Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/464 E. 2022/827 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/464 Esas
KARAR NO : 2022/827

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 20/04/2022
KARAR TARİHİ : 14/12/2022

İstanbul 19.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2022/237 Esas – 2022/347 Karar sayılı ve 27/04/2022 tarihli ilamıyla görevsizlik kararı verilen ve mahkememizin 2022/464 Esas sırasına kayıt edilen Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı dava dilekçesinde özetle; … 1. İflas Müdürlüğü nezdinde … dosya no ile tasfiyesi devam eden Müflis … A.Ş.’nin temsilcisi olduğunu, Müflis … A.Ş. unvanlı şirketin … lisansına sahip olan …Ltd. Şti.’nin %49 hissedarı olduğunu, … Ltd. Şti.’nin diğer hissedarının da %51 … A.Ş. olduğunu, …Şti.’nin bu iki hissedarı arasında 2012 yılında imzalanmış … hisselerinin … yazılı ihtarı üzerine … ve/veya göstereceği 3. Tüzel kişilere … hisselerinin devri ile ilgili bir sözleşme bulunduğunu, …’ın bu sözleşme gereği …’in hisselerini 2016 ve 2017 yılında noterden yapılan ihtarlarla geri istediğini fakat …’in hisseleri geri vermediğini, bu sırada … A.Ş.’nin … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi kararı ile iflas ettiğini, söz konusu 2012 tarihli sözleşme ve ihtaratlara rağmen … şirketindeki … hisselerini iade etmeyen taraflara dava açılmak ve hisselerin iadesi ile cezai şartın tahsili için … 1. İflas Müdürlüğü nezdinde başvuru yapıldığını, İflas Müdürlüğü’nün 24/02/2021 tarihli tensip kararı gereği taahhütnamenin kendisi tarafından imzalandığını ve İflas Müdürlüğü’ne teslim ettiğini, taahhütnamede tüm yargılama giderlerinin kendisi tarafından karşılanacağını, sadece vekalet ücretlerinin hariç olacağının açıkça beyan edildiğini, 24/02/2021 tensip kararı gereği İflas Müdürlüğü’nce 01/03/2021 tarihinde …’a yetki belgesi düzenlendiğini, 26/05/2021 tarihinde … 11 Asliye Ticaret Mahkemesi’nde … Esas no ile … A.Ş.’ye hisselerin iadesi ve ceza-i şart tahsili amacı ile İhtiyat-ı Tedbir talepli dava açıldığını, tevzi formundaki yargılama masraflarının taahhütnameye uygun olarak tarafınca ödendiğini, 31/05/2021 tarihinde … 11.Asliye Ticaret Mahkemesi’nde …Esas no ile açılan davada … hisselerine tedbir kararı verildiğini, nakit teminat yatırılması şartlı tedbir kararı üzerine kendisince banka havalesi ile …hesabına 176.500,00 TL yatırdığını, masa vekili …’ın da 10/06/2021 tarihinde … 6 nolu mahkemeler veznesi … 11. Asliye Ticaret Mahkemesinde … Esas ile nakit teminatını yatırdığını, masa vekilinin nakit teminatın ödendiğine dair yazıyı 10/06/2021 tarihinde … 11. Asliye Ticaret Mahkemesine de gönderdiğini, … 11. Asliye Ticaret Mahkemesi yatırılan nakit teminatın masa vekili tarafından … 1. İflas Müdürlüğü adına yatırıldığını, … 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin şirket yetkilisi olan kendisinin davada taraf olmadığından ve teminatın da masa vekili tarafından İflas Müdürlüğü adına yatırıldığından, İflas Müdürlüğüne teminat parasını iade ettiğini, masa vekili …’ın mahkemeden teminatı alma yetkisinin vekaletnamesinde olmadığını, … 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin yatırılan teminatın davalı avukatın vekalet ücreti ödensin diye bir karar almadığını, masa borcu olduğuna dair de bir karar olmadığını, … 1. İflas Müdürlüğünün hem 24/02/2021 hem de 13/01/2022 tarihli tensip kararlarında nakit teminatın tarafına iadesinin karar altına alındığını, her iki karara da itiraz edilmemiş olduğunu ve kesinleştiğini, mahkeme kararı ile tedbir teminatı olarak … 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne yatırılan ve sonrasında … 1. İflas Müdürlüğü’ne iade edilen 70.678,24 TL’nin masa borcu olmaması sebebiyle tarafına iadesini, yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesini mahkememizden talep etmiştir.
Cevap: Dava dilekçesi ve ekleri davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafından herhangi bir cevap dilekçesi sunulmamıştır.
Feri Müdahil vekilinin 01/07/2022 tarihli dilekçesinde özetle; davacının Tasfiye Halinde Müflis … San. Tic. A.Ş.’nin şirket yetkilisi olduğu, müflis şirketin tasfiye işlemlerinin … 1. İflas Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasından yürütüldüğü, iflas dosyasında davacının 26/02/2021 tarihli taahhütnamesine istinaden masa vekiline dava açma yetkisi verildiği, davacı taahhütnamesinde müflis şirket adına açılacak davalarda masrafların kendisi tarafından karşılanacağını taahhüt ettiği, açılacak davanın masa lehine sonuçlanması halinde ise karşıladığı masrafları İİK 248 uyarınca masa borcu olarak talep ettiği, davacının taahhüdü akabinde iflas masası … 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile dava açıldığı, açılan davanın 09/12/2021 tarihinde reddedildiği, iflas müdürlüğünce açılan dava masa aleyhine sonuçlandığı, davacı müflis şirket yetkilisinin, ikame edilen davadaki ara karar gereğince dava dosyasına 176.447,00 TL teminat yatırdığı, taraflarınca dava masa lehine sonuçlanmadığından yatırılan teminatın masa uhdesine alınması ve bu teminattan öncelikli olarak masa borçlarının ödenmesinin talep edildiği, İflas Müdürlüğünce hukuka aykırı olarak teminatın davacıya iadesine karar verildiği, teminat iadesiyle ilgili nihai kararı veren … 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 15/02/2022 tarihli kararıyla teminatın iflas müdürlüğüne iadesine karar verildiği ve teminatın iflas müdürlüğüne iade edildiği, davacı dava dilekçesinde iflas müdürlüğüne iadesine karar verilen teminat bedelinin kendi lehine masa borcu olduğunu, ancak davacı iflas masasından hiçbir şekilde alacaklı olmadığı, iflas masasını zarara uğrattığı, masa lehine sonuç elde edileceğini iddia ederek iflas masasına dava açtırdığı, davanın reddiyle … 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasından lehlerine 70.678,24 TL vekalet ücretine hükmedildiği, … 11. Asliye Ticaret Mahkemesince teminatın iflas müdürlüğüne iadesine karar verildikten sonra iflas müdürlüğünden lehlerine hükmedilen vekalet ücretinin taraflarına ödenmesi talep edildiği, İflas müdürlüğünce bu talebin reddine karar verildiği, taraflarınca … 4. İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasıyla şikayet yoluna başvurulduğu, İcra Hukuk Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda lehlerine hükmedilen vekalet ücretinin masa borcu olduğuna dair tespit yapılarak şikayetlerinin kabul edildiği, lehlerine hükmedilen vekalet ücreti İİK 248, … 4. İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas – … Karar Sayılı ilamı ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatları gereğince masa borcu olduğu, Yargıtay’ın masa borcunun tespiti için genel mahkemelerde yargılama yapılması gerektiğine ilişkin kararlarının mevcut olduğu, ancak Yargıtay’ın bu yöndeki kararlarında alacağın iflas sırasında mı doğduğu ve masa borcu mu olduğuna ilişkin mahkemece tespit yapılması gerektiği, lehlerine hükmedilen vekalet ücretinin ise iflastan sonra doğduğu ve masa borcu olduğuna ilişkin herhangi bir tereddüt bulunmadığı, davacının huzurdaki davayı açmasının nedeninin … 4. İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas – …Karar Sayılı ilamını ve … 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas – … Karar sayılı ilamına dolanarak müvekkillerini zarara uğratmak ve kendisine haksız menfaat sağlamak istediğini, …. 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin… Esas sayılı ve … 4. İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyalarının kararlarının açık olduğu, davacının iddiaları tamamen dayanaksız ve hukuka aykırı olduğu, Davacının huzurdaki davayı açmasında tamamen kötü niyetli olduğu, dava konusu üzerinde … 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin …Esas sayılı dosyasından lehlerine hükmedilen vekalet ücreti hakları mevcut olduğundan işbu davaya müdahil olarak katılma talepleri olduğu, tüm bu nedenlerle; davaya katılmakta hukuki yararlar bulunduğundan dosyaya müdahale taleplerinin kabulüne, haksız davanın reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 1. İflas Müdürlüğünün … İflas sayılı dosyası, … Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtları, İstanbul Esnaf ve Sanatkarlar odası Başkanlığı kayıtları ve Vergi Dairesi Başkanlığında ilgili evraklar celp edilmiş incelenmiştir.
Dava, müflisin iflas tarihinden sonra doğan masa borcunun tahsili istemine ilişkindir.
Davanın esasına geçilmeden evvel, öncelikle görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğunun tespit edilmesi gerekmektedir. Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir ve görev hususu kamu düzenine ilişkin olduğunun taraflarca her zaman ileri sürülebileceği gibi hakim tarafından da yargılamanın her aşamasında resen nazara alınması zorunludur.
… 19. Asliye Hukuk Mahkemesi …Esas … Karar sayılı görevsizlik kararında “uyuşmazlığın masa borcu olması sebebi ile davalıdan tahsili istemli” olduğunu tespit etmiştir. Nitekim, hem dava dilekçesi içeriği, hem talep sonucu hem de tarafların beyanlarından Mahkememizce de uyuşmazlığın müflisin iflas tarihinden doğan masa borcunun iflas idaresinden tahsili istemine yönelik olduğu kabul edilmiştir. Esasen değinilen hususta çekişme bulunmamaktadır. Ancak, davacının masa borcunun tahsili istemine ilişkin işbu davada görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğunun ortaya konulması, öncelikle iflas alacağı, masa borcu ve iflastan sonra doğan genel nitelikteki alacak kavramlarının ayrıştırılarak ne olduğunun da açıklanmasını gerektirmektedir.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2016/2556 Esas, 2016/2121 Karar sayılı emsal ilamında:
“…İflas alacağı, masa borcu ve iflastan sonra doğan genel nitelikli alacak olmak üzere üç grup alacak bulunmaktadır.
Dairemizin 23.11.2015 tarih ve 2014/6942 E., 2015/7535 K., 21.12.2015 tarih ve 351 E., 8323 K. sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere;
İflas tarihinden sonra doğan bir alacağın varlığı ve miktarı konusunda bir uyuşmazlık bulunmasa da, masa borcu olup olmadığı yönündeki inceleme, alacağın dayandığı hukuksal ilişkiye göre genel hükümler doğrultusunda iflas masası aleyhine açılan davada genel mahkemelerce tespit edilecektir. Böyle bir davada, davacı, masa alacaklısı olduğunu iddia eden alacaklı, davalı ise iflas idaresidir. Dava sonunda verilen ve uyuşmazlık konusu alacağı masa borcu olarak kabul eden karar, bütün iflas alacaklılarını bağlar. Masa mevcudunun iflas masrafları ve masa borçlarını karşılayamadığı durumlarda bu masraf ve borçlar iflas alacaklıları arasında taksim edilemez. (İflas Hukukunda Sıra Cetveli Prosedürü ve Sıra Cetveline Karşı Müraacat Yolları, Öztek Selçuk, yayımlanmamış doçentlik tezi, s. 31 vd) Dairemizin 02.02.2012 tarih ve 2011/4952 E., 2012/680 K. sayılı bozma ilamı da bu yöndedir.
İflas alacağı, iflas açıldığı anda müflise karşı hukuken mevcut olan alacaklar yani müflisin iflasın açıldığı andaki borçları olup, iflas masasından istenebilir (masaya yazdırılabilir).
İflas masasından istenebilecek (hatta, iflas alacaklarından daha önce ödenecek) olan, bir başka alacak çeşidi de masa alacaklarıdır. Bunun masa bakımından adı “masa borcudur.” Masa borçları müflisin değil, (çünkü, müflisin iflas açıldıktan sonra masayı bağlayıcı nitelikte borçlanmasına imkân yoktur.) iflas masasının yaptığı borçlardır. Masa borçları, iflasın açılmasından iflas tasfiyesinin sonuçlanmasına kadar, iflas masası (masa adına iflas dairesi veya iflas idaresi) tarafından yapılan borçlardır. (İİK. m. 248, 303/2) Masa borçları iflas masasından tam olarak ödenir. (örn: İflas kararının ilanı giderleri (m.166;219), defter tutma (m.161;208) giderleri (bkz: m.160), masa mallarının muhafazası için kiralanan depo için ödenecek kira, iflas idaresinin ücreti (m.223,IV), masanın (iflas idaresinin) taraf olduğu davaları takip eden avukatın avukatlık ücreti masa borcudur. Bu sayma, tahdidi değildir; masa borçlarına bazı misaller vermek içindir. Şu halde, masa alacakları (borçları), iflas açıldıktan sonra iflasın tasfiyesi için bizzat masa ( yani, masa adına iflas dairesi veya idaresi) tarafından yapılan borçlardır.
Masadan ödenecek alacakların, iflas alacağı ve masa alacağı olarak ikiye ayrılmasının pratik önemi şudur: Masa borcu, iflas masasından tam ve iflas alacaklarından daha önce ödenir (m.248). Oysa, iflas alacaklarının tam olarak ödenmesi çok enderdir (belki yalnız m.206’nın ilk üç sırasındaki imtiyazlı alacaklar tam olarak ödenir.). İflas alacakları (özellikle m. 206’nın dördüncü sırasındaki imtiyazsız alacaklar), iflas masasının dağıttığı iflas (garame) hissesi oranında ödenir. İşte bu nedenle, iflas masasından istenen bir alacağın, iflas alacağı mı, yoksa masa alacağı mı olduğunu belirlemenin büyük önemi vardır. (Kuru Baki, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Tamamen Yeniden Yazılmış ve Genişletilmiş 2. Baskı, S. 1212 vd. Ankara, 2013).
İflasın açıldığı sırada müflise karşı ileri sürülebilecek alacaklar iflas alacaklarını; iflasın tasfiyesi sırasında yapılan masraflarla, iflas idaresinin yükümlü olduğu ya da devraldığı mükellefiyetler de (genel bir ifade ile) masa borçlarını oluşturur. İİK’nın 248. maddesinin kenar başlığı “iflas masrafları ve masanın borçları” şeklindedir. Madde metninde açıkça iflas masraflarının iflas alacaklarından önce ödeneceği belirtilmiş ise de masa borçlarından bahsedilmemiştir. Ancak masa borçlarının da iflas alacaklarından önce ödeneceği doktrin ve uygulamada kabul edilmektedir. (Öztek, Selçuk, İflas Hukukunda Sıra Cetveli Prosedürü ve Sıra Cetveline Karşı Müracaat Yolları, yayımlanmamış doçentlik tezi, s.14; Postacıoğlu, İlhan: İflas Hukuku İlkeleri, İstanbul, 1978, s. 205; 19. HD’nin 27.02.1996 tarih ve 202 E, 1568 K; 20.11.1997 tarih ve 6557 E, 9865 K. sayılı ilamı).
İflas masraflarına örnek olarak, iflas kararının ilanına ve gereken yerlere bildirilmesine ilişkin masrafları, defter tutma, malların muhafaza ve satış masrafları, iflas idare memurlarının ücretleri, paraya çevirme ve paylaştırmaya ilişkin harç ve masrafları sayılabilir. Masa borçları ise, iflasın açılmasından sonra ve devamı sırasında masa namına tekeffül edilen ve onun tarafından ödenmesi gereken borçlardır. Masa borçlarına örnek olarak, iflas idaresinin müflisin sanat veya ticaretinin devamı çerçevesinde akdettiği borçları, iflas idaresinin sebepsiz iktisap, haksız fiillerinden doğan borçları ve iflas idaresi tarafından tutulan avukatın vekalet ücretini sayabiliriz. İflas masrafları ve masa borçlarından masa sorumlu olup, müflis sorumlu tutulamaz. Masa alacaklısına alacağının masa tarafından karşılanmayan kısmı için aciz vesikası verilemez. (Öztek, Selçuk, a.g.e s. 17-18) İflas masrafları ve masa borçlarına sıra cetvelinde yer verilmez. Ancak pay cetvelinde gösterilmelidir. İflastan sonra oluşan alacağın masaya kaydı istenemez, ancak bu alacak masa borcu niteliğinde ise masadan tazmin edilir, değilse tasfiyede bakiye kalırsa nazara alınır. İflas idaresi, müflise ait işyerini masanın menfaatini gözeterek işletmeye devam ederse, diğer anlatımla müflisin yaptığı sözleşmeyi feshetmeyip benimser ise bu işletmenin borcu masa borcu niteliğindedir.
Alacak, iflastan sonra doğmuş ve masa borcu da değilse, sırasına ve esasına itiraz edilebilecek, İİK’nın 235. maddesine dayalı kayıt kabul istemine konu olabilecek müflis borçlarından olmayıp, iflastan sonra doğan ve müflisin genel hükümlere göre sorumlu olduğu ve iflas masasının dağıttığı iflas (garame) hissesi oranında değil, tasfiyede bakiye kalırsa alacaklıya ödenecek olan bir alacak niteliğindedir. İflas tarihinden sonra doğan böyle bir alacağın varlığı ve miktarı konusunda bir uyuşmazlık bulunmasa da, inceleme, şikayet yolu ile icra mahkemesince değil, alacağın dayandığı hukuksal ilişkiye göre genel hükümler doğrultusunda iflas masası aleyhine açılan davada genel mahkemelerce tespit edilecektir. Böyle bir davada, davacı, davalı müflisten alacaklı olduğunu iddia eden alacaklı olup, davalı ise iflas idaresidir. İflastan sonra oluşan alacağın masaya kaydı istenemez, tasfiyede bakiye kalırsa nazara alınır.
Öte yandan, İİK’nın 195/1. maddesinin “Borçlunun taşınmaz mallarının rehni suretiyle temin edilmiş olan alacaklar müstesna olmak üzere iflasın açılması müflisin borçlarını muaccel kılar. İflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masrafları anaya zammolunur.” hükmü uyarınca iflas tarihine kadar doğan iflas alacağı ve fer’ileri ile takip masrafları konusunda uzman bilirkişiden rapor alınıp, belirlenen tutarın kayıt ve kabulüne karar verilmesi gerekir. İİK’nın 195. maddesine göre iflas masasına yazılacak alacakların iflas tarihi itibariyle hesaplanıp, belirlenmesi gerekir. İflasın açılması ile ipotekle temin edilen alacaklar hariç, diğer alacaklar muaccel hale gelir ve iflasın açıldığı tarihe kadar işleyen faizler ve takip masrafları da asıl alacağa eklenerek masaya yazılır. İİK’nın 196/3. maddesi uyarınca asıl alacağa faiz işlemeye devam ederse de, bu ancak tasfiye bakiyesi kalırsa ayrıca ödenir. Kayıt kabul davalarında tahsile değil, alacağın iflas masasına kaydına karar verilmekle yetinilir. Alacağın ödenmesi ancak tasfiye sonunda masa mevcudunun sıra cetveline uygun biçimde dağıtımı aşamasında gerçekleşir ve alacakların tam olarak ödenip ödenmeyeceği ancak bu aşamada anlaşılabilir. Kayıt kabul davaları, iflasından önce müflisten alacaklı olanların, bir diğer ifade ile iflas alacaklılarının alacaklarını iflas masasına kaydettirmek için açtıkları ve dayanağını İİK’nın 235. maddesinden alan davalar olup, Asliye Ticaret Mahkemesi görevlidir. Masa borçları sıra cetvelinde yer alamayacağından, bunlar için iflas masası aleyhine genel mahkemede açılması gereken davada İİK’nın 235. maddesindeki süreler uygulanmaz. İİK’nda masa borçları ve iflastan sonra doğan genel nitelikli alacak için İİK’nın 235/2. maddesinin ilk cümlesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından, somut olayda bu mahkemenin davanın açıldığı 29.12.2014 tarihi itibariyle yürürlükte olan HMK’nın 2. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir.
Öte yandan; HMK’nın 115/1. maddesi “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar, dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.” hükmünü içermektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.12.2013 tarih, 4-2247 Esas, 1667 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere, taraf teşkili yapılmadan, tensip ile birlikte dava şartı noksanlığından, davanın usulden reddedilmesinde HMK’nın 30. maddesine göre de bir isabetsizlik bulunmadığı kabul edilmiştir. Dairemizin 26.05.2015 tarih ve 2014/7272 E., 2015/3936 K. sayılı ilamında da, HMK’nın 30. ve 115/1. madde hükmü uyarınca, davanın her aşamasında, somut olayda henüz taraf teşkili yapılmadan da tensip aşamasında HMK’nın 114 ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilebileceği belirtilmiştir.
Diğer yandan 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesindeki göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğu hükmü ile HUMK’nın 428/2. maddesinin mahkemenin görevli olmamasının mutlak bozma nedeni olduğuna ilişkin hükmü karşısında, görev hususu somut olayda olduğu gibi, açıkça temyize gelmese dahi temyiz mahkemesince re’sen gözetilmelidir.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlükte bulunduğu dönemde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki işbölümü ilişkisi iken 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinde yapılan değişiklikle Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olarak değiştirilmiş ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Ancak, 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir. Somut olayda, dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari dava sayılır. Mezkur Yasa’nın 5/1. maddesi uyarınca, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalara bakmakla görevlidir.
Bu durumda, dava konusu alacağın iflas alacağı ve masa borcu değil, iflas tarihinden sonra doğan genel nitelikli alacak olduğu, davanın 6102 sayılı TTK’nın 5. maddesinde yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten sonra açıldığı, buna göre Asliye Hukuk ve Asliye Ticaret Mahkemeleri arasında görev ilişkisinin bulunduğu, davacının tacir olmadığı, buna göre davanın nispi ticari dava olmadığı, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin davaya bakmakla görevli olduğu anlaşılmaktadır…” şeklinde vurgulanmıştır.
Anılan emsal ilamda, iflas alacakları ve müflisin iflas tarihinden sonra doğan masa borçlarının ne olduğu, bu davalara hangi mahkemelerin bakacağı yasal nedenleri de gösterilerek kapsamlı şekilde açıklanmıştır.
Somut olaya dönüldüğünde; tasfiye işlemleri … 1. İflas Müdürlüğünün … sayılı iflas dosyasında sürdürülen müflis… A.Ş.’ nin bu işlemler devam ettiği sırada yani iflas tarihinden sonra davacı …’nın iflas müdürlüğüne başvurarak dava dışı Ayser .. A.Ş. ve feri müdahil…Ltd. Şti.’den hisse devir sözleşmeleri nedeniyle müflisin alacaklı olduğu ve dava açılması talebinde bulunduğu, bunun üzerine iflas idaresi adına iflas masasının yargılama giderlerinin karşılanması ve bu konuda davacı tarafından yazılı taahhüt verildiği takdirde iflas idaresinin dava açılabileceğini belirttiği, davacının yargılama giderlerinin karşılanması noktasında verdiği yazılı taahhüt üzerine iflas idaresi tarafından iflas tarihinden sonra belirtilen davanın ikame edildiği (… 11. Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas), ancak yargılama sonucunda iflas idaresinin açtığı davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verildiği, ayrıca dava dışı şirketler lehine ilam vekalet ücreti alacağının doğduğu, bu arada … 11. Asliye Ticaret Mahkemesi …Esas sayılı dosyasında yargılama devam ederken teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararının verildiği, bu nakdi teminatın dahi taahhüt uyarınca davacı tarafından yatırıldığı, ancak iflas idaresi tarafından açılan davanın reddedilmesi üzerine yatırılan teminatın … 11. Asliye Ticaret Mahkemesince davacı iflas idaresi adına iflas masasına iade olunduğu, eldeki davada davacının yatırdığı işbu teminatın masa borcu olduğundan (müflisin iflas tarihinden daha sonra doğduğundan) davalı iflas idaresinden tahsili istemli açıldığı anlaşılmıştır.
Bu itibarla ve yukarıda değinilen emsal ilam uyarınca; dava konusu alacağın ve uyuşmazlığın iflas alacağı olmadığı, aksine masa borcu olduğu aşikardır. Esasen bu durum tarafların hatta görevsizlik kararı veren Asliye Hukuk Mahkemesinin dahi kabulündedir. Zira, somut olayda davacının müflisin iflas tarihinden önce doğmuş bir iflas alacağı bulunmamaktadır. Aksine, müflisin iflas tarihinden sonra açılan dava sebebiyle halen iflas masasında bulunan, davacının kendisine ait olduğunu ileri sürdüğü iflastan sonra doğmuş bir masa borcu bulunmaktadır. Nitekim, davacı iflas alacağı olarak halen iflas masasında bulunan nakdi teminatın İİK 235.maddesi uyarınca masaya kaydedilmesini değil; iflas masasında bulunan ve kendisine ödenmesi gerektiğini ileri sürdüğü masa borcunun tahsilini ve tarafına ödenmesini talep etmektedir.
Kayıt kabul davaları, iflasından önce müflisten alacaklı olanların, bir diğer ifade ile iflas alacaklılarının alacaklarını iflas masasına kaydettirmek için açtıkları ve dayanağını İİK’nın 235. maddesinden alan davalar olup, Asliye Ticaret Mahkemesi görevlidir (Az önce işbu davanın iflas alacağı ve kayıt kabul davası olmadığı açıklanmıştır.).
Ancak, masa borçları sıra cetvelinde yer alamayacağından, bunlar için iflas masası aleyhine genel mahkemede açılması gereken davada İİK’nın 235. maddesindeki süreler uygulanmaz. İİK’da masa borçları ve iflastan sonra doğan genel nitelikli alacak için İİK’nın 235/2. maddesinin ilk cümlesindeki gibi Kayıt Kabul ve 154/3. maddesindeki gibi İflas Davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir yasal düzenleme bulunmadığından, somut olayda bu mahkemenin davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte olan HMK’nın 2. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir. Başka bir anlatımla, masa borcunun tahsiline yönelik olarak açılan eldeki davada görevli mahkeme genel görevli Asliye Hukuk Mahkemeleridir.
Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından gerekçeli kararın 2. sayfasında “uyuşmazlığın masa borcu olması sebebi ile davalıdan tahsili istemli” olduğu tespit edilmesine rağmen, gerekçeli kararın 3. sayfasının son paragrafında bu sefer alacağın iflas alacağı olduğu kabul edilmiş ve görevsizlik kararı verilmiştir. Ancak, tekraren ifade etmek gerekirse davacının talebinin masa borcu niteliğinde olduğu, iflas tarihinden önce doğmuş bir iflas alacağının bulunmadığı tartışmasızdır. Zira, talep edilen tutar müflisin iflas tarihinden sonra iflas masası tarafından açılan dava sonucunda davacının bu yargılamada yatırdığı ve iflas masasına giren paradır. Dolayısıyla, müflisin iflas tarihinden önce doğmuş bir iflas alacağı (kayıt kabul davası) bulunmamaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında, müflisin iflas tarihinden sonra açılan taraflar arasındaki masa borcunun tahsili istemine yönelik uyuşmazlığın İİK’da masa borçları ve iflastan sonra doğan genel nitelikli alacak için İİK’nın 235/2. maddesinin ilk cümlesindeki gibi Kayıt Kabul ve 154/3. maddesindeki gibi İflas Davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir yasal düzenleme de bulunmadığından, masa borcunun tahsiline yönelik açılan işbu davanın mutlak ticari davalardan olmadığı açıktır. (Yeniden ifade edilmelidir ki, eldeki dava, müflisin iflasından önce doğan iflas alacağının masaya kaydedilmesi için İİK 235.maddesi uyarınca açılan kayıt kabul davası niteliğinde değildir.) (Emsal bknz. İstanbul BAM 37. Hukuk Dairesi 2021/2658 E., 2022/2716 Karar; İstanbul BAM 17. Hukuk Dairesi 2022/43 E., 2022/429 Karar)
Somut olay nispi ticari dava bakımından incelendiğinde; davacının tacir sıfatı bulunmamaktadır. ( Bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir). Davacı Nurettin Tarkan Baykara’nın tacir sıfatına yönelik yapılan araştırmalar kapsamında VUK 177/1-3 madde hükümleri uyarınca 1. sınıf tacir olmadığı, bilanço esasına göre defter tutan kimselerden olmadığı, ticaret sicilde tacir olarak kayıtlı olmadığı, herhangi bir ticari işletmesinin de bulunmadığı, odaya kaydının da olmadığı, başka bir anlatımla tacir sıfatının bulunmadığı görülmüştür. Kaldı ki, somut olayda davacının herhangi bir ticari işletmesi bulunmamakla birlikte uyuşmazlığın bir ticari işletmesyi ilgilendiren durumu da yoktur. Bu halde, eldeki dava dosyasında ticari dava söz konusu olmadığından Mahkememizin görevli olmadığı aşikardır.
Açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı H.M.K’nun 1, 114/1/1-c, 115/2. maddeleri ile gereğince Mahkememizin görevsizliği nedeniyle eldeki davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiş, mahkememizin görevsizliğe ilişkin davanın usulden reddine yönelik kararının istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde öncesinde İstanbul 19.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevsizlik kararı vermesi nedeniyle dosya mahkememize tevzi edilmiş olduğundan olumsuz görev uyuşmazlığı çıkacağından görevli mahkemenin tespiti ve merci tayini için dosyanın İstanbul BAM ilgili Daire Başkanlığına re’sen gönderilmesine karar verilmiştir.
Eldeki dava sürecinde dava konusu uyuşmazlık hakkında 04/08/2022 tarihinde teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmiştir. İhtiyati tedbir kararına karşı menfaatinin ihlal edildiğini ileri süren 3. kişi … Ltd. Şti. ihtiyati tedbir kararına karşı itirazda bulunmuştur. İhtiyati tedbir, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir (HMK 390). Dava açıldıktan sonra asıl davanın görüldüğü mahkemede ihtiyati tedbir kararı verildikten sonra ayn mahkemenin görevsizlik kararı vermesi ve davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermesi halinde pekala ihtiyati tedbirin de kaldırılması gerekir. Zira, HMK 390. madde hükmü bu konuda yorum gerektirmeyecek kadar açık ve emredici bir lafza sahiptir. Nitekim, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2012/13597 Esas, 2013/688 Karar sayılı ilamında “…HMK 390. maddesine göre ihtiyati tedbirin, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edileceği gözetildiğinde tedbir kararının görevsiz mahkemeden talep edildiği ve verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemenin bu yoldaki belirlemesi doğrudur. Ancak ihtiyati tedbir görevsiz mahkemeden istenmiş ve verilmiş bulunduğuna göre yine itiraz üzerine mahkemece görevsiz olduğu anlaşıldığına göre görevsizlik kararı verilmekle birlikte, görevsiz olarak verdiği ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına da karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir…” (Aynı yönde başka kararlar için bakınız. İstanbul BAM 16. HD: 2022/647 E., 2022/800 K.; Antalya BAM 11. H.D. 2019/1344 E., 2019/1845 K.). Açıklanan nedenlerle, mahkememizce verilen 04/08/2022 tarihli ihtiyati tedbir kararının mahkememizin görevli olmaması ve davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmesi sebebiyle ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-HMK 114/1-c ve HMK 115/2 madde hükümleri uyarınca mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE, görevli mahkemenin ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğunun tespitine,
2-Mahkememizin görevsizliğe ilişkin davanın usulden reddine yönelik kararının istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde öncesinde İstanbul 19.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevsizlik kararı vermesi nedeniyle dosya mahkememize tevzi edilmiş olduğundan olumsuz görev uyuşmazlığı çıkacağından görevli mahkemenin tespiti ve merci tayini için dosyanın İstanbul BAM ilgili Daire Başkanlığına re’sen gönderilmesine,
3-Harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti hususlarının görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Mahkememizce verilen 04/08/2022 tarihli ihtiyati tedbir kararının mahkememizin görevli olmaması ve davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmesi sebebiyle ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki ( 2 ) haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 14/12/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır