Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/44 E. 2022/242 K. 25.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/44 Esas
KARAR NO : 2022/242

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/01/2022
KARAR TARİHİ : 25/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait olan … sevk ve idaresinde bulunan … plakalı ticari taksi ile 16/02/2021 tarihi saat 01:45 sularında… Otoyolunun Başakşehir Katılım’a 200 m kala bulunan mevkiide kar yağışı neticesinde yolun bakımsız ve vaktinde gerekli temizlik veya buzlanma önleme çalışmaları yapılmaması neticesinde aracın müvekkilinin sevk ve idaresinden çıkarak yolun kusurlu olmasından ötürü tek taraflı kaza meydana geldiğini, …Bölge Trafik İstasyonu Amirliği görevlilerince … kaza sıra no ile tutulan tutanaktan da anlaşılacağı üzere kusurun tamamının özel otoyolu işleten davalının gerekli bakım ve çalışmaları hiç yapmaması veya eksik yapması nedeniyle tam kusurlu olmasından kaynaklandığını, yaşanan bu kaza neticesinde müvekkilinin aracını kendi imkanları ile onardığını, kolluk kuvvetlerince düzenlenen maddi hasarlı trafik kazası tutanağından anlaşılacağı üzere kusurlu otoyol işletmesinin müvekkiline ödeme yapmadığını, aracın serviste onarımının gerçekleştiğini ve müvekkilinin aracında değer kaybı oluştuğunu, ayrıca ticari taksi olarak kullanılması gerekirken tamir süresince araçtan faydalanamadığı için ticari kazanç kaybı oluştuğunu belirterek, davanın kabulüne, fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere oluşan hasar bedeli için şimdilik 100,00TL, ticari kazanç kaybı olarak şimdilik 100,00 TL, değer kaybı için şimdilik 100,00 TL zararlarının kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 1 Temmuz 2016 tarihli 9109 sayılı Ticaret Sicili Gazetesi ile tescil ve ilan edilen müvekkili şirketin Kuruluş ve Şirket Esas Sözleşmesi’nin amaç kısmında, müvekkili şirketin proje alanının açıkça belirtildiğini, dava konusu vakıanın ise davacı tarafından dosyaya ibraz edilen tutanaklarda belirtildiği üzere “…Otoyolu Başakşehir Katılımına 200 metre kala” mevkiinde gerçekleştiğini, bahsi geçen alanın müvekkili şirketin işletiminde bulunan otoyol güzergahında olmadığını, diğer bir anlatımla söz konusu kazanın müvekkili şirketin işletmekte olduğu otoyolda gerçekleşmediğini, huzurdaki davanın müvekkili şirkete yöneltilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bahsi geçen alanda çalışma yürüten tüzel kişinin başka bir kuruluş olması sebebiyle husumet itirazının bulunduğunu, huzurdaki davanın esasa ilişkin değerlendirilmesi yapılmaksızın, husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde ikame edilmiş olmasının hatalı olduğunu, davanın görevsizlik nedeniyle reddedilmesi gerektiğini belirterek, davanın usulden ve esastan reddine, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin karşı taraftan tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, haksız fiile dayalı maddi tazminat davasıdır.
Davacının vergi mükellefiyet kaydı celbedilmiş, vergi dairesince davacının basit usulde vergi mükellefi olduğu bildirilmiştir.
Basit usul mükellef Vergi Usul Kanunu md.177 ve Gelir Vergisi Kanunu uyarınca birinci veya ikinci sınıf tacir sayılamayacağından, davacı ticari taksi sahibi olsa da faaliyetinin esnaf sınırları içinde kaldığı, bu nedenle tacir olmadığı, işletmesinin ticari işletme sayılamayacağı gibi tüketici de sayılamayacağı tespit edilmiştir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 4/1. maddesine göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan (yani her iki tarafın da tacir olduğu) hukuk davaları ticari dava sayılır. TTK’nın 5/1. maddesine göre de, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalara asliye ticaret mahkemesi bakmakla görevlidir.
Asliye ticaret mahkemesinin görevinin tayininde uyuşmazlığa konu mal ve/veya hizmetin türü ve ticari iş karinesi etkili değildir. Zira Türk Ticaret Kanunu ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 16/09/2015 tarih, 2014/1026 Esas ve 2015/1765 Karar).
Somut olaya konu dava, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmadığından, nispi ticari dava niteliğinde değildir. Taraflar arasındaki hukuki ilişkinin taraflardan yalnızca birinin ticari işletmesi ile ilgili olması halinde dahi davanın ticari dava olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Bunun yanı sıra eldeki dava, TTK’nın 4/1. maddesinin alt bentlerinde sayılan dava türlerinden de değildir.
Uyuşmazlık konusu olayın TTK md.4’te düzenlenen mutlak ticari dava türlerinden olmadığı gibi, her iki tarafın tacir olduğu ve her iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklanan nispi ticari dava da sayılamayacağından, HMK md 2 gereği genel görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemesi yargılamada görevli olduğundan, görev konusu kamu düzeninden dava şartı ve mahkemece re’sen her aşamada gözetilmesi gereken husus olmakla, HMK md 114/1-c ve 115/2 uyarınca aşağıdaki şekilde görev yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Nitekim İstanbul BAM 46.HD’nin 2020/3505 E 2020/1002 K sayılı kararı da aynı yöndedir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Mahkememizin görevsizliği sebebiyle 6100 Sayılı HMK. 115/2 maddesi gereğince davanın görev yönünden dava şartı yokluğundan, usulden reddine,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-6100 sayılı HMK. 331/2. maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde Mahkememize verilecek dilekçe ile görevli mahkemeye gönderme talebinde bulunulmaması durumunda HMK. 20. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
25/03/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır