Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/403 E. 2022/631 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/403 Esas
KARAR NO : 2022/631

DAVA : Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin)
DAVA TARİHİ : 30/05/2022
KARAR TARİHİ : 11/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …, 15.03.2019 tarihli genel kurul kararında sahip olduğu üzere ticaret sicile … sicil numarasıyla kayıtlı … Şirketi’nin %90’ına isabet eden 5400 adet hisseyi devraldığını, davalı …, 09.04.2019 tarihinde… Şirketi’nin %9,99’una isabet eden 599 adet hisseyi hisse devri sözleşmesi ile müvekkiline devrettiğini, hisse devri sözleşmesinin 2.2 maddesi gereği, söz konusu hissenin pay defterine kaydedileceği konusunda anlaşmaya varıldığını, hem … A.Ş.’nin hem de …A.Ş.’nin yetkilisi…, … 25. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numarası ile onayladığını, ortaklar pay defterlerine hisse devrini işlediğini ve pay sahibi olarak müvekkili adına sayfa açtığını, kaydın işlendiği gün müvekkili ilgili sayfaların fotoğrafını çekerek kayıt altına aldığını, … Hizmetleri Anonim Şirketi’nde davlı adına kayıtlı 599 adet hissenin 09.04.2019 tarihi itibari ile müvekkiline aidiyetinin tespiti ile tescilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu devre konu nama yazılı pay senetlerinin zilyetliğinin davacı tarafa geçirilmemiş olması durumunda, ortada geçerli bir pay devrinden bahsedilmeyeceğinin sabit olduğunu, devir gerçekleşmemiş olduğundan işbu davanın da hukuki dayanağı bulunmayacak ve davanın reddi gerekeceğinin, davacının nama yazılı hisse senetlerinin zilyetliğini aldığına dair dava dilekçesinde herhangi bir beyan bulunmadığından, bu kapsamda devir geçersiz sayılmasını ve huzurdaki davanın hukuki bir dayanağının bulunmadığından bu yönden de davanın reddi gerektiğini, davacı …, müvekkili şirket yetkilisi … adına Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından 2017 yılında tescil edilmiş … markasının marka hakkına haksız olarak tecavüzde bulunduğunu, müvekkili şirket; aynı zamanda… isimli yeni nesil bar meyhane konseptli resturantın işletmecisi olduğunu, davacı … ise, müvekkilinin marka hakkına tecavüz ederek ve haksız rekabet durum oluşturan …isimli, müvekkili şirketin işletmesi ile tamamen aynı özelliklere sahip bir işletme açtığını, müvekkilinin markası olan …’nin bilinirliğini ve markaya duyulan güveni kullanarak haksız kazanç elde ettiğini, elde etmeye devam ettiğini, davacıya yönelik olarak marka hakkına tecavüzün durdurulmasını, haksız rekabetin durdurulmasını, bundan doğan tazminat alacaklarına hükmedilmesi için … 3. Fikri Sınai Haklar Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile dava ikame ettiğini, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …soruşturma sayılı dosyası ile de marka hakkına tecavüz nedeniyle davacı hakkında soruşturma başlatıldığını, husumet, hukuki yarar yokluğu, zaman aşımı ve hak düşürücü süreye vs. ilişkin usuli itirazlarının dikkate alınarak usulden reddini, esastan reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Dava, devralınan anonim şirket hisselerinin davacıya aidiyetinin tespiti ve dava dışı şirket pay defterine kayıt ve tescili istemine ilişkindir.
Davacı vekilince pay devirlerine ilişkin hisse devir sözleşmesi, dava dışı anonim şirketin ticaret sicil gazetesi ilanı, ana sözleşmesi, pay durumunu gösterir evraklarının, Payların Cinsi, Grupları, Senede bağlanıp bağlanmadıkları ilişkin müzekkereler yazılarak İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden celbedilmiştir.
Huzurdaki davada öncelikle devralınan anonim şirket hisselerinin davacıya aidiyetinin tespiti ve dava dışı şirket pay defterine kayıt ve tescili istemi birlikte dava yığılması ile ileri sürülmüş olup, öncelikle pay defterine kayıt talebinin irdelenmesi gerekmektedir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2014/6567 E. 2014/16638 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere, anonim şirketler için önemli bir kavram olan “pay”, üç anlamda kullanılır. Bunlardan ilki esas sermayenin bir parçasını ifade etmesidir. Esas sermayenin pay sayısına bölünmesi sonucu oluşan ve nominal (itibari) değeri olan her bir birim birer payı oluşturur. Pay sayısının ve nominal değerinin esas sözleşmede gösterilmesi zorunludur. Bir diğer anlamıyla pay; pay sahipliği konumunu yani ortaklık sıfatını ifade eder. Ortaklık sıfatından kaynaklanan hak ve borçlar paya bağlıdır. Pay elde edilirken ortaklık sıfatı da kazanılmış olur. Payın devredilmesi halinde ortaklık sıfatı ve buna bağlı hak ve borçlar da devredilmiş olur. Üçüncü anlamıyla pay; bir kıymetli evrak niteliğindeki pay senetlerini (hisse senetlerini) ifade eder. Hamiline düzenlenmiş paylar hariç olmak üzere, payın bir senede bağlanması zorunluluğu yoktur. Senede bağlanmamış paylar “çıplak pay” olarak adlandırılmıştır (Fatih Bilgili, Şirketler Hukuku, 2.bası, 2012, s.240,241).
Anonim şirket tarafından henüz pay senedi ihraç edilmemiş olması ve ilmühaber dahi çıkarılmaması, anonim şirkette pay devrine engel teşkil etmeyecektir. Anonim ortaklığın çıplak paylarının devri konusunda 6102 sayılı TTK’da açık bir düzenleyici hüküm bulunmamakla birlikte, md. 490’da “nama yazılı payın” devredilebileceği şeklinde hüküm bulunmakta olup, çıplak payın da senede bağlanmış paylar gibi serbestçe devredilebileceği, bu devrin 6098 sayılı TBK 183 vd. maddelerine göre alacağın temliki hükümleri çerçevesinde olacağı Yargıtay içtihatları ve doktrinde kabul edilmektedir. (Hayri Domaniç, Anonim Şirketler Hukuku ve Uygulaması, İstanbul 1988, s,1325; Hasan Pulaşlı, Şirketler Hukuku Anonim şirketlerde hisse devrinin tesclinin yapılmasının zorunlu olduğuna ve nasıl yapılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. 6102 sayılı TTK uyarınca anonim şirket hisse devirlerinin Ticaret Sicil Müdürlüğüne bildirilmesi hali kurucu bir etki yaratmadığı gibi sicil memurluğunun, talep halinde tescil işlemini yapabileceği, yönetmelikte düzenlenmiştir.
Dosya kapsamına gelen müzekkere cevaplarına göre dava dışı … A.Ş. Paylarının nama yazılı olduğuna ilişkin ana sözleşme değişikliği bulunmasına rağmen payların senede bağlandığına yönelik dosya kapsamında bir belge olmadığı gibi, davacıda pay senetlerini sunmamış durumdadır.
Belirtmek gerekir ki herhangi bir pratik farkı olmamakla birlikte henüz çıplak pay durumunda iken de anonim şirketlerde paylar ya hamiline ya da namadır. Payın senede bağlanmasından bağımsız olarak, paylar hamiline veya nama oldukları belirli ve bu haliyle de devredilebilir olup, pay senedine bağlanacak çıplak pay hamiline ise hamiline yazılı olarak nama ise nama yazılı olarak pay senedine bağlanacaktır. Anonim şirketlerde paylar gibi pay senetleri de hamiline veya nama olabilir. Bir payın senede bağlanması paya ilişkin hak ve borçlarda kural olarak bir değişikliğe yol açmazken, payın senede bağlanması ile payın devrine ilişkin kolaylık ve senede bağlanan payın türüne göre devir gerekliliklerde değişiklik olacaktır. Öyle ki çıplak payın devri alacağın devri hükümlerine tabi iken; pay senedinin türüne göre hamiline pay senetleri zilyetliğin devri ile; nama yazılı pay senetleri ise ciro ve zilyetliğin devri ile devredilirler. Somut ihtilafta mevcut dosya kapsamına göre dava konusu hisse senetlerinin senede bağlanmadığı ve çıplak pay niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
Somut davada, davalı olarak hisse devir sözleşmesinin tarafı olan … A.Ş. gösterilmiştir. Halbuki davacının paylarını pay defterine kaydını talep edilen şirket dava dışı .. A.Ş.’dir. Dava, dava dışı anonim şirket pay defterine kayıt ve tescili istemi olup, 6102 sayılı TTK md 484 ve devamı hükümleri gereğince bu davanın pay defterine tescil istenen anonim şirkete husumet yöneltilmek suretiyle açılması zorunlu olup, bu şirket yerine hisse devir sözleşmesinin tarafı olan ve ortak konumundaki şirkete husumet yöneltilmesi nedeniyle, davanın pasif husumet yokluğundan reddine, karar vermek gerekmiştir. (Bu yönde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesinin 2018/24 Esas, 2018/572 Karar sayılı ilamı)
Davacının devralınan anonim şirket hisselerinin kendisine aidiyetinin tespiti talebi ise hukuki niteliği itibariyle bir tespit talebidir. HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davaları, bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitine ilişkin davalardır ve eda davasının öncüsü durumundadır. Henüz koşulları tamam olmadığı için açılamayan eda davası için ilerdeki hukuki ilişkinin açıklığa kavuşturulması bakımından, kesin delil olarak kullanılmak üzere tespit davası güncel bir yarar var ise açılabilir. Tespit davasının konusu maddi vakıalar değil, yalnız hukuki ilişkiler olabilir ve hukuki ilişkinin var olup olmadığının hemen tespitinde davacının güncel bir yararı bulunmalıdır. Hukuki yararın varlığı, dava koşulu niteliğinde olup; mahkemece, kendiliğinden gözönünde tutulur. Dava, hakkın ihlali nedeniyle mahkemeden hukuki korunma istemidir. Dava hakkı da, hukuki yarar ile sınırlıdır. Davacı, ihlal edildiğini ileri sürdüğü hakkını elde edebilmek için mahkeme kararına muhtaç bulunmalıdır. Bu bağlamda, hukuki korunmada (davada), zorunluluk olmalıdır. Tespit davası ile istenen hukuki korunma, eda davası ile tamamen elde edilebilecekse o zaman davacının ayrı bir tespit davası açmasında hukuki yararı yoktur. Îdeal veya geleceğe dönük bir yarar yeterli değildir. Kural olarak, eda davalarında hukuki yararın varlığı asıldır ve ayrıca bu yönde bir ispat yükümlülüğü yoktur. Eda davası ile aynı zamanda davanın dayandığı hakkın veya hukuki ilişkinin var olduğunun tespiti de hüküm altına alınır ve buna bağlı olarak eda emrini kapsar. O halde eda davası açmak mümkün ise tespit davası açılamaz. Tespit davalarında ise; hukuki ilişkinin varlığının, hemen tespit edilmesinde davacının korunmaya değer bir hukuki yararının bulunması gerekir. (Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 2015/2728 Esas, 2015/2508 Karar sayılı ilamı)
Huzurdaki davada devralınan anonim şirket hisselerinin davacıya aidiyetinin tespiti ve dava dışı şirket pay defterine kayıt ve tescili istemi birlikte dava yığılması ile ileri sürülmüş olup, davada aynı zamanda eda talebi şekliyle pay defterine kayıt talebinde de bulunulduğu, tespiti istenen husus hakkında zaten eda talebinin mevcut dilekçede de bulunduğu, her ne kadar yanlış hasım gösterilmek, hisse devir sözleşmesinin tarafı olan ve ortak konumundaki şirkete husumet yöneltilmesi suretiyle pasif husumette hataya düşülmüş ise dava tarihi itibariyle eda talebinin de açıkça ortaya konması karşısında HMK m.106 uyarınca huzurdaki davada davacının tespit talebinde hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davacının şirket payının aidiyetinin tespiti talebinin HMK’nın 114/1-h ve 115/2. madde hükümleri uyarınca hukuki yarar yokluğundan usulden reddine
2-Davacının pay sahipliğinin tescili talebinin davalı yönünden pasif husumet yokluğundan REDDİNE,
3-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT m.7/2 hükmü uyarınca belirlenen 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-HMK 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde re’sen ilgili tarafa veya vekillerine İADESİNE,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
11/10/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır