Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/400 E. 2022/451 K. 10.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/400
KARAR NO : 2022/451

DAVA : Tazminat (Haksız İhtiyati Tedbirden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/10/2019
KARAR TARİHİ : 10/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili olan şirket ile davalı … A.Ş. arasında imzalanan 02.08.2019 tarihli protokol ile mülkiyeti müvekkili olan şirkete ait üzerinde turizm yatırımı belgeli 336 yatak kapasiteli, 3 yıldızlı otel tesisi yer alan 311 ada 7 parsel 25.189,80 m2 yüzölçümlü taşınmaz ile lehine üst hakkı tesis edilmiş ve 6106,32 m2 yüzölçümlü 211 ada 6 parselde kayıtlı daimi ve müstakil üst hakkı vasıflı taşınmazın KDV hariç 65.564.734,00-TL bedelle davacı şirkete devrine ilişkin esas ve koşulların düzenlendiğini, imzalanan protokole istinaden davacı şirket tarafından kendi payına düşen KDV ödemesi için satış bedelinin %18’i üzerinden …bank – … Şubesi 25.10.2019 tarihli, … çek numaralı 11.801.653,00-TL bedelli çek keşide edildiğini ve müvekkili olan şirkete teslim edildiğini, ancak söz konusu çek tahsil edilmek üzere bankaya ibraz edilmek istendiğinde çekin 6.556.473,89 TL’lik kısmına yönelik tedbir koyulması yönünde ihtiyati tedbir kararı tesis edildiğinin öğrenildiğini, davacı şirket tarafından müvekkili olan şirkete … 19. Noterliğinin …tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname keşide edildiğini, işbu ihtarnamenin müvekkili olan şirkete tebliğ edilmesi dahi beklenmeden … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile dava açılmış olduğunun öğrenildiğini, yargılamanın devamında … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından 05.12.2019 tarihinde tesis edilen gerekçeli karar ile sözleşmede yer alan yetki anlaşması nedeniyle mahkemenin yetkisizliğine ve ödeme yasağına ilişkin ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verildiğini, söz konusu tedbir kararı nedeniyle müvekkili olan şirketin dava konusu edilen 6.556.473,89-TL’lik kısmı, haksız şekilde talep edilen tedbir nedeniyle tahsil edemediğini ve maddi zarara uğradığını, davalı şirketin haksız ve hukuki mesnetten yoksun iddialara dayanarak yetkisiz mahkemede dava ikame etmiş ve müvekkili olan şirketin aleyhine ihtiyati tedbir talebinde bulunduğunu ve alacağını tahsil etmesine engel olduğunu bu sebeplerle HMK uyarınca uğranılan zararın tazmin edilebileceği aşikâr olduğundan, tedbir kararının tesis edildiği tarihten işbu dosyada verilecek karar tarihine kadar geçen sürede çekin 6.556.473,89-TL’lik kısmı bakımından uygulanacak ticari temerrüt faizinin müvekkiline ödenmesini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000 TL’lik belirsiz alacak davalarının kabulünü, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı taraf üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili olan şirket ile davacı şirket arasında; mülkiyeti davacı şirkete ait olan ve üzerinde turizm yatırımı belgeli 336 yatak kapasiteli 3 yıldızlı otel tesisi yer alan 211 ada 7 parsel 25.189,80 m2 yüzölçümlü taşınmaz ile, lehine üst hakkı tesis edilmiş davacı şirket adına kayıtlı 6106,32 m2 yüzölçümlü, 211 ada, 6 parselde kayıtlı daimi ve müstakil üst hakkı vasıflı taşınmazın satışı konusunda protokol imzalandığını, protokolün masraflar başlıklı 6.1. maddesinde, taşınmaz devri ve üst hakkının ve/veya tahsisin devrine yönelik ilgili resmi ve özel kuruluşlara ödenmesi gereken her türlü devir bedeli, harç, vergi ve masrafların müvekkil şirket ve davacı şirket tarafından eşit olarak paylaşılacağının kararlaştırıldığını, müvekkil şirket tarafından payına düşen KDV ödemesi için davacı şirket lehine satış bedelinin %18’i üzerinden …bank – …Şubesi 25.10.2019 vade tarihli … çek numaralı 11.801.653,00 TL bedelli çek keşide edildiğini ve davacı şirket’e teslim edildiğini, ancak en son 31.12.2018 tarihli 4. Mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 535 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararıyla 31.03.2019 tarihine kadar uzatılan bazı mallardaki indirimli KDV ve ÖTV oran uygulamasının 21.03.2019 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 843 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile tekrar uzatıldığını, 843 sayılı Kararın 2. Maddesiyle yapılan düzenlemeye göre, yüzde 18 oranında KDV’ye tabi işyeri ve konut teslimlerinde %8 oranında KDV uygulanmasına karar verildiğini ve 31.12.2019 tarihine kadar (bu tarih dahil) bu oran uygulanmaya devam edileceğinin fark edildiğini ve neticede %8 üzerinden ödenmesi gereken KDV tutarının %18 üzerinden ödendiğinin anlaşıldığını, belirtilen nedenle Müvekkil Şirket’in Davacı Şirket lehine keşide ettiği çekin 6.556.473,89 TL’lik kısmından davacı şirkete herhangi bir borcunun olmadığını, bu nedenle söz konusu çekin 6.556.473,89 TL’lik kısmı üzerine öncelikle tedbir mahiyetinde ödeme yasağı konulması ve bilahare yapılacak yargılama neticesinde müvekkili olan şirketin davacı şirkete borcunun olmadığı hususunda … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …Esas sayılı dosyasından ihtiyati tedbir kararı verildiğini, ancak 05.12.2019 tarihinde duruşmalı olarak görülen ihtiyati tedbir davasının duruşmasında dosyanın yetkisizlik sebebiyle davanın usulden reddine karar verildiğini, bu kararın istinaf ettiklerini ve istinaf aşamasında yargılamanın henüz bitmediğini, … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …Esas sayılı dosyasından alınan ihtiyati tedbir kararının usulüne uygun olarak %15 teminat karşılığında alındığını ve davacı şirketi zarara uğratma kastının olmadığını, davacı şirketin borca batık olması nedeniyle dava konu çekin ihtiyati tedbir kararı tesis edilen 6.556.473,89-TL’lik kısmının davacı şirket tarafından kötüniyetle tahsil edilmesi halinde müvekkili olan şirketin işbu dava sonunda davaya konu tutarın tahsil etmesinin mümkün olmayacağını tüm bu sebeplerle huzurdaki davanın reddine karar verilmesini, sayın mahkeme aksi kanaate ise dava konusu uyuşmazlığın esasının yargılama konusu yapıldığı … 15. Asliye Ticaret Mahkemesi… Esas sayılı davasının bekletici mesele yapılmasını, bilahare yapılacak yargılama neticesinde davanın esastan reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı şirkete tahmiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
Gönderme kararını veren … 15.Asliye Ticaret Mahkemesi… Esas …Karar sayılı kararındaki gerekçede; “Dava, … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında 21.10.2019 tarihli tensip tutanağı ile verilen ihtiyati tedbir nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararın tazminine ilişkindir. … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında, iş bu davanın davalısı tarafından davacıya karşı kambiyo senedinden kaynaklanan menfi tespit davası açıldığı, mahkemece 21.10.2019 tarihli tensip tutanağı ile uyuşmazlığa konu çek hakkında ihtiyati tedbir kararı verildiği, 05.12.2019 tarihinde adı geçen mahkemenin yetkisizlik kararı vererek yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğuna hükmettiği, bu yetkisizlik kararı kesinleşmeden mahkememizin 2020/142 Esas sayılı dosyasında 24.02.2020 tarihinde aynı menfi tespit davasının açıldığı, mahkememizce … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …Esas sayılı dosyasının derdest olması nedeniyle “HMK 114/1-ı gereğince derdestlik dava şartı yokluğundan davanın usulen reddine” karar verdiği, bu kararın 08.09.2021 tarihinde kesinleştiği, … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında verilen yetkisizlik kararının ise 14.12.2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun; 399/2. maddesinde “Haksız ihtiyati tedbirden kaynaklanan tazminat davası, esas hakkındaki davanın karara bağlandığı mahkemede açılır.” hükmünün düzenlendiği, … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …Esas sayılı dosyasında verilen yetkisizlik kararının kesinleşmesi üzerine, dosyanın İstanbul Ticaret Mahkemelerine gönderildiği ve … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …sırasına kaydının yapıldığı, esas hakkındaki davanın karara bağlanacağı mahkemenin … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu anlaşıldığından, HMK’nın 399/2. maddesi uyarınca dosyanın … 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasına gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.” ibareleriyle dosyanın gönderilme nedeni açıklanmıştır.
Dava dosyasında mahkememizin görevli olup olmadığı ele alınmadan önce usule uygun olarak Mahkememize intikal etmiş bir dava dosyasının varlığı gerekir. Buna göre bir karara kesinleşme şerhi verilip verilmeyeceğinin takdiri karar veren mahkemeye ait olmakla birlikte dava dosyasının mahkemeye usulüne uygun olarak intikal edip etmediği ve görülebilir halde olup olmadığı, dava dosyası kendisine gönderilmiş olan Mahkemenin takdir yetkisi dahilindedir. O halde öncelikle bu husus ele alınacaktır.
6100 sayılı HMK m.399/f.2 hükmü “Haksız ihtiyati tedbirden kaynaklanan tazminat davası,esas hakkındaki davanın karara bağlandığı mahkemede açılır” düzenlemesini getirmiştir. Mevcut düzenleme,1086 HUMK’da karşılığı bulunmayan ve yeni bir düzenlemedir. Bu düzenleme ile kanun koyucu,tazminat davasının görüleceği mahkemeyi belirtmiş,kanun gerekçesinde açıklandığı üzere asıl davayı karara bağlayan mahkemenin,olaylara daha yakın ve onları daha kolay algılayacak durumda olduğu için incelemenin yalnızca o mahkemede yapılmasının daha uygun bulunduğu, tazminat davasının da bu mahkemece incelenmesinin öngörüldüğü açıklanmıştır. Bu suretle kanun koyucu,haksız olarak ihtiyati tedbirin uygulanmasından doğan zararın hangi mahkeme tarafından görüleceği noktasında görevli mahkemeyi de belirtmiştir.Kanun sistematiği açısından görev hususunun ilgili kısım ve bölümde gösterilmesi eleştirilebilir ise de bu durum sonuç itibariyle görevli mahkemeye ilişkin mevcut emredici düzenlemenin varlığını ortadan kaldırmamaktadır. Kanun koyucunun ön gördüğü normun bir tercih olduğu ise açıktır.Esasen “Her kanun normu, kanun koyucunun çarpışan menfaatler için biçtiği bir kıymetin ifadesidir. (Prof.Dr.E.Hirş)” (Mahkememizin 2015/1105E. 2019/430K.sayılı ilâmı)
Nitekim Yargıtay dairelerinin yerleşik uygulamasında da, 6100 sayılı HMK m.399/f.2 hükmü uyarınca haksız ihtiyati tedbirden kaynaklanan tazminat davasına, esas hakkındaki davayı karara bağlayan mahkemece bakılması ile ilgili ilk derece mahkemeleri tarafından görevsizlik kararı verilmekte, hatta bu nedenle Yargıtay bu kararların görevsizlik kararı niteliği olduğunu kabul etmek suretiyle yargı yerinin belirlenmesi amacına dönük olarak hüküm oluşturmaktadır. (Yargıtay 20. HD 2015/12368E. 2015/10518K.sayılı ilamı) Yargıtay uygulamasında yargı yeri belirlenmesinin ancak iki mahkeme arasında görevsizlik kararı verilmesi ve bu karar ile ilgili kanun yoluna başvurmaksızın kesinleşme olması halinde söz konusu olduğu dikkate alındığında, bu durum bile HMK m.399/f.2 hükmü çerçevesinde verilen kararın usul hukuku tekniği anlamında görevsizlik kararı niteliği bulunduğunu ortaya koymaktadır.
O halde Yargıtay uygulamaları ve kanun koyucunun açık gerekçeleri karşısında … 15.Asliye Hukuk Mahkemesinin…. …K.sayılı kararının usul hukuku tekniği anlamında “görevsizlik kararı” niteliğinde olduğu açıktır. Buna göre adı geçen görevsizlik kararı sonrası dava dosyasının mahkememize usule uygun intikal edip etmediği irdelenmelidir.
HMK.m.20 uyarınca görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine ve yapılan talep sonrası dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi gerekir. Elbette dosyaya yeni bakacak mahkemenin görevinin başlayabilmesi önceki görevsizlik kararının şeklen kesinleşmesi gerekir.Yargıtay Hukuk Genel Kurul kararlarında da belirtildiği üzere, kararı kesinleştiren tebligat bilgilendirici ve belgelendirici olup her aşamada ve re’sen ele alınması gereken veya en azından görevli mahkemece değerlendirmesi gereken usuli meseledir. O halde halihazırda bir görevsizlik kararı olduğu anlaşılmakla Yargıtay uygulaması da dikkate alınarak değerlendirme yapılmalıdır.
“Bilindiği üzere, görevsizlik kararı veren mahkeme bu kararında dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesine karar vermekle yetinir. Dava dosyasını kendiliğinden (re’sen) görevli mahkemeye gönderemez. Dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi ve davaya görevli mahkemede devam edilebilmesi için görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin kararı veren mahkemeye başvurarak dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir (HMK’nun 20. maddesi). İki haftalık süre hak düşürücü nitelikte olup, mahkemece re’sen gözetilir.
(….)Bilindiği üzere, mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin ve aynı zamanda dava şartı olması nedeniyle bir dava açıldığında mahkeme, görevli olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden (resen) inceler ve görevsiz olduğu kanısına varırsa, tarafların ileri sürüp sürmediğine bakmaksızın görevsizlik kararı verir.
Mahkemelerce görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi üzerine yapılacak işlemler ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 20. maddesinde düzenlenmiş ve anılan maddede;”(1) Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilir.
(2) Dosya kendisine gönderilen mahkeme, kendiliğinden taraflara davetiye gönderir.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu hükümdeki açık düzenleme uyarınca somut olayda olduğu üzere görevsizlik kararı veren mahkeme, görevsizlik kararında dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesine karar vermekle yetinir; dava dosyasını kendiliğinden görevli mahkemeye gönderemez. Dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilebilmesi ve o mahkemede davaya devam edilebilmesi için taraflardan birinin, iki hafta içerisinde görevsizlik kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir.
(…)
Ancak, görevsizlik kararından sonra görevli mahkemede davaya devam edilebilmesi için öncelikle görevsizlik kararının kesinleşmesi gerektiği açıktır. Nitekim, HMK’nın 20/1. maddesinde iki haftalık başvuru süresinin görevsizlik kararı verildiği anda kesin ise bu kararın tebliği tarihinden, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren başlayacağı hüküm altına alınmıştır.
O halde; öncelikle görevsizlik kararının davalıya usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek kesinleşmesinin sağlaması için dosyanın görevsizlik kararını veren mahkemeye iadesi ile kararın anılan mahkemece kesinleştirilmesi gerekmektedir. “(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı 2017/1-1237 E. 2019/453 K.sayılı ilamı)” Oysaki henüz görevsizlik kararı niteliğindeki … 15.Asliye Hukuk Mahkemesinin …E. …K.sayılı ilamın davalı asile usulüne uygun olarak tebliği dahi yapılmamıştır.
Somut olayda 6100 sayılı HMK m.399/f.2 hükmü çerçevesinde verilen kararın görevsizlik kararı niteliği olması karşısında kararın tebliğ edilmesi usulen zorunludur.
Bu durumda ortada usulüne uygun şekilde kesinleşmiş bir görevsizlik kararının varlığından söz etme olanağı bulunmamaktadır. Görevsizlik kararı kesinleşmediğinden görevli mahkemede davaya devam edilmesi de mümkün değildir.
Hal böyle olunca yukarıda atıf yapılan Yargıtay HGK ilamında da belirtilmiş olduğu üzere … 15.Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas … Karar sayılı ilamı görevsizlik kararı niteliğinde olduğundan dolayı öncelikle taraflara tebliğ olunması için dosyanın … 15.Asliye Ticaret Mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-… 15.Asliye Ticaret Mahkemesinin …Esas…Karar sayılı ilamı görevsizlik kararı niteliğinde olduğundan dolayı öncelikle taraflara tebliğ olunması için dosyanın … 15.Asliye Ticaret Mahkemesine iadesine,
2-AKABİNDE BU DOSYANIN … 15.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARAFINDAN HAZIRLANACAK ÜST YAZI İLE DOĞRUDAN MAHKEMEMİZ YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜNE TESLİMİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kararın niteliği gereği kesin olarak ve oy birliği ile karar verildi. 10/06/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip