Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/698 E. 2023/591 K. 05.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/698 Esas
KARAR NO : 2023/591

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/10/2022
KARAR TARİHİ : 05/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı/borçlu, davacı alacaklı ile akdettiği PCR testi yapılmasına ilişkin hizmet sözleşmesine istinaden düzenlenen faturaları ödemediğini, bunun üzerine 31.03.2022 tarihli faturaya konu 80.848,32 TL, 27.04.2022 tarihli faturaya konu 56.441,28 TL ile 26.05.2022 tarihli faturaya konu 38.136,00 TL olmak üzere toplam 175.425,60 TL alacak için … 20. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ve ayrıca 30.06.2022 tarihli faturaya konu 31.271,52 TL tutarlı alacak için … 20. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası ile ilamsız icra takiplerine girişilmiş olduğunu, borçlunun itirazı ile takiplerin durduğunu, Müvekkili şirket yetkilisinin, 16.06.2022 tarihli e-mailinde 31.03.2022, 27.04.2022 ve 26.05.2022 tarihli faturaların ödenmediğini belirtmiş olduğunu ve davalı şirket yetkilisi borç tutarının en geç 24.06.2022 tarihinde kapatılacağını beyan etmiş olduğunu, buna rağmen ödeme yapılmamış olduğunu, takip konusu olan 30.06.2022 tarihli faturanın 30.06.2022 tarihli e-mailinde ekinde davalıya gönderildiğini, … 20. İcra Müdürlüğü’nün … E ve …E sayılı dosyalarındaki takiplerin devamına ve ayrı ayrı olmak üzere % 20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatının davalı borçludan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini, yargılama masraf ve giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Dava dilekçesi ve ekleri davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafından herhangi bir cevap dilekçesinin sunulmadığı görülmüştür.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 20. İcra Müdürlüğü’nün … ve … Esas sayılı takip dosyaları, … Arabuluculuk Bürosunun … Esas sayılı dosyası, tarafalar arasındaki hizmet sözleşmesi, mail yazışmaları, davalı şirketin 2022 yılı Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran ( 2, 3, 4, 5 ve 6/2022 ) aylarına ait dönem BA faturaları, davacı şirketin 2022 yılı Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran ( 3, 4, 5, 6/2022 ) aylarına ait dönem BS faturaları, banka kayıtları celp edilmiş incelenmiştir.
Dosya, Mali Bilirkişi Bağımsız Denetçi …’a tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 11/05/2023 tarihli bilirkişi heyeti raporunda özetle ve sonuç olarak; “… Davacı taraf 2022 senesi ticari defterlerin sunmuş olup, yevmiye-kebir defterleri e-defter yöntemi ile tutulmuş ve envanter defterinin noter açılış tasdiki süresinde yaptırılmıştır. Sahibi lehine delil niteliğindedir. Davalı yan ticari defter ve belgelerini sunmamıştır. Davacı taraf icra takip tarihi itibariyle davalıdan 206.697,12 TL alacaklıdır. Neticede,…icra dosyası üzerinden 175.425,60 TL ve 2022/19360 icra dosyası üzerinden 31.271,52 TL olmak üzere; davacının toplam (175.425,60 + 31.271,52) 206.697,12 TL davalıdan alacaklı olduğu tespit edilmiştir…” şeklinde tespit edilmiştir.
Dava, ticari hizmet alım sözleşmesinden kaynaklanan fatura alacaklarının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasında PCR testi hizmeti verilmesine yönelik ticari hizmet alım sözleşmesinin akdedildiği, davacının faturaları konu PCR testi hizmetini davalı tarafa verdiği halde, davalının fatura bedellerini ödemediği, bu amaçla davacı tarafından başlatılan icra takiplarine (… 20. İcra Müdürlüğü’nün … ve …Esas sayılı takip dosyaları) davalının davacı tarafa borcu olmadığını bildirerek itirazda bulunduğu, ödeme emrine itiraz üzerine icra takiplerinin durdurulduğu, davacının duran takiplere devam edilmesi amacıyla işbu itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı, ticari hizmet sözleşmesince PCR testi yapılmasına ilişkin hizmetin verildiğini ancak hizmet karşılığında düzenlenen fatura bedellerinin davalı tarafından ödenmediğini iddia etmektedir.
Davalı cevap dilekçesi vermediğinden yasal olarak davacının iddialarını inkar eden konumundadır
Bilindiği üzere, ticari hizmet alım sözleşmelerinde akdi ilişkinin varlığı ve hizmetin verildiğini ispat yükü davacıya ait olup, bedelin ödendiğini ispat yükü davalı taraf üzerindedir. Davalı, yasal süre içinde cevap dilekçesi vermediğinden öncelikle ispat yükü davacı üzerinde olup, akdi ilişkinin varlığı ve hizmetin verildiğini davacı ispatlamak durumundadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, davalı taraf ne icra dosyasında borca itiraz dilekçesinde, ne de işbu dava dosyasında davacı ile aralarında akdi ilişkinin olmadığını / bulunmadığını savunmamıştır. Başka bir anlatımla, davalı, akdi ilişkinin varlığını ayrıca ve açıkça inkar etmemiştir. Esasen dava dosyasında bulunan ve davacı tarafından delil olarak ibraz edilen 22/11/2021 tarihli “…” isimli ticari hizmet sözleşmesi uyarınca taraflar arasında akdi ilişkinin bulunduğu sabittir. Kaldı ki, bu sözleşmenin altında davalı şirkete atfen atılı imzalara, davalının açıkça imza inkarı da bulunmamaktadır. Öte yandan, taraf şirketler arasındaki mail yazışmalarından ticari hizmet sözleşmesinin varlığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, PCR testine ilişkin hizmet sözleşmeleri ile sabit olduğu üzere taraflar arasında akdi ilişkinin varlığı noktasında duraksama yoktur.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/7819 Esas 2017/2738 Karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere, fatura içeriği malların teslim edildiğini / hizmetin sunulduğunu ispat külfeti davacıya aittir. Ancak takibe ve davaya konu faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olması halinde veya davalının bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğüne BA formları ile bildirilmiş olması halinde fatura içeriği hizmetin verildiğinin kabulü zorunludur. (Yargıtay 19. H.D.nin 2018/2293 Esas ,2019/4962 Karar sayılı.. Benzer bkz. Yargıtay 19. HD’nin 2015/12329 E., 2016/6138 K. Ve Yargıtay 19. HD’nin 2014/11846-15110 E.K. sayılı kararları da bu yöndedir.).
Bu amaçla, davacı tarafından düzenlenen takibe ve davaya konu faturaların davalı tarafından Vergi Dairesi Başkanlığına bildirilip bildirilmediği yönünde araştırma yapılmış, BA form kayıtları dosya arasına celp edilerek bilirkişi incelemesine gönderilmiş ve rapor alınmıştır. Davalı şirketin Beşiktaş Vergi Dairesi Başkanlığından temin edilen BA formlarında davacı tarafından düzenlenen eldeki davaya ve icra takiplerine konu tüm faturaların 2022 yılı Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran (3,4,5,6 ay / 2022) yılına ait dönem formlarında kayıtlara alınması için Vergi Dairesine bildirdiği / beyan edildiği belirlenmiştir.
Öte yandan, Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığının cevabi yazısı uyarınca icra takiplerine ve davaya konu tüm faturaların ayrıca davacı tarafından BS formlarının da beyan edildiği / bildirildiği görülmüştür.
Şu halde, icra takipleri ve eldeki dava konusu tüm faturalar yönünden taraflar arasında BA-BS mutabakatı dahi mevcuttur.
Davalının, davacı tarafından düzenlenen faturalara karşı yasal süre içinde herhangi bir itirazda bulunmadığı, bu faturaları iade de etmediği, tam aksine bu faturaları kabul ederek ticari defter ve kayıtlarına işlenmesi için Beşiktaş Vergi Dairesi Başkanlığına BA formu olarak bildirmesi karşısında davacı tarafından akdedilen sözleşmedeki hizmetin verildiğinin kabulü zorunludur.
Nitekim, mali bilirkişi tarafından düzenlenen 11/05/2023 tarihli bilirkişi raporunda; her iki icra takibi ve dava konusu faturaların tamamı için davalının BA formu düzenlediği, BA-BS formlarının karşılıklı olarak birbirini teyit ettiği, mutabakat bulunduğu, davalının bağlı bulunduğu vergi dairesine BA formu bildiriminde bulunduğu, faturaların sözleşme ile uyumlu olduğu ve sözleşme içeriğine uygun düzenlendiği tespit edilmiştir.
O halde, faturalara konu hizmetin davalı tarafa verildiği noktasında duraksama yoktur.
Davacının faturalara konu hizmeti davalıya sunması / vermesine rağmen, davalının fatura bedellerinden kaynaklanan borcunu ödemediği, yargılama sürecinde ödeme yaptığına ve borcu olmadığına dair herhangi bir delil de ibraz etmediği, tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiği, HMK 222. maddesi hükmü uyarınca tayin edilen inceleme günü için ticari defterler ibraz edilmediği ya da bu konuda mazerete yönelik açıklamada bulunulmadığı takdirde ibrazdan kaçınmış sayılacakları ve karşı tarafın ticari defterlerine göre karar verileceğinin taraflara ihtaratla bildirildiği, bu amaçla davalı tarafa meşruhatlı davetiye çıkartıldığı ve meşruhatlı davetiyenin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davalıya yeterli süre ve imkanın tanındığı, ancak davalı tarafın işbu meşruhatları içeren usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği gibi inceleme gününde herhangi bir mazeret beyanında dahi bulunmadığı, açıklanan nedenlerle HMK’ nın 222. maddesi gözetilerek davacı defterlerine itibar edilmesi gerektiği, davacının ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda, İstanbul 20. İcra Müdürlüğünün 2022/18857 Esas sayılı icra dosyasında 175.425,60 TL; … 20. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı icra dosyasında 31.271,52 TL Asıl Alacak tutarı kadar alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Taraflar arasındaki mail yazışmalarında davacı taraf dava konusu faturaları mail ortamında yeniden davalı tarafa ulaştırarak ödeme durumunu sormuş, aksi halde hukuken yasal yollara başvurulacağını bildirilmiş, davalı şirket 16/06/2022 tarihli cevabı mailinde 24 Hazirana kadar ödemenin yapılacağını, alacağın tamamının kapatılacağını bildirmiştir. Bahsi geçen mailde ayrıca gecikme için aksilik yaşandığı ve özür dilendiği halde, dava konusu fatura bedelleri yine ödenmemiştir.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222.maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK m.222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK m.222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
22/7/2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanunun 23 üncü maddesiyle, HMK m.222/3’de yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “DİĞER TARAFIN TİCARİ DEFTERLERİNİ İBRAZ ETMEMESİ” şeklinde değiştirilmiş, tarafların ticari defterlerini sunmaması hali de usulüne uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için yeterli görülmüştür.
Nitekim, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/1170 Esas, 2020/1325 Karar sayılı ilamı ile şu şekilde değerlendirmelerde bulunulmuştur: “…Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK’nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.” demiştir.
Bu itibarla, yukarıda yer verilen ilam ve özellikle gerekçesi ile HMK 220/3.maddesi hükmü uyarınca davalının ticari defterlerini ibrazdan kaçındığı anlaşılmakla; davacı şirketin ticari defterlerinin TTK 69 ve 213 sayılı Kanunun 216. md gereğince açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, usulüne uygun şekilde tutulduklarından TTK 85. ve HMK 222. maddesi gereğince sahibi olan davacı lehine delil niteliğine haiz olabileceği kanaati oluşmuştur.
Davalı tarafa ticari defter ve belgelerini sunması, bu kayıtların incelenmesi noktasında gerekli uyarıların yapıldığı, davalı tarafa meşruhatlı davetiye çıkartıldığı ve meşruhatlı davetiyenin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davalının incelemeden haberdar olmasına rağmen inceleme gününde hiçbir şekilde ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği, bu noktada Mahkememizce eksik tahkikat yapılmamasına azami derecede özen gösterildiği, ancak davalının kendisine yeterli süre ve imkan sunulduğu halde ticari defter ve belgelerini ibrazdan kaçındığı, ibraz edilememe noktasında hiçbir mazeret ve hatta açıklamada dahi bulunulmadığından mevcut ihtar, uyarı ve yasal düzenlemeler uyarınca davacı tarafından ibraz edilen ticari defter ve kayıtlarına itibar edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Yapılan açıklamalar karşısında; davacı tarafından düzenlenen faturalara karşı davalının yasal süresi içinde itirazda bulunmadığı gibi yine faturaların davacı tarafa iade de edilmediği, aksine davalının faturaları kabul ederek BA formu düzenleyip Vergi Dairesi Başkanlığına bildirdiği, davaya ve takiplere konu faturaları kendi ticari defterlerine işlemek üzere Vergi Dairesi Başkanlığına BA formu beyanında bulunan davalının faturaya konu hizmeti aldığının kabulünün yerleşik içtihatlar doğrultusunda zorunlu olduğu, öte yandan dosyaya sunulan taraflar arasındaki mail yazışmalarından fatura tutarlarının tamamının ödeneceği bildirilmekle hizmetin verildiğinin sübuta erdiği, nitekim bilirkişi raporunda davalının bağlı bulunduğu vergi dairesine BA formu bildiriminde bulunduğu, taraf şirketler arasında BA- BS mutabakatının mevcut olduğu, muhasebesel yönden tarafların bu durumu kayden de benimsedikleri, bu itibarla davacı tarafından PCR testi hizmetine dayalı akdi ilişkinin varlığı, faturalara konu hizmetin verildiği ve asıl alacağın miktarı faturalar, BA – BS formları, ticari defter ve belgeler ile mail yazışmaları uyarınca ispat edildiğine göre; hizmet bedelinin ödendiğini / borcun bulunmadığı yahut sona erdiğini ispat yükü davalı taraf üzerinde olduğu, mevcut durumda davalının bu hizmetin bedelini yani faturalardan kaynaklanan alacağın tamamını davacıya ödemesi gerektiği, nitekim davalı şirketin 16/06/2022 tarihli mailinde “24 Hazirana kadar ödemenin yapılacağı ve alacağın tamamının kapatılacağı” beyan edilmekle bu hususun bilindiği, ancak ticari defter ve belgeler üzerinde yapılan inceleme sonucunda davacının davalıdan takip tarihi itibariyle İstanbul 20. İcra Müdürlüğünün 2022/18857 Esas sayılı icra dosyasında 175.425,60 TL; … 20. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında 31.271,52 TL Asıl Alacak tutarı kadar alacaklı olduğu, davalı taraf icra takiplerine ayrı ayrı borcu olmadığından bahisle itiraz ettiği halde borcun sona erdiğini / bulunmadığını / ödediğini HMK 200. maddesindeki yazılı ve kesin delillerle usulünce ispat edemediği, açıkça yemin deliline de başvurulmadığı anlaşılmakla, mali bilirkişinin 11/05/2023 tarihli denetime açık, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne, davalının …. 20.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu itirazın iptali ile; takibin kaldığı yerden aynı koşullar altında ve aynen devamına, davalının … 20.İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu itirazın iptali ile; takibin kaldığı yerden aynı koşullar altında ve aynen devamına, ayrıca alacağın likit ve muayyen olması nedeniyle her iki icra takibi için ayrı ayrı yasal koşulları oluştuğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine dair karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davalının .. 20.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile; takibin kaldığı yerden aynı koşullar altında ve aynen DEVAMINA,
2-Alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla asıl alacağın (175.425,60 TL) %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Davalının … 20.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile; takibin kaldığı yerden aynı koşullar altında ve aynen DEVAMINA,
4-Alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla asıl alacağın (31.271,52 TL) %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Kabul edilen dava değeri (206.697,12 TL) üzerinden alınması gereken 14.119,48 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 2.496,39 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 11.623,09 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
6-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 2.496,39 TL peşin harç, 363,00 TL posta ve tebligat masrafı ile 2.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.859,39 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri (206.697,12 TL) üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 31.937,60 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.560,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin davalıdan tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
9-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan anacak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 05/07/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır