Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/610 E. 2023/728 K. 03.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/610
KARAR NO : 2023/728

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/09/2022
KARAR TARİHİ : 03/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı (icra dosyası borçlusu) hakkında … 23. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasında genel haciz yolu ile takip başlatıldığını, ancak davalı tarafından … 23. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyası kapsamında tebliğ edilen ödeme emrine karşı borçlu tarafından haksız olarak borca, takibe, faize ve tüm ferilerine yapılan itiraz üzerine icra müdürlüğü tarafından takibin durdurulmasına karar verildiğini, takibin durması ile arabuluculuk dava şartı sağlandıktan sonra 1 yıllık süre içerisinde işbu davayı ikame ettiklerini, davalarının kabulüne, davalı-borçlunun haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazının iptali ile … 23.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden takibin devamına, dava konusu takibe konu alacağın likit olması ile davalının takibe haksız, yersiz ve kötü niyetli olarak itiraz etmiş olduğunu bu nedenle davalı-borçlu aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına, alacaklarının teminat kabul edilerek, öncelikle teminatsız olarak davalı borçlunun tanışır ve taşınmaz malları üzerine ve davalının alacaklı oldu icra dosyalarındaki alacakları üzerine tedbir konulmasına, teminat konusunda mahkememiz aksi düşüncede ise uygun görülecek bir teminatla tedbir kararı verilmesine, her türlü yargılama giderleri ile harç ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılması yönünde karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı vekili tarafından mahkememiz nezdinde açılan iş bu davada, davacı tarafından davalıya 27.000,00-TL ödeme yapıldığı, bu ödemenin iade edilmediğini, alınan işin yapılmadığı iddia edilerek, icra takibine yapılan itirazın 16.360,00-TL üzerinden iptali istenildiğini, davalı müvekkili tarafından davalıya 02.09.2021 tarihinde 8.260,00-TL bedelli mal teslim edildiğini ve fatura düzenlendiğini, 12.11.2021 tarihinde 3.740,00-TL ödeme yapıldığını, davalının davacı şirketten herhangi bir alacağı bulunmadığını, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, icra takibinde kötü niyetli olan davacının %20 kötü niyet tazminatı ile cezalandırılmasına, her türlü yargılama gideri ile avukatlık ücretinin davacı tarafta bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Toplanan Deliller:
… 23. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası, celp edilerek dosya arasına alınmıştır.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, … 23. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddeye göre, bu davanın açılabilmesi için:
1-İlamsız takip yapılmış olması,
2-Borçlunun bu takibe itiraz etmesi,
3-Alacaklının, itirazın kaldırılması için İcra mahkemesine başvurmaması,
4-İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının 1 yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının bir arada gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran, itirazla duran takibin devamınını amaçlayan bir dava olup yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır.
Somut uyuşmazlıkta, davacı şirket tarafından davalı şirkete … Bankası’nın 30/07/2021 tarih ve … referans sayılı işlemi ile, 20.000,00-TL bedelin “kalıb bedeli kapora” açıklaması ile gönderildiği, anılan dekonta istinaden davacı tarafından davalı aleyhine … 23. İcra Müdürlüğü’nün…Esas sayılı takip dosyası ile 15.000,00-TL asıl alacak, 1.360,00-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 16.360,00-TL alacağın tahsili amacıyla takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı tarafa tebliği üzerine 17/05/2022 tarihli itiraz dilekçesi ile takibin durdurulmasına karar verildiği, işbu davanın yasal bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde olan 01/09/2022 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Bir davada ispat yükünün hangi tarafa ait olacağı konusu 4721 sayılı TMK’nın “İspat yükü” başlıklı 6.maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür” şeklinde düzenlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190.maddesine göre de “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir”.
Madde metninde geçen “karine” sözlük anlamıyla bilinen bir olgudan bilinmeyen bir olguyu anlamaya yarayan çıkarımlardır ve her şeyden önce süregiden hayat seyrini düzene koyan hukukta doğabilecek belirsizlikleri gidermek için kullanılırlar (Türk Hukuk Lügatı; Türk Hukuk Kurumu, Ankara 2021, C.1, s. 664).
Karineler bir hukuki durumun aydınlanması, bir hukuki görüşe güvenin korunması veya muamele hayatının özel gereklerinin karşılanması şeklinde bir ispat zorunluluğunu kaldırması yahut kurumların varlığının korunması gibi çeşitli amaçlara hizmet eder. Açıkça kanun koyucu tarafından öngörülebilecekleri gibi (kanuni karine), tarafların olay iddialarının doğruluğu veya bir delilin güvenilebilirlik derecesi hakkında insanlar ve yaşam konusundaki tecrübelerden yararlanılarak hâkimin belli olmayan vakıalar hakkında sonuç çıkarması (fiili karine) suretiyle de gerçekleşebilir (Bilge Umar/Ejder Yılmaz: İsbat Yükü, İstanbul 1980, s.165).
İspat yüküyle ilgili olarak uyuşmazlıklarda belirsizliğin önüne geçmeye yarayan karinelerden biri de havale konusunda karşımıza çıkar.
Sözlük tanımında havale, bir kimsenin kendi hesabına, başka birine para ya da değerli belge ya da başka misli şeyler vermeye bir üçüncü kişiyi yetkili kılmasından doğan sözleşmelerdir (Türk Hukuk Lügatı, s. 475).
Havale, somut olayda uygulanması gereken BK’nın 457 ve devam maddelerinde düzenlenmiş olup kanun koyucu 457 nci maddede havaleyi “bir akittir ki onunla muhalünaleyh, bilvekale kendi namına kabza salahiyettar olan muhalünlehe muhil hesabına nakit veya kıymetli evrak veya sair misli şeyler itasına mezun kılınır” şeklinde tanımlamıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 555 inci maddesi düzenlemesi de buna paralel olarak “Havale, havale edenin, kendi hesabına, para, kıymetli evrak ya da diğer bir mislî eşyayı havale alıcısına vermek üzere havale ödeyicisini; bunları kendi adına kabul etmek üzere havale alıcısını yetkili kıldığı bir hukuki işlemdir” şeklindedir.
Yerleşik içtihatlara göre havale, kural olarak bir ödeme vasıtasıdır. Bir başka anlatımla, havalenin mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı karineten kabul edilir ve bu karinenin tersini (havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını) ileri süren havaleci, bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür.
Günümüzde sıklıkla bankalar aracılığıyla havaleler gerçekleştirilmektedir ve banka havalelerinde havale eden kişi havale evrakına paranın gönderiliş nedenine dair bir açıklama eklenmesini sağlayarak bunun bir borç ödemesi olmadığını vurgulayabilir. Bu niteliği haiz bir açıklamaya rağmen havale eden ile havale alıcısı arasında paranın gönderiliş nedenine ilişkin ihtilaf doğması hâlinde ispat yükünün kimin üzerinde olduğu, her somut olayın özelliğine göre ve bilhassa havale alıcısının açıklamalı gönderi üzerine gerçekleşen hareket şekli de dikkate alınarak hâkim tarafından belirlenmelidir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2022/3-1076 Esas 2023/494 Karar).
Dosya kapsamında mali bilirkişi vasıtasıyla davacının ticari defter ve belgeleri üzerinde ve tüm dosya kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, incelenen ticari defterlerin davacı ile davalı taraf arasındaki ilişki nedeniyle ticari defterlere yansıyan davacının ödemesi olup olmadığı var ise miktarının tespiti hususlarında bilirkişi raporu aldırılmasına, karar verildiği; davacı vekilinin hazır olduğu duruşmada yasal ihtarat içerecek şekilde ve ispat külfeti hükümlerine uygun olarak bilirkişi ücretinin davacı yanca karşılanması için 21/03/2023 tarihli celsede ara kararlar kurulduğu anlaşılmıştır.
21/03/2023 tarihli celsede “Bilirkişi için taktir edilen 1.800,00-TL, bilirkişi davetiye gideri için gerekli olan 60,00-TL, bilirkişi raporunun tebliği için gerekli olan 120,00-TL, talimat masrafı 1.000,00-TL olmak üzere tespit edilen toplam 2.980,00-TL yargılama giderinin davacı tarafından yatırılması için 6100 sayılı HMK’nın 120/2 maddesi gereğince 2 HAFTALIK KESİN SÜRE VERİLMESİNE, bu hususun davacı tarafa ihtar edilmesine, 6100 sayılı HMK’nın 324/2 maddesi gereğince toplam 2.980,00-TL gider avansının karşılanmaması durumunda TALEP OLUNAN DELİLİN İKAMESİNDEN VAZGEÇİLMİŞ SAYILACAĞININ DAVACIYA İHTARINA, (İHTARAT YAPILDI)” şekilde gerekli ihtaratları içerir ara karar tesis edildiği tespit edilmiştir.
Davacı tarafa verilen sürenin ve yapılan ihtaratın mahiyeti 6100 sayılı HMK’nın 324 delil ikamesi için yatırılması gerekli avans miktarı için verilen kesin süredir. Delil avansına yönelik ara kararında mahkemece, hangi delil için ne miktarda avans yatırılacağı açıkça belirtilmeli ve avansın kesin süre içinde yatırılmaması halinde, bu delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılacağı kabul edilerek dosya kapsamındaki delillere göre karar verileceğinin ilgili tarafa ihtar edilmesi gerekmektedir. Başka bir deyişle ihtaratın geçerli olması için, taraflarca tamamlanması gereken işlemin açıkça belirtilmesi ve ihtarata uygun hareket edilmemesi halinde hangi hukuki sonuçla karşılaşılacağının açıklanması şarttır. Dosya kapsamı itibariyle de davacı taraf vekilinin hazır bulunduğu celse de 6100 sayılı HMK’nın 324/2 maddesi gereğince bilirkişi ücretinin karşılanmaması durumunda talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılacağının davacıya ihtarına karar verilmiştir. Bu yönüyle de usul hukuku tekniği itibariyle davacıya yönelik delil avansı ihtaratı geçerli bir ihtarat niteliğindedir. Davacı vekilince delil avansının yatırılmadığından bilirkişi incelemesi yapılamadığı halde ise eldeki uyuşmazlığın mevcut delil durumuna göre çözülmesi gereklidir.
6100 sayılı HMK’nın 324.maddesine göre, taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı verilen kesin süre içerisinde yatırmak zorundadır. HMK 120. maddesindeki gider avansı ile ilgili düzenlemenin HMK 324. maddede ki delil ikamesi için avans kuralı ile birlikte değerlendirilmesi ve dava şartı olan gider avansının delillerin ikamesi dışındaki yargılama giderleri için dikkate alınması gerekir. Dolayısıyla delil ikamesi için alınacak avans ile dava şartı olan gider avansının birbirinden ayrılması delillerin ikamesi için alınacak avansın gider avansı içinde yer almaması zorunlu olup; bilirkişi raporu alınması, keşif gibi delil ikamesine yönelik giderler gider avansı içinde HMK 324. madde gözetildiğinde değerlendirilemeyecektir. Bu kapsamda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesinin 2021/757 Esas, 2021/891 Karar sayılı ilamında; “…HMK 324. maddesine bakıldığında; ” taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi halde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır.” düzenlemesi mevcuttur. Maddede, delil avansının yatırılmaması halinde, tarafın o delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılacağı belirtilmiştir. Delil avansı yatırılmadığında mahkemenin mevcut delil durumuna göre değerlendirme yapmak suretiyle dava ile ilgili karar vermesi gerekir. Bu durumda dava diğer deliller ile kanıtlanamamışsa, delil avansının kesin süreye rağmen yatırılmamasının sonucu davanın usulden değil, esastan reddine karar verilecektir….” şeklindeki yüksek mahkeme tespitinin hatırlatılması gerekir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, … Bankası’nın 30/07/2021 tarih ve…. referans sayılı işlemi ile, 20.000,00-TL bedelin “kalıb bedeli kapora” açıklamalı dekontuna istinaden yürütülen icra takibine itirazın iptali isteminden ibaret olduğu, ticari defterler üzerinde ilgili teknik incelemenin zorunlu olması bu hususta ispat yükünün davacı üzerinde olması, gerekli bilirkişi ücretinin ikame edilmemesi, davacı tarafça bilirkişi deliline dayanılması karşısında, bilirkişi raporu alınması delil ikamesine yönelik giderler gider avansı içinde HMK 324. madde gözetildiğinden talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayıldığı, somut dosya kapsamı itibariyle davacı davasını ispatlayamadığından sübut bulmayan davanın reddine dair karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla, aşağıdaki şekilde hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM: İzah olunan gerekçelerle,
1-Davacı tarafından açılan davanın sübut bulunmadığından reddine,
2-Alınması gereken 269,85-TL maktu karar ve ilam harcının, başlangıçta yatırılan 197,59-TL peşin harcın mahsubu ile eksik alınan ‭72,26‬-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı tarafı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan ve takdir olunan 16.360,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Dava şartı arabuluculuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00-TL arabuluculuk ücretinin, davada haksız çıkan davacıdan alınarak 6183 sayılı Kanuna göre tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine re’sen iadesine,
Dair, e duruşma ile katılan davacı vekilinin ve e duruşma ile katılan davalı vekilinin yüzüne karşı, verilen karar miktar itibariyle kesin olmakla açıkça okunup anlatıldı.03/10/2023

Katip

Hakim