Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/287 E. 2022/354 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/287
KARAR NO : 2022/354

DAVA : İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/09/2014
KARAR TARİHİ : 28/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle,müvekkilinin … Ltd. Şti. ünvanı altında kurulduğunu, ünvan ve nevi değişikliği sonrasında …Tic. A.Ş. adını aldığını halen akaryakıt istasyonları ve dinlenme tesisleriyle ilgili hizmet sektöründe faaliyet gösterdiğini, davalı şirket ile müvekkili şirket arasında 22.12.2008 tarihli alt kira sözleşmesi ve 24.12.2008 tarihli kira işletme sözleşmesi akdedildiğini mülkiyetinin … Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı’na intifa hakkı …Derneğine ve işletme hakkı …A.Ş.’ye ait… yer alan kuzey ve güney akaryakıt istasyonlarının davalı şirket tarafından işletildiğini, tarafların akaryakıt istasyonlarının işletilmesi hususunda ortaklık oranın ilk aşamada %50-%50, daha sonra ise 01.09.2012-01.09.2013 tarihleri arasında da %65 davalı %35 müvekkili şirket olacak şekilde kararlaştırdıklarını,bu ortaklık yapısında,tarafların birbirlerine 40.000,00+20.000,00=60.000,00 TL kira bedeli ödeme yapması yerine,iki adet akaryakıt istasyonunun davalı ve müvekkili şirket tarafından ortaklık yapısı altında işletilerek, elde edilecek gelirden müvekkili şirketin davalıya ödeneceği 60.000,00 TL’lik kira bedelinin 1/2’lik kısmının da mahsup edilerek paylaşılacağı konusunda anlaştıklarını, müvekkili şirketin işbu dava ve takip konusu alacağının kaynağını da davalı şirketin müvekkili şirkete ödemesi gereken ciro bedelini eksik ödemesi veya tamamen ödememesinden kaynaklandığını, anlaşmaya rağmen, davalı şirketin belirtilen edimlerini yerine getirmediğini ve elde edilen toplam cironun müvekkili şirkete hiç ödenmediğini,kimi zamanda eksik ödendiğini,bu sebeple de müvekkili şirketin payına düşen oranda ödemeyi hak ettiği şekilde alamadığını,ayrıca davalı şirketin 24.12.2008 tarihli işletme-kira sözleşmesinin eki olan işletme sözleşmesi eki başlıklı “Finansal Raporlama ve Ödeme Kurallarının” 2.2.maddesi gereğince her gün çalışan ya da çalışmayan akaryakıt pompalarındaki yazar kasalardan Z raporu almak veya aylık Z raporlarını müvekkili şirkete iletmek ile yükümlü iken bu raporları göndermediğini müvekkili şirketin kar zarar hesaplaması yapmasını engellediğini, müvekkili şirketin davacının taraflar arasındaki anlaşmaların ihlali niteliğindeki bu kötü niyetli davranışları sebebiyle oluşan zararının, daha fazla artmasını önleyebilmek amacıyla 24.12.2008 tarihli işletmecilik sözleşmesini … 7. Noterliğinin… tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile tek taraflı feshettiğini işbu ihtarnamenin 30.05.2013 tarihinde davalı şirkete tebliğ edildiğini,sözleşmenin feshinden sonra feshe kadar müvekkili şirket tarafından satın alınmış tüm ürünlerin davalı şirket tarafından satılmaya devam edildiğini, fesih öncesinde müvekkili şirkete yapması gereken ödemeyi yapmayan davalı şirketin, fesihten sonra da müvekkili şirketin satın aldığı ürünleri sattığını,ancak elde edilen geliri müvekkili şirkete hiç göndermediğini,müvekkili şirketin davalı şirketten alacağının 1.302.033,71 TL olduğunu,685.177,14 TL’lik alacağın,… 23.Asliye Ticaret Mahkemesinin… E. sayılı davası ile alacak konusu edildiği için bakiye miktar olan 616.856,57 TL’lik alacak miktarının tarafça … 33. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra takibi konusu yapıldığını, … 7. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin davalı şirkete 03.07.2013 tarihinde tebliğ edildiği için 03.07.2013 tarihinden itibaren takibin açıldığı 18.04.2014 tarihine kadar 63.540,45 TL faiz işletildiğini, bu sebeple davalının yapmış olduğu itirazın iptalinin gerektiğini,davalı üzerine kayıtlı çok sayıda taşınmaz ve araçlarının bulunduğunu, ileride hak kaybı yaşanmaması ve davalı üzerine kayıtlı gayrimenkullerin ve araçların üçüncü kişilere devrini önemek için tedbir konulması gerektiğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamını,davalı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini,uyap sistemi üzerinden davalı üzerine kayıtlı gayrimenkul ve araç sorgusu araştırmalarının yapılması ve tespit edilmesi halinde gayrimenkullerin ve araçların üçüncü kişilere devrini önlemek yönünde tedbir kararı verilmesini,yargılama gideri ve avukatlık vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle;müvekkili şirketin “…” adresinde bulunan ve mülkiyeti İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait olup, büyükşehir belediyesi tarafından yap-işlet-devret usulüne göre işletme hakkının … A.Ş.’ye,intifa hakkı … Derneği’ne devredilen Otogar Kuzey Akaryakıt ve Bakım istasyonu alanında kayıtlı gayrimenkulleri … A.Ş. ve … Derneği ile 22/12/2008 tarihinde aralarında akdedilen kira ve işletme sözleşmesi ile kiralandığını,bu sözleşmenin taraflarca 05.05.2019 yılına kadar geçerli olmak üzere akdedildiğini, müvekkili şirketin taşınmazları kiraladıktan sonra, taşınmazlardaki akaryakıt istasyonlarını işletmek için yatırımlar yaptığını ve akaryakıt lisans sahibi davacı şirket ile önce 22.12.2008 tarihli, daha sonra 24.12.2008 tarihli ve en son 12.03.2010 tarihli işletme sözleşmesi akdettiğini, diğer bir deyişle taraflar … ve … İstasyonlarının işletilmesi şartları yönünden son iradelerini,12.03.2010 tarihli işletme sözleşmesiyle devam ettirdiklerini,müvekkili şirketin bu söz konusu … ve … istasyonlarının 22.12.2008 tarihinden, davacı tarafından sözleşmenin haksız olarak feshedildiğini öğrendiği,30.05.2013 tarihine kadar aralıksız olarak işlettiğini, hal böyle iken davacı tarafın … 7. Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile taraflar arasındaki sözleşmeyi feshettiğini akaryakıt istasyonlarını tüm demirbaşlarıyla iki iş günü içerisinde…’e teslimi hususunda müvekkili şirkete ihtarla bildirdiğini,bu ihtarnamenin 30.05.2013 tarihinde müvekkili şirkete tebliğ edildiğini,aynı tarih itibariyle müvekkili şirketin işlettiği akaryakıt istasyonlarına lisans sahibi olan davacı şirketin talebi üzerine Petrol Ofisi’nden akaryakıt aktarımı sonlandırıldığını,müvekkili şirketin taraflar arasında akdedilen sözleşmelere dayanarak akaryakıt istasyonlarını işletmeye devam ederken davacı şirketin iştirakçisi olduğu ana şirket … A.Ş.’nin yönetim kurulu başkanı …’ün defalarca asılsız nedenlerle ve başka şahıstan aracı kullanmak suretiyle dava konusu akaryakıt istasyonlarını boşaltması için müvekkili şirketin genel müdürü …’a sürekli haber gönderip kendisini tehdit ettiğini, bu tehdit ve baskılar netice vermeyip müvekkili şirketin genel müdürü …’ı bağlayıcılığı ve geçerliliği hususunda ısrarları üzerine, …’ün şirketin sözleşmesini haksız şekilde feshetme yoluna gittiğini, ancak müvekkili davacının sözleşmeyi feshettiği 28.05.2013 tarihi itibariyle davalı şirketin borcu bulunmadığını, müvekkili şirketin haksız fesih tarihi itibariyle alacak miktarının 2.191.627,61 TL cari hesap alacağı ve en az 2.034.512,96 TL vergi yükü alacağından ibaret toplam 4.226.140,57 TL olduğunu,dava tarafından sözleşmenin feshinin ardından müvekkili şirketin söz konusu akaryakıt kullanamadığını, sözleşmeye istinaden akaryakıt istasyonlarında ruhsat sahibinin davacı şirket olduğunu,bu nedenle davacı şirketin talimatı dışında müvekkili şirketin işlettiği istasyonlara akaryakıt verilmediğini,hal böyle olunca davacının sözleşmenin feshinden sonra akaryakıt aktarımının durdurduğunu belirterek davanın reddini,davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini,yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılamada mevcut Yargıtay uygulaması dikkate alınarak davaya Mahkememizce bakılmıştır. Bu çerçevede esas hakkında hüküm oluşturulmuş ve davacının davasının kısmen kabulüne dair karar verilmiştir.
Adı geçen karar ile ilgili istinaf yoluna başvurulmuş, istinaf incelemesi yapan İstanbul BAM 3. HD 2020/1436E. 2021/2756K.sayılı kararında;
“Aynı taraflar arasında aynı sözleşmeden kaynaklanan ve … 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E – … K sayılı kararına karşı taraflarca yapılan istinaf kanun yolu başvurusu sonunda dairemizce tarafların istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmiş, karara karşı temyiz kanun yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 3. HD 06.04.2021 tarih ve 2021/287 E- 2021/3719 K sayılı ilamında;
Yapılan açıklamalar ve TBK’nın 19/1. maddesi ışığında taraflarca imzalanan sözleşmeler bir bütün olarak incelendiğinde; 24/12/2008 tarihli sözleşme ve ek sözleşmede, …Şti ve … Derneği ile akdettiği sözleşme ile… Bölgesi olarak tanımlanan yerde istasyonun yapımını ve işletme hakkını elde eden, sonrasında bu yerlerde intifa hakkı sahibi olan Petrol Ofisi ile bayilik sözleşmesi akdeden davacı (birleşen davada davalı) … A.Ş.’nin, söz konusu iki adet akaryakıt istasyonunun işletme hakkını 05/05/2019 tarihine kadar belli bir (ilk yıl aylık 60.000 TL, sonraki yıllarda ÜFE artış oranına göre belirlenecek) bedel karşılığında davalı(birleşen davada davacı) … Şti’ye terk edeceğinin, işletme faaliyeti ile ilgili tüm giderlerin davalı tarafından karşılanacağının, bu bağlamda davacı tarafından işletme giderleri ile ilgili olarak bir ödeme yapılması halinde ise bildirim üzerine derhal davalı tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığı, 12/03/2010 tarihli sözleşmede ise tarafların yer değiştirdiği ve aynı istasyonların işletme hakkının davalı tarafından davacıya belli bir bedel karşılığında terk edileceğinin, işletme giderlerinin de aynı doğrultuda davacı tarafından karşılanacağının kararlaştırıldığı, 10/09/2012 tarihli ve “Ek Protokol” başlıklı sözleşmede ise; işbu sözleşmenin 24/12/2008 tarihli sözleşmenin ayrılmaz parçası olduğunun ve 24/12/2008 tarihli sözleşmeye ek olarak davalının akaryakıt istasyonlarından elde ettiği gelirin % 35’ini davacıya vereceğinin kararlaştırıldığı, söz konusu kararlaştırmaları içeren sözleşmelerde, müşterek amaç ve müşterek amaç uğruna birlikte çaba unsurlarının bulunmadığı, aksine taraflar arasındaki uyuşmazlığı oluşturan işbu sözleşmelerin, yukarıda açıklanan ürün (hasılat) kira sözleşmelerinden olduğu, dolayısıyla asıl ve birleşen davanın, ürün kirası sözleşmelerine dayalı alacakların tahsili istemini içerdiği anlaşılmaktadır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir.
01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nın 4/1-a maddesine göre; kiralanan taşınmazların, 09/06/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda, “Sulh hukuk mahkemeleri” görevlidir.
Dava, 6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girmesinden sonra 03/06/2013 tarihinde açıldığına göre, görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesidir.
Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince; uyuşmazlığın çözümünde sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca asıl ve birleşen davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, taraflarca akdedilen sözleşmelerin hukuki tanım ve yorumunda yanılgıya düşülerek davaların esası hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.” denmek suretiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Buna göre, davaya dayanak sözleşmelerde, müşterek amaç ve müşterek amaç uğruna birlikte çaba unsurlarının bulunmadığı, aksine taraflar arasındaki uyuşmazlığı oluşturan işbu sözleşmelerin, ürün (hasılat) kira sözleşmelerinden olduğu, davanın, ürün kirası sözleşmelerine dayalı alacakların tahsili istemini içerdiği anlaşılmakla uyuşmazlığın çözümünde sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu itibarla tarafların istinaf talebinin kabulüyle HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince kararın kaldırılarak dosyanın görevsizlik kararı verilemek üzere mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir” gerekçesiyle karar vermiş, bu suretle BAM dairesi konuyla ilgili Yargıtay 3.HD’nin değişen 2021 tarihli kararı çerçevesinde karar oluşturmuştur. Akabinde verilen bu kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi söz konusu olmuş ise de Yargıtay 3. HD 2022/181E. 2022/2623K.sayılı kararı ile adı geçen BAM kararının kesin nitelikte olması sebebiyle davalının temyiz dilekçesinin reddine dair karar vermiştir.
BAM tarafından Yargıtay’ın son uygulaması doğrultusunda verilmiş olan görevsizlik kararı 6100 sayılı HMK m.353/1-a ve 362/1-g maddeleri uyarınca kesin nitelik taşımaktadır. Bu nedenle dava dosyasının yukarıda açıklanan gerekçe karşısında görevli İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesi gerekmektedir.
Yapılan açıklamalar karşısında Mahkememizin görevsizliği sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan ve usulden reddine, Mahkememizce görevsizlik kararı verilmesi karşısında taraflardan birinin süresi içinde kanun yoluna başvurmaması nedeniyle karar kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkememize başvurularak, dava dosyasının görevli İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesinin talep edilmesine, bu suretle dosyanın akabinde İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, belirtilen sürede talep olmadığı takdirde mahkememizce HMK.m.20 hükmü uyarınca davanın açılmamış sayılmasına dair karar verileceğinin taraf vekillerine bildirilmesine, yargılama harç ve giderlerinin görevli mahkemede değerlendirilmesine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin görevsizliği sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan ve usulden reddine,
2-Mahkememizce görevsizlik kararı verilmesi karşısında kesin kararın tebliğinden; taraflardan birinin süresi içinde kanun yoluna başvurmaması nedeniyle karar kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkememize başvurularak, dava dosyasının görevli İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesinin talep edilmesine,
Bu suretle dosyanın akabinde İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-Belirtilen sürede talep olmadığı takdirde mahkememizce HMK.m.20 hükmü uyarınca davanın açılmamış sayılmasına dair karar verileceğinin taraf vekillerine bildirilmesine,
4-Yargılama harç ve giderlerinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,
Kararın denetimden geçerek kesinleşmiş olması, böylece hükmün şeklen kesin hüküm haline gelmiş olması nedeniyle kesin olarak ve oy birliği ile vekillerin huzurunda karar verildi. 28/04/2022

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …