Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/605 E. 2023/215 K. 14.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/605 Esas
KARAR NO : 2023/215

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 21/10/2016
KARAR TARİHİ : 14/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Vekaletsiz İş Görmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilim şirket ile davalı arasında … ihale numaralı … tesislerinin işletilmesi ile … ihale numarası ile … tesislerinin işletilmesi “ne dair sözleşmeler imzalandığını, müvekkili şirket, bu sözleşmeler döneminde kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde işten ayrılan — personeller, …’a 2.189,72 TL, …’a 1.691.84 TL, …’a 1.870,01 TL ve …’a 4.979,63 TL olmak üzere toplam 10.731,20 TL ödeme yaptığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmeler, gerekse kıdem tazminatı ve Kamu İhale Kanunu kapsamında yapılan ihaleler neticesi personele yapılan işçilik alacaklarının ilgili Kamu Kurumu tarafından karşılanması için yapılan yasal değişikliklere dayanılarak müvekkii şirketin davalı …’ye iş bu kıdem tazminatlarının tarafımıza ödenmesi için yaptığı başvuru davalı tarafından olumsuz karşılandığını, Kamu İhale Genel Tebliği’nde hangi nitelikteki hizmetlerin personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı olduğuna yönelik açık bir tanıma yer verilmiş olmakla birlikte, bu tanımın yapıldığı Tebliğ maddesinden daha sonraki bir tarihte yürürlüğe giren söz konusu Kanun maddesinde, “personel çalıştırılmasına dayalı yardımcı işlere” ilişkin herhangi tanıma yer verilmediğini, bu nitelikteki hizmetlere Bakanlar Kurulu tarafından karar verileceği hüküm altına alındığını, Bakanlar Kurulu tarafından bu hususa yönelik bir belirleme henüz yapılmadığını, Tebliğdeki tanım uyarınca bir hizmetin personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı olup olmadığı hususu, yaklaşık maliyetin tespit ve güncellemesinde, sınır değer ve aşırı düşük tekliflerin tespiti ile aşırı düşük tekliflerin sorgulanmasında, işçilik maliyetine dâhil edilecek sözleşme ve genel gider oranının belirlenmesi konularında önem arz etmekle birlikte, 4734 sayılı Kanun’un aktarıları maddesinde yer alan “personel çalıştırılmasına dayalı yardımcı işler” terimiyle düzenlenen hususun, hizmet alımı ihalesi yoluyla idarelerce yapılabilecek işlerin kapsamı konusundaki belirsizliklerin ortadan kaldırılmasına yönelik olduğunu, …. A.Ş isimli bir Firma tarafından “Yaklaşık maliyet hesabında, personelin hak edeceği kıdem tazminatına ilişkin maliyetin göz önünde bulundurulmadığı” yönünde Kamu İhale Kurumuna yapıları İtirazen şikayet başvurusunda, Kamu İhale Kurulunca verilen 14.07.2015 tarihli ve …sayılı Kararda Öte yandan Tebliğdeki tanım uyarınca bir hizmetin personel çalıştırılmasına dayalt hizmet alımı olup olmadığı hususu, yaklaşık maliyetin taspit ve güncellemesinde, sınır değer ve aşırı düşük tekliflerin tespiti ile aşırı düşük tekliflerin sorgulanmasında, işçilik maliyetine dâhil edilecek sözleşme ve genel gider oranının belirlenmesi konularında önem arz etmekle birlikte, 4734 sayılı Kanun’un aktarılan maddesinde yer alan “personel çalıştırılmasına dayalı yardımcı işler” terimiyle düzenlenen hususun, hizmet alımı ihalesi yoluyla idarelerce yapılabilecek işlerin kapsamı konusundaki belirsizliklerin ortadan kaldırılmasına yönelik olduğu anlaşıldığını açıklanan nedenlerle: yüklenici müvekkilden haksız olarak ödetilen tazminatların fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydı ile tarafımızdan yapılan ve davalıdan talep edilen kıdem tazminatı ödemesinin şimdilik 10.731,20 TL’sinin işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsilini, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalı yan üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 14.07.2015 tarihli …karar nolu kamu ihale kurumu kararı 08.06.2015 tarihinde açık ihale usulü ile gerçekleştirilen “… Belediyesi İkinci Bölge Çöp Toplama, Taşıma ve Kent Temizliği” ihalesine ilişkin olduğunu, davaya konu ihaleler 16.06.2014 ve 21.07.2014 tarihli olduğunu, 4857 sayılı İş Kanunun 10.09.2014 tarihli 6552 sayılı Kanunun 8. Maddesi ile değişik 112. Maddesinin yürürlük tarihi yasanın yayımı yani 11.09.2014 olduğunu, davacının iddiasına temel gösterdiği kamu ihale kurumu kararı 14.07.2015 tarihli olduğunu, davacının davasına dayanak gösterdiği tek bir kamu ihale kurumu kararı vardır, o da ilgili mevzuat değişikliğinden 10 ay sonrasındaki ihaleye ilişkin olduğunu, davacının yasal değişiklikten 10 ay sonra yapılmış bir ihaleye ilişkin kararı yasal değişiklikten 2 ay önce yapılmış bir ihalede uygulamaya çalışması haksız ve kötüniyetli bir çabadır, yasada açıkça yürürlük tarihinin yayım tarihi olarak belirtilmesine karşın davacının işbu talebi yasaya muhalefet olduğunu, söz konusu ihalenin tarihi 08.06.2015 olduğundan dolayı işbu davada emsal teşkil etmez, delil olmaz, mahkemece dikkate alınamaz. Kaldı ki Kamu İhale Kurul kararları sadece görüştüğü ihaleyi ve ihale taraflarını bağladığını, davacı dilekçesinde de yer aldığı üzere söz konusu kamu ihale kurumu kararında “ihale tarihinde yürürlükte olan 4734 Sayılı Kanun un 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında ” denilerek incelemenin yasal değişiklik çerçevesinde yapıldığı açıkça belirtildiğini, davacı çalıştıracağı işçilere verilecek her türlü kıdem, ihbar, fazla mesai vb. İşçilik alacaklarını bizzat kendisinin ödeyeceğini, ödemekle mükellef olduğunu bilerek, hesap kitap yaparak ihaleye katılmış ve neticesinde de ihaleyi kazandığını, ihaleye teklif veren diğer firmalar da davacı da söz konusu işçilik alacaklarını hesaplayarak ihaleye katılmış olmakla, davacının haksız ve yersiz talebi her şeyden önce ihalenin sakat olmasına, feshine neden olabilecek, diğer teklif veren firmalarca davacı lehine ayrımcılık yapıldığı iddiası ile şikayete konu olabilecek haksız bir talep olduğunu, 4857 sayılı kanunun Bazı kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanların kıdem tazminatı başlıklı 112. Maddesinde (Ek fıkra: 10/9/2014-6552/8 md.) 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatlarının ödenmesi düzenlenmiş, bu konuda idareye yükümlülük getirildiğini, kıdem tazminatı talep eden işçinin 4734 sayılı yasanın 62/1-e kapsamında çalışıyor olup olmamasıdır. mezkur maddede “İdarelerin bu Kanunda tanımlanan hizmetlerden personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımlarında aşağıda belirtilen hususlara uyması zorunludur:” diyerek söz konusu yükümlülüğün personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımlarında olduğu açıkça irade/ifade edildiğini, davaya konu ihaleler personel çalıştırılmasına dayalı ihale olmadığından, hizmet alımına ilişkin olduğundan dolayı işbu dava haksız ve mesnetsiz olduğunu, söz konusu ihaleler 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 3/g maddesi uyarınca Mal ve Hizmet Alımlarında Uygulanacak Esas ve Usullere Dair Yönetmelik kapsamında yapılmış ve yüklenici firmaya ihale edilmiştir. Zira söz konusu ihaleye konu hizmet Kamu İhale Genel Tebliği 78.1 maddesinde tanımlanan kriterlere göre personel çalıştırmaya dayalı hizmet değildir. Kaldı ki davacı, dava konusu ihaleler Mal ve Hizmet Alımlarında Uygulanacak Esas ve Usullere Dair Yönetmelik”teki usul işlemlerine göre yapılırken KİK’e, ihalelerin personel çalıştırmaya dayalı hizmet olduğu ve bu usullerle yapılması gerektiği yönünde bir itirazen şikayette bulunmadığını, Yüklenicinin daha sonradan ihalenin personel çalıştırmaya dayalı olduğu iddiası ile kendi ihalesine ait olmayan KİK kararına dayanarak işbu davayı açması kabul edilemeceğini, Davacı şayet kamu ihale kurumu kararlarına dayanmak istiyor ise davaya konu ihalelere ilişkin kamu ihale kurumu kararlarından bahsedilmesi gerektiğini, 2014/61850 kayıt numaralı ihale için 6 adet,… kayıt numaralı ihale için 2 adet kamu ihale kurumu kararı olduğunu, Bu kararlardan … kayıt numaralı ihaleye ilişkin olarak verilen … toplantı nolu, 10.09.2014 tarihli karara değinmek gerektiğini, dava işçilik alacaklarından kaynaklanmakla işbu dava görevsiz mahkemede açıldığını, dava iş mahkemelerinin görev alanına girdiğini açıklanan nedenlerle davanın öncelikle görevden reddine, aksi takdirde esastan reddine, Dava masrafları ile ücreti vekaletin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
Dava, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesi ve iş mahkemesi ilamı gereğince, dava dışı işçilere ödenen işçilik alacaklarının rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Somut olayda, davacı alt işveren, davalı asıl işveren ile yapılan ihale kapsamında çalıştırılan dava dışı işçilere, kesinleşmiş mahkeme ilamına istinaden “Kıdem Tazminatı” olarak ödenen işçi alacaklarından davalı …’nin, kendilerine ödeme yapılan işçilerin müvekkili şirket dışında başka yüklenici şirketlerde çalıştığı döneme karşılık gelen alacakların tamamından sorumlu olduğu, müvekkili şirkette çalıştığı döneme karşılık gelen alacaklardan dolayı ise %50 oranında sorumlu olduğunu belirterek 10.731,20 TL’nin davalıdan rücuen tahsili talep edilmiştir.
05/10/2019 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 2019/42 Esas, 2019/73 Karar sayılı ve 19/09/2019 tarihli kararı ile; 7166 sayılı Kanun’un 11. maddesi ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 112. maddesine eklenen 6. fıkranın ve 12. maddesiyle 4857 sayılı Kanuna eklenen geçici 9. maddenin 1. cümlesinin Anayasaya aykırı olduğu tespit edilerek, bu maddelerin iptaline karar verilmesi nedeniyle artık anılan hükümlerin somut olaya uygulanması mümkün değildir.
Zira Uygulanması gereken veya uygulanmış bulunan bir kanun hükmünün Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi halinde, Hukuk Genel Kurulunun 21/01/2004 gün ve 2004/10-44 esas, 19 karar sayılı kararında açıklandığına göre, iptal kararından sonra oluşan yeni hukuki duruma göre karar verilmelidir.
21/02/2019 tarih 7166 Sayılı Yasa’nın 11.maddesi ile 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 112.maddesine 6.fıkranın eklendiği, “4734 Sayılı Kanunun 62.maddesinin 1.fıkrasının (e) bendi uyarınca alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilere 11/09/2014 tarihinden sonra imzalanan ihale sözleşmeleri kapsamında kamu kurum ve kuruluşlarına ait iş yerlerinde 11/09/2014 tarihinden sonra geçen süreye ilişkin kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan kıdem tazminatı ödemeleri için sözleşmesinde kıdem tazminatı ödemesinden ötürü alt işverene rücu edilebileceğine dair açık bir hüküm yer verilmemişse alt işverenlere rücu edilemez.” fıkrasının eklendiği,
Ayrıca 7166 Yasa’nın 12. maddesi ile 4857 Sayılı Kanunu’na geçici 9.maddenin eklendiği, geçici 9.maddenin, “bu maddenin yürürlük tarihi itibariyle kamu kurum veya kuruluşları tarafından alt işverene rücu edilmek üzere yürütülen davalarda 112. maddenin 6.fıkrası kapsamında rücu edilemeyecek kısmi için ihtilafın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilir, yargılama gideri ve vekalet ücreti taraflar üzerinde bırakılır. İcra takiplerinde rücu edilmeyecek kısma ilişkin olarak harç alınmaksızın düşme kararı verilir, takip giderleri ile vekalet ücreti taraflar üzerinde bırakılır, ancak bu kapsamda alt işverene rücu edilerek takip ve tahsil edilmiş olan tutarlar alt işverenler lehine hiçbir şekilde alacak hakkı doğurmaz ve tahsil edilmiş tutarlar iade edilmez.” hükmünün getirildiği,
4857 Sayılı İş Kanunu’da 21/02/2019 tarih 7166 Sayılı Yasa’nın 11. ve 12. maddeleri ile yapılan değişikliğe göre karar verilmesi gereken dava dosyasında, 4857 Sayılı İş Kanunu’nda 21/02/2019 tarih 7166 Sayılı Yasa’nın 11.ve 12. maddeleri ile yapılan değişikliğe ilişkin Anayasa Mahkemesi’ne açılan dava sonucunda Anayasa Mahkemesi’nce 19/09/2019 tarihinde “21/02/2019 tarihli ve 7166 Sayılı Kanunun;
A. 11. maddesi ile 22/05/2003 tarihli ve 4857 Sayılı iş Kanunun 112. maddesine eklenen 6. fıkrasının,
B. 12. maddesi ile 4857 Sayılı Kanunu’na eklenen geçici 9.maddesi 1.cümlesinin oy çokluğuyla 19/09/2019 tarihinde iptaline karar verildiği.” Bu nedenle 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 112.maddesine eklenen 6. fıkranın ve 4857 Yasaya eklenen geçici 9.maddenin 1.fıkrasının iptal edilmiş olması nedeniyle, yeniden değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Bu nedenlerle, dosya kapsamındaki taraflar arasındaki dava konusu döneme ilişkin sözleşme, genel ve teknik şartname ile ilgili diğer belgeler inecelenerek, ödenen işçilik alacakları nedeniyle asıl işveren işveren davalının sorumlu olacağının kararlaştırılmamış olması halinde, (Anayasa Mahkemesince iptal kararı verilmesi ve iptal edilen maddelerin uygulanamayacak olması nedeniyle oluşan durum karşısında) davacının ödenen bu alacağın ve fer’ilerinin tamamından kendi dönemi ile sınırlı sorumlu olduğu anlaşılmaktadır.
Konuya ilişkin ve genellikle asıl işveren kamu kurumunun davacı olduğu rücu davalarına ilişkin yargı uygulamasının irdelenmesinde ise;
”….2-Dava, iş mahkemesi kararı gereğince dava dışı işçiye ödenen işçi alacaklarının, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesine dayalı olarak rucüen tahsili istemine ilişkindir.
Hizmet alım sözleşmesine istinaden yüklenici tarafından çalıştırılan işçilerin işçilik alacaklarından dolayı işçiye karşı işveren ve yüklenicinin birlikte sorumlu olması iş mevzuatı gereğidir. İşçiye ödenen bedelin rücuen talep edilmesi halinde ise taraflar arasında imzalanmış sözleşme hükümleri uygulanacaktır. Sözleşme uyarınca işçilerin yükleniciler işçisi olduğu sabittir. Sözleşme bedelinin içinde işçiye ödenecek her türlü ödeme de bulunmaktadır. Bu nedenle kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdığı süreyle orantılı olarak yüklenici şirketler sorumludurlar. Davalılar …, …Şti. ve … Ltd. Şti’nin sorumluluğunun davacı ile yarı yarıya olmasının bir dayanağı bulunmadığı gözetilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. (Yargıtay 23.HD.2019/361 E.2020/144 K.sayılı ilamı)
‘….Dava, işçiye ödenen kıdem tazminatının rucüen tahsili talebine ilişkindir.
Mahkemece 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 112. maddesinde yapılan değişiklik gerekçe gösterilerek iş akdi kıdem tazminatını gerektirecek şekilde sona eren davacı işçisinin kıdem tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş ise de kanunda yapılan değişikliğin yorumunda hataya düşülmüştür. Kamu İhale Kanunu’na göre; hizmet alımları kapsamında istihdam edilen işçilerin yüklenici şirket bünyesinde çalıştıkları tüm işçilik alacaklarının yüklenici şirket tarafından karşılanacağı gerek ihale şartnameleri ve gerekse sözleşmeler ile sabittir. İş mevzuatına göre ise işçiye karşı İş Kanunu’ndan kaynaklanan her türlü işçilik alacaklarından üst işveren ve yüklenici (taşeron) birlikte sorumludurlar. İşçinin sözleşmesinin kıdem tazminatını gerektirecek şekilde sona ermesi halinde işçinin bu tazminata kolay erişebilmesi açısından 4857 Sayılı Kanun’un 112. maddesinde bazı değişikliklere gidilerek hizmet alanın kamu kurumu olması halinde işçiye kolaylık sağlanması amaçlanmıştır. Bu düzenlemenin işveren ile yüklenici arasında mevcut sözleşme hükümlerini ortadan kaldırmaya yönelik bir düzenleme olduğu sonucuna varmak mümkün değildir.
Dosyada mevcut teknik şartnamenin 7.2.7 maddesi ve sözleşmenin 7.1 maddesine göre işçilik ücretlerinden yüklenicinin sorumlu olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca sözleşme ve şartname hükümlerinin uygulanması gerekeceğinden davacının çalıştırdığı işçinin kıdem tazminatından da davacı sorumlu olacaktır. Bu durumda davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru görülmemiştir. (Yargıtay 23.HD.2016/4603 E.2019/394 K. Sayılı ilamı)
‘….Mahkemece davalı işçisinin işçilik alacaklarının yarı yarıya sorumlulukla davalıdan tahsiline karar verilmiş ise de kanun yorumunda hataya düşülmüştür. Kamu İhale Kanunu’na göre; hizmet alımları kapsamında istihdam edilen işçilerin yüklenici şirket bünyesinde çalıştıkları tüm işçilik alacaklarının yüklenici şirket tarafından karşılanacağı gerek ihale şartnameleri ve gerekse sözleşmeler ile sabittir. İş mevzuatına göre ise işçiye karşı İş Kanunu’ndan kaynaklanan her türlü işçilik alacaklarından üst işveren ve yüklenici birlikte sorumludurlar. Fakat bu düzenlemenin işveren ile yüklenici arasında mevcut sözleşme hükümlerini ortadan kaldırmaya yönelik bir düzenleme olduğu sonucuna varmak mümkün değildir. Taraflar arasındaki sözleşmede işçilere ödenecek kıdem tazminatından davalı idarenin sorumlu olacağına dair bir hüküm bulunmadığı gibi yüklenici ile hizmet alan arasında yapılan sözleşme ve eki tebliğe göre sözleşme bedeline işçilik ücretleri de dahildir. Davalı şirket davacı tarafından ödenen işçilik alacaklarının tamamından sorumludur. Bu durumda davalı şirketin davacı tarafından ödenen miktarın tamamından sorumlu olması gerekirken yazılı şekilde yarı yarıya sorumlu tutulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. (Yargıtay 23.HD.2016/7428 E.2019/4869 K sayılı ilamı)
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin içtihatlarında belirtildiği üzere, Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş akdinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.
İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşme veya eki belgelerde bir hüküm bulunmaması durumunda, davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve fer’ilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
Başka bir ifadeyle kıdem tazminatı da dahil olmak üzere ödenen işçilik alacakları ve fer’ilerinden dolayı sözleşme, genel ve teknik şartname ile ek diğer belgelere göre, asıl işveren davacının sorumlu olacağının kararlaştırılmaması halinde davalının ödenen bu alacağın tamamından kendi dönemi ile sınırlı sorumlu olacağı kabul edilmektedir. (Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 2020/2099 Esas, 2022/1490 Karar sayılı ilamı, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 2021/44 Esas, 2022/1556 Karar sayılı ilamı)
Somut davada ise alt işveren konumundaki davacı ödemiş olduğu kıdem tazminatı bedelleri için dava dışı işçilere ödenen işçilik alacaklarının asıl işverenden rücuen tahsilini talep etmektedir.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihalarına göre de; hizmet alım sözleşmeleri, ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde, yüklenici hizmeti kendi işçisi ile yerine getirmeyi, işveren de sözleşme bedelini ödemeyi üstlenmektedir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken işin yüklenici işçisi tarafından yerine getirildiği hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu bulunmamaktadır.
İhale sözleşmesi, teknik şartname,genel şartnamede dava dışı işçilere yapılan kıdem tazminatı ödemeleri yönünden alt işverenlerin sorumluluğunu belirleyici hüküm bulunmaması halinde 6098 sayılı TBKnun 167.nci m.de sorumlulukla ilgili iç ilişkisi; “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır. Bu durumda borçlu, her bir borçluya ancak payı oranında rücu edebilir. Borçlulardan birinden alınamayan miktarı, diğer borçlular eşit olarak üstlenmekle yükümlüdürler.” şeklinde düzenlenmiştir.
Alacaklıya halef olma 6098 s.TBK.nun 168.m.sinde; “Diğerlerine rücu hakkına sahip olan borçlulardan her biri, ifa ettiği miktar oranında alacaklının haklarına halef olur. Alacaklı diğerlerinin zararına olarak borçlulardan birinin durumunu iyileştirirse, bunun sonuçlarına katlanır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen 2014/61850 numaralı Avrupa bölgesi atık su arıtma tesislerinin işletilmesi konulu idari şartnamenin 25. maddesinde teklif fiyata dahil olan malzeme gideri ve diğer giderlerinin belirtildiği, ” … tesislerin işletilmesi hizmetlerinin yerine getirilmesi için yemek, sigorta, her türlü personel yasal hakları, ofis, ulaşım, haberleşme ve akaryakıt …” teklif fiyata dahil olduğu belirtilmiştir.
Yapılan tüm açıklamalar ve taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi de gözetilerek çerçevesinde dönüldüğünde; işçilik alacakları davacı işveren tarafından ödenen dava dışı işçinin, kendi işçisi olduğu, sözleşme ücretine, işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil bulunduğu, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair taraflar arasındaki sözleşmede bir hüküm bulunmadığı, işçiye yapılan ödemenin yalnız kıdem tazminatına ilişkin olduğu, bu itibarla davalının; davacının dava dışı işçileri çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak davacıya karşı sorumluluğu olmadığı, işçilik alacakları ödenen işçinin; alt işveren işçisi olması, taraflar arasındaki sözleşmedeki teklif fiyatına her türlü personel yasal haklarının da dahil olması karşısında, yanlar arasındaki ihale şartnamesinin 25. maddesindeki hükümler doğrultusunda alt işveren tarafından ödenen kıdem tazminatlarından alt işveren sıfatı ile davacının sorumlu olduğu, buna göre dava dışı işçilere davacı tarafından ödenen kıdem tazminatlarından dolayı davalı kuruma rücu şartlarının oluşmadığı anlaşılmaktadır. Dava dışı işçilere ödenen işçilik alacağından davacı yüklenici sorumludur. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesinin 2020/1885 Esas, 2023/55 Karar sayılı ilamı) Bu halde davacının ödediği bedelleri davalı kurumda tahsiline yönelik yasal bir dayanağın da bulunmaması karşısında davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 183,27 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 3,37 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kaldırma öncesi davalı tarafça yapılan 850,00-TL bilirkişi ücreti, 89,50-TL posta masrafı olmak üzere toplam 939,50-TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-HMK 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde re’sen ilgili tarafa veya vekillerine İADESİNE,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, HMK 341/2 maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 14/03/2023

Katip …

Hakim …

TASHİH ŞERHİ

6100 sayılı HMK m.304 “Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir. Tashih kararı verildiği takdirde, düzeltilen hususlarla ilgili karar, mahkemede bulunan nüshalar ile verilmiş olan suretlerin altına veya bunlara eklenecek ayrı bir kâğıda yazılır, imzalanır ve mühürlenir.” hükmünü içermektedir.
HÜKÜM:
Mahkememizin yukarıda esas ve karar numarası yazılı dava dosyasından verilen 14/03/2023 tarihli Duruşma tutanağında
” Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, HMK 341/2 maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 14/03/2023
” yazıldığı anlaşılmakla mahkememiz dosyası HMK m.304 gereği resen ele alınmakla hükmün kanun yolu kısmının
” Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda HMK 341/2 maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 14/03/2023” Şeklinde tashihine,
Mahkememiz kararının bu şekilde tashihine, tashih şerhinin gerekçeli karar arkasına yazılmasına, HMK m. 304 hükümlerine göre karar verildi.

Katip …

Hakim …