Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/367 E. 2022/406 K. 23.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/367 Esas
KARAR NO : 2022/406

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 28/08/2019
KARAR TARİHİ : 23/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından … plakalı aracın ZMSS poliçesi kapsamında 22/08/2017-22/08/2018 tarihleri arası dönem için sigortalandığını, 25/02/2018 tarihinde sigortalı araç sürücüsünün … ilçesi sınırlarında seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybederek zincirleme trafik kazası meydana gelmesine neden olduğunu, kaza sonrası tutulan kaza tutanağında sigortalı araç sürücüsünün kaza nedeni ile kusurlu bulunduğunu, sigortalı aracın sürücüsünün kaza sonrası olay yerini terk ettiğinden sürücünün kimliğinin tespit edilemediğini, kaza sonucu … plakalı araçta oluşan maddi hasarın müvekkil şirket tarafından karşılanmış olduğunu, ayrıca araçta oluşan değer kaybı nedeni ile müvekkil şirketin 05.12.2018 tarihinde 4.050,44-TL tazminat ödediğini, 6102 sayılı TTK 1472- 1481 maddeleri uyarınca müvekkil şirketin ödemiş olduğu sigorta bedelini davalı sigortalıdan rücuan talep etme hakkına sahip olduğu, sigortalı araç sürücüsünün poliçe şartlarına aykırı şekilde olay yerini terk etmiş olduğunu, bu durum nedeniyle sigortalıya rücu şartlarının gerçekleşmiş olduğunu, ödeme yapılmaması üzerine … 24. İcra Müdürlüğü’nün …E. Sayılı icra dosyası ile icra takibi başlatıldığı, icra takibine karşı yapılan itirazın iptali için iş bu davanın açıldığı, davalının … 24. İcra Müdürlüğünün …esas sayılı dosyası yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkile ait … plakalı araç sürücüsünün 25.02.2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasında …plakalı araçta oluşan hasar sonrasında oluşan değer kaybı sebebiyle ödenen bedelin rücuan tazmini için icra takibi başlatıldığını, müvekkil tarafından itirazın süresinde yapıldığını, aracın kazadan çok önce … tarafından işletilen … adlı işletmeye kira sözleşmesi gereğince kiralanmış olduğunu, bu kişi tarafından da … adlı şahsa kiralandığı sırada kazanın oluştuğunu, müvekkilinin 2918 sayılı KTK’nda belirtilen usul ve esaslara göre işleten ya da istihdam eden sıfatının olmadığını, kaza nedeniyle bir kusur ve sorumluluğu da bulunmadığını, bu nedenle davanın araç kiralama firması sahibi …’in …’deki adresine ihbar edilmesini, aracı kaza sırasında kullanan kiralayan sürücü …’in …adresine ihbar edilmesini, dava dilekçesinde iddia edildiği şekilde olayda sürücünün kaza mahallini bırakıp gitmesinin gerçek bir durum olmadığını, davacı tarafın bu konudaki beyanlarının gerçeğe uygun olmadığını, kazaya karışan …plakalı araçta oluşan maddi hasarların ödendiğini, davacı sigorta şirketi tarafından müvekkili aleyhine … 2. ATM … E. Sayılı dava dosyasının açıldığını ve yargılamanın halen devam ettiğini, bu şekilde tarafları aynı olan dava dosyalarının birleştirilmesine karar verilmesini, dava dilekçesinde iddia edilenin aksine müvekkilinin kazada kusurunun bulunmadığını bundan dolayı bu davanın reddine karar verilmesini ve davacının alacak tutarının %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkumiyetine, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe
Dava dosyası … 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 03/03/2021 gün … Esas, .. Karar sayılı kararı ile davaya konu kazanın aynı olduğu aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunması sebebi ile mahkememizin 2020/502 E.sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği anlaşıldı.
Dava dosyası … 6. Tüketici Mahkemesi’nin 16/07/2020 gün …Esas, …Karar sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize tevzi edilmiş olmakla, mahkememiz esasının 2020/502 Esas sırasına kaydı yapılan 2020/502 E.sayılı dosyasında 17/05/2022 tarihli duruşma tutanağının 4 nolu ara kararı gereğince; Birleşen dava dosyası yönünden (önceki esas … 4. Asliye Ticaret Mahkemesi …Esas) mahkememize görevsizlik kararı ile gelmediği de gözetilerek, birleşen dava dosyası yönünden dosyanın yargı yeri belirlenmesine bu aşamada tabi olamayacağı ve kanun yolu incelemesinin farklı mercilerce yapılması gerekebileceği de gözetilerek, ”Birleşen dava dosyası yönünden (önceki esas … 4. Asliye Ticaret Mahkemesi …Esas) mahkememizin görevli olup olmadığının tespiti için iş bu dava dosyasından tefrik kararı verilmesine, tefrik edilen dosyanın mahkememizin son esasından sonra numara almak kaydı ile mahkememiz esasına kaydedilmesine, sair hususların tefrik edilen dava dosyası içeriğinden değerlendirilmesine” karar verildiği görülmektedir.
Mahkememizce yukarıdaki gerekçe ile tefrik kararı verilen dava dosyası mahkememizin yukarıda esasına kaydedilerek değerlendirme yapılmıştır.
Davacı sigorta şirketi, davalı sigortalı adına kayıtlı araç sürüücüsünün meydana gelen kaza sonrasında olay yerini terk ettiğinden sözleşmeye dayalı olarak, üçüncü kişiye ödediği hasar bedelinin rücuen tahsilini istemiştir.
Bu itibarla, öncelikle görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğunun tespit edilmesi, başka bir anlatımla somut olay bakımından Mahkememizin görevli olup olmadığının değerlendirilmesi zorunludur.
6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir.Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların ticaret mahkemelerince karara bağlanması esası getirilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar,
6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Davacı sigorta şirketi, davalı sigortalı adına kayıtlı araç sürüücüsünün meydana gelen kaza sonrasında olay yerini terk ettiğinden sözleşmeye dayalı olarak, üçüncü kişiye ödediği hasar bedelinin rücuen tahsili istemine ilişkin olduğundan taraflar arasında bir sigorta sözleşmesinin bulunduğu açıktır.
Davalının tacir vasfı olup olmadığının tetkiki için … Vergi Dairesi Müdürlüğüne müzekkere yazılırak davalı … (T.C:…)’ ın 2017-2018 yıllarında işletme defteri performans bilgilerine göre, erçek kişi olarak birinci sınıf tacir olup olmadığı, esnaf olup olmadığı, bilanço usulüne göre defter tutup tutmadığının araştırılması, 21.07.2007 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 2007/12362 sayılı BKK. Uyarınca esnaf sınırını aşıp aşmadığının tespiti bakımından, bu yıllarda verdiği Gelir Vergisi Beyannamesi, eki gelir tablosu ve performans bilgilerinin gönderilmesi ve bu bilgilere göre VUK 171/1 ve 3 no.lu bentlerde ilgili yıl için belirlenen nakdi limitin yarısını, 171/2 no.lu bentte belirlenen nakdi limitin tamamını, ilgili yıl yıllık gayrisafi iş hasılatı tutarı yönünden aşıp aşmadığının araştırılarak mahkememize bilgi verilmesinin istenilmiş; Vergi Dairesi yazı cevabına göre davalı gerçek kişinin kaza tarihi itibariyle gayrimenkul sermaye iradı kapsamında mükellef olduğu, bilanço veya işletme hesabına göre defter tutmayıp tacir vasfının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bu kapsamda benzer nitelikteki uyuşmazlıklarda yüksek mahkemelerce verilen içtihatların tetkiki yoluna gidilerek yapılan incelemede;
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 2018/2669 Esas, 2020/3503 Karar sayılı ilamında “…Somut olayda, davalı sigortacı nezdinde zmms poliçesi ile sigortalı bulunan aracının karıştığı kazada nedeni ile 3. ödenen ve sigortalısına rücu edilen maddi tazminatının isdirdatı istenmektedir. Sigortalı aracın ruhsat bilgisinde işletenin davacı … olduğu, aracın hususi oto olduğu görülmekle, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun uyarınca, tüketici mahkemeleri, sigorta sözleşmesinin tarafları arasındaki ve taraflardan birinin tüketici olduğu uyuşmazlıklarda görevli olmakla ilk derece mahkemesince Tüketici Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi gerekirken esastan karar verilmesi doğru olmamıştır….”;
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesinin 2017/1833 Esas, 2017/1868 Karar sayılı ilamında “…6502 sayılı Kanunun; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamaların tüketici mahkemelerinde çözümünü öngören 73. maddesi hükmü ile, “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile diğer kanunlarda düzenleme olması bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğini” düzenleyen 83/2. maddesinin açık hükmü nedeniyle somut uyuşmazlığa bakma görevi tüketici mahkemelerinin görev alanına girmiştir.
Somut olayda, uyuşmazlığın sigorta şirketi tarafından ödenen maddi tazminatın, zararın teminat dışı kalması sebebiyle sigorta poliçesinin tarafı olan kendi sigortalısından tahsiline ilişkin olması nedeniyle dava tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3, 73/1 ve 83/2. maddeleri uyarınca davanın tüketici mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. ….”;
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 2021/1216 Esas, 2021/1510 Karar sayılı ilamında “…Somut olayda, davacı sigorta şirketinin dava dışı 3. şahıs için ödediği hasar tazminatını davalı sigortalıdan tazmini istenmekte olup, sigortalı araç hususi araç olduğu gibi maliki de gerçek kişidir. Dava 28/01/2021 tarihinde, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun yürürlüğe girdikten sonra açılmıştır. Bu nedenle açılan davada Tüketici Mahkemesi görevli olduğundan, yerel mahkemece Tüketici Mahkemesi’nin görevli olduğu belirtilerek, görevsizlik kararı verilip dosyanın Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi doğru görülmemiştir…”;
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 2019/1202 Esas, 2021/919 Karar sayılı ilamında “…Somut olayda, davacı sigorta şirketine ZMMS sigortası bulunan aracın karıştığı kaza sebebi ile dava dışı 3. kişilere ödenen tazminatın aracı kullanan sürücünün alkollü olması sebebi ile rücuen tahsiline karar verilmesi talep edilmektedir. Sigortalı araç hususi nitelikte araçtır. Bu durumda davalı sigortalı, 6502 sayılı Kanun’un 3.maddesinin k bendi kapsamında tüketici; sigortalı ile davacı arasındaki sigorta sözleşmesi ise aynı Kanun’un 3.maddesinin l bendi gereğince tüketici işlemidir. Bu durumda uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. ….”; şeklinde tespit ve değerlendirmelerde bulunulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 2022/608 Esas, 2022/566 Karar sayılı ilamında “…6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevlidir.
Somut olayda, davacı … Sigortaya A.Ş.’ye zmss sigortası bulunan davalıya ait aracın karıştığı kaza sebebi ile dava dışı 3. kişiye ödenen hasar bedelinin davalının kaza sırasında alkollü olması sebebi ile rücuen tahsiline karar verilmesi talep edilmektedir. Davalı sigortalı, 6502 sayılı Kanun’un 3.maddesinin k bendi kapsamında tüketici; sigortalı ile davacı arasındaki sigorta sözleşmesi ise aynı Kanun’un 3.maddesinin l bendi gereğince tüketici işlemidir. Bu durumda uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir…”; şeklinde tespit ve değerlendirmelerde bulunulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 2019/2260 Esas, 2021/1994 Karar sayılı ilamında “..Somut olayda, davacı Sigorta şirketi, zmss sigortası bulunan aracın karıştığı kaza sebebi ile dava dışı 3. kişiye ödenen tazminatın kaza anında sigortalı aracı kullanan sürücünün muhtemelen alkollü yada ehliyetsiz olması sebebi ile rücuen tahsiline karar verilmesi talep edilmektedir. Sigortalı aracın hususi niteliktedir. Bu durumda davalı sigortalı, 6502 sayılı Kanun’un 3.maddesinin k bendi kapsamında tüketici; sigortalı ile davacı arasındaki sigorta sözleşmesi ise aynı Kanun’un 3.maddesinin l bendi gereğince tüketici işlemidir. Bu durumda uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir..”; şeklinde tespit ve değerlendirmelerde bulunulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 2019/854 Esas, 2021/758 Karar sayılı ilamında “..Somut olayda, davacı Sigorta şirketi, zmss sigortası bulunan aracın karıştığı kaza sebebi ile dava dışı 3. kişiye ödenen tazminatın kaza anında sigortalı aracı kullanan sürücünün muhtemelen alkollü yada ehliyetsiz olması sebebi ile rücuen tahsiline karar verilmesi talep edilmektedir. Sigortalı aracın hususi niteliktedir. Bu durumda davalı sigortalı, 6502 sayılı Kanun’un 3.maddesinin k bendi kapsamında tüketici; sigortalı ile davacı arasındaki sigorta sözleşmesi ise aynı Kanun’un 3.maddesinin l bendi gereğince tüketici işlemidir. Bu durumda uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir..”; şeklinde tespit ve değerlendirmelerde bulunulmuştur.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/k bendinde ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi “tüketici”, 3/ı bendinde ise mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem “tüketici işlemi” olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. Bu haliyle davanın, zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında sigorta şirketi tarafından ödenen tazminatın, olay yeri terk sebebiyle sigortalıdan tahsili talebine yönelik niteliği de gözetilerek, davalı gerçek kişinin tacir vasfı olmadığı, dosyada mevcut ruhsat kaydına göre sigortalı, dava konusu aracın kullanım amacının hususi olduğu, sigortalı davalı tüketici, taraflar arasındaki sigorta sözleşmesi de tüketici işlemi sayılmakla davaya bakmakla tüketici mahkemesi görevli anlaşılmakla, dava tarihi itibariyle yürürlükte olan TKHK kapsamında kalan uyuşmazlık hakkında Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle aşağıdaki şekilde hüküm vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-HMK 114/1-c ve HMK 115/2 madde hükümleri uyarınca mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın USULDEN REDDİNE, görevli mahkemenin TÜKETİCİ MAHKEMESİ olduğunun tespitine,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde talep halinde dosyanın görevli İSTANBUL (NÖBETÇİ) TÜKETİCİ MAHKEMESİ’ne gönderilmesine,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde görevli mahkemeye gönderme talebinde bulunulmaması durumunda HMK. 20. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-6100 sayılı HMK. 331/2. maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu karar verildi. 23/05/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır