Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/467 E. 2023/128 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/467 Esas
KARAR NO : 2023/128

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 22/06/2022
KARAR TARİHİ : 15/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … A.Ş., mülkiyetindeki araçlarla yurt içinde araç kiralama işleri yaptığını, müvekkili şirkete ait muhtelif araçların hasarlanmasından dolayı karşı taraf nezdinde ihbar/hasar dosyaları açıldığını, emredici mevzuat hükümlerine rağmen, süreç içerisindeki hasar/tazminat ödemelerinin özellikle Katma Değer Vergisi bakımından eksik olduğu veya ödenmediği tespit edildiğini, 8.445,00 TL tutarındaki alacağın tahsili için … 11.İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasıyla takip başlatıldığı, karşı tarafın borca itiraz ederek takibi durduğu, ticari dava şartı arabuluculuk sürecinde anlaşma sağlanamadığı, hukuki dayanaktan yoksun, kötüniyetli/haksız itirazın iptal edilerek davalı/borçlunun alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, vekâlet ücreti ile yargılama giderlerinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Cevap: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; 6762 sayılı TTK’nun 1268. Maddesi uyarınca; “Sigorta sözleşmelerinden doğan bütün hak istekleri ile gereksiz yere ödenmiş bulunan prim veya sigorta bedelinin geri alınması alacakları iki yılda zamanaşımına uğrar.” hükmü mevcut olduğu, görülmekte olan dava TTK’nun 1268. maddesi ve poliçe genel şartları uyarınca; sigorta sözleşmelerinden kaynaklanan bütün taleplerin 2 yılda zamanaşımına uğradığından bahisle dava konusu kazalar, sırasıyla ; 04.12.2017, 10.05.2017, 23.08.2019, 13.11.2019 ve 26.09.2019 tarihinde meydana meydana gelmiş olduğundan dava tarihi itibariyle söz konusu davaya konu alacak zamanaşımına uğradığı, bu nedenle yasal süresinde öne sürülen zamanaşımı taleplerinin kabulüne karar verilmesini davacı tarafından arabuluculuk süreci başlatıldığı ancak zamanaşımı süresi geçtiği, HUAK Madde 18/A-(15) gereğince; ” Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez ” hükmü yer aldığından davanın öncelikle zamanaşımı nedeniylede reddi gerektiği, … sayılı başvuru 26.01.2020 tarihinde … karar sayılı ilamı ile hükme bağlanmış olduğu, … plakalı aracın, uğradığı hasar onarım bedeli zararı 7.522,28 TL olarak sigorta şirketince ödendiği, ödenen miktarın zararı karşıladığının bildirildiği, sigorta şirketinin başvuruya sebebiyet vermesinden dolayı ödenmeyen eksper ücreti, masraf ve ücreti vekaletten de sorumlu bulunduğuna karar verildiği, bu ilamın kesinleşmiş ve müvekkili sigorta şirketinin … 16. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasına ilam gereği ödeme yaparak tüm sorumluluğunu yerine getirdiği, davacı tarafın mahkemeniz nezdinde davaya konu ettiği bakiye hasar tazminatı bakımından müvekkili şirket aleyhine daha önce Sigorta Tahkim Komisyonuna yapmış olduğu başvurunun konusunu oluşturduğundan ve tarafları ile konusu aynı olan belirtilen başvuruda müvekkili şirket bakımından verilen bir kesin hüküm bulunduğundan, davacının aynı olay sebebiyle yeniden aynı talebi dava konusu yapması mümkün olmadığı, davacı tarafın kesinleşen mahkeme ilamına rağmen aynı taleple yeniden taraflarına husumet yöneltmesinin usulen mümkün olmadığı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 114 (1)’de hususu dava şartlarının düzenlendiği, dava şartı noksanlığı ise HMK Madde 115’te düzenlendiği, belirtilen sebeplerle kesin hüküm ve zamanaşımı itirazlarının kabulü ile ve esasa girilmeden davanın usulden reddine karar verilmesini talep ettikleri, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirketin sorumluluğu sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğundan kazanın oluşumunda kusur oranlarının tespiti gerektiği, Müvekkili şirketin sorumluluğu, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesindeki teminat limiti ile birlikte sigortalının kusur oranıyla sınırlı olduğu, müvekkili şirketin sorumluluğu sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında olacağından ve taraflar arasındaki asıl ihtilaf kusur durumuna ilişkin olduğundan öncelikle kusur tespiti için dosyanın adli tıp kurumu trafik ihtisas dairesine sevki ile tarafların kusur durumuna ilişkin rapor alınmasını talep ettiği, kesinlikle davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacının dava dilekçesinde talep etmiş olduğu hasar miktarı fahiş olduğu, dava konusu araçta meydana gelen kaza ile illiyetli gerçek hasar miktarı bilirkişi incelemesi yapılarak tespit edilmesi gerektiği, müvekkili şirketin KDV’den sorumlu olmadığı, kesinlikle davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, dava konusu hasar dosyaları bakımından, dosyalar incelendiginde hasar başvuruları esnasında, yansıtma faturası sunulmadığından, KDV’ye ilişkin ödeme yapılamadığı, davacıya ait aracın onarım faturaları bulunmadığından, araç onarılmış ise davacının, müvekkili sigorta şirketi adına düzenlenmiş yansıtma faturası ibraz etmediğinden hasar tutarına ilişkin KDV talebinin reddi gerektiği, davacı yanın %20 icra inkar tazminatı da haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu, sigorta tazminatı likit bir alacak olmayıp varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği, açıklanan nedenler ve Yargıtay içtihatları uyarınca da; söz konusu davada … 11. Icra Müdürlügü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takibe konu alacağın takip tarihi itibariyle muaccel olmadığı, bu nedenle müvekkili şirketin bir sorumluluğu bulunmaması cihetiyle işbu davanın müvekkili şirket yönünden reddi gerektiği, sigorta bedelinin muaccel hale gelebilmesi için usulünce TTK’nun ilgili maddeleri uyarınca ihbarda bulunulması, ihbarın ardından hasar miktarının sigorta şirketi tarafından hesaplanması gerektiği, sigorta tazminatına faiz uygulanabilmesi için alacağın muaccel hale gelmesi gerektiği, söz konusu hasarda, kazaya ilişkin davacı taraf adına düzenlenmiş onarım faturası sunulmadığından ve başvuru bu haliyle eksik başvuru niteliğinden olduğundan yapılan başvuru neticesinde ödeme yapılamadığı, bu nedenle müvekkili sigorta şirketinin temerrüde düştüğü ileri sürülemeyeceği gibi, davacının faiz talebinin de haksız olduğu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacı yanın bir an için haklı olduğu düşünülse bile faiz başlangıç tarihi de ancak dava tarihinden itibaren ve yasal faiz olabileceği, davanın müvekkili şirket bakımından öncelikle usul ve esastan reddine, faiz ve icra inkar tazminat isteminin reddine, kusurun ve hasarın ispatlanamaması halinde davanın reddi ile yargılama harç ve giderleri ile ücreti vekaletin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 11. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası, dava konusu edilen araçlara ait tüm hasar dosyaları, arabuluculuk anlaşmama tutanağı celp edilmiş, incelenmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan hasar bedellerine ilişkin KDV alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı vekili yasal süre içinde sunduğu cevap dilekçesi ile, dava konusu edilen tüm araçlar yönünden maddi hasarlı trafik kazasından kaynaklanan hasar bedellerine ilişkin 2 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğunu, davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmesini savunmuştur.
Öncelikle, HMK 142.maddesi hükmü uyarınca zaman aşımı savunması incelenecektir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 109/1. maddesi “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.” şeklinde düzenlenmiştir.
Davacının dava dilekçesinden, icra takibinden ve celp edilen araçlara ait hasar dosyalarından; dava konusu araçların …, …, …, … ve … plaka sayılı araçlar olduğu ve tüm araçların zorunlu mali mesuliyet sigortacısının davalı … Sigorta A.Ş. olduğu tespit edilmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş.’den dava konusu araçların tamamının hasar dosyaları eksiksiz olarak celp edilmiş, yapılan incelemede tüm araçların maddi hasarlı trafik kazasına karıştıkları, trafik kazası tespit tutanaklarından tek tek belirlenmiştir.
Dava konusu … plaka sayılı araç 04/12/2017 tarihinde;
Dava konusu … plaka sayılı araç 10/05/2017 tarihinde;
Dava konusu … plaka sayılı araç 26/09/2019 tarihinde;
Dava konusu … plaka sayılı araç 23/08/2019 tarihinde;
Dava konusu… plaka sayılı araç 13/11/2019 tarihinde; trafik kazası sebebiyle maddi hasara uğramışlardır.
Bu itibarla, hasar dosyası içerisinde yer alan kayıtlar ve kaza tespit tutanaklarından da sabit olduğu üzere, dava konusu tüm araçların maddi hasarlı trafik kazasına karıştıkları, bu nedenle hasar bedeline ilişkin icra takibine ve davaya konu edilen KDV alacağı yönünden 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu 109/1.maddesi uyarınca eldeki davanın iki (2) yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğu, kazaların hiç birinde yaralanma veya ölüm bulunmadığı, dolyısıyla eylem aynı zamanda cezayı gerektirir bir fiilden doğmadığı için KTK 109/2. maddesinde düzenlenen uzamış ceza zaman aşımı sürelerinin somut olayda uygulanmasının yasal olarak mümkün olmadığı, eldeki davanın 22/06/2022 tarihinde, davaya esas icra takibinin 23/02/2022 tarihinde ikame edildiği, icra takip tarihi itibariyle dahi tüm araçlar yönünden iki (2) yıllık zaman aşımı süresinin dolduğu anlaşılmıştır.
İstanbul BAM 8. Hukuk Dairesi 2020/830 Esas, 2022/1713 Karar sayılı ilamında:
“…Dava, trafik kazasından kaynaklanan hasar tazminatı istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK’nın 109. maddesinde haksız fiil niteliğindeki trafik kazalarından doğan tazminat taleplerinin zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı, davanın, cezayı gerektiren bir fiilden doğması ve ceza kanununun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş olması halinde, bu sürenin maddi tazminat talepleri içinde geçerli olacağı hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda, kaza maddi hasarlı olup, ölen ya da yaralanan olmadığından uygulanması gereken zaman aşımı ceza zaman aşımı değil, kaza tarihinden itibaren 2 yıllık zaman aşımıdır.
Kaza 06/11/2016 tarihinde gerçekleşmiş olup, elde ki dava ise 06/08/2019 tarihinde ve 2 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığından, mahkemenin davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından..”
İstanbul BAM 9. Hukuk Dairesi 2020/1626 Esas, 2022/1634 Karar sayılı ilamında:
“… sayılı KTK.nun 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmü, yine aynı kanunun 109/2. maddesinde ise “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir.
Davaya konu trafik kazası 18/09/2017 tarihinde meydana gelmiş, olayın, maddi hasarlı trafik kazası olması nedeniyle, uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanmasını gerektirir bir durum bulunmamaktadır. Bu itibarla, davaya konu talepler yönünden 2 yıllık zamanaşımı süresi geçerli olup, davalı tarafça, gerek dava dilekçesi, gerekse ıslah talebine konu ettiği maddi tazminat taleplerinin, 2 yıllık zamanaşımı süresi içinde ileri sürülmesi gerekmektedir….”
Yapılan açıklamalar karşısında; dava konusu edilen tüm araçların hasar bedellerine yönelik KDV alacağı için KTK 109/1.maddesi uyarınca 2 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğundan davanın zaman aşımı nedeniyle reddine, ayrıca İİK 67. maddesi uyarınca davalının takipte haksız olmakla birlikte kötü niyetli olduğu davalı tarafından ispat edilemediğinden davalının kötü niyet tazminatı isteminin yasal koşullar oluşmadığından reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın zaman aşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin yasal koşullar oluşmadığından REDDİNE,
3-Alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 101,99 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 77,91 TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri (8.445,00 TL) üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2. maddesi uyarınca hükmedilecek vekalet ücretinin reddedilen dava miktarını geçmemek koşulu ile belirlenen 8.445,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin davacıdan tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda HMK 341/2 maddesi uyarınca miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 15/02/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır