Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/588 E. 2022/769 K. 06.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/588 Esas
KARAR NO : 2022/769

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/08/2022
KARAR TARİHİ : 06/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı yanca ekteki ihtar tarafımıza yapılmış ve yine süresi içerisinde davalı firmaya gerekli olan cevap ekteki diğer ihtarname ile verildiğini, muhatap olarak kaleme alınan ihtarnamede müvekkilin, takibe konu çekten dolayı borçlu olduğu bildirilmiş ve müvekkil firmaca ekli davalının muhatap olduğu ihtarname ile çekteki imzanın müvekkile ait olmadığı ve bu nedenle borcu kabul etmediğimizi bildiren ihtarname davalıya tebliğ edildiğini, davalı, İcra dosya içerdiğinden de anlaşılacağı üzere imzayı ve borcu kabul etmediğimizi bildirmemize rağmen kötüniyetli olarak tahsilat amaçlı müvekkil firma ile ilgisi olmayan başka şirketin mallarını fiili haciz ile yediemine teslim ettiğini, davalı, borçlu olmadığımızı bildiği halde ve kendilerine bildirilmesine rağmen bu tür bir eyleme baş vurduğundan iyi niyetten bahsedilemez. Dolayısı ile davalı aleyhine yüzde 20 nden aşağı olmamak kaydı ile tazminata hükmedilmesi gerektiğini, müvekkili firma tarafından keşide edildiği iddia edilen takibe konu … Bankası … Şubesine ait 50.000,00 TL bedelli … seri numaralı 25.06.2018 keşide tarihli Şanlıurfa keşide yerli çek üzerindeki İmza müvekkil firma yetkilisine ait olmadığını, Mahkeme sefahatı içerisinde mahkemenizce göstereceğimiz deliller toplandıktan sonra yapılacak bilirkişi incelenmesi sonucu ortaya çıkacağını, çek üzerindeki imza ila banka nezdindeki imza uyuşmadığından bankaca söz konusu çek yazılmadığını, banka kayıtlarında dahi imzanın müvekkil şirket yetkilisine ait olmadığı açık iken müvekkil hakkında icra takibine geçilmesi alacaklının kötüniyetli olduğunun açık göstergesidir. Başta lehtar olmak üzere diğer sorumlular hakkında yasanın tarafımıza tanıdığı tüm kamu ve özel hukuktan kaynaklı dava ve talep haklarımızı kullanacağını, mahkeme sefahatında savcılık dosya bilgileri paylaşılacaktır. Bu hususta İcra Hukuk Mahkemesine gerekli itirazlar yapıldığını, müvekkilin hiçbir suret ile takibin diğer tarafları ve alacaklı olarak görünen şirket ile ticari münasebeti olmadığını, müvekkili firmanın herhangi bir borcu söz konusu olmayıp çek üzerindeki imza müvekkil firma yetkilisine ait olmadığını, dava açılmadan önce davalı tarafından müvekkilin hak ve alacaklarına haciz konulmuş ve bir kısım müvekkil alacağı icra dosyasına aktarılarak alacaklıya ödendiğini, haciz baskısı altında ve kabul edilmeden ödenen bu alacağın davalıdan ger alınması gerektiğini, açıklanan nedenlerle … Bankası … Şubesine ait 50.000,00 TL bedelli … seri numaralı 25.06.2018 keşide tarihli … keşide yerli çekten ötürü başlatılan …. 37. İcra Müdürlüğü … Esas numaralı dosyasından borçlu olmadığımızın tespitini, Takip konusu miktarın yüzde 20 sinden aşağı olmamak kaydı ile kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, mahkemenizce yargılama sonucuda masraf ve yargı giderlerinin karşı tarafa yükletilmesini, 1136 Sayılı Avukatlık Kanununun 4667 Sayılı Kanunla değişik 164/son fıkrası uyarınca karşı taraf vekalet ücretinin Avukat olarak adımıza hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Huzurdaki dava istirdat davası olup bir yıllık hak düşürücü süre geçmiş olduğundan davanın öncelikle süre yönünden reddi gerektiğini, Davacı/borçlu, borcuna istinaden icra dosyasına, 31/12/2018 tarihinde 28.598,08-TL, 01/10/2019 tarihinde 39.616,94-TL ödeme yaptığını, dava dilekçesinde haciz baskısı altında yapılan ödemelerin istirdatını talep etmişse de, İİK m. 72 hükmü gereğince borçlu olmadığı parayı cebri icra tehdidi altında ödemiş bulunduğunu iddia eden kimse istirdat davasını ödeme tarihinden itibaren bir sene içinde açabilir. Somut olayda ise; İİK m. 72’ de düzenlenen 1 senelik hak düşürücü süre geçtikten sonra dava açıldığını, bilindiği üzere, hak düşürücü süre, hak sahibi tarafından bu hakkın sağlanması için süresi içinde yapılması gereken işlemin yapılmaması sonucu hakkı tamamen ortadan kaldırır. Hak düşürücü süre, kamu düzeninden olup kısaltılamaz, uzatılamaz, kesilmez ve karşı tarafça ileri sürülmese dahi hakim tarafından resen dikkate alınır. Dolayısıyla, davacının hak düşürücü süreyi zamanaşımı gibi değerlendirmesi anlaşılamadığını, davacı tarafın 31/12/2018 ve 01/10/2019 tarihlerinde icra dosyasına ödeme yaptığı göz önünde bulundurulduğunda huzurdaki davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, İİK m. 72’ de düzenlenen 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan davanın öncelikle süre bakımından reddi gerektiğini, çek üzerindeki ciro silsilesi düzgündür ve müvekkil şirket iyi niyetli yetkili hamil olup bile bile davacının zararına hareket etmiş değildir. müvekkile kötü niyet ya da ağır kusur yüklenmesi mümkün olmadığından davanın reddi gerektiğini, müvekkili basiretli davranmış ve gereken araştırmayı yaparak çeki ticari ilişkiyi tevsik eden belgelerle tevdi aldığını, müvekkilin çeki takip yetkisi bulunduğunu açıklanan nedenlerle; öncelikle davanın süre yönünden reddine, haksız davanın esastan reddine, davacı aleyhinde %20’ den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
Dava, imza inkarına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
Davalı tarafından sunulan cevap dilekçesi içeriğine göre davalı şirkete faktoring sözleşmesine istinaden ve ciro yoluyla geçtiği, davalı şirket bir faktoring şirketi olup dava dışı … TİC. LTD. ŞTİ. ile arasında Faktoring Sözleşmesi imzalandığı, dava konusu çekin bu faktoring sözleşmesi kapsamında ve ilgili mevzuata uygun şekilde dava dışı …’den tevdi alındığını ciro silsilesinin düzgün olduğundan bahisle davanın reddinin talep edildiği görülmüştür.
Davacının ve dava dışı faktoring borçlusunun aynı olduğu benzer bir ihtilaf hakkında; imza incelemesi ile yetinilmeksizin davalının niteliği gereğince faktoring işleminin de denetiminin yapılmasına karar verilmiştir.
Bu kapsamda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 2020/1644 Esas, 2022/1563 Karar sayılı ilamı içeriğine göre; “…Faktoring şirketinin, faktoring işlemi ile devraldığı alacak, alacağın temliki hükümlerine tabidir. Faktoring işlemlerinde alacağın temliki hükümlerinin uygulandığı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 03.11.2010 tarih, 2010/19-488 E, 2010/557 K sayılı kararında da açıkça belirtilmiş ve kararda faktoring işleminin müşteri (firma), faktoring şirketi (faktor) ve borçlu olmak üzere üç tarafının bulunduğu da açıklanmıştır. Faktoring işleminin bu tarafları arasındaki ilişkiler yönünden 6361 Sayılı Kanun’un 9/2 ve 6098 Sayılı TBK’nın 188/1. maddesi hükümlerinin uygulanması gerekir….” şeklinde tespit ve değerlendirmelerde bulunulmuştur.
6100 Sayılı HMK’nın 1.maddesi gereğince görev hususu kamu düzenine ilişkin olup taraflarca yargılamanın her aşamasında öne sürülebileceği gibi mahkemece de res’en dikkate alınmak zorundadır.
Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin, İhtisas Mahkemelerinin belirlenmesine ilişkin 25/11/2021 tarihli 1232 sayılı kararı ile; Kanuni düzenlemelerden ya da Hâkimler ve Savcılar Kurulunun kararlarından kaynaklı olarak, asliye ticaret mahkemesinin hangi dairelerinin iflâs ve konkordato, deniz ticareti ve deniz sigortaları gibi davalar dolayısıyla gelecek işlere ilişkin ihtisas mahkemesi sıfatıyla bakacağı gözetilerek, aynı dairelerde iş yoğunluğu oluşmaması bakımından finans davalarına olabildiğince farklı dairelerde bakılmak üzere ihtisas mahkemeleri belirlenmiştir.
Bu haliyle davalının cevap dilekçesindeki savunmaları ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 2020/1644 Esas, 2022/1563 Karar sayılı ilamı da gözetilerek somut davada, 6361 Sayılı Kanun’un 9/2 maddesinin tartışılmasının zorunlu olduğu, Hakimler ve Savcılar Kurulu Başkanlığı’nın 25/11/2021 tarihli ve 1232 sayılı İhtisas Mahkemelerinin belirlenmesine yönelik kararı uyarınca, 21.11.2012 tarihli ve 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunu’ndan, kaynaklanan ve asliye ticaret mahkemesinin görev alanına giren ticari davalara ve ticari nitelikteki çekişmesiz yargı kapsamında gelecek işlere; Finans Mahkemesi olarak belirlenmiş İstanbul 6, 7, 8. ve 9. Asliye Ticaret Mahkemelerince bakılmasına yönelik aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-HSK Birinci Dairesinin 25/11/2021 tarih 1232 kararı gereği 15.12.2021 tarihinden sonra açılan davanın, HSK kararında anılan “iş dağılımı” gereği İstanbul 6., 7., 8., 9. numaralı Asliye Ticaret Mahkemelerinden birine tevzi edilmesi için dava dosyasının İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna iadesine,
2-Esasın bu şekilde kapatılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kararın niteliği gereği kesin olarak karar verildi.06/12/2022

Katip …

Hakim …