Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/632 E. 2023/100 K. 08.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/632 Esas
KARAR NO : 2023/100

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/09/2022
KARAR TARİHİ : 08/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava : Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri ile davalı arasında 01.10.2021 tarihinde imzalanan sözleşme gereği … Kampüs Lojmanları C Blok Güçlendirme İşi işine ait sözleşme akdedildiği, sözleşme gereğinin müvekkillerince eksiksiz olarak yerine getirilmesine rağmen davalı tarafça akdedilen sözleşmenin haksız bir şekilde tek taraflı olarak fesih edildiği, sözleşme feshine ilişkin olarak davalı taraftan fesih bedeli alcağı %5 olarak 74.483,68 TL’da davalıdan talep edildiği, … Kampüs Lojmanları C Blok Güçlendirme İşi işine ait sözleşmelerine ilişkin olarak sözleşme nedeni ile taşeron tazminatları, şantiyede faturalı demir, kereste ve malzeme ödemeleri için yapılan ödemeler, davalının şantiyeyi durdurmaları ve sözleşmeyi fesih etmeleri nedeni ile; şantiyeyi durdurdukları Mart 2021 tarihinden sözleşmeyi fesih tarihi
12 ağustos 2021 tarihine kadar şantiyede boş duran personele maaş ve sigorta ödemesi yapıldığından yapılan ödemeler, taşeron tazminatı ve bu işte yapacakları Kar yada gelir kaybının, maddi kazanç kaybı olan maddi tazminatının bilirkişi marifetiyle de tespit edilecek rapor doğrultusunda davalıdan talep ettikleri, fazlaya ilişkin haklarımızı saklı tutarak şimdilik 100.000,00 TL üzerinden talep ettikleri, tüm bu nedenlerle … Kampüs Lojmanları C Blok Güçlendirme İşi işine ait sözleşmesine ilişkin olarak sözleşme fesih bedeli alacağı %5 olarak, taşeron tazminatı, şantiyede faturalı demir, kereste ve malzeme ödemeleri için yapılan ödemeye ilişkin alacak, davalının şantiyeyi durdurmaları ve sözleşmeyi fesih etmeleri nedeni ile; şantiyeyi durdurdukları mart 2021 tarihinden sözleşmeyi fesih tarihi 12 ağustos 2021 tarihine kadar şantiyede boş duran personele maaş ve sigorta ödemesi yapıldığından yapılan ödemeler için talep edilen alacak, taşeron tazminatı için alacak sözleşmenin feshi nedeniyle kar ya da gelir kaybı olarak olumlu zarar kapsamında istenen kar kaybı, maddi kazanç kaybı olan maddi tazminat alacağı için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000,00 TL alacağın sözleşme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap : Dava dilekçesi ve ekleri davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafından herhangi bir cevap dilekçesi sunulmadığı görülmüştür.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… Arabuluculuk Bürosu … arabuluculuk dosya nolu dosyası, 22/02/2021 tarihli sözleşme, ihale tutanakları, taşeron sözleşmeleri, gider faturaları, şantiye gider listeleri, idari maliyet tablosu celp edilmiş, incelenmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan ve sözleşmenin haksız feshi sebebiyle uğranılan zararın tahsili istemine ilişkindir.
Davanın esasına geçilmeden evvel, öncelikle görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğunun tespit edilmesi gerekmektedir. Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir ve görev hususu kamu düzenine ilişkin olduğundan taraflarca her zaman ileri sürülebileceği gibi hakim tarafından da yargılamanın her aşamasında resen nazara alınması zorunludur.
6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir.Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların ticaret mahkemelerince karara bağlanması esası getirilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar,
6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Mutlak ticari dava bakımından; taraflar arasında eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik eldeki davanın, eser sözleşmelerinin TTK’da bentler halinde sayılan (TTK m.4/1) ya da bu Kanunda (6102 s. TTK) düzenlenen yahut diğer özel Kanunlarda gösterilen bir ticari dava olmadığından işbu davanın, mutlak ticari davalardan olmadığı açıktır.
Nispi ticari dava bakımından; davacıların ticari şirket ve tüzel kişi tacir olduğu noktasında duraksama yoktur. Ancak, nispi ticari dava için her iki tarafın / davalının da tacir olması zorunludur. ( Bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir ). Yalnızca davacıların tacir olması ticari dava için yeterli değildir. Bu nedenle, davalının tacir sıfatına sahip olup olmadığı mahkememizce araştırılmıştır. Davalının tacir sıfatına yönelik yapılan araştırma sonucunda; davalı … Rektörlüğünün kamu idaresi olduğu ve herhangi bir tacir sıfatının bulunmadığı, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 1. maddesinde dahi davalının kamu idaresi olduğunun ifade edilmesi karşısında davalının tacir sıfatı bulunmamaktadır. Bu halde, davalının tacir sıfatı bulunmadığı için ticari dava söz konusu olmadığından Mahkememizin görevli olmadığı aşikardır.
Yargı uygulamasındaki misallere bakıldığında:
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2016/5730 E. 2016/4337 K. sayılı ilamında:
“..uyuşmazlığın hizmet sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin bulunmasına ve davacı … Rektörlüğü’nün tacir olmamasına göre…”
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2016/5726 E. 2016/4433 K. sayılı ilamında:
“..uyuşmazlığın hizmet sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin bulunmasına ve davacı … Rektörlüğü’nün tacir olmamasına göre…” şeklindedir. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2016/6531 E. 2018/585 K. sayılı ilamında: Eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasında, davacı …Üniveristesi tacir olmadığı için yargılama Asliye Hukuk Mahkemesince yapılarak karara bağlanmış, temyiz merci esastan inceleme gerçekleştirmiştir.) (İstanbul BAM 19. Hukuk Dairesi 2018/3354 E. 2021/803 K. sayılı ilamında: Eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit davasında, davalı … tacir olmadığı için yargılama Asliye Hukuk Mahkemesince yapılarak karara bağlanmış, istinaf merci esastan inceleme gerçekleştirmiştir.)
Açıklanan nedenlerle, eser sözleşmesinin haksız feshi sebebiyle uğranılan zararın tahsiline yönelik açılan eldeki davada, uyuşmazlığın mutlak veya nispi ticari dava kapsamında bulunmadığı, bu bağlamda dava ticari dava olmadığı için Mahkememizin (Asliye Ticaret Mahkemesinin) görevli olmadığı, uyuşmazlığın hallinde genel görevli olan Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu tespit edilmiş, görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: ( Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı üzere;)
1-HMK.’nın 114/1-c, 115/2. maddeleri uyarınca mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğunda davanın USULDEN REDDİNE, görevli mahkemenin ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğunun tespitine,
2-HMK.nın 20. maddesi uyarınca taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak talep etmesi halinde dava dosyasının görevli İSTANBUL (NÖBETÇİ) ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE tevzi edilmek üzere hukuk mahkemeleri tevzi bürosuna gönderilmesine,
3-HMK’nın 20. maddesine göre kararın kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ya da yetkili Mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-Harç, yargılama gideri, vekalet ücreti ve arabuluculuk ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki (2) haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 08/02/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır