Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/596 E. 2023/111 K. 10.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

DOSYA NO : 2022/596
KARAR NO : 2023/111

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)

DAVA TARİHİ : 23/08/2022
KARAR TARİHİ : 10/02/2023

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında görülen İTİRAZIN İPTALİ davasının mahkememizde yapılan yargılaması sonunda:

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …Limited Şirketinin 2003 yılında kurulduğunu, Türkiye menşeli bir firma olduğunu, … Ltd firmasının ise 10/02/2003 yılında Britanya Krallığına bağlı Virgin Adaları’nda kurulmuş bir firma olduğunu, her iki firmanın ayrı iştigal alanları olup, her iki firma da bağımsız bir şekilde faaliyetine devam etmekte ve iki ayrı bağımsız tüzel kişiliğe sahip olduğunu, davacı tarafın, müvekkili şirkete herhangi bir hizmet vermediğini, hizmetin verildiği iddia edilen firma faturadan da görüleceği üzere … Ltd firması olup, müvekkilinin ticari defterlerinde kayıtlı olmayan bir faturanın müvekkilinden tahsil edilme çabasının anlaşılabilir olmadığını, bu nedenle kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, faturanın müvekkili şirket ile bir ilgisi bulunmadığını, müvekkilinin adresinde aynı zamanda müvekkili şirketin ortaklarının kurduğu … Ürünleri A.Ş isimli bir firma bulunduğunu, … firmasının Türkiye’de bir adresi olmadığını, takip talebinde döviz cinsi üzerinden icra takibi başlatıldığını ancak alacağın TL karşılığı ise takip talebinde gösterilmediğini, yine takip talebinde harca esas değerin de olmadığını, bu durumda usulüne uygun başlatılmış bir takip bulunmadığını, dava dilekçesinde de harca esas değer gösterilmediğini, bu kapsamda açılmış olan davanın, dava şartlarının eksikliği yönünden usulden reddedilmesi gerektiğini, itirazın iptali davasının icra takibinde takip çıkışı değeri üzerinden açılması gereken bir dava olduğunu ancak takip talebinde takip çıkışının belli olmadığını, İİK.nun 58/II-3 maddesi gereğince takip talebinde yabancı para alacağının Türk parası karşılığının gösterilmesi devletin hükümranlık hakları ve kamu düzeni ile ilgili olması sebebiyle süresiz şikayete tabi bir konu olduğunu, bu nedenle süresiz şikayet haklarını kullanarak icra hukuk mahkemesi nezdinde takibin iptaline yönelik dava açıldığını, herhangi bir temerrüt durumu olmadığından işlemiş faize ve faiz oranına da ayrıca itiraz ettiklerini belirterek, davanın reddine, davacı taraf açıkça kötü niyetli bir şekilde müvekkil şirket aleyhine icra takibini başlattığından alacağın yüzde yirmisinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
Dava; ticari hizmet satım ilişkisine dayalı faturu borcunun ödenmemesi üzerine alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davalarının 2004 sayılı İİK’nın 67/1. fıkrası gereğince Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün… sayılı dosyası ile 00/00/2022 tarihinde, davalı aleyhine, 23/12/2021 tarihli faturaya dayanarak, 3.005,00.-USD asıl alacak, 42,63.-USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.047,63.-USD üzerinden ilamsız icra takibi başlattığı, (Örnek No:7) ödeme emrinin borçlu/davalıya 28/07/2022 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 01/08/2022 tarihinde hiçbir borcu olmadığını, borcun tamamına ve faize itiraz ettiğini belirterek takibi durdurduğu, itiraz dilekçesinin davacı/alacaklı vekiline 07/08/2022 tarihinde tebliğ edildiği, davacının da 23/08/2022 tarihinde 1 yıllık yasal hak düşürücü süre içinde 63.000,00.-TL üzerinden huzurdaki itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında üzerinde uzlaşılan bir husus bulunmamaktadır.
Çözümlenmesi gereken sorun, icra takibinin usulüne uygun olup olmadığı, dava dışı… Ltd firması ile davalı arasında organik bir bağ bulunup bulunmadığı, var ise faturaya konu hizmetin verilip verilmediği, hizmet verilmiş ise alacağının miktarının ne olduğu noktasında toplanmaktadır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, usulüne uygun şekilde başlatılmış bir icra takibi olmadığından huzurda bulunan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini gerektiğini, ödeme emrinde takip konusu alacağın “Türk Lirası” karşılığının gösterilmediğini ileri sürerek usuli itirazda bulunmuştur. Öncelikle bu itirazın tartışılmasından sonra esasa girmek gerekmektedir.
İcra takibinde alacak miktarı yabancı para birimi (USD) üzerinden istenmiş, takip bu para birimi (USD) üzerinden başlatılmıştır.
İİK.nun 58/3.maddesi gereğince; Alacağın veya istenen teminatın Türk parasıyla tutarı ve faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı gün, alacak veya teminat yabancı para ise alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiği ve faizinin takip talebinde ve ödeme emrinde gösterilmesi zorunludur.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 20.05.2021 tarih ve 2021/437 E. 2021/5050 K. Sayılı ilamlarında da işaret edildiği ve yukarıdaki yasa maddesinden de açıkça anlaşıldığı üzere, İcra ve İflas Kanunu’nun 58. maddesinin 3. fıkrasında, alacağın veya istenen teminatın Türk parasıyla tutarı ve faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı gün, alacak veya teminat yabancı para ise, alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiği ve faizinin, takip talebinde belirtilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yine aynı kanunun 60. maddesinin birinci fıkrasının birinci bendinde alacaklının veya vekilinin banka hesap numarası hariç olmak üzere, 58 inci maddeye göre takip talebine yazılması lazım gelen kayıtların ödeme emrinde bulunması gerektiği belirtilmiştir.
Somut olayda, hem takip talebinde hem de ödeme emrinde yabancı para alacağının TL karşılığının gösterilmediği anlaşılmaktadır. Takip talebindeki ve ödeme emrindeki bu noksanlık kamu düzeni ve devletin hükümranlık hakları ile ilgili olup, süresiz şikayet nedeni olduğu gibi, mahkemece de, takibin her safhasında doğrudan doğruya göz önünde tutulmalıdır (Hukuk Genel Kurulu’nun 12.05.1999 tarih ve 99/12-271 Esas, 99/301 Karar sayılı kararı). Bu nedenle, İcra takibi usulüne uygun bir takip talebi ve ödeme emri ile başlatılmadığından davanın reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
Davanın İİK’nın 58.maddesi gereğince usule uygun açılmış bir takip bulunmadığından USULDEN REDDİNE,
1-Alınması gerekli 179,90-TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 820,34-TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 640,44-TL harcın karar kesinleştiğinde DAVACIYA İADESİNE,
2-Davalı vekille temsil olunduğundan yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp DAVALIYA VERİLMESİNE,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin KENDİ ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,
4-Taraflarca yatırılan avansın kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde ilgili tarafa İADESİNE,
5-Dava şartı arabuluculuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00-TL arabuluculuk ücretinin, davada haksız çıkan davacıdan 6183 sayılı Kanuna göre tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
10/02/2023

KATİP …

HAKİM …