Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/370 E. 2022/398 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/370
KARAR NO :2022/398

DAVA:Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ:11/05/2022
KARAR TARİHİ:18/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan konkordato davasının ….sayılı dosyasında yapılan ayırma sonucunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; İİK m.285 ve devamı maddeleri gereğince, konkordato taleplerinin kabulü ile öncelikle davacılar hakkında tensiben üç ay geçici mühlet kararı ile birlikte İİK m.287 ve m.294 gereğince ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve ihtiyati tedbir kararlarının aynen devamı ile yargılama sonrası kesin mühlet kararı verilmesini, yargılama neticesinde konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava İİK m.285 vd.hükümlerinden kaynaklanan adi konkordatoya ilişkindir.
Bilindiği üzere kesin yetki 6100 sayılı HMK m.114 hükmü uyarınca dava şartı niteliğinde olup öncelikle bu hususun ele alınması, buna göre diğer işlemlerin halli gerekir. Bu nedenle şirket yanında ve ayrıca gerçek kişi aleyhine açılan Mahkememizin ….sayılı dosyasında ayırma kararı verilmiş olup yeni numara ise ….sayılı dosya olmuştur.
Konkordato davalarında yetkili mahkeme; iflasa tabi borçlu için 154’üncü maddenin birinci veya ikinci fıkralarında yazılı yerdeki, iflasa tabi olmayan borçlu için yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesidir.
Bu noktada davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı olduğu gözetildiğinde herbir davacı açısından dava şartının ayrı ayrı takdir ve değerlendirilmesi gerekir. Bilindiği üzere dava açılmasının usul hukuku açısından doğan sonuçlarından biri, her davanın dava açıldığı tarihteki durumuna göre dava şartlarının takdir edilmesidir.

Bu çerçevede davacı gerçek kişinin, davanın açıldığı tarih itibariyle yerleşim yerinin kayden “…/İSTANBUL”olduğu, esasen davacı gerçek kişinin yerleşim yerinin dava tarihi itibariyle başka bir yer olduğu noktasında da dosyada başkaca bir veri bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda dava tarihi itibariyle davacının yerleşim yeri olan … Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğu kabul edilmelidir. Öte yandan davanın açıldığı tarihten öncesi dahi davacı gerçek kişinin “…/İSTANBUL” olarak kaydı karşısında bu yerin mahkememizin yetki alanı dışında bulunduğu ve bu nedenle mahkememizin yetkili olmadığı anlaşılmaktadır. Zira önemli olan dava tarihindeki yerleşim yeri adresidir.
Kaldı ki Mahkememizin halihazırdaki başkanı tarafından 2021 yılında yapılan talep üzerine toplanan İstanbul BAM Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunca yapılan başvuru sonucunda Yargıtay 6.HD oluşturmuş olduğu 2021/4808E.2021/1790K.sayılı ilamında;
“İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu kararında belirtildiği üzere konkordato talebi üzerine kesin yetki kuraları gereğince talebin ileri sürüldüğü mahkemenin yetkisizlik nedeniyle davayı usulden reddetmesi halinde, dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesi bakımından HMK’nın 24 ve 26’ncı maddelerindeki ilkeler de gözetilerek, HMK’nın 20’inci maddesindeki yasal düzenleme açısından çekişmesiz yargı işleri bakımından aksine bir hüküm öngörülmediği gibi konkordato talebinin hukuk niteliği de gözönünde bulundurulduğunda, kesin yetki kuralı nedeniyle davanın usulden reddi kararıyla birlikte dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye talep halinde gönderilmesine karar verilmesi gerekmektedir.
Bir başka uyuşmazlık konusu da, mahkemece yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, konkordato tedbirlerinin kaldırılmasına karar verilip verilemeyeceğidir. Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere konkordato talebi, klasik anlamda bir dava olmayıp, İİK’nın 285 ve 286’ncı maddelerine göre, gerekli belgeler, görevli ve yetkili mahkemeye eksiksiz olarak sunulmadan İİK’nın 287’nci maddesindeki geçici mühlet kararı verilerek yasada öngörülen muhafaza tedbirleri ve geçici hukuki koruma tedbirlerinin alınması mümkün değildir. Bu konuda karar vermeye yetkili ve görevli mahkeme, İİK’nın 285’inci maddesine göre iflâsa tâbi olan borçlu için İİK’nın 154’üncü maddesinin 1’inci ve 2’inci fıkralarında yazılı yerdeki (borçlunun muamele merkezi), iflâsa tâbi olmayan borçlu için yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesidir. Bu düzenleme, HMK’nın 390/1’inci maddesindeki ihtiyati tedbir hakkında, ancak, asıl davanın görüldüğü mahkemede karar verileceğine ilişkin düzenleme ile paralel bir düzenlemedir.
(…)
Ayrıca konkordato talebinin incelenmesi aşamasında kanun koyucu, çok kısa ve kesin süreler öngörmüştür. Kanun koyucunun amacı konkordato sürecini bir an önce sonuçlandırmaktır. Konkordato uyuşmazlıklarında mahkemelerin yetkisi kanun koyucu tarafından kesin yetki olarak belirlenmiş olmasına rağmen yetkisiz mahkemenin bu durumunu gözeterek vermemesi gereken ihtiyati tedbirleri kaldırmaması, yetkisizlik kararına karşı kanun yollarına başvurulması halinde süreci uzatacak, alacaklıları mağdur edecek, borçluya kanunun tanıdığı sürelerin çok üzerinde bir hukukî koruma sağlayacaktır. Bu durumun kanun koyucunun konkordato sürecindeki amacına uygun olmadığı açıktır.
Bu nedenlerle, kesin yetki nedeniyle davanın usulden reddi kararıyla birlikte alınan konkordato tedbirlerinin de kaldırılması gerekmektedir. Zira kararın tebliği, kesinleşmesi, yetkili mahkemeye gönderilmesi, talepte bulunmanın geciktirilmesi gibi usulî işlemlerin alacağı zamanın, konkordato talebinde yasa ile belirlenen kesin süreleri bertaraf edeceğinin gözönünde bulundurulması gerekir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle konkordato talebi üzerine, HMK’nın 114/1-ç ve 115/2’nci maddeleri gereği, kesin yetki dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi durumunda, mahkemece, HMK’nın 20’nci maddesinde belirtilen sürede talep olması hâlinde, dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi ve İİK’nın 287’inci maddesi gereği konkordatoya yönelik alınan tedbir kararlarının re’sen kaldırılmasına karar verilmesi gerekli olup, bölge adliye mahkemesi hukuk daireleri arasındaki uyuşmazlığın bu şekilde giderilmesine karar verilmiştir.
Ayrıca konkordato talebinin incelenmesi aşamasında kanun koyucu, çok kısa ve kesin süreler öngörmüştür. Kanun koyucunun amacı konkordato sürecini bir an önce sonuçlandırmaktır. Konkordato uyuşmazlıklarında mahkemelerin yetkisi kanun koyucu tarafından kesin yetki olarak belirlenmiş olmasına rağmen yetkisiz mahkemenin bu durumunu gözeterek vermemesi gereken ihtiyati tedbirleri kaldırmaması, yetkisizlik kararına karşı kanun yollarına başvurulması halinde süreci uzatacak, alacaklıları mağdur edecek, borçluya kanunun tanıdığı sürelerin çok üzerinde bir hukukî koruma sağlayacaktır. Bu durumun kanun koyucunun konkordato sürecindeki amacına uygun olmadığı açıktır. Bu nedenlerle, kesin yetki nedeniyle davanın usulden reddi kararıyla birlikte alınan konkordato tedbirlerinin de kaldırılması gerekmektedir. Zira kararın tebliği, kesinleşmesi, yetkili mahkemeye gönderilmesi, talepte bulunmanın geciktirilmesi gibi usulî işlemlerin alacağı zamanın, konkordato talebinde yasa ile belirlenen kesin süreleri bertaraf edeceğinin gözönünde bulundurulması gerekir. Yukarıda açıklanan nedenlerle konkordato talebi üzerine, HMK’nın 114/1-ç ve 115/2’nci maddeleri gereği, kesin yetki dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi durumunda, mahkemece, HMK’nın 20’nci maddesinde belirtilen sürede talep olması hâlinde, dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi ve İİK’nın 287’inci maddesi gereği konkordatoya yönelik alınan tedbir kararlarının re’sen kaldırılmasına karar verilmesi gerekli olup, bölge adliye mahkemesi hukuk daireleri arasındaki uyuşmazlığın bu şekilde giderilmesine karar verilmiştir” şeklinde gerekçe açıklamıştır. Bu gerekçe karşısında kesin yetki nedeniyle davanın usulden reddi yanında ve ayrıca tedbirin kaldırılması dahi gerekir ise de, somut olayda kesin yetki hususu ele alınacağından dolayı verilmiş herhangi bir tedbir esasen bulunmamaktadır. Ne var ki dosyanın talep halinde yetkili ticaret mahkemesine gönderilmesine dair kararın açıklanan gerekçe karşısında hüküm fıkrasında yazılması gerekir.
Yapılan açıklamalar karşısında, davacı …’nin açmış olduğu davanın, HMK m.114/f.1 bend (ç) hükmü ve HMK m.115/f.2 hükmü uyarınca kesin yetkiye ilişkin dava şartı yokluğundan ve usulden reddine, kararın kesinleşmesinden sonra yasal süresi içinde dosyanın talep halinde yetkili … Asliye Ticaret Mahkemesine (1.,2.,3.) gönderilmesine, karara karşı kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren iki hafta içinde; süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleştirilmiş ise kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurarak dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesine, başka mahkemede davaya devam edilmesi söz konusu olmadığında dava hakkında açılmamış sayılma kararı verilerek davacının yargılama giderlerine mahkum edileceğinin ihtarına, HMK 331/2 maddesi uyarınca davaya başka bir mahkemede devam olunacağından yargılama giderlerine bu aşamada hükmedilmemesine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda yazılan nedenlerle;
1-Davacı …’nin açmış olduğu davanın, HMK m.114/f.1 bend (ç) hükmü ve HMK m.115/f.2 hükmü uyarınca kesin yetkiye ilişkin dava şartı yokluğundan ve usulden reddine,
2-Kararın kesinleşmesinden sonra yasal süresi içinde dosyanın talep halinde yetkili … Asliye Ticaret Mahkemesine (1.,2.,3.) gönderilmesine,
3-Karara karşı kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren iki hafta içinde; süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleştirilmiş ise kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurarak dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesine,
4-Başka mahkemede davaya devam edilmesi söz konusu olmadığında dava hakkında açılmamış sayılma kararı verilerek davacının yargılama giderlerine mahkum edileceğinin ihtarına,
5-HMK 331/2 maddesi uyarınca davaya başka bir mahkemede devam olunacağından yargılama giderlerine bu aşamada hükmedilmemesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde İstanbul BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.18/05/2022

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …