Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/737 E. 2023/799 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/737 Esas
KARAR NO : 2023/799

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/10/2022
KARAR TARİHİ : 01/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında 14.04.2017 ve 09.01.2019 tarihlerinde İngilizce dil eğitimi için 2 adet sözleşme imzalandığını, sözleşmelere göre, müvekkili sözleşme ekinde belirtilen katılımcılara dil eğitim hizmet sözleşmesi vereceğini, buna karşılık davalı da sözleşmede belirtilen bedeli ödeyeceğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmelere istinaden müvekkili tarafından davalı adına; toplam 13.534,72TL bedelli 23 adet fatura düzenlendiğini düzenlenen bu faturaların ödenmemesi üzerine davalı borçluya karşı icra takibi başlattığını, davalı borçlunun haksız itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazının iptali ile takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı şirket yetkilisi cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın vermediği hizmet bedelini tahsil etmek istediğini, davacı şirketinden İngilizce eğitimi almak için sözleşme imzaladığını, ancak sözleşmeyi imzaladıktan sonra cezaevine girmek durumunda kaldığından kursa gidemediğini, cezaevinden çıkınca oğlunun kanser hastalığına yakalandığını, iki yıl tedavisi ile uğraştığını, bir yıl önce 19 yaşında oğlunu kaybettiğini, gidemediği kursun parasını ödemek zorunda olmadığını düşünerek herhangi bir ödeme yapmadığını, hukuken de kendi borcunu ifa etmeyen taraf diğer taraftan borcun ifasını talep edemeyeceğini, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
Toplanan Deliller:
… 25. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası UYAP kayıtları,
… tarafından hazırlanan 17/02/2023 tarihli bilirkişi raporu,
… tarafından hazırlanan 09/06/2023 tarihli bilirkişi raporu, ayrı ayrı celp edilerek dosya arasına alınmıştır.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, faturadan kaynaklanan bedelin ödenmemesi üzerine alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddeye göre, bu davanın açılabilmesi için:
1-İlamsız takip yapılmış olması,
2-Borçlunun bu takibe itiraz etmesi,
3-Alacaklının, itirazın kaldırılması için İcra mahkemesine başvurmaması,
4-İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının 1 yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının bir arada gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran, itirazla duran takibin devamınını amaçlayan bir dava olup yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır.
Somut olayda, … 25. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra dosyasının tetkikinde; davacı tarafından borçlusu davalı aleyhine, 13.534,72-TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız takip başlatıldığı, takip dayanağının “14.04.2017 tarihli ve 09.01.2019 tarihli sözleşmeler ve bu sözleşmelere dayalı düzenlenen faturalar ve cari hesap alacağı” olarak gösterildiği, ödeme emrinin borçluya tebliği üzerine yasal süresinde olan itiraz ile takibin 20/04/2022 tarihinde durduğu, davalı tarafından borca ve fer’ilerine itiraz edildiği, eldeki itirazın iptali davasının hak düşürücü süre içinde olan 19/10/2022 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Kural olarak takip dayanağı faturaya itiraz edilmemesi akdi ilişkinin varlığının kanıtı değildir. Bu nedenle akdi ilişkinin inkarı halinde faturayı düzenleyen kimsenin bu ilişkinin varlığını da kanıtlaması gerekir. Ayrıca taraflar arasında sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura sayılmaz ve bu belgeye itiraz edilmemesi de bir sonuç doğurmaz (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 19/09/2018 Tarih 2017/19-915; 1338). Bir sözleşmeye dayanarak açılan davada fatura düzenleyen kimsenin sözleşmenin varlığını kanıtlaması gerekir. Akdi ilişki davalı tarafından inkar edildiğine göre, davalı akdin varlığını 6100 sayılı HMK’nın 200 ve sonraki maddeleri uyarınca yöntemine uygun kanıtlamalıdır (Yargıtay 19.Hukuk Dairesi 28/02/1997 Tarih 96-4290/2016, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17.Hukuk Dairesi 2021/1077 Esas 2021/1040 Karar). Zira fatura sözleşmenin kurulması aşaması ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31.Hukuk Dairesi 2020/409 Esas 2021/219 Karar).
Somut uyuşmazlıkta, davacı tarafından dil eğitim hizmet sözleşmesi uyarınca düzenlenen faturalara dayalı alacağın tahsilinin talep edildiği, davalı tarafından ise sözleşmeyi imzaladıktan sonra cezaevine girmek durumunda kaldığından kursa gidemediğini, gidemediği kursun parasını ödemek zorunda olmadığını düşünerek herhangi bir ödeme yapmadığını beyanla davanın reddini savunduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamında tanzim edilen bilirkişi raporu ile, davacının takibe dayanak alacağının dayanağı faturalarından 07.07.2017 tarihli, 494554 sayılı 542,00TL tutarlı ve 07.08.2017 tarihli, 494703 sayılı 542,00TL tutarlı faturaların davacının ticari defterlerinde kayıtlı oldukları hususunun talımat raporunda tespit edildiği, ayrıca bir teslim tebliğ şerhi aramaya mahal olmaksızın toplam tutarı 1.084,00-TL olan bu iki faturanın davalı aleyhine borç doğurduğu, davacının bu tutarı aşan davalı aleyhine borç doğurduğu ispata muhtaç takibe dayanak 21 adet faturaya dayanan toplam tutarı 12.450,72-TL olan alacak iddiasının ispata muhtaç olduğu, bu faturaların teslim tebliğ hususu ispat edilinceye ve/veya fatura içeriği hizmetin davalıya sağlandığı ispatlanıncaya kadar davalı aleyhine borç doğurmayacağı kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
Toplanan deliller, dosya kapsamı ve imzası itiraza uğramayan sözleşme içeriğine göre, davacının ingilizce eğitim hizmeti vermesi karşılığında sözleşmeye konu bedelin ödenmesinin kararlaştırıldığı, davalının sözleşme gereği edimlerin davacı tarafından hiç yerine getirilmediği hususunda itirazı olduğu, sözleşme içeriğine göre ispat yükü üzerinde olan davacı tarafından hizmetin davalıya sağlandığına dair delil sunulmadığı, takibe konu bir kısım sözleşme bedelinin davalının ticari defterlerinde de kayıt altına alındığı ve bu durumda söz konusu kısım bakımından aleyhe borç doğacağı kanaatine varıldığından denetime ve hüküm kurmaya elverişli olan bilirkişi raporu da dikkate alınmak suretiyle yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Tüm bunlarla birlikte takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifade ile borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, 2021/6380 Esas, 2022/5655 Karar; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).
Davacının talebine konu alacak likit (belirlenebilir) olduğu anlaşılan faturaya dayalı olduğundan, asıl alacak üzerinden davalının haksız itirazı nedeniyle takdiren % 20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: İzah olunan gerekçelerle,
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davacı tarafından davalı aleyhine yürütülen … 25. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın kısmen iptaline, takibin 1.084,00 TL alacak üzerinden devamına,
2-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Alacak tutarı olan 1.084,00 TL’nin %20’si oranında hesaplanan 216,80 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen dava değeri (1.084,00-TL) üzerinden alınması gereken 269,85-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 163,47-TL’nin mahsubu ile bakiye 106,38-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafça dava açılırken peşin olarak yatırılan 163,47-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 2.996,00-TL yargılama giderinin davanın kabul oranına isabet eden 239,95-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı taraf dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan ve takdir olunan 1.084,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Dava şartı arabuluculuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00-TL arabuluculuk ücretinin,
a)Davanın kabul oranına isabet eden 124,94-TL’sinin davalıdan,
B)Davanın red oranına isabet eden 1.435,06-TL’sinin davacıdan 6183 sayılı Kanuna göre tahsili ile hazineye irat kaydına,
10-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine re’sen iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, 6100 sayılı HMK’nın 341/2.maddesi gereği miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 31/10/2023

Katip

Hakim