Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/720 E. 2022/683 K. 31.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/720 Esas
KARAR NO : 2022/683

DAVA : Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
DAVA TARİHİ : 12/10/2022
KARAR TARİHİ : 31/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan kayyımlık davasının yapılan incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin tek ortağı ve yetkilisi …’in 02.09.2019 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası neticesinde vefat ettiğini, murisin eşi ve beş çocuğu ile yedi kardeşi yani tüm ailenin, murisin ağabeyi …’in tek kabul edecek olması konusunda mutabık olduğunu, …’in murisin sonra gelen ve mirası kabul eden tek mirasçısı olduğunu, murisin eşi ve çocukları ile aynı apartmanda oturduklarını, ancak; … 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin … E.sayılı mirası red dosyasının istinafta olması sebebi ile henüz bu hususta karar verilmediğini, ayrıca yine sonra gelen mirasçı olan … adına …’in tek mirasçısı olarak veraset ilamının verilmesi için … 14. Sulh Hukuk Mahkemesinin … E.sayılı dosyasında dava ikame edildiğini, dosyanın istinafa gittiğini, işbu dosyanın, murisin eşi ve beş çocuğu ile yedi kardeşi yani tüm ailenin mirasının, murisin abisi …’e geçmesine muvafakat ettiklerine dair beyanlarının mevcut olduğunu, hükmen temsilcisiz kalan müvekkili şirketi temsil ve ilzam etmek üzere kayyım olarak atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı şirketin talebi, organsız kaldığı iddiasıyla limited şirkete kayyım atanması talebine dönüktür.
Bilindiği üzere 6102 sayılı TTK ve 4721 sayılı TMK hükümleri dikkate alındığında limited şirketlere hangi hallerde yönetim kayyımı veya temsil kayyımı atanacağına dair özel ve ve ayrıntılı olarak düzenlenmiş bir hüküm bulunmamaktadır.
Somut olayda kendisine kayyım atanması talep olunan şirket tüzel kişiliği adına vekaletname sunan vekil, şirketin tek ortak ve yetkilisinin vefatı sonrası tüm mirasçıların mirası reddettiklerini, ancak kararın istinaf aşamasında olduğunu, halihazırda tek mirasçının ise … olması için veraset ilamı noktasında başvuru yapıldığını, ancak bu dosyanın dahi istinaf aşamasında olduğunu açıklamış olup belgeler ile bu durum sabittir.
6102 sayılı TTK m.494 hükmü dikkate alındığında ve kanun koyucunun gerekçesinde belirtmiş olduğu üzere anonim şirketlerde payların miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebri icra gereği iktisap edilmeleri halinde,bunların mülkiyeti ve bunlardan kaynaklanan mal varlığına ilişkin haklar derhal devralana geçer. Bu noktadaki anonim şirketlere ilişkin hüküm limited şirketlere dahi kıyasen uygulanması söz konusu olacağından payın miras yoluyla iktisabı için aranan herhangi bir şekil şartı bulunmadığı gibi, iktisap için diğer ortakların iznine de gerek yoktur. Bu nedenle şirketin tek ortak ve yetkilisinin vefat etmesi durumunda şirkete ait bu paylar hiçbir işleme gerek kalmaksızın mirasçılarına intikal ettiğinden, iştirak hükümlerinin uygulanmasına gerek bulunmamaktadır. Bu itibarla, murisin paylarının gerçek kişi olan ve mirası reddeden mirasçılara öncelikle intikal ettiğinin kabulü gerekir. (Yargıtay 11.HD 2011/6203E. 2012/13489K.sayılı ilamı limited şirketler için verilmiş ise de kıyasen uygulanabilecektir.) Halihazırda adı geçen mirasçıların mirasın reddine dair Mahkeme kararı mevcut olsa dahi bu mirasçıların mirası reddediklerine dair Mahkeme kararının şeklen kesinleşmiş olduğuna dair herhangi bir kayıt ve belge olmadığı gibi esasen davacı şirket vekilinin beyanı dahi bu şekildedir.
Uygulamada ve bazı Yargıtay kararlarında mirasın reddi kararının kesinleşmesi gerektiği yönünde uygulamalar mevcuttur. Nitekim Mahkememizce de kişiler hukukuna ait sonuç doğuran bu kararın kesinleşmesi gerektiği, kararın kesinleşinceye kadar ise mirasçı sıfatlarının devam ettiği Mahkememizce değerlendirilmiştir.
Öncelikle kayyım atanmasını istenen şirket adresi nedeniyle mahkememizin yetkili bulunduğu ve somut olayda uygulanma imkanı bulunan 4721 sayılı TMK m.427/f.1 bent 4 hükmünden kaynaklanan somut uyuşmazlık da Yargıtay 11 HD. uygulaması gereği mahkememizin görevli bulunduğu takdir edilmiştir.
Öte yandan şirket tüzel kişiliği ile müteveffa tek pay sahibi ve yöneticinin mirasçıları bu davada bir anlamda taraf sıfatları birleşen konumundadır.
Şirket adına dava açan vekile yetki veren …’in vefat etmiş olmasına rağmen şirket tüzel kişiliği adına ve temsilcisiz kaldığı beyan olunan şirkete, kayyım tayin edilmesine dair talep noktasında ise vekilin vekalet ehliyeti ayrıca ela alınmalıdır.
“Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davanın açıldığı tarih itibariyle kendisine kayyım atanması istenen şirket münferit ve ortak temsilcisinin vefat ettiği, kesinleşmemek ile birlikte mirasın mirasçılar tarafından ret olunduğu, bu şekilde mirasçılar ile miras arasında fiili bağın bulunmadığının mevcut dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 513/2 maddesi, “Vekâletin sona ermesi vekâlet verenin menfaatlerini tehlikeye düşürüyorsa, vekâlet veren veya mirasçısı ya da temsilcisi, işleri kendi başına görebilecek duruma gelinceye kadar, vekil veya mirasçısı ya da temsilcisi, vekâleti ifaya devam etmekle yükümlüdür” hükmünü içermektedir.
Hal böyle olunca belirtilen madde gereğince mirasın reddi ve vekalet verenin tek ortağı olduğu şirketin menfaatlerinin tehlikeye düşmesinin gerçeğe yakın şekilde anlaşılması, UYAP ortamından alınan nüfus kayıt tablosuna göre ve dilekçe ekindeki mevcut karar içeriklerine göre vekilin şirket adına ve en azından şirket menfaatlerinin tehlikeye düşmesinin engellenmesi açısından vekilin somut olayda vekalet ehliyetinin mevcut olduğu kabul edilmiştir. (Yargıtay 1 HD. 2014/21055 E. 2017/2221 K. Sayılı ilamından hareket edilmiştir.)
Kaldı ki “istisnai olarak ölüm olsa da tarafların sözleşmede aksini kararlaştırmaları ya da işin niteliği dolayısıyla vekalet sözleşmesi devam eder… İşin niteliğinin açıkça vekaletin devamına gerektirmesi halinde, vekalet sözleşmesi sona ermez. Burada her somut olayın değerlendirilerek vekaletin devam edip etmediği taktir olunur. (Prof. Dr. Şaban KAYIHAN, Araştırma Görevlisi Mustafa ÜNLÜTEPE, Vekalet Sözleşmesinin Kendine Özgü Sona Erme Sebepleri, FSM İLMİ ARAŞTIRMALAR İNSAN VE TOPLUM BİLİMLERİ DERGİSİ, İstanbul, Sayfa 198)
Gerek doktrin gerek Yargıtay uygulaması dikkate alındığında, somut olay yönünden şirkete kayyım tayin edilmesi noktasında vekilin şirket adına kayyım tayini için talebinin kabul edilmemesi, şirketin münferit temsilcisi ve ortağı durumundaki müteveffanın vekalet vermekteki amacına aykırı olacağı gibi yukarıda açıklanan doktrin ve Yargıtay uygulamasına da aykırı olacaktır.
Hal böyle olunca bu defa şirkete kayyım tayin olanmasının şartlarının somut olay yönünden ayrıca irdelenmesi gerekmektedir.
Görülmekte olan talep açısından ve hali hazırda kendisine kayyım tayin olunması istenen şirketin münferit ortak ve temsilcisi …’in vefat ettiği, şirketin gerek kamu gerek özel kişi ve kurumlar nezdinde acil iş ve işlemlerinin yapılabilmesinin bu aşamada mümkün olmadığı, bu noktada telafisi imkansız zararların ortaya çıkabileceği anlaşılmaktadır. Bu durum alınan sicil kayıtları, nüfus kaydı, Sulh Hukuk Mahkemesi kararları, aynı kişinin temsilcisi olduğu diğer şirketlere …’in kayyım olarak atanmasına dair … 15. ATM ve… 1 ATM’nin karar içerikleri ile sabittir.
“TMK’nin 427/4. maddesine göre bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka bir yoldan sağlanamamış ise vesayet makamınca yönetim kayyımı atanması gerekmektedir. Anılan düzenlemeye göre yönetim kayyımı atanabilmesi için şirketin yönetim kurulunun bir şekilde oluşturulmasının mümkün olmaması ve bu boşluğun başkaca hukuki yollarla giderilmemiş olması şarttır. Şirketin seçilmiş yönetim kurulu bulunduğu takdirde organ yokluğundan sözetmek mümkün olmadığı gibi, mevcut yönetim kurulunun, çalışamaz halde olması da TTK’nin sistematiği içinde giderilmesi her zaman mümkün bir durumdur.” (Yargıtay 11 HD. 2016/7714 2018/804 K. sayılı ilamı.) Ne var ki somut olayda şirketin tek kişilik yönetim kurulu durumundaki şirketin tek temsilcisi ve ortağının vefat ettiği, halihazırda yönetim kurulunun mevcut olmadığı, kesinleşmemiş olsa dahi en yakın mirasçıların mirası reddetdiklerine dair kararın var olduğu, kalan mirası kabul etme noktasında murisin kardeşi olan …’in yargısal makamlar nezdinde iradesini ise ortaya koymuş olduğu, bu suretle kanun koyucunun öngördüğü somut koşul vakıanın gerçekleşmiş olduğu mahkememizce takdir edilmiştir.
Kaldı ki, “TTK’nun 596. maddesine göre, ” (1) Esas sermaye payının, miras, eşler arasındaki mal rejimine ilişkin hükümler veya icra yoluyla geçmesi hâllerinde, tüm haklar ve borçlar, genel kurulun onayına gerek olmaksızın, esas sermaye payını iktisap eden kişiye geçer.TTK 596 maddesinde düzenlendiği üzere esas sermaye payının miras yolu ile geçmesi halinde tüm haklar ve borçların genel kurulun onayına gerek olmaksızın esas sermaye payını iktisap eden kişiye geçmesi sebebi ile temsilci atanmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.Bir başka anlatımla anonim şirket hisselerinin aksine limited şirket hisseleri terekeye dahil olmadan mirasçılara doğrudan intikal ettiğinden tereke idare memurlarının kayyım atanmasına itirazları yerinde görülmemiştir.”(Yargıtay 11. HD. nin 2019/1597 esas 2019/8206 karar sayılı ,16.12.2019 tarihli kararı) şeklindeki Yargıtay gerekçesi dahi dikkate alındığında kendisine kayyım tayin olunması talep edilen şirket hisseleri dahi mirasın reddine konu olmakla birlikte bunların terekeye temsilci tayin olmaksızın mirasçılara doğrudan intikali söz konusu olmuştur. Bu hal dahi kayyım atanmasına engel oluşturmamaktadır.
Yeri gelmişken ifade etmek gerekir ki “yönetim organı ile tüzel kişinin mal varlığı arasında gerektiğinde yönetim organının mal varlığı üzerinde etkide bulunabilmesi için gerekli olan sıkı bağlantı, yeterli bir şekilde sağlanamıyorsa (Örneğin; özellikle tek kişilik yönetim organında yönetici görevi yapan bir kişinin nerede olduğu bilinmeksizin ortadan kaybolması.), TMK 427/f.1 bent 4 uyarınca kayyımlık tesisi gerekir.” (Dr. Mustafa Ahmet GÜMÜŞ, Türk Medeni Hukukunda Kayyımlık, İstanbul, Sayfa 110.) Doktrinde açıklanan bu görüş dahi dikkate alındığında tek kişilik yönetim organında yönetici görevini yapan ve ayrıca tek pay sahibi olan kişinin vefat etmesi ve şeklen kesinleşmese dahi mirasının ret olunması, mirasçıların fiili bağını koparması halinde artık şirkete kayyım atanması gerektiği mahkememizce taktir olunmuştur.
Bu noktada dikkat edilmesi gereken husus Yargıtay uygulamasında da kabul olunduğu üzere “ancak limited şirketin organları teşekkül ettirilmek ve yeni şirket müdürü seçilene kadar yönetim ve temsil kayyımına ihtiyaç olup, mirasçıların paylarının intikali ve oluşacak ortaklar kurulu tarafından yeni şirket müdürü seçilene kadar şirkete yönetim kayyımı atanması gerektiğidir.”
Yapılan açıklamalar karşısında kendisine kayyım tayin olunması istenen şirketin münferit temsilcisi ve tek ortağı …’in vefat etmiş olması, en yakın mirasçıların kesinleşmemiş olsa dahi mirası ret etmiş bulunması karşısında davanın kabulüne; TMK m.427/f.1 bent4 hükmü uyarınca … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … Sayılı ile kayıtlı …ne … TC. Kimlik numaralı …’in “limited şirketin organlığını teşekkül ettirilmek ve yeni şirket müdürünün seçilmesine kadar yahut tereke tasfiye kurulunun oluşturulması aşamasına kadar geçerli olmak üzere yönetim kayyımı atanmasına; Mahkememizce kararın verildiği tarihten geçerli olmak üzere ve hükmün kesinleşmesine kadar tedbiren …’in ayrıca şirketi temsil ve ilzam etmek üzere tedbiren yönetim kayyımı atanmasına” dair karar verilmesi uygun bulunmuştur.
Yapılan açıklamalar karşısında davacının temsilcisiz kalan şirkete kayyım atanması talebinin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda yazılı nedenlerle;
1-Davanın kabulüne,
TMK m.427/f.1 bent4 hükmü uyarınca … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sırasında kayıtlı …ne, … T.C. kimlik numaralı …’in “limited şirketin organlığını teşekkül ettirilmek ve yeni şirket müdürünün seçilmesine kadar yahut tereke tasfiye kurulunun oluşturulması aşamasına kadar” geçerli olmak üzere yönetim kayyımı atanmasına,
2-Mahkememizce kararın verildiği tarihten geçerli olmak üzere ve hükmün kesinleşmesine kadar tedbiren …’in ayrıca şirketi temsil ve ilzam etmek üzere tedbiren yönetim kayyımı atanmasına,
3-Kararın Ticaret Sicili Gazetesinde ilanına ve .. Ticaret Sicil Müdürlüğünde tesciline, masrafın davacı tarafça karşılanmasına,
4-Alınması gereken harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
5-Davacı tarafça yapılan tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu gerekçeli kararın davacı vekiline tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içinde ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.31/10/2022

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …