Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/363 E. 2022/859 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/21 Esas
KARAR NO : 2022/861

DAVA : Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi)
DAVA TARİHİ : 05/01/2022
KARAR TARİHİ : 21/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilleri aleyhine davalı tarafından Merkezi Takip Sistemi aracılığıyla … Esas sayılı dosya üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, müvekkillerinin dava konu ödeme emrini tebliğ almadıkları için takibe itiraz edemedikleri, müvekkilleri aleyhine başlatılan takibin açıkça usule aykırı olduğu gibi, icra takibine konu alacakların hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığı, müvekkillerinin böyle bir borcu bulunmadığı, takibe dayanak olarak … sözleşme hesap nolu abonelik sözleşmesi çerçevesinde tahakkuk ettirildiği, ilgili faturanın dayanağı taşınmazın ise … Sitesinde işyeri olduğu, müvekkillerinin miras bırakanının 1998 yılında vefat etmesi üzerine kendilerine intikal ettiği, akabinde müvekkilleri ve diğer mirasçılar tarafından 2004 yılında satıldığı, huzurdaki davanın konusu olan icra takibine konu takip dayanağı belgede 1999-2004 arası tahakkuk eden elektrik borcu gösterildiği, belirtilen dönemde abonelik sözlemesinin tarafının müvekkilleri olmadığı gibi alacağın zamanaşımına uğradığını, dava konusu ihtilafta uygulanacak zamanaşımı süresinin BK.146 maddesi gereğince 10 yıl olduğu, alacak zamanaşımına uğradığından başlatılan takibin hukuka aykırı olduğu, takibe dayanak abonelik sözleşmesinin olduğu gayrimenkul 2004 yılında mirasçılar tarafından satıldığı için, 2004 yılı sonrasında fatura ödemelerinin başka şahıslarca yapıldığı da banka kayıtlarından açıkça görüleceği, müvekkillerinin sözleşmenin tarafı olmaya yönelik herhangi bir beyanları olmadığı gibi, zamanaşımına uğramış bu borçtan sorumlu tutulmalarınında mümkün olmayacağı, başlatılan icra takibi haksız ve hukuka aykırı olup durdurulması gerektiği, takip dayanağı faturanın müvekkillerine tebliğ edilmediği, alacaklı tarafından talep edilen faiz oranını kabul etmedikleri, icra takibi sonrasında, yıllık %24 oranında faiz istendiği, bu oranın fahiş bir oran olduğu, takip dayanağı faturanın tebliğ edilmediği için ana paraya faiz işletilemeyeceği, takip öncesinde tahakkuk ettirilen asıl alacağa hangi oranda faiz işletildiğininde belli olmadığı, tahakkuk ettirilen asıl alacak miktarı takip dayanağı belgede 2.882,78 TL olarak hesaplanabilir iken, takip alacağı olan 19.393.61 TL’nin neye göre hesaplandığınında anlaşılmadığı, alacaklı tarafından talep edilen faiz oranı ve faiz miktarınında hukuka aykırı olduğu, açıklandığı üzere müvekkilleri hakkında merkezi takip sistemi üzerinden başlatılan … Esas sayılı icra takibine itiraz edemediği için müvekkillerinin evine ve arabasına haciz konulduğu, müvekkillerinin daha fazla zarara uğramaması ve telafisi güç imkansız zararların ortaya çıkmaması için öncelikle teminatsız ve Mahkemece uygun görülecek bir teminat karşılığında takibin durdurulmasına karar verilmesini, davanın kabul edilerek, müvekkillerinin davalı şirkete borçlu olmadığının tespitine, müvekkillerinin daha fazla zarara uğramaması için öncelikle teminatsız veya uygun görülecek bir teminat karşılığında takibin durdurularak ihtiyati tedbire karar verilmesini, … Esas sayılı icra takibinin iptal edilerek, alacağın %20’sinden az olmamak üzere davalının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil tarafından borçlu aleyhine elektrik kullanım bedelinin tahsili için … Esas sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, sonra bu dosyanın kapanarak … Abonelik Sözleşmeleri İcra Dairesi … Esas sayılı dosyası ile icra takibinin devam ettiği, abonelik sözleşmesi bulunduğundan kullanılan elektriğe ait elektrik faturalarının ödenmemesi sebebiyle icra takibi başlatıldığı, bu sebeple borçlu olmadığı sebebiyle davacının açtığı menfi tespit davasında, uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkeme tüketici mahkemeleri olduğu, davacının dava dilekçesinde, dolayısıyla davalı kurum ile arasında abonelik sözleşmesi bulunduğunu beyan ettiği, davacının icra takibinin başlamasından sonra bu davayı açmasında ve icra takibinin durdurulması talebinde, icra işlemlerini sürüncemede bırakmak için davayı açtığı, yine icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında, kanunun açık hükmü gereği, ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği, açıklanan nedenlerle, öncelikle dava dilekçesinde belirtilmiş olan haksız ve mesnetsiz itirazların ve davanın reddine, borçlu hakkında icra inkar tazminatına hükmedilmesine, her türlü yargılama gideri ve ücret-i vekaletin davacı-borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… Abonelik Sözleşmeleri İcra Dairesi …Esas ( Eski … Esas) sayılı takip dosyası, mirasçılık belgesi, tapu kayıtları, banka kayıtları, elektrik faturaları celp edilmiş, incelenmiştir.
Dava, abonelik sözleşmesi kapsamında elektrik tüketim bedelinden kaynaklanan fatura alacaklarının tahsili için başlatılan icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, davalı vekili cevap dilekçesinde görev itirazında bulunmuştur. Ancak, davalı şirketten celp edilen abonelik sözleşmesi ile icra takibine konu faturalar incelendiğinde davacıların murisi … ile davalı şirket arasında akdedilen abonelik sözleşmesinin ticari abonelik sözleşmesi olduğu, nitekim sözleşmede iş yeri için elektrik abonelik sözleşmesinin akdedildiği ve iş yeri adresinin de gösterildiği, öte yandan davalı şirket tarafından düzenlenen faturalarda abonenin “Ticarethane” olduğunun belirtilmesi karşısında Asliye Ticaret Mahkemelerinin / Mahkememizin somut uyuşmazlık bakımından görevli olduğu anlaşılmakla, davalının görevli mahkemeye yönelik itirazları kabul edilmemiştir.
Davacılar …, … ve …’ ün, … 5. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı mirasçılık belgesine göre muris … (1924 d’lu) mirasçıları oldukları anlaşılmıştır.
Davacıların murisi … ile davalı … A.Ş. arasında 13/09/1993 tarihli elektrik abonelik sözleşmesi akdedilmiştir. Dosyaya ibraz edilen mirasçılık belgesinden davacıların murisinin 1997 yılında vefat ettiği, davalı şirketin murisin vefatı üzerine ödenmeyen elektrik tüketim bedelinden kaynaklanan fatura alacakları sebebiyle murisin mirasçıları hakkında icra takibinde bulunduğu görülmüştür.
… Abonelik Sözleşmeleri İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında alacaklının davalı …A.Ş., borçluların davacılar …, … ve … ile dava dışı …,…, …, …’ un olduğu, takip alacaklısının borçlular hakkında elektrik tüketim bedelinden kaynaklanan fatura alacakları sebebiyle 3.059,59 TL Asıl alacak, 13.675,31 TL İşlemiş Faiz, 2.461,57 TL Temerrüt Faizi ve 197,14 TL Noter Masrafı olmak üzere toplam 19.393,61 TL üzerinden ilamsız icra takibinde bulunduğu, davalı takip alacaklısının asıl alacak miktarına ilişkin dayanak tüm fatura suretlerini de, takip talebi ekinde icra dosyasına ibraz ettiği belirlenmiştir.
İcra takibine temel teşkil eden ve takip talebi ekinde dosyaya ibraz edilen elektrik faturaları incelendiğinde; son ödeme tarihleri 15/03/1999 – 10/12/2004 tarihleri arasında değişen / dönemi kapsayan 58 adet fatura olduğu görülmüştür.
Davacılar dava dilekçesinde menfi tespit istemine yönelik olarak düzenlenen faturaların tahakkuk dönemlerinin 1999-2004 yılları arasında olduğunu, faturaların son ödeme tarihleri itibariyle zaman aşımına uğradıklarına ileri sürmüşler, zaman aşımı define dayanmışlardır.
Davacıların murisi ile davalı şirket arasında akdedilen elektrik abonelik sözleşmesinin tarihi (1993) ve icra takibine konu faturaların tarihleri (1999-2004) nazara alındığında zaman aşımı hükümleri konusunda 818 sayılı Borçlar Kanunun uygulanması gerektiği açıktır.
818 sayılı Borçlar Kanunun 125. maddesi uyarınca aksine hüküm bulunmadıkça genel zaman aşımı süresi 10 yıl olup, yine anılan Kanunda abonelik sözleşmelerine yönelik özel bir zaman aşımı süresi düzenlenmediğinden zaman aşımı süresi 10 yıl olduğu anlaşılmıştır.
Nitekim, emsal bir davaya ilişkin:
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/18200 Esas, 2017/4448 Karar sayılı ilamında:
“…Dava; elektrik fatura borcundan kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir.
Somut olayda, dosyadaki bilgi ve belgelerden davacı ile davalı kurum arasında 17/05/1993 tarihli abonelik sözleşmesi akdedildiği, davalı kurum tarafından elektrik abonesi olan davacının, ilk okuma tarihi olan 22/10/1997 ile mekanik sayacın söküm tarihi olan 18/09/2012 arasındaki sürede kaydedilen (89.387 kw) tüketim miktarı ile, yeni takılan sayacın kaydetmiş olduğu (62 kw) tüketim miktarının toplamı üzerinden, 12.951,75 TL borç tahakkuk ettirildiği, bunun haricinde davalı kurum tarafından davacı adına 22/10/1997 tarihinden itibaren düzenlenmiş herhangi bir faturanın bulunmadığı, anlaşılmış olup, davacı 12.951,75 TL’lik bu fatura nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talepli bu davayı açmıştır. Eldeki davada, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğuna göre, zamanaşımı süresi BK.nun 125.maddesi (yeni TBK 146.maddesi) gereğince 10 yıl olup, davalının, dava tarihinden itibaren geriye doğru 10 yıllık süre (dönem) içerisine tekabul eden alacaklarını isteyebileceği, bundan öncekileri isteyemeyeceği kuşkusuzdur…” ifade edilmiştir.
Bu itibarla somut olaya dönüldüğünde; icra takibine konu edilen ve davacıların murisi adına düzenlenen 58 adet elektrik faturasının son ödeme tarihleri nazara alındığında faturaların 15/03/1999 – 10/12/2004 tarihleri arasındaki döneme ilişkin olduğu, icra takibinin 07/12/2019 tarihinde başlatıldığı, davacıların murisi adına düzenlenen en son ödeme tarihli 10/12/2004 tarihli fatura dikkate alınsa dahi takip tarihi itibariyle 10 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğu, başka bir anlatımla 818 sayılı Borçlar Kanunun 125.maddesi hükmü (6098 sayılı TBK m.146) uyarınca icra takibine konu tüm faturaların 10 yıllık süre dolduğundan takip tarihi itibariyle dahi zaman aşımına uğradıkları anlaşılmıştır. Öte yandan; zaman aşımı süresi içinde bu alacakların tahsiline yönelik olarak zaman aşımı sürelerini kesen herhangi bir işlem olmadığı anlaşılmış, esasen zaman aşımı süresinin kesildiği ve böyle bir sebebin varlığı davalı tarafından ispatlanamamış, hatta bu husus davalı tarafından cevap dilekçesinde vakıa olarak dahi ileri sürülmemiştir. Dolayısıyla, davalı takip alacaklısının icra takibine konu ettiği elektrik faturalarının tamamının icra takip ve dava tarihi itibariyle zaman aşımına uğraması sebebiyle davacıların davasının kabulüne, … Abonelik Sözleşmeleri İcra Müdürlüğü’nün … Esas ( Eski … İcra Müdürlüğü’nün …Esas ) sayılı takip dosyası nedeniyle davacıların davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Ancak, davacılar vekili her ne kadar kötü niyet tazminatı talebinde bulunmuş ise de; 2004 sayılı İİK 72/5. maddesinde “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.” şeklinde düzenlendiği, davalı takip alacaklısının icra takibinde haksız olmakla birlikte kötü niyetli olduğunun davacılar tarafından ispat edilemediği, bu nedenle davacıların kötü niyet tazminatı talebinin yasal koşullar oluşmadığından reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
Davanın KABULÜ ile;
1-… Abonelik Sözleşmeleri İcra Müdürlüğü’nün … Esas ( … İcra Müdürlüğü’nün … Esas ) sayılı takip dosyası nedeniyle davacıların davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Davacıların kötü niyet tazminatı talebinin İİK 72/5. maddesinde gösterilen yasal koşullar oluşmadığından REDDİNE,
3-Kabul edilen dava değeri (19.393,61 TL) üzerinden alınması gereken 1.324,77 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 331,20 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 993,57 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacılar tarafından yargılama nedeniyle yapılan 331,20 TL peşin harç, 53,60 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 384,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara VERİLMESİNE,
5-Davacılar yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 9.200,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara VERİLMESİNE,
6-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan anacak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacılar vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki (2) haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 21/12/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır