Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/337 E. 2023/512 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/337
KARAR NO : 2023/512

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 09/08/2016
KARAR TARİHİ : 08/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan itrazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; … Bank bünyesinde devren birleştirilen …, …, … gibi bankaların yönetim ve denetiminin fon tarafından devir alınmasından sonra bu bankalarda bulunan hesapların … bankalarına havale edildiği iddiasıyla … Bank A.Ş aleyhine davalar açıldığını, açılan davalarda hesaplardaki paraların banka dışına gönderilmediği, havale görünümü altında mevduat toplandığı gerekçesiyle açılan davaların kabul edildiğini, bu davalarda verilen kararlarla ilgili olarak … tarafından … Bank’a çekince konularak ihtirazi kayıtla ödemeler yapıldığını, bu şekilde yapılan bir kısım ödemeler yönünden … 1 ATM ‘de … esas sayılı dava açıldığını, mahkemece verilen red kararının Yargıtay tarafından bozulduğunu, dosyanın henüz karar düzeltme aşamasında olduğunu, farklı ödemelerden kaynaklanan icra takibi ile ilgili olarak açılan bir başka davanın ise … 2. ATM’nin … ve … esas sayılı davalar açıldığını, bu şekilde yapılan ödemelerden hisse devir sözleşmesine dayanılarak … den talepte bulunulamayacağını, sözleşme hükümlerinin dava konusu ödemeleri içermediğini ileri sürerek … 29. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibine yapılan itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili ise cevap dilekçesinde, … ile … arasında 09/08/2001 tarihinde hisse devir sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin konusunu bankanın hisselerinin oluşturduğunu, sözleşmede tarafların hak ve yükümlülüklerinin açık şekilde belirlendiğinin, sözleşmenin taraflarının … ve … olduğunu, davalı bankanın sözleşmenin tarafı olmadığını bu nedenle müvekkili hakkında dava açılamayacağını, esas yönünden aynı sebebe dayanan emsal bir davada red kararı verildiğini, her ne kadar bu karar usul yönünden bozulmuş ise de gerekçelerinin doğru olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini, ayrıca davacının kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesini savunmuştur.
Dava itirazın iptali talebine ilişkindir.
İddia ve savunmanın kapsamına göre davacının, evvelce fona devredilen … A.Ş. ile ilgili … hesaplarına aktarılan mevduatlarla ilgili olarak davalıya ihtirazi kayıtla ödeme yaptığı sabit olup, uyuşmazlık; sözleşmeler, yasal düzenlemeler dikkate alındığında davacı tarafından ihtirazi kayıtla ödenen tutarların davalıdan istenip istenemeyeceği noktasındadır.
Yargıtay’ın bozma kararı öncesi Mahkememizce oluşturulan 22/03/2018 tarih ve 2018/24E. 2018/325K.sayılı ilam gerekçesi:
“…Görülmekte olan dava yönünden emsal niteliğindeki Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 2014/10149-2015/7641 sayılı bozma kararı;
“….Davacı vekili dava dilekçesinde diğer itirazlarının yanında ‘Fona devir sonrasında bankaların Sümerbank çatısı altında aktif ve pasifleriyle birlikte birleştirilmesinin akabinde, Fon ile … arasında imzalanan 09.08.2001 tarihli hisse devir sözleşmesi ile Banka aktiflerinin takriben 1/3’ünün …’a (… Bank’a) devredildiğini, devredilmeyen büyük kısmının ise Fon bünyesindeki başka bir bankaya devredildiğini, bu nedenle ticaret hukuku kapsamında ve buna bağlı olarak külli halefiyeti doğuracak tarzda bir banka birleşmesinin söz konusu olmadığını’ ileri sürmüştür. Bu durumda mahkemece, davacı tarafın yukarıda belirtilen iddiaları üzerinde de araştırma ve inceleme yapılarak dava konusu alacakların devredilen veya devredilmediği iddia edilen aktiflerle ilgili olup olmadığı konusunda uzman kişilerden oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınıp hisse devir sözleşmesi çerçevesinde deliller hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…..hükmün BOZULMASINA…”
Mahkememizin tarafları aynı olan 2014/1391 esas sayılı davasında emsal karardaki konularda inceleme yapılması bakımından Bankacılık ve Ticaret Hukuku konusunda uzman bilirkişi heyeti (Bankalar Yeminli Murakıbı …, Öğretim Üyeleri …, Yard.Doç….) oluşturulmuş, emsal kararda söz edildiği gibi dava konusu alacakların devredilen veya devredilmediği iddia edilen aktiflerle ilgili olup olmadığı konusunda rapor alınmıştır. Her iki davadaki iddia ve savunmaların aynı hususlara ilişkin olması nedeniyle usul ekonomisi gereğince bu dava dosyası üzerinden ayrıca rapor alınmasına gerek görülmemiş, rapordaki somut olgulara dayanan tespitler mahkememizce resen değerlendirilmiştir. Anılan bilirkişi raporunda ayrıntılı açıklama ve değerlendirmelerden sonra sonuç olarak;
“….Bankalar Kanunu gereğince %100 hissesi …’ye devredilen … A.Ş.’nin, 133.400.000.000 adet hissesinin tamamının … tarafından …’a satışı ve devredilmesi hususunda 09.08.2001 tarihinde imza edilen Hisse Devir Sözleşmesi hükümleri çerçevesinde … hisselerinin tamamının 9 Ağustos 2001 tarihinde …’a devredilmiş olduğu,
Hisse Senedi Devir Sözleşmesinin 4.7 maddesinde, Banka’nın mevduatının üzerinde herhangi bir takyidatın bulunmadığı, Banka’nın asli borçlu, kefil, garantör ya da benzeri ad altında herhangi bir gerçek veya tüzel kişiye tahakkuk etmiş ve ödenmemiş başka borcu veya yükümlülüğünün bulunmadığı, 4.15 inci maddesinde ise yasal defterlere kaydedilmemiş herhangi bir borcunun, alacağının, taahhüt ve yükümlülüğünün bulunduğuna dair herhangi bir tespitin bulunmadığı hükmüne yer verilmiş olduğu,
Sözleşmenin “V-Taahhütler” başlıklı 6 ıncı maddesinde yer alan 18 husus ile ilgili olarak … tarafından münferiden veya müteselsilen … Taahhütte bulunulmuş olduğu, işbu taahhütün, … A.Ş ve bünyesine dahil edilen diğer bankaların devir tarihinden önceki dönemine ilişkin olmak üzere, önceki ortakları tarafından açılmış ve açılabilecek davalar,Banka ve Banka’ya devredilen diğer bankaların müşterileri tarafından açılmış açılabilecek davalar, Banka ve Banka’ya devredilen diğer bankaların yöneticilerinin mevzuata aykırı eylem ve işlemleri nedeniyle Banka’nın üçüncü kişilere karşı sorumlu olabileceği hallerden ve …’ın ve Banka’nın maruz kalabileceği her türlü davaları kapsadığı,
HDS kapsamında … A.Ş. hisselerinin … devri sürecinde bilanço büyüklüğünün tamamını devredilmemiş olduğu, taraflar arasında uzlaşıldığı şekilde yeniden oluşturulan bilanço yapısının devri yoluna gidilmiş olduğu, … mevduat yükümlülüğünün devir bilançosu içinde yer almadığı Birleşik … A.Ş. nin hisse satışında esas alınan 10.08.2001 tarihli kesinleşmiş bilanço toplamının 2.013.412 YTL olduğu, bu bilançoda 133.4 milyar TL olan ve bu miktardan zararların mahsubundan sonra sermayenin sıfır olarak kabul edilmiş olduğu, mülkiyeti …’ye ait 133,4 milyar nominal … A.Ş. hissesinin …’a satılmış olduğu, iddia edildiği gibi varlık satışının sözkonusu olmadığı,
Raporun daha önceki sayfalarında da detaylı şekilde izah edildiği üzere, davacı … tarafından alınan kararlar ve gerçekleştirilen uygulamalar çerçevesinde … mevduat hesabı sahiplerinin taleplerinin … tarafından üstlenilmiş olduğu, davacı … tarafından alınan kararlar, mahkemelere sunulan yazılar ve 2012 yılından … hesaplarla ilgili olarak kaybedilen davalar kapsamında itirazi kayıtta bulunmaksızın … Bank A.Ş.ye davacı yanın ödemeler yapmış olduğu dikkate alındığında yapılan bu ödemelerin 09.08.2001 tarihli … nin V-Taahhütler başlığı altındaki 6.13 maddesine göre … tarafından yerine getirilmiş olduğu, davacının yaptığı bu ödemelerin banka hakim ortaklarının … hesaplara ilişkin nitelikli dolandırıcılık suçundan kaynaklanan eylemlerinden dolayı bankalara ve mudilere verdikleri zararlara ilişkin olduğu, işbu zararlar için 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 17.maddesine göre (5411 md 110) davacı Fon tarafından banka hakim ortaklarına rücu edilerek tahsilatta bulunulmuş olduğu,
Birleşik … A.Ş. bünyesinde birleştirilen bankaların …’ye devir tarihlerinden evvel açılan … mevduat hesapları hakkında bankalar aleyhine açılan davaların … nin 6.13 maddesine göre hisseleri …’ a devreden davacı … nin taahhüt ve yükümü altında olduğu, kendisinde toplamış olduğu hak ve alacakları oluşturduğu yeni bankalara kendi iradesi ile değişik oranlarda paylaştırmış olmasının …’nin külli halefiyetini ortadan kaldırmayacağı, …’nin külli halefiyeti olduğundan dolayı devir öncesi gerçekleşen … uygulamalardan kaynaklanan yükümlülüklerden sorumluluğunun devam ettiği, Devir bilançosunda yer almayan borç ve yükümlülüklerden dolayı hisseleri devir alan …’a ve davalı … Bank A.Ş.ye sorumluluk yüklenmesinin mümkün olmadığı,
Fona devredilen bankalarda nitelikli dolandırıcılık suçu işlenmek suretiyle açılmış … hesaplarına ilişkin olarak … tarafından yazılan 09.02.2012 tarihli yazıda da açıkça kabul edildiği cihetle, “… hesapların …’a devredilen 10.08.2001 tarihli … bilançosunda yer almasının mümkün olmadığı, davalara konu hesaplarla ilgili olarak … mudilerinden toplanan paraların kaydedildiği (308 ve 309 no’lu) hesaplarla ilgili olarak …’a bir varlık devrinin yapılmadığı,” ifadesine yer verilmiş olduğu, nihai olarak … mevduat hesaplarının devir öncesinde … A.Ş. nin bilançosunda pasif tarafta yer aldığı, sözkonusu hesapların … devredilen bilanço kalemleri arasında yer almadığı, … devredilmeyen bilanço kalemleri arasında yer aldığı, böylelikle … bünyesinde kaldığı,
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı yanın … 21.İcra Müdürlüğü’nün … e.sayılı dosyasında talep edilen 20.511.032,60 TL asıl alacak ve 1.258.595,66 TL işlemiş faizden oluşan 21.769.628,26 TL alacak talebinin yasal dayanağı bulunmadığı
sonuç ve kanaatine varıldığı…..” bildirilmiştir.
İtiraz Üzerine Alınan Ek Rapor:
İtirazların değerlendirildiği ek raporda özetle;
“…. 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin …E. – …,… sayılı ve … ve … sayılı Kararlarında, Yönetim ve denetimi FON’a devredilen banka hakim ortak ve yöneticileri hakkında, banka mudilerini yüksek fazi vaadiyle kandırarak bankayı aracı kılmak suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkumiyet kararları ile Banka mudilerinin nitelikli dolandırıcılık yolu ile zarara uğratılmış oldukları hususları, Birleşik … A.Ş.nin 10.08.2001 tarihinde …’a devir tarihinden önce …,… ve … hakim ortak ve Yöneticilerinin … işlemler ile ilgili eylemlerinin yasalara aykırı olduğunun Mahkeme kararları ile sabit olduğunun çekişmesiz olduğu,.
… mudilerinin ,banka yöneticilerinin haksız fiillerinden dolayı zarara uğratıldıklarına dayanarak Bankalar (…,…,… ve bu bankaları devir alana …) aleyhine açmış oldukları alacak davaları nedeniyle Bankaların ve …’ nin üçüncü şahıslara (… mudileri) karşı sorumluluklarının doğduğu, banka yöneticilerinin Kanunlara aykırı eylemlerinden doğan zararlar da dahil olmak üzere tüm zararları devir almış olan …’nin devir aldığı bankaların ortak ve yöneticilerinin 3 üncü kişilere karşı nitelikli dolandırıcılıktan doğan sorumluluklarının da …’nin sorumluluğunda olduğu, nitekim sözkonusu haksız fiillerden doğan zararların Fon tarafından hakim ortaklardan tahsil edildiği,, bir kısmının tahsil edilmeye devam edildiği, hakim ortakların haksız fiilllerinden doğan offshore ödemelerinin Hisse Devir Sözleşmesi (HDS) kapsamında FON’un sorumluluğunda olup,davacının ileri sürdüğü gibi sebepsiz zenginleşmeden söz edilemeyeceği,.
… Başkanlığı tarafından düzenlenen 09.02.2012 tarihli yazının içeriğinde,… mevduat hesaplarının devir bilançosunda yer almasının mümkün olmadığı, hisse devir sözleşmesi çerçevesinde 6/13 üncü madde kapsamında doğacak yükümlülüklerle ilgili olarak dava ve ihtilaf konusunun mahiyetine ve/veya banka bilançosunda kayıtlı olup olmadığına bakılmaksızın …’a taahhütte bulunulduğu FON’ tarafından kabul edilmekte olduğu.
Sözleşmenin dava, takip, soruşturma veya benzeri ihtilaflar 6.13. üncü madesinde ;
“ Banka’nın devir tarihinden önceki döneme ait olmak kaydı ile,
1-Banka’nın ve Banka’ya devredilen diğer bankaların …’na devrinden önceki ortakları tarafından açılmış ve açılabilecek davalar,
2-Banka ve Banka’ya devredilen diğer bankaların müşterileri tarafından açılmış açılabilecek davalar,
3-Banka ve Banka’ya devredilen diğer bankaların yöneticilerinin ilgili eylem ve işlemlerinde mevzuata uymamaları nedeniyle Banka’nın üçüncü kişilere karşı sorumlu olabileceği hallerden kaynaklanan davalar,
4-…’ın ve Banka’nın maruz kalabileceği her türlü taleplerden doğacak tüm yükümlülükten ve bunlara ilişkin olarak mahkemelere intikal etmiş bulunan dava, takip ve benzer işlemlerin sonuçlarından, masraflar da dahil olmak üzere, … sorumludur. “
hükümlerine göre, Banka’nın devir tarihinden önceki dönemlere ilişkin üçüncü kişilere karşı doğmuş ve doğacak tüm yükümlülüklerin … tarafından üstlenilmiş olduğunun açık olduğu,
Birleşik … A.Ş. bünyesinde birleştirilen bankaların…’ye devir tarihlerinden evvel açılan … mevduat hesapları hakkında bankalar aleyhine açılan davaların ,… nin 6.13 maddesine göre, hisseleri …’ a devreden davacı … nin taahhüt ve yükümü altında olup, kendisinde toplamış olduğu hak ve alacakları oluşturduğu yeni bankalara kendi iradesi ile değişik oranlarda paylaştırmış olmasının …’nin külli halefiyetini ortadan kaldırmayacağı,…’nin külli halefiyeti olduğundan dolayı devir öncesi gerçekleşen … uygulamalardan kaynaklanan yükümlülüklerden sorumluluğunun devam etmekte olduğu, davalara konu hesaplarla ilgili olarak … mudilerinden toplanan paraların kayıt ve izlendiği 308 ve 309 no’lu hesaplarda ilgili olarak …’a bir varlık devrinin yapılmadığı,bu hesapların FON bünyesinde kaldıkları bu nedenlerle davacının kök raporunda değişiklik yapılmasını gerektirecek nitelikte yeni bir delil getirmemiş olmasından dolayı kök rapora ilave edilecek bir husus bulunmadığı….” bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Toplanan delillere göre; uyuşmazlık konusu süreç şu şekilde gerçekleşmiştir:
Bakanlar Kurulu Kararı ile … A.Ş., … T.A.Ş., … A.Ş., ve … A.Ş.’nin temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 14. maddesinin 3. ve 4. Fıkralarına göre, …. Bankası … A.Ş.’nin yönetim ve denetimi ise 14. maddenin 3. fıkrasına göre…’ye devredildiği,
-4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 14. maddesinin 5. fıkrasına göre sözkonusu Bankaların hisse senetlerinin mülkiyetinin Fon’a intikalinin uygun görülmesi üzerine, Bankalar Kanunu’nun 14. maddesinin 5 (ab) fıkrası çerçevesinde, Bankaların ödenmiş sermayeleri tutarındaki zararları da Fon tarafından devir alınmış olduğu, aynı miktardaki karşılıkların ilgili Bankalara ödenmiş olduğu böylece adıgeçen Bankaların bütün hisselerinin mülkiyetinin … adına kayıt ve tescil edildiği,
-Bankaların …’ye devredilmesinden sonra, devralınan bankaların rehabilitasyonu, birleştirilmesi ya da üçüncü kişilere satışı hususunda fona 4389 sayılı kanunun 14.maddesinde yetkiler verildiği, …, …, … ve …’in … A.Ş.çatısı altında tüm aktif ve pasifiyle devren birleştirildiği ve …’nun 26 Ocak 2001 tarihli kararıyla, adı geçen bankaları birleştirme çalışmalarının başlatıldığı,
-… A.Ş. Yönetim Kurulu tarafından alınan 15 Şubat 2001 tarihli kararı ile söz konusu Fon Yönetim Kurulu kararı doğrultusunda bu bankaların tüm aktif ve pasiflerinin … A.Ş. bünyesinde devren birleştirilmesine karar verildiği,
Fon Yönetim Kurulunun 16 Şubat 2001 tarihli kararı üzerine, BDDK’nın almış olduğu 17 Şubat 2001 tarihli kararıyla birleşik … A.Ş. bünyesinde birleşen …, …, …, …’in mevduat kabul etme ve bankacılık yapma izinlerinin 4389 Sayılı Kanunun 14. maddesine göre kaldırıldığı,
-…, …, … ve …’in … A.Ş unvanı altında yeni birleşik bir banka oluşturulduğu, … Bank A.Ş. nin de tüm aktif ve pasifiyle … A.Ş. bünyesinde devren birleştirilmesi işlemlerinin tamamlandığı, böylelikle …’ye devredilmiş altı bankanın birleşmesi sonucunda birleşik … A.Ş.nin oluşturulduğu,
-Oluşturulan birleşik … A.Ş.nin 133,4 milyar TL’lık sermayesinin mülkiyeti … adına tescil edildiği,
…, …, … , …’ın …. A.Ş unvanı altında birleştirilmesi sonrasında … A.Ş.nin aktif büyüklüğünün 2,5 milyar YTL’ye ulaştığı,
-Birleşme sonucunda birleşik … A.Ş. sermayesinin 133,4 milyon YTL olarak belirlendiği,
-Fona devredilen bankalarla ilgili çözümleme faaliyetleri sonunda … AŞ’nin temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi 21.12.1999 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile inde Fona devredildiği ve yine Fon bünyesinde bulunan Egebank A.Ş. (…), …A.Ş. (…), … Bankası A.Ş. (…), … T.A.Ş. ve … A.Ş. 19.02.2001 tarihinde … A.Ş. bünyesinde devren birleştirildiği,
-… ve bünyesinde birleşen diğer bankaların mali bünyelerinin rehabilitasyonu ve satışa hazırlanması amacıyla …’a … tarafından önemli tutarda kaynak aktarıldığı, …’ye devir olan bankaların satışı ile ilgili sürecin başlatıldığı,
-… yönetim kurulu tarafından 26.01.2001 tarihinde … A.Ş. … A.Ş., …A.Ş., … Bankası (… A.Ş.) ile satışa sunulması mümkün görülmeyen … A.Ş.’nin tüm aktif ve pasifiyle … A.Ş. bünyesinde devren birleştirilmesine karar verildiği,
_-Bu dönem itibariyle devredilen ve devralan bankanın hisselerinin tamamının mülkiyetinin …’ye ait bulunduğu,
-…, …, …. ve …’in tüm aktif ve pasifleriyle birlikte külli halefiyet prensipleri çerçevesinde devralan banka olan … A.Ş.’ye devredildiği,
-Alınan Kurul Kararında, birleşen 5 bankanın geçmişten gelen tüm hak ve yükümlülüklerinin birleşik … A.Ş. bünyesinde toplandığı,
-Çözümleme faaliyetleri sonucunda yeni bir birleşik banka haline gelen … A.Ş. hisselerinin maliki olan … Yönetim Kurulu tarafından 31 Temmuz 2001 tarih ve 148 sayılı ve 08 Ağustos 2001 tarih ve 157 sayılı kararla, … A.Ş. hisse senetlerinin en geç 13 Ağustos 2001 tarihinde …’na (…) satılmasına karar verildiği,
-… ile … arasında 09.08.2001 tarihinde imzalanan Hisse Devir Sözleşmesi ile … A.Ş. hisselerinin tamamının …’a satılması hususunda tarafların anlaştıkları,
-Hisse Devir Sözleşmesinden sonra … A.Ş. hisselerinin fiili devir işlemlerinin 10.08.2001 tarihi itibariyle tamamlandığı,
-Devir aşamasında, … ve …’ın birlikte 10Ağustos 2001 tarihi itibariyle birleşik … A.Ş. nin mali durumunun tespit edilmesi ve kesinleştirilmiş bilançosunun incelenmesi maksadıyla bağımsız denetim kuruluşu olan …’u görevlendirdikleri,
-…’ın, birleşik … A.Ş. hisselerini devraldıktan sonra … A.Ş ve … A.Ş. unvanlı iki bankaya sahip duruma gelmiş olduğu,
-Daha sonra bankaların birleşme hükümlerine göre ilgili kuruluşlardan gerekli izinlerin alındığı, koşulların tamamlanmasından sonra … A.Ş ile … A.Ş.nin, 11.02.2002 tarihinde … A.Ş. bünyesinde devren birleştirildiği,
-Sonraki aşamada …’ın, … A.Ş’deki banka hisselerinin tamamını … da yerleşik … Grubuna sattığı, böylece satışa konu olan … A.Ş. nin ticari unvanının 07.07.2008 tarihinde … Bank A.Ş. olarak değiştirildiği,
-Devir sonrasında devredilen bankanın … müşterilerinin, devir öncesi işlemler nedeniyle ülke çapında çok sayıda davalar açtığı, davaların bir kısmında …’nin davaların görülmekte olduğu mahkemelere üstlenme dilekçeleri sunduğu, mahkemelerce Ing Bank AŞ aleyhine kararlar verildiği, kararların kesinleştiği, …’nin bu kapsamda davalıya ödemeler yaptığı anlaşılmış olup görülmekte olan davanın konusunu bu ödemeler oluşturmaktadır.
… İLE … ARASINDA İMZALANAN HİSSE DEVİR SÖZLEŞMESİNDE YER ALAN İLGİLİ HÜKÜMLER:
Yukarıda da ifade edildiği gibi, … ile … arasında … A.Ş. hisselerinin satışı ile ilgili olarak 09.08.2001 tarihli Hisse Devir Sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşmenin konusunu, Bankalar Kanunu gereğince % 100 hissesi …’ye intikal eden ve altı bankanın birleştirilmesi sonucunda oluşturulan birleşik … A.Ş.’nin sermayesini teşkil eden ve her biri 1.000 TL nominal değerli toplam 133.400.000.000 adet hissenin … tarafından …’a satışı ve devredilmesi oluşturmaktadır. Banka’nın ödenmiş sermayesinin sözleşme tarihi itibariyle 133.400.000.000.000.-TL olduğu belirlenmiştir.
Sözleşmenin 4.7 maddesinde; Banka’nın mevduatının üzerinde herhangi bir takyidatın bulunmadığı, Banka’nın asli borçlu, kefil, garantör ya da benzeri ad altında herhangi bir gerçek veya tüzel kişiye tahakkuk etmiş ve ödenmemiş başka borcu veya yükümlülüğünün bulunmadığı…
Sözleşmenin 4.15. maddesinde; mevzuat gereğince tutulması gerekli bütün defter ve kayıtların doğru ve usulüne uygun olarak Banka tarafından tutulmadığı, yasal defterlerine intikal ettirilmemiş veya kaydedilmemiş herhangi bir borcunun, alacağının, taahhüt ve yükümlülüğünün bulunduğu konusunda herhangi bir tespitin bulunmadığı…
Sözleşmenin 4.24 maddesinde; bu satışın Banka’nın tarafı olduğu hiçbir sözleşmenin veya hukuki düzenlemenin ihlaline veya temerrüdüne veya bunlardan kaynaklanan hakların vaktinden önce muaccel olmasına veya Banka’nın faaliyetlerini yürütmesine engel olacak bir olaya sebebiyet vermediği…
Sözleşmenin 4.28. maddesinde; Banka’nın mali tablolara yansıtılanlar dışında Banka üzerinde önemli olumsuz etki oluşturmuş veya oluşturması beklenen herhangi bir yükümlülük altına girmediği…
Sözleşmenin 4.29. maddesinde; …’nin Banka’nın …’a, bu satışa ilişkin yazılı olarak açıklamadığı, Banka’nın mali durumunda varlıklarında, niteliğinde, aktif veya pasifinde olumsuz etkiye yol açabilecek önemli bir durumun bulunmadığı…
Sözleşmenin V-6. Maddesinde; “Taahhütler” başlığı altında, dava, takip, soruşturma veya benzeri ihtilaflar başlıklı 6.13. maddesinde, banka’nın devir tarihinden önceki döneme ait olmak kaydı ile,
-Banka’nın ve Banka’ya devredilen diğer bankaların …’na devrinden önceki ortakları tarafından açılmış ve açılabilecek davalar,
-Banka ve Bankaya devredilen diğer bankaların müşterileri tarafından açılmış açılabilecek davalar,
-Banka ve Bankaya devredilen diğer bankaların yöneticilerinin ilgili eylem ve işlemlerinde mevzuata uymamaları nedeniyle Banka’nın üçüncü kişilere karşı sorumlu olabileceği hallerden(…)doğacak tüm yükümlülükten ve bunlara ilişkin olarak mahkemelere intikal etmiş bulunan dava, takip ve benzer işlemlerin sonuçlarından, masraflar da dahil olmak üzere, … sorumludur. BANKA, bu dava, takip ve taleplere …’ne beş iş günü içinde bildirecek ve bu tür davaları Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu uyarınca …’ne ihbar edecektir. BANKA, ihbar tarihine kadar dava ve takipleri iyi niyetle yürütecektir. Banka alacaklıları tarafından devir tarihi öncesi döneme ilişkin açılmış bulunan veya açılabilecek olan davalar ve Banka’nın devrini ilgilendirecek şekilde, devir sonrasında çıkarılabilecek her türlü yasanın makable şamil hükümlerinden doğabilecek sorumluluklar yukarıda belirtilen hükümlere tabi olacaktır. … bu hususlardaki sorumluluğunu peşinen kabul eder(….)
Ayrıca Banka tarafından tahsilatı yapılmış olmasına rağmen ilgili kuruluşların ve/veya gerçek ve tüzel kişilerin hesaplarına intikal ettirilmemiş bulunan ödeme, havale ve benzeri sorumluluklara ilişkin taleplerin, Banka kayıtları ile tevsik edilmesi halinde söz konusu mükellefiyetlerine ilişkin doğabilecek her türlü mali ve hukuki sorumluluk yine …’ye aittir.
-Banka’nın, devir tarihinde özkaynağı her halükarda ve şartta (0) sıfır değerine eşit olarak alınması esastır. Bu çerçevede Banka’nın ödenmiş sermayesi 133.4 Trilyon ve devralınan dönem zararı ise 113.4 Trilyon TL olacaktır,
-Banka’nın devri tarihinden önce doğmuş ancak halen ödenmemiş ve/veya ertelenmiş veya yurt içinde veya yurtdışında (… dahil), ortaklık ilişkisi içinde bulunsun ya da bulunmasın özel veya tüzel üçüncü şahıslara yapmış olduğu her türlü işlemlerden, bankacılık faaliyetlerinden veya arızi ticari faaliyetlerinden doğan veya herhangi bir mali yükümlülüğe konu olmayacağı düşüncesi ile, özellikle …’na devrinden önce (vergi mükellefi ve/veya vergi sorumlusu olarak) Banka tarafından gerçekleştirilmiş bazı işlemlere bağlı olarak doğabilecek; her türlü vergi, resim, harç, fon ve benzeri mükellefiyetleri ile bunlara ilişkin ceza ve faiz gibi ilave yükümlüklerin, tahakkukundan itibaren mevzuatın öngördüğü tarihe kadar ödenmesi mükellefiyeti … tarafından yerine getirilecektir,
-Ödeme başlıklı 8. maddesinde; …, işbu sözleşmede beyan ve taahhüt edilen hususların yerine getirilmemesi ve/veya Banka ’nın devir tarihinden önceki bankacılık işlemleri nedeniyle oluşmuş bir senede/belgeye dayalı olmak şartıyla …’ın/Banka’nın karşılaşabileceği her türlü zararı ve ödemelerini tazmin etmeyi taahhüt eder.
-İşbu sözleşmede aksine hüküm bulunmadıkça Banka’nın çeşitli nedenlerle …’den oluşacak alacakları, Banka ’nın yazılı talebinden itibaren … tarafından beş iş günü içerisinde ödenecektir….
…’nin … Davaları Hakkında Aldığı Kararlar ve Fiili Uygulamaları:
-06.05.2002 tarih ve 312 sayılı Kararında: “…Fiilen devir ve teslim alınmış olup ait olduğu Banka adına Tahsilat Dairesi Başkanlığı’nca vekaleten takip edilen ancak henüz hukuken teslim alınmamış olan kredi dışı dava dosyalarının (… adına takip edilebilmesi) ve Bankalar Yasası’nın …’na sağladığı avantajlardan yararlanılabilmesi için bu dosyaların devir ve teslim alınması ile bu dosyaların (… dava dosyaları hariç) konusunu teşkil eden borç ve/veya taahhütlerin üstlenilmesine, … davalarında ise öncelikle bilirkişi raporunun beklenilmesi ve raporun aleyhe tespit ve sonuç içermesi halinde bu dosyaların konusunu teşkil eden borç ve/veya taahhütlerin üstlenilmesine ….”(alınan bu kararla, …’nin … davalarından kaynaklanan borç ve taahhütlerin üstlenilmesine yönelik kararının hisse devir sözleşmesinin 6. maddesinde belirtilen taahhütler kapsamında olduğu kabul edilmiştir)
-09.10.2003 tarih ve 575 sayılı Kararında: “….Fona devredilen … A.Ş. … A.Ş. … A.Ş.,… A.Ş. ve … TAŞ’nin … A.Ş bünyesinde devren birleştirilmesinden sonra , 09.08.2001 tarihli hisse devir sözleşmesi ile külli halefiyet prensipleri çerçevesinde … A.Ş. ile devren birleştirilen …. A.Ş. ve birleşen diğer bankalarla ilgili olarak … A.Ş. adına açılarak Fona ihbar edilen ve … A.Ş. ile birlikte Fona husumet yöneltilen kredi dışı dava ve takiplerin aynı kurum avukatı tarafından … A.Ş. ve Fon vekaletnameleri birlikte kullanılmak suretiyle takip edilmesi, ihbar nedeniyle Fon adına takibi gereken davalarda temsicil sıfatıyla hareket edilmesi, dava ve takiplerin konusunu oluşturan borç ve taahhütlerin gerekli görüldüğü takdirde Fon tarafından üstlenilmesi hususunda Hukuk Dairesi Başkanlığı’na yetki verilmesine …”(Bu kapsamda açılan davalarda …’nin davaların görüldüğü mahkemelere kendiliğinden başvurulduğu ve borçların üstlenildiği mahkememizde açılan çok sayıdaki davalarda fiilen görülmüş, Yargıtay’a intikal eden davalarda da uygulamanın genel bir nitelik kazandığı müşahade edilmiş, benzer davalarda … aleyhine kararlar verilmiş, kararlar Yargıtay denetiminden de geçmiştir)
– 08.02.2007 tarih ve 58 sayılı Karar ve 08.06.2009 tarih ve 38 sayılı … Komisyon Kararında: “…Uyuşmazlığın konusunun dava ve takiplerin niteliğinin, yargılama safhasının, sıhhatinin ve benzeri hususların dikkate alınmak suretiyle gerekli görülmesi halinde Hukuk işleri Daire Başkanlığı ve ilgili daire başkanlığı vekilleri, grup koordinatörleri veya vekilleri ile dosya avukatından oluşan komisyon kararına istinaden … tarafından üstlenilmesine karar verilmiş olup … mevduat mudileri tarafından çeşitli mahkemelere açılan alacak davaları ile ile ilgili Fon Kurulu tarafından 08.02.2007 tarihli 58 sayılı kararla “ Hisse Devir Sözleşmesi” ne göre …’nin sorumluluğunda bulunan ve davanın konusunu teşkil eden borç ve yükümlülüklerin davanın kabulü anlamına gelmemek üzere Bankacılık Kanunu’nun 138 ve 140 ıncı maddeleri çerçevesinde üstlenilmesine…..”
-Hukuk İşleri Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen 09.02.2012 tarih ve 334 sayılı yazısında: “….Hisse Devir Sözleşmesinde …’ın devir öncesi döneme ait işlemleri nedeniyle oluşacak yükümlülüklerden Fonun sorumlu olacağı…” (Fon tarafından …’a garanti verildiği, sözleşmenin “taahhütler” başlıklı 6. maddesinde … ve Banka’nın münferiden veya müteselsilen …’a on sekiz bentte yer alan hususları taahhüt ettiğinin vurgulandığı),
-… mevduat ile ilgili olarak hesap sahibi bazındaki … hesapların …’a devredilen 10.08.2001 tarihli Sümerbank bilançosunda yer almasının mümkün olmadığı, davalara konu hesaplarla ilgili olarak … mudilerinden toplanan paraların toplandığı hesaplarla ilgili olarak …’a bir varlık devrinin yapılmadığı…
-Borç bakiyelerinin toplandığı … A.Ş. Genel Müdürlüğü nezdindeki borçlu geçici hesaplara mahsup edilmesi yoluyla tüketildiği… mudilerinden toplanan paraların toplandığı hesaplarla ilgili olarak ….’a bir varlık devrinin yapılmadığı..
-… Başkanlığının 09.02.2012 tarihli yazısı: “… mevduat hesaplarının devir bilançosunda yer almasının mümkün olmadığı, hisse devir sözleşmesi çerçevesinde 6/13 üncü madde kapsamında doğacak yükümlülüklerle ilgili olarak dava ve ihtilaf konusunun mahiyetine ve/veya banka bilançosunda kayıtlı olup olmadığına bakılmaksızın …’a taahhütte bulunulduğu…” ifade edilmektedir.
İddia ve savunmanın kapsamına, yukarıda ayrıntılı şekilde ortaya konan elkoyma ve devir sürecine, sözleşme hükümlerine ve fiili uygulamalara göre; Bankalar Kanunu gereğince %100 hissesi …’ye devredilen … A.Ş.’nin, 133.400.000.000 adet hissesinin tamamının … tarafından …’a satışı ve devredilmesi hususunda 09.08.2001 tarihinde imza edilen Hisse Devir Sözleşmesi hükümleri çerçevesinde … hisselerinin tamamının 9 Ağustos 2001 tarihinde …’a devredildiği, devir öncesi bağımsız denetim firması tarafından kesinleşmiş devir bilançosuna ilişkin düzenlenen 11.01.2002 tarihli raporun hem …’ye hem de … grubuna sunulduğu ve herhangi bir itirazda bulunulmadığı, düzenlenen raporda … ile … arasında imzalanan sözleşmeye göre, bütün hukuki dava ve işlemlere ait risklerin … tarafından üstlenildiği bilgisinin yer aldığı, sözleşmesinin 4.7 maddesinde, Banka’nın mevduatının üzerinde herhangi bir takyidatın bulunmadığı, Banka’nın asli borçlu, kefil, garantör ya da benzeri ad altında herhangi bir gerçek veya tüzel kişiye tahakkuk etmiş ve ödenmemiş başka borcu veya yükümlülüğünün bulunmadığı, 4.15 inci maddesinde yasal defterlere kaydedilmemiş herhangi bir borcunun, alacağının, taahhüt ve yükümlülüğünün bulunduğuna dair herhangi bir tespitin bulunmadığı, sözleşmenin “V-Taahhütler” başlıklı 6. maddesinde yer alan 18 husus ile ilgili olarak … tarafından münferiden veya müteselsilen … Taahhütte bulunulmuş olduğu, buna göre … A.Ş ve bünyesine dahil edilen diğer bankaların devir tarihinden önceki dönemine ilişkin olmak üzere, önceki ortakları tarafından açılmış ve açılabilecek davalar, Banka ve Banka’ya devredilen diğer bankaların müşterileri tarafından açılmış açılabilecek davalar, Banka ve Banka’ya devredilen diğer bankaların yöneticilerinin mevzuata aykırı eylem ve işlemleri nedeniyle Banka’nın üçüncü kişilere karşı sorumlu olabileceği hallerden ve …’ın ve Banka’nın maruz kalabileceği her türlü davaları kapsadığı, sözleşme kapsamında … A.Ş. hisselerinin … devri sürecinde bilanço büyüklüğünün tamamını devredilmemiş olduğu, taraflar arasında uzlaşıldığı şekilde yeniden oluşturulan bilanço yapısının devri yoluna gidilmiş olduğu, … mevduat yükümlülüğünün devir bilançosu içinde yer almadığı, … A.Ş.nin hisse satışında esas alınan 10.08.2001 tarihli kesinleşmiş bilanço toplamının 2.013.412 YTL olduğu, bu bilançoda 133.4 milyar TL olan ve bu miktardan zararların mahsubundan sonra sermayenin sıfır olarak kabul edilmiş olduğu, mülkiyeti …’ye ait 133,4 milyar nominal … A.Ş. hissesinin …’a satılmış olduğu, varlık satışının sözkonusu olmadığı, … mevduat hesabı sahiplerinin taleplerinin -bir kısmı mahkemelere sunulan dilekçelerle açıkça- … tarafından üstlenilmiş olduğu, davacı … tarafından alınan kararlar, mahkemelere sunulan yazılar ve 2012 yılından … hesaplarla ilgili olarak kaybedilen davalar kapsamında itirazi kayıtta bulunmaksızın … Bank A.Ş.ye davacı yanın ödemeler yapmış olduğu dikkate alındığında yapılan bu ödemelerin 09.08.2001 tarihli sözleşmenin “Taahhütler” kısmının 6.13 maddesine göre … tarafından yerine getirilmiş olduğu, davacının yaptığı bu ödemelerin “banka hakim ortaklarının … hesaplara ilişkin nitelikli dolandırıcılık suçundan kaynaklanan eylemlerinden dolayı bankalara ve mudilere verdikleri zararlara ilişkin” olduğu, bu zararlar için 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 17.maddesine göre (5411 md 110) davacı Fon tarafından banka hakim ortaklarına rücu edilerek tahsilatta bulunulmuş olduğu, böylece sözleşmede yer alan hususun fiili olarak da davacı tarafça kabul edilmiş olduğu, …’nin külli halefiyeti söz konusu olduğundan devir öncesi gerçekleşen … uygulamalarından kaynaklanan yükümlülüklerden sorumluluğunun devam ettiği, devir bilançosunda yer almayan borç ve yükümlülüklerden dolayı hisseleri devralan … ve davalı … A.Ş.nin sorumlu olmayacağı, yukarıda alıntı yapılan emsal niteliğindeki Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 2014/10149-2015/7641 sayılı bozma kararında sözü edilen “dava konusu alacakların devredilen veya devredilmediği iddia edilen aktiflerle ilgili olup olmadığı” hususu ile ilgili olarak, emsal bilirkişi raporunda da ifade edildiği üzere; … tarafından yazılan 09.02.2012 tarihli yazıda da açıkça kabul edildiği gibi “… hesapların …’a devredilen 10.08.2001 tarihli … bilançosunda yer almasının mümkün olmadığı, davalara konu hesaplarla ilgili olarak … mudilerinden toplanan paraların kaydedildiği (308 ve 309 no’lu) hesaplarla ilgili olarak …’a bir varlık devrinin yapılmadığı”, … mevduat hesaplarının devir öncesinde … A.Ş.nin bilançosunda pasif tarafta yer aldığı, sözkonusu hesapların … devredilen bilanço kalemleri arasında yer almadığı, … Grubuna devredilmeyen bilanço kalemleri arasında yer aldığı, böylelikle … bünyesinde kaldığı, yukarıda alıntı yapılan çok sayıdaki iç yazışmayla durumun davacı tarafça kabul edildiği ve gereğinin de yapıldığı, … tarafından … mevduat hesapları ile ilgili olarak mudiler tarafından açılmış/açılacak davaların riskleri ile ilgili olarak bankaların hakim ortakları ile protokoller imzalandığı ve rücuan kısmi tahsilatlar yapıldığı hususları dikkate alındığında davanın reddine karar vermek gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.”
şeklindedir.
Mahkememizce verilen hükmün davacı vekilince istinaf olunması üzerine bu defa istinaf incelemesi yapan İstanbul BAM 14.HD’nin 05/12/2019 T. ve 2018/1365E 2019/1548K.sayılı kararında;
“…Bu itibarla dosyadaki yazılara, mahkemece … ile … kurumu arasında 09.08.2001 tarihli sözleşme hükümleri, … nin … davaları ile ilgili aldığı kararlar ve fiili uyugulamaları değerlendirilerek ve tarafları aynı olup benzer uyuşmazlık yönünden 2014/1391 E sayılı dava dosyasında alınan bilirkişi kurulu ek ve kök raporları dosya kapsamına alınarak ve Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2014/10149 esas ve 2015/7641 karar sayılı ve 25.05.2015 tarihli taraflar arasındaki benzer uyuşmazlıkta verdiği bozma kararı içeriğine dayanarak hüküm verilmiş olmasına, tarafları aynı olan benzer uyuşmazlıkta Yargıtay 19. HD 2018/2249 E 2019/4543 K 30.09.2019 Tarihli kararı ışığında delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan hususlara göre davacı vekilinin yerinde olmayan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.”
şeklindedir.
Akabinde BAM’ın vermiş olduğu karar ile ilgili davacı vekili temyiz yoluna başvurmuştur.
Yargıtay 11.HD ise bu defa 24/01/2022 T.ve 2020/4486E. 2022/558K.sayılı kararında:
“…Davacı vekili, davacı tarafından tamamı davacıya ait …. A.Ş. hisselerin 09.08.2001 tarihinde dava dışı …’a satıldığını, daha sonra … A.Ş.’nin … A.Ş.’ne iltihak ederek onunla birleştiğini ve en sonunda dava dışı … tarafından kendisine ait … A.Ş. hisselerinin …’da mukim … isimli şirkete 18.06.2007 tarihinde satıldığını açıklayarak, bu son satışa ilişkin sözleşmenin mahkemece dosyaya kazandırılmasını talep etmiş ve bu durumda davanın daha iyi anlaşılacağını bildirmiştir.
HMK’nun 31. maddesi hâkime davayı aydınlatma görevi vermiştir.
Madde metni şöyledir:
“Hâkimin davayı aydınlatma ödevi
MADDE 31- (1) Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.” Bu durumda mahkemece, davacı vekilinin bu talebi karşılanarak … A.Ş hisselerinin …’da mukim … Bank…isimli şirkete 18.06.2007 tarihinde satışına ilişkin sözleşmenin taraflardan istenilerek veya bu satış Türk kamu otoritesinin onayına tabi olduğundan BDDK’dan talep edilerek tarafların tüm delilleri eksiksiz olarak toplandıktan sonra yeni bir bilirkişi heyetinden tüm delillerin ve önceki bilirkişi raporunun da incelendiği bir rapor aldırılarak davanın iyice aydınlatılıp elde edilen sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik tahkikatla yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir”
gerekçesiyle BAM kararını kaldırmak suretiyle ilk derece mahkeme hükmünü bozmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılamada taraflar duruşmaya davet olunmuş, bozma ilamına karşı beyanları sorulmuş ve akabinde Yargıtay bozma ilamına ise uyulmuştur.
Bozma ilamına uyulduktan sonra ise Mahkememizce oluşturulan 16/06/2022 tarihli duruşmada:
“1-Uyulan bozma ilamı çerçevesinde … A.Ş. hisselerinin … da mukim “…”isimli şirkete 18/06/2007 tarihinde satışına ilişkin sözleşmenin vekillerce onaylı suretinin iki hafta içinde taraf vekilleri tarafından dosyaya sunulması,
2-Uyulan bozma ilamı çerçevesinde ….A.Ş hisselerinin … da mukim “…”isimli şirkete 18/06/2007 tarihinde satışına ilişkin sözleşmenin kurumca onaylı suretinin iki hafta içinde mahkememize gönderilmesi için BDDK’ ya müzekkere yazılması,
3-Adı geçen sözleşmenin hangi vakıanın ispatı için gösterildiği hususunu somutlaştırmak üzere ayrıca davacı vekiline iki hafta süre ve imkan tanınmasına,
4-Yukarıda belirtilen ara kararların icra edilmesi durumunda gelecek belge ve eklerinin içeriklerinin incelenmesi,
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın halli açısından davacının daha önce fona devredilen … A.Ş ile ilgili … hesaplarına aktarılan mevduatlar ile ilgili olarak davalıya ihtirazı kayıtla ödeme yapıldığı açık ve tartışmasız olmakla birlikte somutlaştırılan deliller, Yargıtay bozma içeriği, ayrıca Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin emsal 2014/10149 E.- 2016/7641 K.sayılı ilamı ve bankacılık uygulamaları ve bankacılık muhasebesel işlemleri, dayanak sözleşme hükümleri ayrıca banka kayıtları karşısında davacı tarafından itirazi kayıtla ödenen miktar nedeniyle davacının davalıdan alacaklı olup olmadığının hesaplanması,
Özellikle dava dosyasında mevcut bulunan ve mahkememizin 27/03/2018 tarihli raporunda da atıf yapılan kök ve ek raporların sonuç ve gerekçesi yönünden farklı bir sonuca varılması halinde gerekçesinin açıklanması, aynı sonuca varılması halinde gerekçesinin açıklanması, bu suretle incelemenin icrası”
şeklinde karar verilmiştir.
Bunun üzerine rapor sunan bilirkişi kurulu ise hazırlamış olduğu 10/01/2023 tarihli raporda “…’ye devredilen … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş. ve … A.Ş, ..’nun 26.01.2001 tarihli kararına istinaden; … A.Ş.’nin … Yönetim Kurulu’nun 18.04.2021 tarihli kararına istinaden tüm aktif ve pasifleri ile … A.Ş. çatısı altında devren birleştirildikleri, söz konusu birleşme sonrasında … yönetim kurulunun 28.05.2001 tarihli kararı ile birleşen … A.Ş.’ye ait hisseleri tamamının (36 100), 09.08.2001 tarihinde imzalanan hisse devir sözleşmesi ile …’na (…) devredildiği ve banka unvanının … Bank A.Ş. olduğu, sonrasında ise … Bank A.Ş. hisselerinin 18.06.2007 tarihinde … Bank …. isimli şirkete satışının yapıldığı ve banka ünvanının 07.07.2008 tarihi itibariyle … Bank A.Ş. olarak değiştirildiği, hisse devir sözleşmesinin 4.7. maddesinde devre konu … A.Ş.’nin mevduatları üzerinde herhangi bir takyidatın olmadığı, ayrıca bankanın asıl borçlu, kefil, garantör ya da benzer ad altında herhangi bir gerçek veya tüzel kişiye tahakkuk etmiş ve ödenmemiş başkaca borcu veya yükümlülüğünün bulunmadığının hüküm altına alındığı, sözleşmenin 4.29. maddesinde …’nin …, bu satışa ilişkin bankanın mali durumunda, varlıklarında, aktif ve pasifinde olumsuz etkiye yol açabilecek bir durumun mevcut olmadığı; 6.13. maddesinde ise; bankanın devir tarihinden önceki döneme ait olmak kaydı ile; bankanın veya bankaya devredilen diğer bankaların …’na devrinden önceki ortakları tarafından açılmış ve açılabilecek davalar, banka ve bankaya devredilen diğer bankaların müşterileri tarafından açılmış ve açılabilecek davalar, banka ve bankaya devredilen diğer bankaların yöneticilerinin ilgili eylem ve işlemlerinde mevzuata uymamaları nedeni ile bankanın üçüncü kişilere karşı sorumlu olabileceği hallerden, doğacak tüm yükümlülükten ve bunlara ilişkin olarak mahkemelere intikal etmiş bulunan dava, takip ve benzer işlemlerin sonuçlarından, masraflar da dahil olmak üzere, “… sorumludur” denilmek suretiyle devir sözleşmesinden önceki döneme ait olması kaydıyla, devir alan bankanın maruz kalabileceği her türlü taleplerden doğacak tüm yükümlülüklerden ve bunlara ilişkin olarak mahkemelere intikal etmiş bulunan dava ve takiplerin sonuçlarından …’nin sorumlu olacağının kararlaştırıldığı, ayrıca hisse devir sözleşmesi’nin 8.1 maddesinde de “…, işbu sözleşmede beyan ve taahhüt edilen hususların yerine getirilmemesi ve/veya bankanın devir tarihinden önceki bankacılık işlemleri nedeni ile oluşmuş bir senede/belgeye dayalı olmak şartı ile …’ın/banka’nın karşılaşabileceği her türlü zararı ve ödemelerini tazmin etmeyi taahhüt eder.” hükmünün mevcut olduğu, … ve … gurubunun birlikte görevlendirmesi ile bağımsız bir denetim şirketinden Birleşik … A.Ş.’nin devir öncesinde mali tabloları ve bilançosunu içeren mali durum tespit raporu alındığı, söz konusu raporda 10.08.2001 tarihi itibariyle birleşik … A.Ş.’nin 6,3 Milyar TL bilanço büyüklüğünün bulunduğunun tespit edildiği, bilanço büyüklüğünün 4.3 milyar TL’lik kısmının Fon bünyesinde kaldığı, 2.013.412,00 TL’lik kısmının ise hisse devir sözleşmesi kapsamında …devredildiği ve söz konusu devir bilançosunda; ileride borç veya alacak doğuracak hak ve yükümlülüklerinin izlendiği bilanço dışı nazım hesaplarının bakiye arz etmediği, bu durumda yükümlülük ve taahhüt kalemleri içinde … hesaplarının devre konu edilmediği, … Daire Başkanlığı tarafından, Hukuk İşleri Daire Başkanlığı’na yazılan 09.02.2012 tarihli yazıda; “(…) hesap sahibi bazındaki … hesapların…’a devredilen 10.08.2001 tarihli Sümerbank bilançosunda yer almasının mümkün olmadığı, (…) davalara konu hesaplarla ilgili olarak …mudilerinden toplanan paraların toplandığı hesaplarla ilgili olarak …’a bir varlık devrinin yapılmadığı anlaşılmıştır” denilmek suretiyle, 10.08.2001 tarihli kesin bilançonun … grubuna devredilen 2.013.412,00 TL’lik pasif kalemleri arasında, … hesaplarına ait bir devrin söz konusu olmadığının kabul edildiği, dava dosyasına, ilgili evrede 23.02.2017 tarihinde sunulan bilirkişi heyeti raporu ve 13.10.2017 tarihli bilirkişi heyeti ek raporundaki tespit ve değerlendirmeler ile yukarıda yapılan tespit ve değerlendirmelerin rapor içinde takdire sunulan sebepler ve kayıtlar çerçevesinde uyumlu olduğu, bu durumda, Mahkemeyi takyit etmemek kaydıyla; Yargıtay’ın bozma kararı ile o karar sonrası dosyaya intikal eden verilerin muhtevası gözetilerek ve meseleye de bilhassa bankacılık tatbikatına egemen esaslar tarafından da bakıldığında; Mahkemenin davacı yanın savlarını ve istemlerini yerinde bulmadığı seçenekte, … hesaplar nedeniyle … 29. İcra Müdürlüğü’nün… E. sayılı dosyası ile talep edilen 100.924.988,71TL asıl alacak ve 8.607.732,06 TL işlemiş faiz olmak üzere, toplam 109.532.720,77 TL’lik alacak tutarının davalıdan talep edilemeyeceğinin muhterem Mahkemece değerlendirilebileceği mütalaa olunduğu” şeklinde görüş bildirmişlerdir.
Davacı vekilinin mevcut itiraz içerikleri karşısında ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bunun üzerine aynı bilirkişi kurulu hazırlamış olduğu 27/03/2023 tarihli raporda “hisse devir sözleşmesine esas alınan bilançoda, ileride borç veya alacak doğuracak hak ve yükümlülüklerin izlendiği bilanço dışı nazım hesapların bakiye arz etmediği ve … bünyesinde kaldığı, söz konusu bilanço ile Birleşik … A.Ş.’nin tespit edilen 6,3 milyar TL’lik varlıklarının 4.3 milyar TL’lık kısmının Fon bünyesinde kaldığı, 2.013.412,- TL’lik kısmının ise hisse devir sözleşmesi ile …’na (…) devredildiğinin değerlendirildiği, iç yazışma niteliğinde de olsa, … Daire Başkanlığı tarafından, Hukuk İşleri Daire Başkanlığı’na yazılan 09.02.2012 tarihli yazıda; “(…) hesap sahibi bazındaki … hesapların …’a devredilen 10.08.2001 tarihli … bilançosunda yer almasının mümkün olmadığı, (…) davalara konu hesaplarla ilgili olarak … mudilerinden toplanan paraların toplandığı hesaplarla ilgili olarak …’a bir varlık devrinin yapılmadığı anlaşılmıştır” denilmek suretiyle … hesaplarının devir bilançosu içinde yer almadığı hususun açıkça belirtildiği, öte yandan, hisse devir sözleşmesinin 4.7. maddesinde devre konu … A.Ş.’nin mevduatları üzerinde herhangi bir takyidatın olmadığı, ayrıca bankanın asıl borçlu, kefil, garantör ya da benzer ad altında herhangi bir gerçek veya tüzel kişiye tahakkuk etmiş ve ödenmemiş başkaca borcu veya yükümlülüğünün bulunmadığı, sözleşmenin 4.29. maddesinde ise …’nin …’a, bu satışa ilişkin bankanın mali durumunda, varlıklarında, aktif ve pasifinde olumsuz etkiye yol açabilecek bir durumun mevcut olmadığının hüküm altına alındığı, bu durumda, devir bilançosunda yer alan varlıklar, hisse devir sözleşmesinin bahse konu hükümleri ve …’nin iç yazışmalarında … hesaplarla ilgili yapılan açıklamalar birlikte dikkate alındığında, yükümlülük ve taahhüt kalemleri içinde yer alan …hesaplarının devre konu edilmediği, 18/06/2007 tarihli hisse satım sözleşmesinin davaya konu 09/08/2011 hisse devir sözleşmesi ile ilişkilendirilebilecek hükümlerine kök raporun 14.sayfasında yer verildiği, kuşkusuz bu yönün ve orada yer bulan anlatımların irdelenmesinin Mahkemenin takdirinde olduğu” şeklinde görüş bildirmişlerdir.
Mahkememizce verilen hükme ve BAM hükmüne yönelik olarak temyiz sebepleri ileri sürülmüştür. Yargıtay tarafından ise yukarıda belirtilen husus bozma sebebi yapılmıştır. Bu durumda Yargıtay HGK’nin son uygulamaları doğrultusunda bozma kapsamı dışında kalan hususlarla ilgili artık yeniden bir inceleme yapılamayacaktır. O halde bu davada bozma ilâmı gözetilerek yargılama yapılacaktır. Belirtilen bozma sebebi ise içerikten anlaşılacağı üzere “sınırlandırıcı” nitelikte olmayıp “araştırmaya yöneliktir.
Yargıtay’ın ilgili bozma ilamı çerçevesinde, davacı vekilinin talebi karşılanarak … A.Ş.hisselerinin … da mukim … isimli şirkete 18/06/2007 tarihinde satışına ilişkin sözleşmenin sunulması için taraflara süre verildiği gibi ve ayrıca BDDK’ya yazı yazılmış, bu noktadaki belgeler toplanmıştır. Ayrıca Mahkememizce uyulan bozma ilamına uygun olarak söz konusu sözleşmenin hangi vakıanın ispatı için gösterildiği hususunu somutlaştırmak üzere davacı vekiline iki hafta süre ve imkan dahi tanınmıştır.
Bu şekilde satışa ilişkin sözleşmenin celbedilmesi ve davacı vekiline somutlaştırma imkanının tanınması sonrası HMK m.31 hükmünün yerine getirilmesi sağlanılmıştır. Bu aşamadan sonra ise Mahkememizce atanan ve konusunda ehil bulunan bilirkişi heyetinden tüm delillerin ve önceki bilirkişi raporunun incelendiği bir rapor alınması aşamasına geçilmiştir.
Mahkememizce atanan bilirkişi kurulunun hazırlamış olduğu kök ve ek rapor içeriği bir bütün olarak dikkate alındığında, … ve … birlikte görevlendirilmesi ile bağımsız bir denetim şirketinden, … A.Ş.’nin devir öncesinde mali tabloları ile ilgili bilançosunu içeren mali durum tespit raporu alınmıştır. Adı geçen bu raporda da 10/08/2001 tarihi itibariyle… A.Ş.’nin 6,3 milyar TL bilanço büyüklüğü tespit edilmiştir. En önemlisi bu bilanço büyüklüğünün 4,3 milyar TL’lik kısmı fon bünyesinde kalmış, bakiye 2.013.412 TL’lik kısmı ise hisse devir sözleşmesine göre …’a devredilmiştir. Bu devre ilişkin devir bilançosunda ise ileride borç veya alacak doğuracak hak ve yükümlülüklerin izlendiği bilanço dışı nazım hesaplarında herhangi bir bakiye mevcut olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında yükümlülük ve taahhüt kalemleri içinde … hesaplarının devre konu edilmediği anlaşılmaktadır. Zaten … Varlık Yönetimi Daire Başkanlığı tarafından yazılan 09/02/2012 tarihli yazı içeriğinde dahi, … grubuna devredilen 2.013.412 TL’lik pasif kalemleri arasında … hesaplarının devre konu olmadığı açıkça kabul edilmiştir. Bir başka ifade ile adı geçen yazıda da “… hesapların …’a devredilen 10/08/2001 tarihli … bilançosunda yer almasının mümkün olmadığı, davalara konu hesaplarla ilgili … mudilerinden toplanan paraların kaydedildiği, (308 ve 309 nolu) hesaplarla ilgili olarak …’a yıllık devrinin yapılmadığı”ifadelerine yer verilmiştir. Böylelikle … mevduat hesaplarının devir öncesinde … A.Ş.’nin bilançosunda pasif tarafta yer aldığı, bu şekilde hesapların … grubuna devredilen bilanço kalemleri arasında yer almadığı, bir başka deyişle … bünyesinde kaldığı tespit edilmiştir.
Öte yandan ek raporda da irdelendiği üzere 18/06/2007 tarihli hisse satım sözleşmesinin davaya konu olan ve yukarıda irdelenen 09/08/2001 tarihli hisse devir sözleşmesi ile ilgilendirilebilecek hükümlerine raporda yer verilmiştir. Adı geçen sözleşmenin 2.1 maddesi dışında somut olaydaki uyuşmazlık ile ilgili başkaca bir uyuşmazlık maddesi tespit edilemediği gibi davacı vekiline verilen süreye rağmen başkaca bir somutlaştırma dahi yapılamamıştır.
Buna göre adı geçen sözleşmenin 2.1 maddesi hisselerin satışı ve devri başlığını taşımaktadır. Adı geçen düzenlemeye göre, “ihbar olunan … (Satıcı) ile … (Alıcı) arasında, satıcının sahip olduğu banka hisselerinin tamamının satıcı tarafından alıcıya satılması için 18.06.2007 tarihinde hisse satım sözleşmesi imzalandığı sözleşmenin kopyasının dava dosyası kapsamında yer aldığı, “sözleşmenin 2.1 Hisselerin Satışı ve Devri maddesinde; “İşbu Sözleşmenin şartlarına tabi olmak kaydıyla, satıcı (1) işbu sözleşmenin tarihinde ihraç edilmiş olan ve tedavülde bulunan 874.364.991 adet banka hissesini ve bankanın madde 4.5 uyarınca ihraç ettiği sermaye arttırımında kullanılan banka hisselerini alıcıya her türlü takyidattan ari olarak kapanışta satmayı ve devretmeyi, alıcı da bunları satıcıdan bu şekilde satın almayı ve iktisap etmeyi kabul etmektedir.” şeklinde olduğu, sözleşmenin m.2.9 ile … ile akdedilen sözleşmeler kısmında; “alıcı ve satıcı aşağıdaki hususları kabul ve taahhüt ettiği” açıklanmıştır. Buna göre;
a)Kapanışın gerçekleştiği tarihten itibaren ve bu tarihten sonra, banka … hisse devir sözleşmesi ve şimdiye kadar … ile akdetmiş olduğu ve işbu Sözleşmede belirtilen diğer sözleşmeler ve mutabakatlar tahtındaki bütün yükümlülüklerini yerine getirmeye devam edecektir.
b)Yalnızca madde 2.9 (a) hükmüne tabi olmak kaydıyla, satıcı, bankanın herhangi bir yükümlülük; harcama, masraf, zarar ya da ziyanı konusunda hisse devir sözleşmesi uyarınca veya şimdiye kadar … ile akdedilmiş olan diğer sözleşmeler ve mutabakatlar uyarınca …’den, yahut, satıcının banka lehine …’den bulunabileceği taleplerden bankayı ya da alıcının tercihine göre, alıcıyı beri tutacaktır.
c)Satıcı, kendisinin Banka ile ilgili olarak …’ye verdiği taahhütlerden kaynaklanan her türlü yükümlülükten alıcıyı beri tutacaktır. Söz konusu yükümlülükler, Satıcının … Hisse Devir Sözleşmesi ve ilgili protokoller ve şimdiye dek Satıcı ile … arasında Banka veya Bankanın selefi olan başka kuruluşlarla ilgili olarak kapanıştan önceki dönemle ilişkili herhangi bir olay, işlem ya da hadise konusunda akdedilmiş diğer sözleşmeler tahtındaki yükümlülükleri de içermektedir; fakat bunlarla sınırlı değildir” hükümlerinin yer aldığı anlaşılmaktadır.
Adı geçen sözleşmede ihbar olunan … “satıcı” olarak gözükmekte iken dosyamızda feri müdahil olarak gözüken… ise “alıcı” konumundadır. Söz konusu sözleşme ile “satıcı” … sahip olmuş olduğu banka hisselerinin tamamını “alıcı” durumundaki …’ye satılması amacı ile 18/06/2007 tarihli hisse satım sözleşmesine adı geçen banka ile taraf olmuş, sözleşme imzalamıştır. Sözleşmedeki dayanak maddeden anlaşılacağı üzere satıcı …, alıcı durumundaki bankayı herhangi bir yükümlülük, harcama, masraf zarar ya da ziyanı konusunda adı geçen hisse devir sözleşmesi uyarınca veya sözleşmenin yapıldığı tarih itibariyle, … ile akdedilmiş olan diğer sözleşmeler ve mutabakatlar ile ilgili alıcıyı beri tutacaktır. Burada “alıcı” ise …’dir. Öte yandan “satıcı” …, kendisine banka ile ilgili …’ye verdiği taahhütlerden kaynaklanan her türlü yükümlülükten de “alıcı” …’yi beri tutacaktır. O halde 10/08/2001 tarihli kesin bilançoya göre … grubuna devredilen 2.013.412 TL’lik pasif kalemler arasında … hesaplarına ait bir devir bulunmadığı gerçeği karşısında artık 18/06/2007 tarihli hisse devir sözleşmesine göre de …’ın sorumlu tutulmasına esas olabilecek herhangi bir düzenleme mevcut değildir. Bu nedenle davacı ile … arasında imzalanan sözleşmenin içerikleri nedeniyle davalı ile fer’i müdahil durumundaki bankanın sorumluluğunu gerektirir hukuki ve fiili bir durum ispatlanamamıştır.
Öte yandan raporlarda da irdelendiği üzere 09/08/2001 tarihli hisse devir sözleşmesinin 6.3 madde içeriği dikkate alındığında banka ve bankaya devir edilen diğer bankaların müşterileri tarafından açılmış ve açılacak davalar kapsamındaki tüm sorumluluk …’ye aittir. Zaten … A.Ş.’nin bilançosundan … grubuna ve akabinde ise … Bank A.Ş.’ye devrolunan 10/08/2001 tarihli bilançoda da dava konusu edilen alacağın dayanağı durumunda olan … mevduat hesaplarının devre konu olmadığı açık ve kesin olarak tespit edilmiştir. Bu durum, açıklandığı üzere … Daire Başkanlığının bizatihi düzenlediği 09/02/2012 tarihli yazı içeriğinden anlaşılmaktadır.
Bu arada Mahkememizce en son atanan bilirkişi kurulunun hazırlamış olduğu kök ve ek raporlarda, daha önce kendilerinden rapor alınan önceki bilirkişi kurulu raporları dahi irdelenmiştir. Buna göre Mahkememizce atanan bilirkişi kurulu hazırlamış olduğu 10/01/2023 tarihli kök raporda da, 23/02/2017 tarihinde sunulan bilirkişi heyeti raporu ve ek raporundaki tespit ve değerlendirmeler ile kendi tespit ve değerlendirmelerin tam uyum içinde olduğunu belirtmiştir. Gerçekten 23/02/2017 tarihli raporu sunan bilirkişi kurulunun hazırladığı rapor ve aynı zamanda Mahkememizce atanan bilirkişi kurulunun hazırlamış olduğu rapor, bu davaya esas olan … mevduat hesaplarının … grubuna devredilen bilanço kalemleri arasında yer almadığı, bilakis …devredilmeyen bilanço kalemleri arasında yer aldığı, bu nedenle … hesaplarına ait bir devrin söz konusu bulunmadığı, bu nedenle 18/06/2007 tarihli sözleşme dahi dikkate alındığında davalının da sorumluluğunun bulunmadığı yönündedir.
Sözleşme hukukuna egemen olan sözleşmeye bağlılık (…) ilkesi, hukukumuzda da kabul edilmiştir. Bu ilkeye göre, sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalıdır.
Esasen 6098 Sayılı TBK m. 1 hükmüne göre “Sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun açıklamaları ile kurulur. İrade açıklaması, açık veya örtülü olabilir.” Yine TBK m.19 hükmüne göre “Bir sözleşmenin türünün içeriğinin belirlenmesi ve yorumlanmasında tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizleme için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın gerçek ve ortak idare esas alınır.”
Yukarıda açıklanan kanun hükümleri dikkate alındığında “güven prensibi” çerçevesinde tarafların gerçek idarelerinin tespit edilmesi sorunun çözümü açısından büyük önem arz etmektedir. Zira taraflar arasındaki sözleşmenin bütünü, özellikle uyuşmazlığa esas olan 10/08/2001 tarihli sözleşme ve bu sözleşme ile dolaylı olarak ilgisi bulunan 18/06/2007 tarihli sözleşme içeriği ve özellikle davacı tarafından somutlaştırılabilen deliller dikkate alındığında, bu davaya esas… hesaplarının davalının sorumluluğuna yol açabilecek herhangi bir devre söz konusu olmadığı, bu noktada dosyamız davalısı aleyhine sonuca varmayı gerektirir bir düzenlemenin mevcut olmadığı açıkça anlaşılmaktadır. “Sözleşme taraflar arasında yapılan bir kanundur” ilkesi dikkate alındığında sözleşme ile davalıya yüklenmemiş bir yükümlülüğün davalıdan talep edilebilmesi de mümkün bulunmamaktadır.
Kaldı ki sözleşmeye taraf olan şirketlerin ticari defter ve kayıtlarına göre hisse devir sözleşmesine taraf olan … ve ayrıca 18/06/2007 tarihli hisse devir satım sözleşmesine taraf olan… isimli şirketin borçlu olmasını gerektirir herhangi bir muhasebesel kayıt tespit edilememiş, daha önemlisi davacı olan … 09/02/2012 tarihli yazıda da … hesaplarının …’a devredilen 10/08/2001 tarihli … bilançosunda yer almadığı, … aleyhine bir varlık devrinin yapılmadığı yönünde ikrarda bulunmuştur. Elbette bir kimsenin, davranışlarında tutarlılık bulundurmasını gerektiren bir prensip yoktur. Fakat bir hukuki ilişkide bir kimse davranışı ile karşı tarafta esaslı bir güven uyandırdıktan sonra, artık bu davranışına aykırı tutum takınamaz. (Prof. Dr. M. Kemal OĞUZMAN, Medeni Hukuk Dersleri, İstanbul, 1975, Sayfa. 173). Bu nedenle davacının tüzel kişilik olarak ve hazırlamış olduğu resmi yazıda dahi … hesaplarının …’a devredilen 10/08/2001 tarihli bilanço da yer almadığı, …’a bir varlık devrinin yapılmadığı yönünde beyanda bulunması sonrası bu beyan ile çelişki arz edecek şekilde dava açma hakkını kullanması dürüstlük kuralı karşısında kabul edilebilir değildir.
Öte yandan taraflar arasında devam edegelen ticari ilişki içinde, taraflar arasında varlığı tartışmasız olan sözleşmesel ilişki kurulduğu, bu ilişkinin süre geldiği, bu ilişki içerisinde tarafların birbirlerine sözleşme hükümlerinden dolayı güven duyduğu ortada iken gerek sözleşmeye gerek fiili kayıtlara aykırı olacak şekilde davacının dava konusu alacağı talep edebilmesi Mahkememizce mümkün bulunmamıştır. Bu noktada ayrıca ifade etmek gerekir ki hisseleri devir alan … ve davalı … A.Ş.’nin, feri müdahil …’nin … hesaplarına ait mevduat hesaplarının ödenmesi noktasında, davacı …’nin borcunun dış üstlenilmesi veya borcun iç üstlenilmesi şeklinde veya bu borcuna katılması şeklinde ve aleyhlerine yorumlanabilecek ispatlanmış bir vakıa ve delil durumu da söz konusu değildir.
Böylelikle bozma ilamı öncesi Mahkememizce oluşturulan 22/03/2018 tarihli kararın gerekçesinde de açıklandığı üzere, …’nin külli halefiyeti söz konusu olduğundan devir öncesi gerçekleşen … hesaplarından kaynaklanan yükümlülüklerinden dolayı sorumluluğu devam etmektedir. Bu nedenle yukarıda ayrıntılı olarak irdelendiği üzere, bilançoda yer almayan borç ve yükümlülüklerden dolayı hisseleri devralan… ve davalı … A.Ş.’nin sorumlu tutulabilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.
Bilirkişi kurulu raporu ise gerekçeli ve denetime elverişli olup rapordaki bankacılık muhasebesi ve uygulamalarına ilişkin tespitler, Mahkememizce yukarıda açıklanan gerekçeler ile uyumludur. Bu noktada ayrıca belirtmek gerekir ki davanın 5411 sayılı Bankacılık Kanunu m.142 hükmünden doğmaması, uyuşmazlığın taraflar arasındaki özel hukuk sözleşmesinden kaynaklı bulunması karşısında konu ile ilgili Yargıtay uygulaması dahi dikkate alınarak resmi kurum ve kuruluşlarda görev yapanlardan bilirkişi atanmasına dair talebin yargılama aşamasında reddi gerekmiştir. Bu nedenle dahi Mahkememizce atanan bilirkişilerin raporlarına itibar olunmasına engel bir hal bulunmamaktadır.
İspat hukuku şekli hukukun içinde yer alsa da, ispat yükü maddi hukuk tarafından belirlenir… Delil ikamesi, bir davada tarafların kendi vakıalarının, iddialarının doğru olduğu veya karşı tarafın iddialarının doğru olmadığı hususunda ispat sonucuna ulaşabilmek ve kendi lehine karar verilmesini sağlamak amacı ile çekişmeli vakıalar ile ilgili deliller sunarak gerçekleştirdikleri bir hukuki faaliyettir. Delil ikame yükü ise, ispat yükü kuralları çerçevesinde hakimin aleyhte karar verme tehlikesini ortadan kaldırmak amacı ile tarafların delil ikamesi faaliyeti ile kendi vakıa iddialarının doğruluğu veya karşı taraf iddialarının yerinde olmadığı yolunda hakimde kanaat oluşturmasıdır. (Bilge Umar, İspat Yükü Kavramı ve Bununla İlgili Bazı Kavramlar, İÜHFM, 1962, Cilt: 3, Sayfa: 4, 64). Bu şartlarda sonuç olarak davacı şirketin iddiasına esas olan vakıaların ispatlanamadığı anlaşılmaktadır.
Yapılan açıklamalar karşısında davacının davalı aleyhine açmış olduğu “itirazın iptali ile takibin devamına ” yönelik davanın sübut bulmadığından reddine, davanın reddi nedeniyle davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine, davalının kötü niyet tazminatı talebinin ise takibin kötü niyetle yapıldığı ispatlanamadığından ve yasal şartlar oluşmadığından dolayı reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda yazılan nedenlerle;
1-Davacının davalı aleyhine açmış olduğu “itirazın iptali ile takibin devamına” yönelik davanın sübut bulmadığından reddine,
2-Davanın reddi nedeniyle davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin ise yasal şartlar oluşmadığından dolayı reddine,
4-Davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
5-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalının harcadığı 50,00 TL posta ve tebligat giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Davalı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte olan AAÜT gereğince davaya esas 109.532.920,77 TL üzerinden hesaplanan ve tek olarak takdir edilen 1.333.329,21 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde bakiye avansın iadesine,
Taraf vekilleri ile feri müdahil vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere ve oy birliği ile karar verildi.08/06/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip