Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/393 E. 2022/639 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/332
KARAR NO : 2022/637

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 05/05/2022
KARAR TARİHİ : 13/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan şirketin ihyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkilinin adı geçen şirket ile … Gümrük Müdürlüğü arasında görülen … 1. Vergi Mahkemesi’nin …, … sayılı dosyasına konu alacağın tahsilini teminen İdare aleyhinde … 3. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasına kayden icra takibi başlatıldığını, akabinde … Gümrük Müdürlüğü tarafından … 1. İcra Hukuk Mahkemesi nezdinde söz konusu takibin iptali talebiyle dava açıldığını, yapılan yargılama neticesinde anılan Mahkemenin 04/04/2018 tarihli ve …, … sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiş olduğunu, söz konusu karar gereği, gelir ve damga vergisi kesintileri yapılarak karşı tarafa 595,25 TL vekalet ücreti ödemesi yapılmış olduğunu, … Müdürlüğünün 20.04.2022 tarihli … sayılı yazısı ve .. 2.Vergi Mahkemesinin 10/03/2022 tarih ve …Esas-K: …ile E:…-K:… sayılı karar gereği olarak ve sonuç olarak alacaklarının tahsilatına yönelik işlemlerin icrası için terkin kararının iptali, … sicil numaralı… Ltd. Şti’nin ihyası ile yeniden sicile kaydını talep etmiştir.
Davalı sicil müdürlüğü vekili dilekçesinde; tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirket “tasfiye memuru”nda olduğunu, olağan tasfiye sürecinden kaynaklanan, tasfiye süreci eksik/erken sonuçlandıran tasfiye memurunun kusurundan dolayı Ticaret Sicili Müdürlüğünün sorumluluğunu bulunmamakta olduğunu, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmamış olduğunu, bu nedenle yargılama giderleri ve vekâlet ücretinden sorumlu tutulamayacağını, müvekkil yönünden davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı şirketin tasfiye memuruna bizzat tebligat yapıldığı, cevap sunmadığı, davayı inkar eder konumunda olduğu açıktır.
Taraflar arasındaki tartışma şirketin ihyasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
İhyası talep olunan şirketin ek tasfiyesi için açılan ihya davasında “… Ticaret Sicil Müdürlüğünün …Sicil Numarasında kayıtlı Tasfiye Halinde … Tic.Ltd.Şti’nin davacı idarenin işlemleri sonucu doğduğu iddia olunan kamu alacaklarının tebliği, kesinleştirilmesi ve tahsilat işlemlerinin gerçekleştirilmesi için “şirketin ihyasını talebinde bulunulduğu, şirketin TTK m.547 hükmüne göre tasfiye ve terkin işlemlerinin dava öncesi tamamlandığı, bu suretle tasfiyenin TTK m.547 hükmüne göre yapıldığı, halihazırda davacının iddia etmiş olduğu kamu alacağı ile ilgili daha önce yargısal makamlara başvuru yapıldığı, ancak şirketin kaydı nedeniyle usuli işlemlerin tamamlanamadığı, bu nedenle ihya davasının açıldığı tartışmasızdır.
Halihazırda davacı idarenin işlemleri sonucu doğduğu iddia olunan kamu alacakları ile ilgili değişik mahkemelerde farklı yargısal süreçlerin devam ettiği, bu alacakların ek tasfiyesi talep olunan şirket aleyhine tebliğ, kesinleştirilmesi ve tahsilat işlemlerinin gerçekleştirilmesi ile yine bu amaca yönelik yargısal ve idari makamlardaki iş ve işlemlerin dava tarihi itibariyle gerçekleştirilmesinin mümkün bulunmadığı, nitekim daha önce aynı davacının yine tasfiyesi talep olunan şirket ile ilgili … 5.ATM nezdinde daha önce de dava açtığı, İzmir Vergi Mahkemelerince ise davacı idarenin alacakları ile ilgili açmış olduğu davalarının ehliyet yönünden reddedildiği anlaşılmaktadır.
Halihazırda ek tasfiyesi talep olunan şirketin 6102 sayılı TTK gereği 2020 yılı itibariyle tasfiye ve terkin işleminin kayden yapıldığı, şirket tasfiyesinin tescil edilerek terkinin tamamlandığı, davacı idarenin 2020 yılı itibari ile ihyası istenen şirketten alacaklarıyla ilgili idari ve yargısal işlemlere başvurduğu, davacı idarenin adı geçen şirket ile ilgili iddia edilen kamu alacakları ile ilgili her türlü idari ve yargısal iş ve işlemlere başvurulabilmesi açısından şirketin ek tasfiyesi için başvuruda bulunmakta açık hukuki yararının bulunduğu tespit edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, tasfiye sonrasında ticaret sicilinden terkin edilen şirketin TTKm.547 hükmüne göre ek tasfiyesine ilişkin hükümden kaynaklanmaktadır.
Ek tasfiyesi talep olunan şirketin tasfiyesinin sona erdiği, yapılan ilan sonucunda şirketin kaydının terkin olduğu, bu durumun sicil kayıtlarıyla sabit olduğu, davacı idarece talep edilebilecek kamu alacaklarıyla ilgili idari ve yargısal yollara başvurabilmelerinin şirketin terkin kaydı nedeni karşısında mümkün bulunmadığı ise açıktır.
6102 sayılı TTK’ nın ”Ek tasfiye” başlıklı m.547 hükmü: Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir. ” şeklindedir.
Mahkememiz görevli ve yetkili olup davacı ise ek tasfiyesi talep olunan şirket ile ilgili kurumlarına ait kamu alacaklarının tahsilini talep etmekte aynı zamanda hukuki yararı bulunan ve aktif sıfat sahibi konumundadır.
Somut olayda ek tasfiyesi istenen şirketin tasfiyesi sonucunda kayden ve 2020 tarihi itibariyle terkin olduğu halde halihazırda terkin olan bu şirket aleyhine tahakkuk ettirilen kamu alacakları ile ilgili idari ve yarısal iş ve işlemlerin dava tarihi itibariyle yapılamadığı, terkin olan şirket açısından tasfiyenin bu durumda tam ve eksiksiz olarak sağlanmadığı sabittir. Ek tasfiyesi talep olunan şirketten talep edilen kamu alacaklarıyla ilgili idari ve yargısal tüm süreçler ile ilgili işlemler yapılmaksızın 6102 sayılı TTK anlamında tasfiye işleminin tamamlanmış olduğu kabul edilemez. Kaldı ki söz konusu kamu alacağının tahsiline yönelik olarak ek tasfiye talebinin kabul olunmaması, davacının etkin hak arama hürriyetini ve buna bağlı olarak adil yargılanma hakkının açık ihlali sonucunu doğuracaktır. Bu nedenlerle şirketin ek tasfiye suretiyle ihyasına dair karar verilmesi zorunluluk arz etmektedir.
Yapılan açıklamalar karşısında davacının … Ticaret Sicil Müdürlüğü ile tasfiye memuru …aleyhine açmış olduğu davanın kabulüne, davada ihyası talep olunan “Tasfiye Halinde … Şirketi yönünden “davacı idarenin işlemleri sonucu doğduğu iddia olunan kamu alacaklarının adı geçen şirket aleyhine tebliği, kesinleştirilmesi ve her türlü tahsilat işlemlerinin gerçekleştirilmesi açısından ve bu işlemlerin gerçekleştirilmesine yönelik her türlü yargısal ve idari resmi ve özel kurumlar nezdinde bu amaca yönelik her türlü iş ve işlemlerin gerçekleştirilebilmesi” açısından … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı “Tasfiye Halinde … Limited Şirketi”nin ek tasfiye suretiyle ihyasına, adı geçen şirketin en son tasfiye memuru gözüken …’nin ihya edilen şirkete münferit ve yetkili tasfiye memuru olarak atanmasına, tasfiye memurunun mevcut sıfatı karşısında ücret takdirine yer olmadığına, kararın bir örneğinin ticaret sicil müdürlüğüne gönderilmesine ve ilanına dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının … Ticaret Sicil Müdürlüğü ile tasfiye memuru …aleyhine açmış olduğu davanın kabulüne,
Davada ihyası talep olunan “Tasfiye Halinde … Limited Şirketi yönünden “davacı idarenin işlemleri sonucu doğduğu iddia olunan kamu alacaklarının adı geçen şirket aleyhine tebliği, kesinleştirilmesi ve her türlü tahsilat işlemlerinin gerçekleştirilmesi açısından ve bu işlemlerin gerçekleştirilmesine yönelik her türlü yargısal ve idari resmi ve özel kurumlar nezdinde bu amaca yönelik her türlü iş ve işlemlerin gerçekleştirilebilmesi açısından … Ticaret Sicil Müdürlüğünün …- sicil numarasında kayıtlı “Tasfiye Halinde … Şirketi ” nin ek tasfiye suretiyle ihyasına,
Adı geçen şirketin en son tasfiye memuru gözüken …’nin ihya edilen şirkete münferit ve yetkili tasfiye memuru olarak atanmasına,
Tasfiye memurunun mevcut sıfatı karşısında ücret takdirine yer olmadığına,
Kararın bir örneğinin ticaret sicil müdürlüğüne gönderilmesine ve ilanına,
2-Davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvuru harcı toplamı olan 161,40TL harcın davalı tasfiye mumurundan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından harcanan 187,50 TL posta ve tebligat ücretinin davalı tasfiye memurundan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı tasfiye memurundan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-… Ticaret Sicil Müdürlüğü yasal hasım olduğundan bu davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı diğer davalıların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK.341.maddesi uyarınca İstanbul BAM nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle oy birliği ile karar verildi.13/10/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip