Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/498 E. 2023/506 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1052 Esas
KARAR NO : 2023/562
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/11/2018
KARAR TARİHİ : 21/06/2023
KANUN YOLU : İSTİNAF

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin farklı sektörlerde uzmanlaşmış profesyonel kadrosu ile talepte bulunan şirketlere uygun orta ve üst düzey yöneticileri seçerek istihdamı konusunda hizmet verdiğini, davalı şirkete bu kapsamda hizmet verildiğini, verilen hizmetler için davalı şirket adına faturalar tanzim edilerek davalıya gönderildiğini, davalı tarafından bir kısım ödemeler yapıldığını, kalan 144.024,96 TL bakiye konusunda mutabık kalınmasına ragmen davalı tarafından borcun ödenmediğini, davalı adına … Noterliğinin 29.09.2017 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesinin gönderilerek 3 gün içinde bakiyenin ödenmesinin talep edildiğini, ödeme yapılmaması üzerine davalı aleyhine ….İcra Müdürlüğü’nün 2017/… Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi yapıldığını, yapılan bu takibe davalı tarafından itiraz edildiğini ve takibin durduğunu belirterek, ….İcra Müdürlüğü’nün 2017/… Esas sayılı dosyasına yapılan haksız ve dayanaksız itirazın iptali ile takibin devamına, itirazında haksız ve kötü niyetli olan davalı tarafın, asıl alacağın 620’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama masraf ve giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin aracılık ettiği her bir personel için 6 aylık garanti süresi verdiğini, Davacı tarafından yönlendirilerek müvekkili tarafından işe alınan personelin 6 ayın dolmasını müteakip bir iki gün içinde veya altı ay kalmadan işten ayrıldıklarını, ayrılan personelin yine davacının yönlendirmesi ile işten ayrıldıklarının öğrenildiğini, bu sebepten dolayı davacı şirket ile iş ilişkisinin kesildiğini ve ödemelerin durdurulma kararı alındığını, davacı tarafından müvekkili şirket adına tanzim edilen faturaların dayanağının hangi hesaplara göre yapıldığının anlaşılamadığını belirterek Sayın Mahkemeden; davanın reddine, davacı şirketin İİK 67/2 maddesi uyarınca %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… İcra Müdürlüğü’nün 2017/… Esas sayılı takip dosyası, taraflar arasında akdedilen sözleşme, e-posta yazışmaları, … Noterliği’nin 29/09/217 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi, taraflar arasındaki mutabakat mektupları ve ödeme belgeleri celp edilmiş incelenmiştir.
Dosya, Mali Bilirkişi … , İşletme ve İnsan Kaynakları Uzmanı Prof. Dr. … ve İstihdam Büro Uzmanı … dan oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından dosyaya sunulan 25/08/2022 tarihli bilirkişi heyeti raporunda özetle ve sonuç olarak; “… Hukuki değerlendirme tamamen Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, tüm dosya kapsamı, davacının sunmuş olduğu yasal ticari defter kayıtları üzerinde yapılan inceleme , sektörel inceleme ve değerlendirmeler sonucunda; 1- Davacıının davalıdan, 27.11.2017 takip tarihinde 145.987,05 TL alacağının bulunduğu, 2- Bu alacağa, takip tarihinden fiili ödeme tarihine kadar yıllık %9,75 ve değişen oranlarda faiz hesaplanabileceği kanaatine varılmıştır …” şeklinde tespit edilmiştir.
Dosya, ek rapor alınmak üzere Mali Bilirkişi …, İşletme ve İnsan Kaynakları Uzmanı Prof. Dr. … ve İstihdam Büro Uzmanı … dan oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından dosyaya sunulan 25/08/2022 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda özetle ve sonuç olarak; “… Neticede, davacı şirketin davalıya istihdam danışmanlığı hizmetini vermiş olduğu, davalı şirkette işe başlayan çalışanların altı ay içerisinde ya da hemen sonrasında işten ayrılma eylemlerinde davacı şirketin yönlendirmesi olduğu iddiasının davalı tarafça ispatlanamadığı düşünülmektedir. Diğer yandan, kök raporda SMMM bilirkişimizin de tespitleri arasında yer aldığı üzere, taraflar arasında fatura bedeline ilişkin mutabakat da yapılmış olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda borçlu olan tarafın mutabık olunan borç miktarını alacaklıya ödenmesinin gerektiği düşünülmektedir …” şeklinde tespit edilmiştir.
Dava, ticari hizmet alım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
… İcra Müdürlüğünün 2017/… Esas sayılı takip dosyasında alacaklının davacı, borçlunun davalı olduğu, alacaklının borçlu hakkında 144.024,96 TL Asıl Alacak ve 1.962,09 TL İşlemiş Faiz olmak üzere toplam 145.987,05 TL üzerinden genel haciz yoluyla ilamsız icra takibinde bulunduğu, davalının ödeme emrine karşı borcu bulunmadığından bahisle itirazda bulunduğu, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği, davacının / alacaklının duran takibe devam edilmesi ve itirazın hükümden düşürülmesi amacıyla işbu itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır.
Davacı ile davalı şirket arasında 07/10/2016 tarihli ticari hizmet sözleşmesi akdedilmiştir. Sözleşme kapsamında davacı şirket, davalı şirket bünyesinde çalışacak personelleri araştırma, bulma, istenilen pozisyonlara uygun adayları belirleme ve bu kişileri seçerek davalı şirkette istihdam edilmesi konusunda hizmet verecektir. Davacının personel temin edilmesine yönelik bu edimi karşılığında davalı şirket, sözleşme ile belirlenen ücretleri ve davacı tarafından kesilen fatura tutarlarını / hizmet bedellerini ödemekle yükümlüdür.
Bilindiği üzere, ticari hizmet alım sözleşmelerinde hizmetin verildiğini ispat külfeti davacıya, hizmet bedelinin ödendiğini ispat külfeti ise davalıya aittir.
Hemen belirtmek gerekir ki, taraflar arasında akdi ilişkinin varlığı ve hizmetin verildiği noktasında herhangi bir ihtilaf / çekişme yoktur.
Nitekim, davacı şirket tarafından davalı şirketin talepleri doğrultusunda istenilen pozisyonlara uygun adayların bulunarak seçildiği, bu kişilerin davalı şirkette istihdam edilerek çalışmaya başladıkları, hasılı sözleşmeye esas hizmetin verildiği; istihdam edilen kişilere yönelik SGK’dan celp edilen sosyal güvenlik kayıtları, maaş bordroları, işe giriş çıkış bildirgeleri, davalı şirket ile akdedilen hizmet sözleşmeleri, taraf şirketler arasında gerçekleşen mail yazışmaları ile davalı şirketten getirtilen özlük dosyalarından anlaşılmıştır. Diğer taraftan, beyanlarına başvurulan davalı tanıkları dahi, sözleşmeye konu hizmetin verildiği, davacı şirket tarafından bulunan personellerin davalı şirkette istihdam edildikleri (ancak kısa süreli çalıştıkları için verimli olmadıkları) belirtilmiştir. Bu itibarla, davacı tarafından sözleşmeye esas edimin yerine getirildiği / hizmetin verildiği noktasında tereddüt bulunmamaktadır.
Alacağın varlığı ve miktarına ilişkin taraf şirketler arasında keşide edilen fatura suretleri, muavin hesap dökümleri, davalı tarafından yapılan kısmi ödemelere ilişkin banka dekontları, bu kapsamda cari hesaptan kalan bakiye tutara ilişkin davacının tanzim ettiği … Noterliği’nin 29/09/217 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile mail yoluyla gönderilen mutabakat beyanı mevcuttur. Ancak, mevcut delil ve belgelerle yetinilmemiş, mahkememizce tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde ayrıca mali bilirkişi vasıtasıyla inceleme yaptırılmıştır. Nihayetinde, mali bilirkişi tarafından sunulan kök ve ek raporda belirtildiği üzere, sözleşme kapsamında verilen himzete yönelik düzenlenen faturaların davalı tarafından kabul edildiği, faturalara karşı herhangi bir itirazın söz konusu olmadığı, iade faturası da düzenlenmediği, faturaları kabul eden davalının kısmi ödemelerde dahi bulunduğu, nitekim kısmi ödemeye yönelik dekontların dosyaya ibraz edildiği ve davacının defter kayıtlarında da yer aldığı, ancak cari hesaptan kalan bakiye 144.024,96 TL tutarın ödenmediği, bu noktada özellikle davacı şirketin mutabakat istemesi üzerine davalı şirket tarafından gönderilen 12/01/2017 tarihli mailde açıkça faturalarda mutabık olunduğunun bildirildiği ve ödemenin Merkez’den gelmesi üzerine yapılacağının söylendiği, dolayısıyla alacağın varlığı ve miktarı noktasında dahi taraflar arasında çekişme bulunmadığı, bu bağlamda davalının mutabakat beyanı nazara alınarak davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan toplam 144.024,96 TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır. Öte yandan; bakiye kalan alacağa ilişkin ödemenin aksaması üzerine davacının teyit istediği, davalı şirketin 01/03/2018 tarihli mailinde Merkez’den bütçe beklendiği, para aktarımının Sudan ülkesindeki karşılıklık sebebiyle geciktiği, bu durum sebebiyle özür dilenerek tahsisat geldiğinde kalan bakiyenin de ödeneceğinin bildirilmesi karşısında; taraflar arasındaki diğer mail yazışmaları da gözetildiğinde alacağın varlığı ve miktarı (144.024,96 TL) mahkememizce sabit görülmüştür.
Davacı ticari hizmet alım sözleşmesi uyarınca sözleşmeye esas edimini yerine getirdiğini, sözleşmede belirtilen personelin istihdam edilmesine ilişkin hizmetin verildiğini, bu kapsamda alacağının varlığını ve özellikle mutabakat beyanı uyarınca cari hesaptan kalan bakiye alacak miktarını ispatlamıştır.
O halde, değinilen hususlar davacı tarafından ispatlandığına göre, az yukarıda ifade edildiği üzere, hizmet bedelinin tümüyle ödendiğini ispat külfeti davalı üzerindedir.
Davalı, mutabakat beyanı verdiği açık hesap usulü işleyen ve faturalardan doğan cari hesap bakiyesi toplam 144.024,96 TL’yi davacıya ödediğini HMK 200.vd.maddeleri uyarınca yazılı ve kesin delillerle ispat edememiştir. Başka bir anlatımla, icra takibinde borcun bulunmadığından bahisle itiraz edildiği halde, davalı hizmet bedelini tümüyle ödediğini / borcunun bulunmadığını yahut herhangi bir nedenle sona erdiğini ispatlayamamıştır. Mahkememizce son çare olarak yemin delili düşünülmüş ise de; davalının cevap dilekçesinde ve delil listesinde açıkça yemin deliline de dayanmadığı belirlenmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde esasen savunmalarının temelini, davacı şirket tarafından istihdam edilen personellerin kısa süre sonra işten ayrılması, bu kişilere başka şirketlerde iş bulması, bu suretle verilen hizmetin sözleşmeye aykırı olması savunmasına dayandırmıştır.
Mevcut savunma sebebi, davacı şirketin edimi ayıplı şekilde ifa ettiği, başka bir anlatımla hukuki niteliği itibariyle ayıbın varlığı ileri sürülmektedir.
Ne var ki, davalı şirket tarafından sözleşme süresince ayıplı edim ifasına yönelik olarak davacı şirkete gönderilmiş herhangi bir ihbar veya ihtar bulunmamaktadır. Diğer bir söyleyişle, bu yöndeki ayıbın varlığı davalı tarafından süresinde ve usulüne uygun şekilde ileri sürülmemiş, ihbar külfeti yerine getirilmemiştir. O halde, ayıba dayanılarak hizmet bedelini ödemekten imtina edilmesi ve sorumluluktan kurtulması mümkün değildir.
Öte yandan; ayıplı edim ifası ileri sürüldüğü halde davacı tarafından düzenlenen faturalar kabul edilmiş, herhangi bir itirazda bulunulmamış, iade faturası düzenlenmemiş ve faturalara da aksi yönde şerh düşülmemiştir.
Diğer taraftan; ayıplı edim ifasına ilişkin dile getirilen hususlar davalı bakımından sözleşmenin devamını imkansız yahut çekilmez kılan sebepler olarak kabul edilerek bu durum sözleşmenin feshi nedeni olarak nitelendirilebileceği halde; davalı sözleşmeyi feshetmemiş, aksine sözleşme taraflar arasında ayakta ve geçerli kalmaya devam etmiş, hatta davalı taraf kalan ödemenin Merkez’den gelecek tahsisat ile tamamen ödeneceğini özür dileyerek mail yoluyla davacı şirkete bildirmiştir.
Mahkememizce eksik tahkikat yapılmaması adına İnsan Kaynakları Uzmanı ve İstihdam Büro Uzmanlarından oluşan bilirkişi kurulundan rapor dahi alınmıştır. İnsan Kaynakları Uzmanı ve İstihdam Büro Uzmanı bilirkişi kurulu hem kök hem de ek raporunda; davacı şirketin edimini yerine getirdiğini, sözleşmeye esas hizmetin verildiğini, davalının istihdam edilen personellere yönelik kısa süreli çalışması ve verim alınamadığına ilişkin iddialarının sözleşme süresince davacı tarafa bildirilmediğini, sözleşmenin bu gerekçelerle fesih de edilmediğini, ayrıca istihdam edilen personellerin davacı şirket tarafından ayartılması / işten çıkartılması durumunun söz konusu olmadığını, özlük dosyalarından istihdam edilen personellerin kendi talepleri uyarınca istifa edilerek ayrıldıkları, ayrılan personellerin yerine sözleşme uyarınca davacı şirket tarafından yeni isimlerin bulunarak seçildiği vurgulanmış, bu itibarla davalının bu yöndeki savunmaları da mütalaaya itibar edilerek yerinde görülmemiştir.
Davacı, … .Noterliği’nin 29/09/2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile cari hesaptan kalan bakiye kalan 144.024,96 TL alacağın 3 gün içinde ödenmesini ihtar etmiş, işbu ihtarname 03/10/2017 tarihinde davalıya tebliğ edilmiştir. Davalı 07/10/2017 tarihi itibariyle temerrrüte düşmesine rağmen atıfet süresi içinde alacağı ödememiştir. Bu bağlamda, takip öncesinde temerrüt gerçekleştiğinden 07/10/2017 (temerrüt) – 27/11/2017 (icra takibi) tarihleri arasında hesaplanan 1.962,09 TL işlemiş faiz hesabı bakımından ayrıca hukuka ve usule aykırılık bulunmamaktadır.
Yapılan açıklamalar karşısında; taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca davacının sözleşmeye esas hizmeti vermiş olması, edimini yerine getirmesi / ifa etmesi, bu bağlamda davalı adına düzenlenen fatura tutarlarını / hizmet bedelini hak etmesi, davalının ayıplı edim iddiası / ayıbın varlığını ispat edememesi, davacının düzenlediği faturaların davalı tarafından aynen kabul edilmesi, faturaların itiraza uğramaması ve iade de edilmemesi, tam aksine davalının ticari ilişkiyi muhasebesel yönden de benimseyerek mail yoluyla davacıya mutabakat beyanı vermesi, dahi dava konusu kalan kısmın ödemesinin yapılacağının bildirilmesi karşısında davacının haklı davasının kabulüne, alacağın likit ve muayyen olması İİK 67.maddesindeki yasal koşullar oluştuğundan davacı lehine icra inkar tazminatına karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
Davanın KABULÜ ile;
1-Davalının ….İcra Müdürlüğü’nün 2017/… Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile; takibin kaldığı yerden aynı koşullar altında ve aynen DEVAMINA,
2-Alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla hükmedilen asıl alacağın ( 145.987,05 TL ) %20’si oranın icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Kabul edilen dava değeri (145.987,05 TL) üzerinden alınması gereken 9.972,37 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 1.763,16 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 8.209,21 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 1.763,16 TL peşin harç, 266,95 TL posta ve tebligat masrafı ile 3.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 5.030,11 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri (145.987,05 TL) üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 22.898,06 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan anacak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde … Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 21/06/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır