Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/505 E. 2023/685 K. 18.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
ASLİYE 2.TİCARET MAHKEMESİ

DOSYA NO : 2022/505
KARAR NO : 2023/685

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/07/2022
KARAR TARİHİ : 18/09/2023

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında görülen İTİRAZIN İPTALİ davasının mahkememizde yapılan yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıya 22.04.2021 tarihinde 21.280 adet otobüs koltuk başı kılıfı üreterek teslim ettiğini ve 22.04.2021 tarihli faturayı da düzenleyerek karşı tarafa ilettiğini, herhangi bir ödeme yapılmadığından … 33. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, takibe haksız ve mesnetsiz olarak itiraz edildiğini, itiraz nedeni olarak fatura konusu ürünlerin ayıplı olduğuna dair iddiada bulunduğunu, ayıp iddiasını ihbar vb. gibi vasıtalarla ispat edemediğini, itirazın zaman kazanmak amacıyla yapıldığını, dolayısıyla davalının iyi niyetli olmadığını, arabuluculuk başvurularının olumsuz sonuçlandığını belirterek, itirazın iptaline, İcra takibinin, takip talebinde belirtilen şartlarla devamına, davalı aleyhine % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında satım sözleşmesi bulunmadığını, bu malları başka bir firmaya sattıklarını, sattıkları bu malların bütün hammaddesini davalıya dikmesi için teslim ettiklerini, davacının fason üretim yaptığını, eksik ve ayıplı ürün teslim ettiğini, fatura kesmiş olmalarının bir malı teslim almış oldukları anlamına gelmediğini, malların eksik ve ayıplı olduğuna dair whatsup görüşmelerini ekte sunduğunu, eksik ve ayıplı gelen malların büyük bir kısmını kendilerinin tamamladıklarını, müşterilerine halen 500 adetten fazlasını teslim edemediklerini, ayıplı işten dolayı müşteri memnuniyetsizliği yaşandığını, müşteri kaybettiklerini, bu yönde davacıya fatura kestiklerini, iade faturasına itiraz edilmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
Dava; ticari mal satım ilişkisi nedeniyle faturaya dayalı borcun ödenmemesi üzerine alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davalarının 2004 sayılı İİK’nın 67/1. fıkrası gereğince Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Davacının … 33. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile 05/04/2022 tarihinde, davalı aleyhine, 22.04.2021 tarihli faturaya dayanarak, 34.048,00.-TL asıl alacak, 5.423,09.-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 39.471,09.-TL üzerinden ilamsız icra takibi başlattığı, (…) ödeme emrinin borçlu/davalıya 11/04/2022 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 06/04/2022 tarihinde hiçbir borcu olmadığını, borcun tamamına ve faize itiraz ettiğini belirterek takibi durdurduğu, itiraz dilekçesinin davacı/alacaklı vekiline tebliğ edildiğine dair belgeye rastlanmadığı, davacının da 06/07/2022 tarihinde 1 yıllık yasal hak düşürücü süre içinde 39.471,09.-TL asıl alacak üzerinden huzurdaki itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında ticari ilişkinin varlığı tartışma konusu değildir.
Çözümlenmesi gereken sorun, davacının dava ve icra takibine konu ettiği fatura içeriğindeki malları eksiksiz olarak davalıya teslim edip etmediği, malların bir kısmının ayıplı olup olmadığı, teslim etmiş ise alacağının miktarının ne olduğu noktasında toplanmaktadır.
Tarafların iddia ve savunmaları, dosyaya sundukları deliller, icra dosyası ile tüm dosya kapsamı ile beraber alınan bilirkişi raporları ve yapılan yargılama sonunda;
Taraf defterleri üzerinde inceleme yapmaya ihtiyaç bulunduğundan ve bu iş uzmanlık gerektirdiğinden, bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Tarafların ibraz ettiği defter ve belgeler incelendiğinde, 2021 yılı ticari defterlerinin TTK.nun 64/3.maddesi gereğince açılış/kapanış tasdiklerinin yapıldığı, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu bilirkişi tarafından tespit edilmiş, bu nedenle defterlerin sahibi lehine delil oluşturma vasfına sahip olduğu kabul edilmiştir.
Bilirkişi raporunda, davalının işletme hesabı usulüne göre defter kullandığı, takibe konu alacağa dayanak davacı faturası İle düzenlemiş olduğu iade faturasının ticari defter kayıtlarına alındığı, kayıt usulü nedeniyle işletme defterinden bakiye tespitinin mümkün olmadığı, davacı defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, defter kayıtlarına göre 31.12.2021 tarihindeki davalı şirket borç bakiyesinin 36.771,84 TL olduğu, borcun alacağa dayanak gösterilen fatura bedelinden kaynaklandığı, başlatılan takipte ise 34 .048,- TL asıl alacak talep edildiği, davalı iade faturasının davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalı iade faturasının GiIB portalından davacıya gönderildiği, mevzuat uyarınca faturanın kâğıt ortamında da davacıya teslim edilmesi gerektiği, ancak bu yönde bir belgenin sunulmadığı, ayıplı ve eksik ürünler ile ilgili olarak davalı tarafça keşide edilmiş ihtarnamenin bulunmadığı, ayıplı ürünün 2.000 adet, eksik ürünün 500 adet olduğu, eksik kalan kısmın başka bir fason firmaya yaptırıldığı, ayıplı olmayan ürünlerin karşılığı olan bedelin ödendiği yönündeki iddiaların dayanağı belge ve bilginin sunulmadığı, beyan edilen ayıplı ve eksik ürün toplamının 2.500 adet olmasına karşılık; davacı tarafça fatura edilen 21.280 adet ürünün tamamı için iade faturasının düzenlendiği, ayıplı ve eksik ürünler ile ilgili iddiaların dayanağı olarak sunulan WhatsApp yazışmalarının; eksik ve ayıplı mal miktarının kesin olarak tespitini sağlayacak içerikte olmadığı, başlatılan takipte; 5.423,09 TL işlemiş faiz talep edildiği, taraflar arasında imzalanmış yazılı bir sözleşme, davalıyı temerrüde düşürmek amacıyla keşide edilmiş ihtarnamenin bulunmadığı, işlemiş faiz talebinin dayanağı olabilecek herhangi bir belge ve bilgi de sunulmadığından, faiz hesaplamasının yapılamadığı, yönünde görüş bildirmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 1/1. maddesi uyarınca mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir ve göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması zorunludur.
Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 19/02/2019 tarih ve 2016/14786 E. 2019/2165 K. Sayılı ilamı ile benzer içtihatlarında da işaret edildiği üzere: 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerekir. Kanunun 5. maddesi uyarınca ticari davalarda görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olup, dava tarihi itibariyle de Asliye Hukuk Mahkemesi ile Asliye Ticaret Mahkemesi arasındaki ilişki görev ilişkisidir.
Bir davanın Ticaret Mahkemelerinde görülebilmesi için açılan davanın mutlak veya nispi ticari davalardan olması gerekmektedir. Mutlak ticari davalar 6102 sayılı TTK’nun 4. Maddesi uyarınca TTK’nda düzenlenmiş olan bütün hususlardan doğan davalar ile TTK’nun 4. Maddesinde belirtilen özel kanunlardaki davalardır.
Huzurdaki dava; Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde yer alan mutlak ticari dava değildir.
Nispi ticari davalar ise her iki tarafın tacir olduğu ve dava konusu uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu davalardır.
Bilirkişi raporuna göre davalının tacir olmadığı esnaf büyüklüğünde iş ile iştigal ettiği, işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu, … sayılı Bakanlar Kurulu Kararı çerçevesinde Gelir Vergi Beyannameleri ile eki performans bilgileri tablosu ve işletme hesap özetlerine göre VUK 177/1-3 madde hükümleri uyarınca 1. sınıf tacir olmadığı, bilanço esasına göre defter tutan kimselerden olmadığı, yıllık alış satış hadlerine göre esnaf olduğu anlaşılmıştır.
6335 Sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nun 5. Maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür ve görev hususu HMK’nun 114/c maddesi uyarınca dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır. Davalının esnaf olduğu bilirkişi incelemesi aşamasından anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle huzurdaki dava, davacının esnaf olması nedeniyle ticari bir dava değildir. Davada, mahkememiz görevli olmayıp, genel mahkemeler görevli olduğundan görevsizlik kararı verilerek Asliye Hukuk mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş olup (Emsal: Yargıtay 3.HD.nin 24.11.2022 tarih ve 2022/4889 E. 2022/8933 K.ile 06.10.2022 tarih ve 2022/5582 E. 2022/7419 K.ile 19.01.2016 tarih ve 2015/19946 E. 2016/245 K.ile Yargıtay 23.HD.nin 28.12.2015 tarih ve 2015/1543 E. 2015/8520 K.ile 25.11.2015 tarih ve 2015/1671 E. 2015/7566 K. Yargıtay 11.HD.nin 29.04.2015 tarih ve 2015/1591 E. 2015/6025 K.ile Yargıtay 17.HD.nin 16.04.2015 tarih ve 2014/25145 E. 2015/5962 K. Vb) aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Açılan davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle HMK.114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava dilekçesinin usulden REDDİNE,
6100 sayılı HMK.nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra iki haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
İki haftalık süre içinde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
6100 sayılı HMK.nun 331.maddesi gereğince harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerin görevli mahkemece, davaya bir başka mahkemede devam edilmemesi ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde ise yargılama giderlerinin mahkememiz dava dosyası üzerinden KARARA BAĞLANMASINA,
Varsa artan gider avansının dosyasına AKTARILMASINA,
Dair, tarafların yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.18/09/2023

KATİP …

HAKİM …