracın traktör olması, yani traktörün ticari araç olarak kabul edilip edilmeyeceğine yönelik olarak yargı uygulamalarına bakılmalıdır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/15062 Esas, 2019/6502 Karar sayılı, eldeki dava dosyasına birebir benzer ve hatta Tüketici Mahkemesi tarafından Asliye Ticaret Mahkemesine görevsizlik kararı verilen bir dosyanın temyiz incelemesindeki güncel kararında: “…Somut olayda; davacı, davalıya ait traktör ile ilgili ve aralarındaki Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Poliçesi gereği, davacı zorunlu trafik sigortacısı tarafından zarar gören üçüncü kişiye ödenen tazminatın sigortalıdan davalı aracının 3. kişilere verdiği ve kendisinin ödemek durumunda kaldığı bedelin davalıdan rücuen tahsilini talep etmekte; talebinin dayanağını da davalı ile aralarındaki ZMSS poliçesi ve ZMSS genel şartları oluşturmaktadır. Yukarıda açıklanan yasa maddeleri ve düzenlemeler ışığında, somut uyuşmazlıkta davacı, sigortacı; davalı sigortalı ise tüketici konumunda olup, taraflar arasında akdedilen sigorta sözleşmesi bir tüketici işlemidir. O halde, tüketici işleminden kaynaklanan bu uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesi tarafından görülmesi gerekir…” şeklinde karar vermiştir. Bu itibarla, davacı ile davalı arasındaki sigorta sözleşmesinin 6502 sayılı Kanunun 3. maddesi uyarınca tüketici işlemi olması, talebin dayandığı hukuksal nedenler ve rücuen tazminat taleplerinin tüketici işlemi mahiyetindeki sigorta sözleşmesinden kaynaklanması, davalının tacir sıfatının bulunmaması, davaya konu aracın (traktör) yerleşik Yargıtay uygulamaları gereğince ticari bir araç olmaması, somut uyuşmazlık bakımından Mahkememizin görevli olmadığı, 6502 Sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemesi görevli kılındığından Mahkememizin görevli olmaması karşısında görevsizlik kararı vermek gerekmiştir…” şeklinde karar verilmiş, mahkememizce MERCİ TAYİNİ nedeniyle dosya re’sen Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 30/12/2021 tarih ve 2021/856 Esas – 2021/2206 Karar sayılı ilamında;
“Dava, itirazın iptaline ilişkindir.
Somut olayda, davacı sigorta şirketi, davalı sigortalıya ait … plakalı aracın ZMM sigortası sigortalandığını, aracın karışmış olduğu kaza sonrasında dava dışı kişilere ödenen tazminatın tahsili için sigortalısından zararın rücuen tahsilini talep etmekle; her ne kadar sigorta poliçesi taraflarca sunulmasa ve mahkemece dosya arasına celp edilmese de, tarafların kabulünde olduğu üzere,aracın kazanın meydana geldi sırada davacı tarafından sigortalandığı, dava dışı kişinin açmış olduğu tazminat davası ve ceza dosyasındaki delil ve beyanlara dikkate alınarak sigortaya konu aracın yük taşıma işinde kullanılan kepçe şeklinde bir araç olduğu, ancak ruhsat bilgilerinde traktör olarak tescil edildiği; davalının ceza dosyasındaki beyanı da dikkate alınarak sahibi olduğu Özkaşlılar adlı şirketin temsilcisi olduğu, alınan raporlarda sigortalı aracın yük yüklemede kullanılan kepçe olduğunun beyan edildiği bu nedenle aracın ticari amaç ile kullanıldığı, bu durumda uyuşmazlık, TTK ‘ nın 4. maddesi uyarınca bu kanunda düzenlenen işlerden kaynaklanan hukuk davalarının ticari dava niteliğinde olduğunun kabul edilmesine ve ayrıca sigortalı aracın da ticari olduğu nazara alındığında, ticari dava niteliğindeki uyuşmazlığın Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir..” denilerek merci tayini kararı ile görevli mahkeme belirlenmiş, dosya yukarıda belirtilen esas sırasına kaydedilmiştir.
Dosya, rücuya ilişkin Sigorta ve Aktüerya konusunda uzman bilirkişi …’a tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 30/06/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “…Sayın Mahkemece verilen görev çerçevesinde, dosya içeriğinin, dosya incelemesi kapsamında elde edilen bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilmesi sonucunda yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Öncelikle; davacı tarafından düzenlenen poliçenin dava konusu kazayı kapsayıp kapsamadığı bir başka değişle dava dışı üçüncü şahsın zararının karşılanmasında davacı sigorta şirketinin sorumlu olup olmadığının incelenmesi gerektiği, Kolluk kuvvetleri tarafından düzenlenen Trafik Kazası Tespit Tutanağı ve ATK Trafik İhtisas tarafından düzenlenen kusur raporları incelendiğinde; kazanın 09.12.2003 tarihinde saat 08:25 sıralarında meydana geldiği, her ne kadar Sayın Mahkeme tarafından davacı … Sigorta A.Ş.’den ödeme yapılan ZMMS sigorta poliçesinin bir kopyasının dava dosyasına gönderilmesi müzekkere ile talep edilmiş olmasına karşın, dosyaya henüz sunulmadığı…” şeklinde tespit edilmiştir.
Dosya, rücu koşullarına yönelik ZMMS poliçesi celp edildikten sonra ek rapor alınmak üzere Sigorta ve Aktüerya konusunda uzman bilirkişi …’a tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 28/09/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle ve sonuç olarak; “… Sigortacı, (somut olay bakımından davacı, 6762 sayılı E. TTK. Md. 1282 hükmü keza hasar ödemelerinin ve rücu talebinin dayandığı sorumluluk sigorta sözleşmesine ilişkin poliçenin tanzim edildiği tarihte yürürlükte olan ve aynı paraleldeki 6102 sayılı TTK. Md. 1409 ve Md. 1421 hükmü uyarınca da) “geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra” kural olarak, sigorta sözleşmesinin yürürlükte olduğu süre zarfında oluşan rizikolardan sorumludur. Öncelikle davacı tarafından düzenlenen poliçenin dava konusu kazayı kapsayıp kapsamadığı, bir başka değişle dava dışı üçüncü şahsın zararının karşılanmasında davacı sigorta şirketinin sorumlu olup olmadığının incelenmesi gerekir. Kolluk kuvvetleri tarafından düzenlenen Trafik Kazası Tespit Tutanağı ve ATK- Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen kusur raporları incelendiğinde; Kazanın 09.12.2003 tarihinde saat 08:25 sıralarında meydana geldiği, Kolluk kuvvetleri tarafından düzenlenen Trafik Kazası Tespit Tutanağında … plakalı 1. Araç olarak tutanakta belirtilen aracın Sigorta Poliçesi Bilgilerinin boş olduğu- bir başka değişle sigorta poliçesinin bulunmadığının belirtildiği, Aksi ispatlanmadığı sürece ZMMS sigorta poliçelerinin başlangıç tarihinde öğlen saat 12:00 de teminatın başladığı ve bitim tarihinde öğlen saat 12:00 de teminatın son bulduğu, kaza tarihi ile sigorta başlangıç- vade tarihinin 09.12.2003 olduğu ve kazanın 08: 25 sıralarında meydana geldiği ve kaza tespit tutanağı da dikkate alındığında; KÖK Rapor sonrası davacı vekili tarafından dosyaya sunulan hasar dosyası ve tazminat ödemesi yapılan ve işbu davada rücu konusu olan ödeme ile ilgili poliçe incelendiğinde; … vadeli … numaralı ZMMS poliçesinin 09.12.2003 tarihinde 09:05 de tanzim edildiği, trafik kazasının 08:25 de meydana geldi kaza saatinde/ anında … plakalı aracın Karayolları Zorunlu Mali Mesuliyet / Trafik Sigortasının bulunmadığı. poliçenin kazadan sonra tanzim edildiği görülmüştür. Bu bağlamda; davacı sigorta şirketinin sorumlu olmadığı bir tazminatı ödedi anlaşılmakta olup, geçerli ve yürürlükte olan bir sözleşme bulunmamasına karşın yapılan ödemenin de rücuen talep edilemeyeceğinin hukuki değerlendirmesi elbette Yüce Mahkemeye aittir…” şeklinde tespit edilmiştir. Denetime açık ve gerekçeli bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun tebliğ edilmiştir.
Dava, ZMMS poliçesi kapsamında dava dışı üçüncü kişiye ödenen tazminatın rücuen tahsiline yönelik olarak başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf mahkemesinin merci tayinine ilişkin kararında ifade edildiği üzere, dosya içerisinde … plaka sayılı araca ait ZMMS / trafik sigortası poliçesinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
Bu amaçla, öncelikle dava konusu trafik kazasına sebebiyet veren … plaka sayılı aracın ZMMS poliçesinin dosyaya celp edilmesi için davacı sigorta şirketine müzekkere yazılmıştır. Davacı sigorta şirketi tarafından yazılan müzekkere cevap verilmiş, ancak dava konusu araç dışında başka bir araca ait ZMMS poliçesi sehven mahkememize gönderilmiştir. Bu durum üzerine, mahkememizce yeniden müzekkere yazılmış, nihayetinde dava konusu trafik kazasına neden olan … plaka sayılı araca (traktöre) ait ZMMS poliçesi dosya arasına alınmıştır.
Ayrıca, davacı sigorta şirketinin üçüncü şahsa ödeme yapmak durumundan kaldığı … 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı dosyası da küll halinde celp edilerek dosyaya alınmıştır.
Hemen belirtmek gerekir ki, hem … 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dava dosyası içeriği hem de işbu dava dosyası içinde bulunan kaza tespit tutanağı belgesinden, davaya konu trafik kazasının resmi görevliler tarafından tutulan kaza tespit tutanağı ile 09/12/2003 tarihinde ve saat 08:25′ te meydana geldiği anlaşılmıştır.
ZMMS poliçesi incelendiğinde, … poliçe numaralı, … numaralı acente tarafından akdedilen trafik sigortası poliçesinde, sigortanın başlangıç tarihinin başka bir anlatımla poliçenin düzenlenme tarihinin kaza tarihi ile aynı olup 09/12/2003 tarihinde tanzim edildiği görülmüştür. Yani, kazanın meydana geldiği tarih ile ZMMS poliçesinin düzenlenme tarihi aynı gündür. Bu nedenle, hemen özellikle rücu hakkı kapsamında (kaza tarihi itibariyle geçerli bir trafik sigortası poliçesinin varlığı) poliçenin kaza tarihinden önce mi yoksa sonra mı düzenlendiği araştırılmıştır. Ne var ki, davacı sigorta şirketi tarafından düzenlenen poliçede açıkça yazılı olduğu üzere, poliçenin düzenlenme saatinin 09:05 olduğu tereddütsüz olarak belirlenmiştir. Bu halde, dava konusu trafik kazasına neden olan aracın ZMMS poliçesinin kaza tarihinden sonra düzenlendiği noktasında duraksama yoktur. Poliçe, açıkça kaza tarihinden sonra akdedilmiştir.
Nitekim, mahkememizce sigortacı bilirkişiden alınan 28/09/2022 tarihli ek raporda; ZMMS poliçesinin kaza tarihinden sonra düzenlendiği, kaza tarihi itibariyle dava konusu … plaka sayılı aracın davacı sigorta şirketi nezdinde geçerli bir ZMMS poliçesinin bulunmadığı, bu nedenle davacının ödediği tazminatın rücusuna ilişkin koşullarının bulunmadığı bilimsel mütalaada isabetli olarak ifade edilmiştir.
Bu aşamada önemle vurgulanmalıdır ki, davacı sigorta şirketi vekili bilirkişi ek raporuna karşı itiraz dilekçesinde kaza tarihi ile aynı gün düzenlenen poliçenin ileriye dönük kesildiğini ifade etmiş ise de; öncelikle iddialarının aksine poliçe 02/12/2003 tarihinde değil, kaza ile aynı günü yani 09/12/2003 tarihinde düzenlenmiştir. Esasen, poliçenin bizatihi davacı sigorta şirketi tarafından düzenlendiği nazara alındığında, bu yöndeki beyanı poliçe içeriği de gözetilerek yanlış olup bir anlam da verilememiştir.
Davacı sigorta şirketinin, dava dışı 3.şahsa ödemiş olduğu sigorta tazminatının kendi sigortalısı olan davalıdan tahsilini talep etmesi ve bu amaçla icra takibine girişmesinde tek rabıta, davacı ile davalı arasındaki sigorta sözleşmesi ilişkisidir. Davacı, aralarındaki bu sigorta sözleşmesi / poliçe nedeniyle kendi sigortalısına / davalıya rücu hakkını yöneltmektedir. O halde, davacı sigorta şirketinin 3. şahsa dava konusu trafik kazası nedeniyle ödeme yaptıktan sonra kendi sigortalısından tazminatın rücusunu isteyebilmesi için her şeyden evvel ve öncelikli taraflar arasından geçerli olan bir sigorta sözleşmesinin / poliçenin varlığı zorunludur. Başka bir anlatımla, kaza tarihi itibariyle taraflar arasında geçerli bir sigorta sözleşmesi / ZMMS poliçesi yoksa davacının rücu hakkı da bulunmayacaktır.
Bu itibarla; dava konusu trafik kazasına sebebiyet veren … plaka sayılı aracın kaza tarihi itibariyle davacı sigorta şirketi nezdinde geçerli ve yürürlükte olan bir ZMMS poliçesi bulunmadığından, dosya içerisinde yer alan poliçenin açıkça kaza tarihinden sonra düzenlendiği görüldüğünden, rücu hakkı ve rücuya ilişkin koşulların bulunmaması sebebiyle davacının davasının reddine, ayrıca davalının icra takibinde haksız olmakla birlikte kötü niyetli olduğu davalı tarafından ispat edilemediğinden İİK 67.maddesinde yasal koşullar oluşmadığından kötü niyet tazminatı talebinin de reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminat talebinin yasal koşulları oluşmadığından REDDİNE,
3-Alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 1.061,64 TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 881,74 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep edilmesi halinde davacıya veya vekiline İADESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri (62.165,89 TL) üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 9.946,54 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-HMK 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde re’sen ilgili tarafa veya vekillerine İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 18/01/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır