Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/552 E. 2023/23 K. 11.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/552 Esas
KARAR NO : 2023/23

DAVA : Alacak (Lisans Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/10/2021
KARAR TARİHİ : 11/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Lisans Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkili şirket ile davalı şirket arasında akdedilen “Lisans satın Alma Sözleşmesi” ile … yazılımı satın alınmış olup, 25/12/2019 tarihli yazılım satın alma sözleşmesi ile yazılımın süreç, modül ve uygulamaları ile ilgili kullanım lisans hakları, garanti şartları, bakım destek hizmetleri ve ek geliştirme hizmetlerine dair usul ve esaslar ile tarafların hak ve yükümlülükleri düzenlendiğini, davaya konu somut olay ve müvekkili şirketin uğramış olduğu zararların daha iyi anlaşılabilmesi adına öncelikle davaya konu …; şirketlerin yahut bireylerin evraklarının dokümantasyonunun sağlanması, prosedür ve evrak süreçlerin düzenlenmesi, şirket tarafından kullanılacaksa eğer şirket içi koordinasyonun sağlanması adına evrakların elektronik ortamda kayıt alında tutulması ve yetkili kişilerin o evraklar üzerinde değişiklikler yapabilmesini sağlayan yazılım olduğunu, müvekkili şirketin …A.Ş’nın halihazırda 300’den fazla çalışanı olduğunu, mevcut iş hacmi ve üretimini gerçekleştirdiği ilaç ve tıbbbi cihaz ürünlerinin fazlalığı, ithalat ve ihracat alanında etkin bir şekilde rol alıyor olması nedeni ile şirket içi yazışmalarının, dokümantasyon, prosedür ve evrak süreçlerinin düzenlenebilmesi, çalışmalarını düzenli ve sistematik bir şekilde yürütebilmesi, iç koordinasyonunu sağlayabilmesi, şirket arşivinin kayıt altına tutulması ve kurumsal sürecini yürütebilmesi adına “… “nın satın alınması için davalı şirket ile “lisans satın alma sözleşmesi” imzalandığını, davalı şirket ile müvekkili şirket arasındaki sözleşme uyarınca satın alınan yazılımın verdiği hataların bildirimlerinin düzenli ve sürekli olarak tekrarlanması, yazılımın davalı desteği olmaksızın kullanımının imkansız hale gelmesi, yazılımın kullanımında davacının davalıya bağımlı hale gelmesi, birçok modülde davalı tarafından destek alınmasına rağmen yine de kullanılamıyor olması nedeni ile sözleşmeden ve yazılımdan beklenen hukuki menfaatin ortadan kalktığını, tüm bu hususlara ek olarak yazılım dokümanlarına erişme, dökümana numara verme, düzeltme, silme gibi en basit temel işlemlerin dahi müvekkili şirket kullanıcıları tarafından yerine getirilemeyerek davalının desteği ile yapılması zorunda kalınması halihazırda kullanılamayan yazılımın müvekkili şirket tarafından kullanımının devamını çekilmez hale getirdiğini, müvekkili şirketteki işlerin aksamasına yol açtığını, verimliliğinin düşmesine neden olduğunu, … 6. Noterliği’nin … tarihli …. yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı şirkete müvekkili şirket ile aralarında akdedilmiş olan Lisans Satın Alma sözleşmesinin feshedildiği ihtar olunduğunu, müvekkili şirketin, davalı şirket ile aralarında akdedilmiş bulunan “Lisans Satın Alma Sözleşmesi” uyarınca bir yazılım satın almış olup davalı şirket tarafından sözleşme ile taahhüt edilmiş olan edimler gereği gibi ifa edilmediğinden sözleşmenin müvekkili şirket tarafından haklı nedenle feshedildiğini, her ne kadar davalı şirket tarafından sözleşme ile taahhüt edilmiş olan edimler yerine getirilmemiş olsa da, müvekkili şirket tarafından sözleşme ile taahhüt edilmiş olan edim olan sözleşme bedelini ödemesi yapıldığını, müvekkili şirketin, sözleşmenin tarafı olarak üzerine düşen edimi ifa etmiş olduğundan ve bununla birlikte yeni yazılım firmaları ile görüşülmesi ve teklif alınması zorunluluğu hasıl olduğundan; müvvekkili şirketin söz konusu sözleşmenin feshi nedeni ile hem maddi hem de manevi zarara uğradığı açık olduğunu, davalı şirket, 25/12/2019 tarihli sözleşme ile taahhüt etmiş bulunduğu uygulama ve modüllerden yalnızca insan kaynakları modülünün kurulumu test ortamında gerçekleştirilmiş ancak canlı ortamda kurulumu gerçekleştirilmemiş olup, geriye kalan modüllerin kurulumu ise ne test ortamında ne de canlı ortamda gerçekleştirildiğini, dolayısıyla davalı, dava konusu sözleşme ile yükümlendiği edimlerin büyük bölümünü hiç ifa etmediğini, müvekkili şirket tarafından eksikliklerin giderilmesi talep edildiğinde ise davalı şirket tarafından her bir talep ayrı ayrı geliştirme olarak değerlendirildiğini, ayrıca her bir geliştirme için de ayrıca ödeme talep edildiğini, davalının söz konusu sürekli geliştirme adı altında ek ücret talep etmesi, yazılımın kurulumunun davalının kusuru ile özellikle yapılmamış olduğunu ve kötü niyetli olarak hareket ettiğini gösterdiğini beyan etmiş, davalı aleyhine fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, davalıya ödenen ancak kurulumu yapılmayan modüllerin toplam tutarı olan 91.000 Tl + KDV sözleşme bedelinin iadesine, davalı aleyhine fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili şirket tarafından ödemesi yapılan ve davalı tarafından kurulumu gerçekleşen modüllerin ayıplı olması sebebiyle sözleşme feshedilmiş olduğundan sözleşmenin feshi nedeni ile uğranılan zarar göz önüne alınarak 10.000 TL müspet zararın da davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin haksız ve hukuka aykırı fiilleri ile iş bu davanın açılmasına sebebiyet veren davalıdan alınarak davacı müvekkil şirkete verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekilini cevap dilekçesinde özetle; İki tüzel kişi arasında akdedilen sözleşmede yetkili mahkemenin İstabul Mahkemeleri olarak belirlendiğinden iş bu davada mahkemenin yetkisiz olduğunu, davacı nezdinde gerçekleşen çalışan sirkülasyonu ve yönetimsel problemler nedeniyle müvekkili şirket mutabık kalınandan daha fazla emek ve mesai harcamışsa da müvekkili şirkete dönüşlerin yapılmaması, sürecin her defasında başka kişilerle ilerletilmeye çalışılması nedeniyle anılan işin tam anlamıyla teslim edilmediğini, müvekkili şirkete gerektiği gibi çalışma imkanı sağlayamayan davacının kusurlu olduğunu, davacı, 24 ay süreli sözleşme boyunca hizmet alamadığını iddia etmişse de faturaları iade etmeyen, ayıp ihbar sürelerine riayet etmeyen bir tacirin sözleşmenin bitimine 6 ay kala bedel iadesi talep etmesisinin iyi niyetle bağdaşmadığını, davacının talebi gibi hem sözleşmeden vazgeçme hem de müspet zararın tazminin talep edilmesi çelişkili olup usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle iş bu davanın reddi gerektiğini, davacı ile müvekkili şirket arasında karşılıklı borç doğuran sözleşme akdedildiğini, müvekkili şirketin temel borcu … yazılımı üzerinden satın alınan sürecin modül ve uygulamaları ile ilgili kullanım lisans hakları, garanti şartları, bakım destek hizmetleri ve ek geliştirme hizmetlerine dair usul ve esasların sağlanması iken; davacının borcu ise karşı edim olarak fatura tarihinden itibaren 15 gün içinde para borcunu ifa etmesi olduğunu, müvekkili şirket tarafından sözleşme kapsamında yer alan tüm modüller davacının test ortamında kurulduğunu, davacı tarafından iddia olunan ve müvekkili şirketin edimini eksik ifa ettiği ve gereği gibi ifa etmediği iddiasının afaki olduğunu, davacının sözleşmeden dönme talebi kötü niyetli olup somut olay açısından mümkün olmadığını, tarafların ticari defterleri incelendiğinde de görüleceği üzere ilk 3 ay sonrasında davacı 15 günlük ödeme vadesine karşılık ödemelerini 45-60 günlük süreler ile gerçekleştirmeye başladığını ancak müvekkili şirket iyi niyet ve sözleşmeyi devam ettirme iradesi gereğince ticari temerrüt faizi talep etmediğini, sonrasında ise 05.10.2019 tarihinde davacının talep ettiği ek geliştirmeler paketi de mutabık kalınarak faturalandırılmış ve geliştirmeler de 2 aylık gecikme sonucunda 10.01.2020 tarihinde ödendiğini, davacı tarafından sözleşmenin feshinde usule aykırı davranıldığını, davacı tarafından sözleşmenin feshi bildirimini içeren … 6. Noterliği … tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarname ile müvekkili şirkete keşide edildiğini, taraflar arasında feshin geçerliliği için öncelikle borcun yerine getirilmesi talebine dayanan yazılı bildirimde bulunma ön koşuluna ve işbu yükümlülüklerin yerine getirilebilmesi için karşı tarafa 15 günlük süre tanınacağı hüküm altına alındığını, ancak davacı tarafından sözleşmenin feshinden önce müvekkili şirkete herhangi bir yazılı bildirimde bulunarak yükümlülüklerini yerine getirmesi için süre verilmediğini beyan etmiş, davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddine, yetkili mahkeme tarafından davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
25/12/2019 tarihli Lisans Alım Sözleşmesi, … 6.Noterliğinin … tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi, … 35.Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi, … 6.Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi, mail görüntüleri, admin hesabı mail görüntüsü, ödeme yapıldığına ilişkin dekontlar, yazılım kodlama hata mailleri, 124 adet hata bildirimleri, hata içerikleri ve hatalara yönelik yazışma örnekleri, … Arabuluculuk Bürosunun …sayılı dosyası celp edilmiş incelenmiştir.
Dava, lisans sözleşmesi uyarınca davalı lisans verenin sözleşmeden kaynaklanan edimleri yerine getirmediği iddiasına dayalı olarak davacı lisans alan tarafından açılan lisans sözleşmesi feshi sebebiyle sözleşme bedelinin iadesi ve müspet zararın tazmini istemine ilişkindir.
Davanın esasına geçilmeden evvel, öncelikle görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğunun tespit edilmesi gerekmektedir. Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir ve görev hususu kamu düzenine ilişkin olduğunun taraflarca her zaman ileri sürülebileceği gibi hakim tarafından da yargılamanın her aşamasında resen nazara alınması zorunludur.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunun “Amaç” başlıklı 1.maddesinde 21/02/2001 tarihli 4630 sayılı Kanunun 2. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu 1/B. maddesinin “g”. fıkrasında; Bilgisayar programı: Bir bilgisayar sisteminin özel bir işlem veya görev yapmasını sağlayacak bir şekilde düzene konulmuş bilgisayar emir dizgesini ve bu emir dizgesinin oluşum ve gelişimini sağlayacak hazırlık çalışmalarını,, “h”. fıkrasında Arayüz: Bilgisayarın donanım ve yazılım unsurları arasında karşılıklı etkilenme ve bağlantıyı oluşturan program bölümlerini,, “ı”. fıkrasında Araişlerlik: Bilgisayar program bölümlerinin fonksiyonel olarak birlikte çalışması ve karşılıklı etkilenmesi ve alışverişi yapılan bilginin karşılıklı kullanım yeteneği, olarak tanımlanmıştır.
Fikir ve Sanat ve Eserleri Kanunu 1.maddesinde tanımlanması yapılan eserlerin yorumlanması ve kullanılmasından kaynaklanan maddi ve manevi uyuşmazlıklara bakmaya görevli mahkemenin aynı Kanun’un 76. maddesi gereğince dava konusunun miktarına ve kanunda gösterilen cezanın derecesine bakılmaksızın ihtisas mahkemeleri olduğu belirlenmiştir.
Taraflar arasında 25/12/2019 tarihli Lisans Satın Alma Sözleşmesi akdedilmiştir. Davacının lisans alan olarak lisans sözleşmesine konu “…” isimli yazılımı satın aldığı, yazılımın süreç, modül ve uygulamalarına yönelik kullanım lisansı haklarının tümünün lisans sözleşmesinde belirtildiği, dava dilekçesinde lisans sözleşmesine konu “…” isimli yazılımın ve modülünün kurulumun sözleşmede kararlaştırılan şekilde gerçekleştirilmediği, bilgisayar programı ve yazılımın sürekli kod hatası verdiği, programın ve yazılımın test ortamından canlı ortama geçişi ve modüller noktasında sürekli hatalar verdiği, yazılımın ve modüllerin kurulamadığı, arayüz ve uygulamaların eksik ve hatalı olduğu, başka bir anlatımla dava dilekçesindeki iddianın ileri sürülüş biçimine göre lisans sözleşmesine konu bilgisayar programının ve yazılımının lisans sözleşmesinden kaynaklanan arayüz, uygulama ve modül kurulumlarına ilişkin edimlerin yerine getirilmemesi sebebiyle ayıplı olduğu vakıasına dayanılmıştır.
Davaya konu olan uyuşmazlığın çözümünün iddianın ileri sürülüş biçimine göre, 5846 sayılı Kanunun 1/B- g, h, ı ve 76. maddesi hükümleri uyarınca özel görevli ihtisas mahkemesi olan Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi alanına girdiği, HMK 114/1-c. maddesi gereğince mahkemenin görevli bulunması dava şartı olup, HMK 115/2. maddesi gereğince de davanın her aşamasında re’sen gözetilebileceğinden mahkememizin görevsizliğine, Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu anlaşılmıştır.
Konuya ilişkin ayrıca yargı uygulamasına da bakılmıştır.
Dava konusu uyuşmazlığa ışık tutabilecek ve emsal nitelikteki İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/2396 E. , 2019/1472 K. sayılı ilamında:
“… 22 Aralık 2011 tarihli sipariş mektubu ile taraflar arasında kurulan sözleşme ilişkisinin, davalının temerrüdü nedeniyle haklı nedenle sonlandırıldığı ve bu nedenle davalıya ödenen yazılım ve servis bedeli 28.600,00 EURO ile uğradıkları zarardan şimdilik 10.435,00 EURO zararın tahsili talebiyle dava açtığı, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın taraflar arasındaki lisans, program yazılımına ilişkin sözleşmeden doğan yükümlülüklerin eksik ve ayıplı olduğu iddiasına dayandığı, davaya bakma görevinin Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne ait olduğu gerekçesiyle HMK’nın 114/1-c ve HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verdiği, davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin benzer uyuşmazlıklarda vermiş olduğu 12/12/2011 tarihli 2010/7044 Esas – 2011/16807 Karar sayılı kararı ve 30/04/2007 tarihli 2006/3199 Esas – 2007/6660 Karar sayılı kararlarında da açıklandığı üzere; 5846 sayılı FSEK 1/b maddesinin g bendinde bilgisayar programının eser olduğunun belirtildiği, davacı tarafından siparişi verilip davalı tarafından hazırlanan bilgisayar yazılım programının istenilen nitelikte çalışmadığı iddiasına dayalı olarak bedelin istirdadı davasının FSEK 76. maddesi gereğince Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği, ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararının yerinde olduğu kanaatiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir….”
Yapılan açıklamalar ve emsal içtihat doğrultusunda;5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 1. maddesinde kanunun amacının fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahiplerinin manevi ve mali haklarını belirlemek, korumak, bu ürünlerden yararlanma şartlarını düzenlemek, öngörülen esas ve usullere aykırı şekilde yararlanma halinde yaptırımları tespit ettirmek şeklinde belirlendiği, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2015/1034 Esas 2015/5346 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, ‘yazılım işinin’ FSEK 1. maddesinde tanımlanan ‘eser’ olarak yorumlandığı, (ayrıca bkz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2014/18182 Esas, 2015/13006 Kararı), öte yandan 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunun “Amaç” başlıklı 1.maddesinde 21/02/2001 tarihli 4630 sayılı Kanunun 2. maddesi ile yapılan değişiklik sonucunda 1/B-g,h,ı madde hükümleri kapsamında lisans sözleşmesine konu bilgisayar programı yazılımının 5846 sayılı Kanun kapsamında eser şeklinde değerledirilmesi gerektiği, bu itibarla somut olayda uyuşmazlığın bilgisayar programı “…” isimli yazılımın modül ve arayüz uygulamasına ilişkin olup, hizmetin eksik ve ayıplı olduğu iddiasıyla edimlerini yerine getirmeyen davalı tarafa ödenen bedelin iadesi ve müspet zararın talep edildiği, davacı tarafından lisans sözleşmesi ile satın alınan bilgisayar yazılım programının, modüllerin ve arayüzlerin istenilen nitelikte çalışmadığı iddiasına dayalı olarak açılan eldeki davada, davaya bakma görevinin 5846 sayılı Kanunun 76. maddesi uyarınca Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne ait olduğu kanaatine varılmakla; HMK’nın 114/1-c ve HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: ( Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı üzere;)
1-HMK 114/1-c ve HMK 115/2 madde hükümleri uyarınca mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın USULDEN REDDİNE, görevli mahkemenin FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ olduğunun tespitine,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde talep halinde dosyanın görevli İSTANBUL (NÖBETÇİ) FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’ne gönderilmesine,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde görevli mahkemeye gönderme talebinde bulunulmaması durumunda HMK. 20. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-6100 sayılı HMK. 331/2. maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 11/01/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır