Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/444 E. 2022/889 K. 26.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/444
KARAR NO : 2022/889

DAVA : Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/06/2022
KARAR TARİHİ : 26/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan incelemesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; franchise sözleşmesinin franchıse tarafından feshedilmesine ilişkin sözleşme hükmü ve franchise sözleşmesindeki mücbir sebep düzenlendiği, franchise sözleşmesinde, franchise alan tarafından ileri sürülen nedenin ülke genelinde sektördeki faaliyetlerini tamamen durmasına neden olan bir mücbir sebep olarak kabul edilmemesi halinde bile şubenin faaliyetlerine devam etmesi gerektiği, yine franchise sözleşmesinde isabetli olarak mücbir sebepte ileri sürülen sebebin, kar veya ciro ve ifa üzerindeki etkisine bakılacağının belirtildiği, franchise alan davalı tarafından yapılan feshin “haksız fesih” niteliğinde olduğu, müvekkili şirketin franchıse sözleşmesi uyarınca denetim hakkı, davalı franchıse alanın tespit edilen ihlalleri ve müvekkili şirket tarafından ihlallere ilişkin aksiyonlar alındığı, 03/12/2021 tarihli denetimde farklı marka ürün kullanıldığı, ürün hazırlanma standartlarına uygun davranılmadığı ve üzerinde marka etiketi olmayan ürün kullanıldığının tespit edildiği, 01/02/2022 tarihli ve 02/02/2022 tarihli denetimlerde bir önceki günden kalmış dönerin kullanıldığının tespit edildiği, 14/02/2022 tarihli denetimde şubenin erken kapatıldığının tespit edildiği, davalı franchise alana ihlal hususunda sms gönderildiğini, 10/03/2022 tarihli denetimde franchise veren davacıya bilgi verilmeden ve onay alınmadan şube tabelasının indirildiğini ve ihlal tutanağına geçirildiği, dava konusu talebin sözleşmeden kaynaklanan cezai şart alacağına ilişkin olduğu, franchise sözleşmesinde yer alan cezai şart tutarları diğer franchise zincirlerinde uygulanan cezai şart tutarlarından fazla olmadığını, müvekkili şirketin franchise sözleşmesi uyarınca talep edebileceği ve fakat işbu davaya konu edilmemiş olan cezai şart alacakları ve tazminat taleplerinin saklı olduğunu, davalı franchise alan franchise sözleşmesinden kaynaklanan kalmış döneri imha etme yükümlülüğünü açık şekilde ihlal ettiğini, franchise sözleşmesinin 9.maddesi uyarınca müvekkili şirketin 16/02/2022 tarihli ve 17/02/2022 tarihli denetim raporunda yer alan ihlal dahi tek başına hem haklı nedenle fesih ve 1.200.000,00 TL tutarında cezai şart ödenmesini talep hakkı verdiğini, franchise veren tarafından haklı nedenle feshedilmesi halinde franchise alanın 1.200.000,00 TL tutarında cezai şart ödeme yükümlülüğü bulunmadığı, müvekkili şirketin haklı nedenleri tek tek belirttiğini, bu noktada mağazanın bulunduğu lokasyonda aynı maliyetlerle ve aynı konum ve büyüklükte alternatif bir mağaza bulunmasının mümkün olmadığını, mağazanın bulunduğu lokasyon için 2022 yılında kiralarda olan artışlar nedeniyle ciddi maliyet farklarının olduğu, bu nedenle aynı lokasyonda açılacak bir mağaza için yeni bir yatırımcının bulunmasının mümkün olmadığını, müvekkili şirketin fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 1.000,00 TL tutarındaki tazminatın mevduata uygulanan en yüksek faizi ile ödenmesini, 500.000,00 TL tutarında cezai şartın mevduata uygulanan en yüksek faizi ile ödenmesini talep etmiştir.
Davalı asil cevap dilekçesinde özetle; aşırı ifa düştüğü ve ifa imkansızlığının yaşandığı, gerek ekonomik koşullar gerek işçi maliyetleri, kira maliyeti, gelir gider dengesinin zarar oluşturması ve pandemi etkisi nedeniyle zor durumda kaldığı gerekçesiyle davanın reddolunmasını savunmuştur.
“Franchise sözleşmesi hukukumuzda herhangi bir kanunda düzenlenmediği gibi, bu sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklar, TTK’nın 4. maddesinde sayılan tarafların sıfatına bakılmaksızın ticaret mahkemesinde görülmesi gereken işlerden değildir. Tarafların tacir olması veya uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması halinde davaya Ticaret Mahkemesinde bakılması gerekeceği tartışmasızdır. Bu itibarla; davalının tacir olup olmadığı öncelikle incelenmelidir.” (Yargıtay 11.HD 2014/3711E. 2014/53564K.sayılı ilâmı)
Nitekim yukarıda açıklanan Yargıtay uygulamasına esas alan ve Yargıtay uygulaması ile uyumlu BAM kararlarında da “… 7. Asliye Ticaret Mahkemesi ise, “… davacının babası için lokma dükkanı açmak istemesi üzerine taraflar arasında akdedilen franchise sözleşmesinden kaynaklı sözleşmenin ifa edilmemesi nedeniyle yatırılan bedelin iadesi talebiyle iş bu davayı açtığı, davanın mutlak ve nispi ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği, franchise sözleşmelerine ilişkin davaların mutlak ticari nitelikte olmadığı, TTK hükümlerinin veya özel Kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlıktan söz edilemeyeceği, uyuşmazlığın çözümünün genel mahkemelerin görevi kapsamında kaldığı sonucuna ulaşılmakla, Mahkememizin görevsizliğine, görevli Mahkemenin Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna …” gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesi uyarınca, ticari davalara bakmak görevi, asliye ticaret mahkemesine aittir. Ticari davalar, mutlak ve nispi ticari davalar olarak ikiye ayrılmaktadır. Nispi ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinin ilk cümlesinde tarif edilmiş olup, her iki tarafın da “Ticari işletmesiyle ilgili hususlardan kaynaklanan” hukuk davalarıdır. Mutlak ticari davalar ise tarafların tacir olup olmadıklarına ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili bulunup bulunmadığına bakılmaksızın yasa gereği ticari dava sayılan uyuşmazlıklardır. TTK’nın 4/1-a ve devamı bentlerinde yazılan uyuşmazlıklar ile diğer kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen uyuşmazlıklar, mutlak ticari davalardır.
Somut olayda davacı, Franchising Satış Sözleşmesi imzalanacağı düşüncesiyle ödenen başvuru bedelinin iadesini talep ettiği, dosyada yer alan belgelere göre davacının tacir olmadığı ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesinden kaynaklanmadığı anlaşılmakla, uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde … 8. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. (İstanbul BAM 37. HD 2021/91E. 2022/2282K.ve bu kararda atıf yapılan İstanbul BAM 44.HD 2021/1325E. 2021/1275K.sayılı ilamı)
şeklinde gerekçe açıklanmıştır.
Yukarıda atıf yapılan genel açıklamalar doğrultusunda Mahkememizin görevli olup olmadığı açısından yapılan değerlendirmelere göre dava, 6102 sayılı TTK. nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra açılmıştır.
Bu noktada öncelikle HMK. 114. maddesi gereği dava şartı olan görev hususunun değerlendirilmesi gerekmekte olup bu hususun dosya üzerinden irdelenmesi usulen mümkün görülmüştür. Esasen HGK.’nun son uygulaması çerçevesinde de tensiben dahi bu usuli durumun irdelenmesi mümkündür.
Ticari davanın tanımlandığı TTK’nun 4. maddesine göre ;
Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b)Türk Medeni Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde,
Öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki davanın frachise sözleşmesinin haklı nedenle feshi iddiasına dayalı olarak açıldığı, davacının söz konusu sözleşmenin feshedilmesine davalı tarafın açıklanan eylemleriyle yol açtığı, davalının sözleşme nedeniyle üzerine düşen faaliyete dair yükümlülüklerini yerine getirmediği, kalmış döneri imha etme yükümlülüğünü açık şekilde ihlal ettiği, denetim raporunda bu durumun tespit olunduğu, bu nedenle ayrıca müvekkili şirketin cezai şart tazminatını bu nedenle talep etme hakkı bulunduğu, ayrıca kâr kaybı nedeniyle dahi müvekkilinin tazminat talep etme hakkı olduğu iddiaları ileri sürülmekle görev hususunun tayin edilmesi gerekir.
Somut olayda davacının birinci sınıf tacir olsa da davalı gerçek kişinin 1. sınıf tacir olmadığı, nitekim işletme defteri tuttuğu, bu nedenle de esnaf konumunda bulunduğu, özellikle vergi dairesi müdürlüğünden ve sicil müdürlüğünden gelen cevabi yazılar ile bu durumun kesin olarak anlaşıldığı, bu suretle taraflar arasındaki uyuşmazlığa esas olan franchise sözleşmesinin her iki tarafın ticari işletmesinden doğan bir uyuşmazlık olmadığı, ancak taraflar arasında karşılıklı olarak mesleki amaçlı ticari sözleşme bulunduğu, ilişkinin tarzı karşısında yukarıda açıklanan ve Ticaret Kanunu’nda sayılan veya diğer özel kanunlarda sayılan ilişki tarzının da aralarında bulunmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın franchise sözleşmesi hükümlerine göre halli gerektiği, bu çerçevede somut davanın ticari dava olmadığı açıktır. (Yargıtay 15.HD. 2014/7329 E., 2015/760 K. ve 28/01/2015 tarihli kararı, Yargıtay 11. HD 2014/3711E. 2014/5356K.sayılı ve bu kararı emsal alan BAM ve İDM kararları)
Bu noktada ayrıca belirtilmelidir ki 6762 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrası hükmünde, 21. maddenin 1. fıkrasına yapılan ve karışıklıklara yol açan, bu sebeple de görüş birliği halinde eleştirilen gönderme kaldırılmış ve bu suretle 6102 sayılı Kanunun m. 4/f.1 hükmü öğretide ve yargı kararlarında kabul gören eleştirilere uygun olarak düzeltilmiş, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava olarak düzenlenmiştir. Oysaki somut olayda her iki taraf birinci sınıf tacir olmadığı gibi her iki tarafın da ticari işletmesi yoktur.
Hal böyle olunca somut olayda konu vakıalar karşısında İstanbul Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Yapılan açıklamalar karşısında davacının davasının HMK m.114/f.1 hükmü karşısında ve Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle HMK m.115/f.2 hükmü gereğince usulden reddine, Mahkememizce görevsizlik kararı verilmesi karşısında kararın taraflarca süresi içinde kanun yoluna başvurmaması nedeniyle karar kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkememize başvurularak, dava dosyasının görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesinin talep edilmesine, bu suretle dosyanın akabinde İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, karardan sonra davaya başka mahkemede devam edilmesi halinde, yargılama giderlerine o mahkemece hükmedilmesine; karardan sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise davanın açıldığı mahkememizce dosya üzerinden bu durumun tespiti ile talep halinde davacının yargılamaya giderlerine mahkum olunmasına dair karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının HMK m.114/f.1 hükmü karşısında ve Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle HMK m.115/f.2 hükmü gereğince USULDEN REDDİNE,
2-Mahkememizce görevsizlik kararı verilmesi karşısında kararın taraflarca süresi içinde kanun yoluna başvurmaması nedeniyle karar kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkememize başvurularak, dava dosyasının görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesinin talep edilmesine,
3-Bu suretle dosyanın akabinde İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
4-Karardan sonra davaya başka mahkemede devam edilmesi halinde, yargılama giderlerine o mahkemece hükmedilmesine; karardan sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise davanın açıldığı mahkememizce dosya üzerinden bu durumun tespiti ile talep halinde davacının yargılamaya giderlerine mahkum olunmasına,
Kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda ve oy birliği ile karar verildi.26/12/2022

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …