Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/28 E. 2023/274 K. 28.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/28 Esas
KARAR NO : 2023/274

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/01/2022
KARAR TARİHİ : 28/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı-borçlu şirket arasında mevcut olan ticari ilişki gereği taraflar arasında cari hesap ilişkisinin olduğunu, davalı-borçlu ile olan ticari ilişki nedeni ile davacı müvekkili şirketin davalı-borçludan alacaklı olduğunu, bu alacağın tahsili hususunda davalı-borçlu ile yapılan bütün iyi niyetli görüşmelerin neticesiz kaldığını, bu nedenle davalı-borçlu hakkında kanuni yola başvurma zorunluluğunun doğduğunu, davalı-borçlunun müvekkili şirkete olan borcunu ödemeye yanaşmaması nedeni ile hakkında … 36. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibinin başlatıldığını, davalı-borçluya ödeme emri tebliğ edilmişse de davalı-borçlu ödemeye yanaşmayarak takibe haksız olarak itiraz ettiği, davalının takibe itirazının temel nedeni ödemeyi ve alacağın tahsilini geciktirmek hatta bu süre zarfında imkansız kılmak gayesi olduğunu, ticari defter kayıtları ve diğer delillerin alacağın var olduğu hususunda açık birer delil niteliğinde olduğunu, dava aşamasında ticari defter kayıtları incelendiğinde bu durumun anlaşılacağını, davalı-borçlu tarafın borçlu olduğunu bile bile takibi sürüncemede bırakmak gayesiyle kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini, iş bu nedenle İİK hükümleri gereğince %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatını isteme gereğinin hasıl olduğunu, icra dosyasında vaki haksız ve dayanaksız itirazın iptaline karar verilmesini ve ayrıca haksız ve kötü niyetli itiraz nedeniyle davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, mahkeme masraflarıyla avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı-alacaklı ile davalı borçlu arasında her ne kadar bir ticari ilişki söz konusu ise de pandemi başladığından (Mart 2020 den) bu yana davalı şirkettin tüm ticari faaliyetleri durmuş olduğunu, davacı alacaklının herhangi bir hizmet vermemiş olduğundan bir alacağınını doğmadığını, davalının davacıya bir borcunun bulunmadığını, davacının mücbir sebebi nedeni ile davanın faaliyetlerinin durduğunu ve hiçbir hizmet verilmediğini dikkate almadan, icra takibi yapması ve akabinde dava açmasının yerinde olmadığını, borcu ve davacının iddialarını kabul anlamına gelmemek şart ve koşulu ile işlemiş ve işletilmesi talep edilen faize de itiraz ettiklerini, davacının herhangi bir temerrüt oluşmadan keyfi olarak işletmiş olduğu faize de itiraz etiklerini, işlemiş ve işletilmesi talep edilen tüm faize itiraz etikleri, davacının, doğmayan ve muaccel olmayan bir borç için icra yapması ve akabinde inkar tazminatı talep etmesinin yerinde olmadığını, davacı kötü niyet ile icra yaptığı ve dava açmış olduğundan, talep ettiği inkar tazminatı talebinin reddini, tam tersine davacının talep ettiği alacığın %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi gerektiği tedbir talebinin reddi ile akabinde davacının haksız, yersiz, fiili ve hukuki dayanaktan yoksun davasının reddine davacının talep ettiği alacığın %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle düzenlendiği iddia edilen faturalardan kaynaklı cari hesap alacağı iddiasına dayalı olarak … 36. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasına borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
… 36. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası celbedilerek incelendiğinde, davacı şirket tarafından 15.962,08 EURO asıl alacak, 401,46 EURO işlemiş faiz olmak üzere toplam 16.363,54 EURO cari hesap alacağı için başlatılan ilamsız takibe davalı borçlunun süresinde itirazı üzerine takibin durdurulmuş olduğu, icra dosyası içeriğine göre borçlu tarafından tebliğ için gider avansı yatırılıp itiraz dilekçesi alacaklıya tebliğ edilmemiş olduğundan davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu görülmüştür.
Davalı taraf cevap dilekçesi ile davacı ile arasında her ne kadar bir ticari ilişki söz konusu ise de pandemi başladığından bu yana ticari faaliyetler durmuş ve alacaklı herhangi bir hizmet vermemiş olduğundan bir alacağının doğmadığına yönelik savunma yapmıştır. Bu haliyle ticari ilişki inkar edilmemiş, takip alacak bedeline yönelik hizmet alınmadığından bahisle davanın reddi talep edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle düzenlendiği iddia edilen faturalardan kaynaklı cari hesap alacağı iddiasına dayalı olduğundan ticari defterlerin delil niteliği ve tacirler arası fatura tanzim delil niteliği hakkında mevzuat düzenlemeleri uyarınca uyuşmazlığın tahlili gereklidir.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222.maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK m.222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK m.222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. (HMK m.222/4).
Dosya bilirkişi …’e tevdi edildiği, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 09/06/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; Davacı yanın incelenen 2019, 2020 ve 2021 yılı ticari defterlerinde davalı yan ile olan hesap hareketlerini ilgili 127.000.02.0401 no’lu cari hesap kodlarında takip etmekte olduğu, düzenlemiş olduğu faturaları bu hesabın borcuna, yapmış olduğu tahsilâtları ise bu hesabın alacağına aşağıdaki cari hesap ekstresinde de görüleceği üzere 2019, 2020 ve 2021 yılı ticari defterlerinde kayıt altına alınmış olduğu tespit edilmiştir. Davalı … A.Ş. ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesine ibraz etmemiştir.
Bilirkişi tarafından davacı şirketin davalı yan ile aralarında bulunan ticari ilişkide EURO ve TL para cinsinden cari hesap kullanarak alacağını takip ettiği ve davalı yana düzenlediği faturaların tamamının üzerinde EURO para cinsinin yazılı olduğu, davacı şirketin dava ve icra takibine dayanak olan toplamı 15.970,08 EURO bedelli altı (6) adet “Duty Free Satış Kom.” açıklamalı e-faturaları davalı şirket ünvanına düzenlemiş olduğu, davacı yanın düzenlediği e-faturaları ticari defterlerinde kayıt altına aldığı görülmüştür.
Davacı yanın düzenlediği EURO döviz cinsi faturaları o günkü kurdan TL cinsine çevrilerek ticari defterlerinde kayıt altına aldığı bilirkişi tarafından tespit edilmiştir. Kural olarak yabancı para üzerinden yapılan alım satımlarda Vergi Usul Kanunu hükümleri gereğince faturaların Türk Lirası üzerinden düzenlenme zorunluluğu bulunduğundan faturalarda belirtilen yabancı paranın Türk Lirası karşılığı da gösterilebilir. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2015/413 Esas, 2015/16682 Karar sayılı ilamı)
Bilirkişi tarafından ayrıca e-faturaların usulüne uygun olarak davalı …Tic. A.Ş. Ünvanına düzenlenmiş olduğu, ve davacı şirketin TTK. Hükümleri uyarınca tuttuğu ve kayıt altına almış olduğu ticari defterlerinde, davalı …Tic. A.Ş.’den 31.03.2021 tarihi itibariyle 15.962,08 EURO (15.970,08 EURO-8,00 EURO) karşılığı 156.014,97 TL tutarında alacağının bulunduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Faturaların davalı adına düzenlenen e-fatura niteliği de gereğince davalıya tebliğ edildiği sonucuna varılmaktadır. Faturanın karşı tarafa usulüne uygun tebliğ edildiğini kanıtlama yükümlülüğü faturayı gönderen tarafta olup, faturayı gönderenin bu hususu kanıtlaması halinde, bu kez, TTK’nın 23/2. maddesinde yazılı 8 günlük yasal süre içerisinde faturaya itiraz ve iade ettiğini kanıtlama yükümlülüğü ise, karşı tarafa aittir. TTK’nın 23/2. maddesi uyarınca tebliğe rağmen faturayı süresinde itiraz ve iade etmeyerek, ticari defterlerine borç kaydeden tacir, fatura münderecatını aynen kabul etmiş ve faturayı gönderen taraf, faturaya dayalı bu alacağının varlığını HMK’nın 222. maddesi (TTK’nın 84. ve 85. maddeleri) uyarınca ispatlamış olur. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2014/7976 Esas, 2015/4126 Karar sayılı ilamı) Davalı taraf defterlerini ibraz etmeyerek bu denetimi engellemiştir.
22/7/2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanunun 23 üncü maddesiyle, HMK m.222/3’de yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiş, tarafların ticari defterlerini sunmaması hali de usulüne uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için yeterli görülmüştür.
Bu kapsamda benzer mahiyetteki bir uyuşmazlık hakkında Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27.Hukuk Dairesi 2020/1170 Esas, 2020/1325 Karar sayılı ilamı ile şu şekilde değerlendirmelerde bulunulmuştur: “…. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK’nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Bu durumda ticari defter kayıtları ile alacağın varlığı ispatlandığı halde davanın kabulü gerekirken mahkemece davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, davacı vekilinin bu nedenle istinafının kabulü gerekmiştir.”. Bu kapsamda somut dosya içeriğinde de davalı yanca ticari defterlerin incelemeye sunulmaması yoluyla davacının usulüne uygun defter kayıtlarının denetlenmesini engellediği anlaşılmaktadır.
Ayrıca ticari defter ve kayıtlara delil olarak dayanan davacının Vergi Dairesine yapılan bildirimlere de delil olarak dayandığının kabulü gerekmektedir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12.Hukuk Dairesi 2021/340 Esas, 2021/283 Karar sayılı ilamı)
Dava dosyasına celp edilen davacı yanın 2019 yılı Mal ve Hizmet Satımlarına İlişkin ildirim Formu (BS) incelendiğinde; davacı şirketin düzenlediği toplamı 322.825,00 TL (KDV Hariç) tutarındaki 12 (oniki) adet mal satım faturasını bağlı bulunduğu Büyük Mükellefler Vergi Dairesine 2019 yılı BS Formunda bildirdiği, davalı yanın 2019 yılı Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin ildirim Formu (BA) incelendiğinde; Davalı şirketin tarafına düzenlenen toplamı 359.614,00 TL (KDV Hariç) tutarındaki 13(onüç) adet mal alımı faturasını bağlı bulunduğu Marmara Kurumlar Vergi Dairesine 2019 yılı BA Formunda bildirdiği görülmüş; her ne kadar davalı ticari defterlerini ibraz etmemiş olsa da, ilgili Vergi Dairesinden davalının BA formları istenilmiş, davalı takip konusu faturalar muhteviyatı malları satın aldığını Vergi Dairesine bildirdiği anlaşılmıştır. BA(Büyük alış) formunda davacıdan mal veya hizmeti aldığını Vergi Dairesine bildiren davalının malı teslim aldığının da kabulü gerekir.(İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 2021/340 Esas, 2021/283 Karar sayılı ilamı)
Bu kapsamda somut dosya içeriğinde de davalı yanca delil olarak dayanılan ticari defterlerin incelemeye sunulmaması yoluyla davacının usulüne uygun defter kayıtlarının denetlenmesini engellediği, bu haliyle cevap dilekçesindeki savunmasını ve sunduğu delilini mahkeme denetime hazır hale getirmediği anlaşılmıştır. Davacı şirketin ticari defter kayıtlarına göre, takip tarihi itibariyle davalı şirketten asıl alacak miktarı yönünden alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
Davacının işlemiş faiz talebinin yerinde olup olmadığına ilişkin ayrıca değerlendirme yapmak gerekir. Her ne kadar bilirkişi raporunda fatura vade tarihleri üzerinden faiz hesaplaması yapılmış ise de bu hesaplamaya itibar edilmemiştir. Kesin vadeli akitlerde ifa kararlaştırılan tarihte veya zaman içinde gerçekleştirilmezse ihtara ve süre tayinine artık gerek görülmez. Vadenin gelmesi alacağı muaccel hale getirir ve borçlu ifa ile mükellef olur. 6098 sayılı TBK’nın 117. maddesi hükmü gereğince bir alacağa temerrüt faizi yürütülebilmesi için alacağın muaccel olması yeterli olmayıp alacaklının usulüne uygun temerrüt ihtarı ile borçlunun temerrüde düşürülmüş ya da alacağın kararlaştırılan kesin vadede ödenmemiş olması gerekir.
Somut olayda, TBK’nın 117. maddesinin ikinci fıkrasındaki haller söz konusu değildir. Zira fatura içeriğindeki son ödeme tarihi taraflarca birlikte kararlaştırılmamış yalnızca davacı tarafça belirlenmiştir. Kesin vade bulunmadığı gibi davacı tarafından usulüne uygun ihtarla talep edilmek suretiyle davalı borçlu temerrüde de düşürülmemiştir. Fatura üzerindeki son ödeme tarihleri ibareleri usulüne uygun temerrüdün kabulü için yeterli görülmemiş ve davalının takipten önce usulüne uygun olarak temerrüde düşürülmediği ve somut olayda TTK’nın 1530. maddesi, mal tedarik sözleşmeleri kapsamında küçük ve orta ölçekli tedarikçiyi, büyük şirketlere karşı korumak amacıyla getirilmiş bir hüküm olduğundan uygulanabilir olmadığı gibi taraflarca da ileri sürülmediği dikkate alınarak; nihayetinde faturaya itiraz edilmemesinin, fatura içeriğindeki miktar ve bedel yönünden etkili olacağı, davacı tarafça tek taraflı olarak faturada son ödeme tarihinin belirtilmiş olmasının davalıyı temerrüde düşürmeyeceği, sözleşme de bulunmadığından faturaya dayalı işbu alacak yönünden temerrüt ihtarı gerektiği kanaatine varılmakla işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmiştir. (Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6.Hukuk Dairesi 2019/1975 Esas, 2021/2493 Karar sayılı ilamı)
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2021/3214 Esas, 2021/7424 Karar sayılı ilamı) Somut ihtilafta, alacağın faturadan kaynaklı niteliği ve davalı tarafça BA formlarının vergi dairesine verilmesi de gözetilerek, likit ve muayyen olduğu gözetilerek hükmedilen alacağın %20′ sine isabet eden icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dair aşağıdaki şekilde hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile,
Davalının … 36. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 15.962,08 Euro asıl alacak üzerinden takip talebinde gösterilen şartlarla DEVAMINA, davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
2-Alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla asıl alacağın 15.962,08 Euro ‘nun 27/01/2021 takip tarihindeki ( 1 Euro = 7,3787 TL ) karşılığı olan 117.779,39- TL ‘nin %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Kabul edilen dava değeri (117.779,39-TL) üzerinden alınması gereken 8.045,51 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 1.687,09 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 6.358,42 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Alınması gerekli ve davacı tarafından yatırılan bakiye 1.687,09 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 1.767,79 TL harca ilişkin yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 129,00 TL posta, tebligat yargılama gideri ve 2.750,00 TL bilirkişi ücretinin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 2.390,72 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kalan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6- Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yatırılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 18.666,91 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden red edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi maddesi uyarınca belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9- Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin,
a) Kabul edilen dava oranına isabet eden 1.096,12 TL davalıdan,
b) Kalan ve davanın ret oranına isabet eden 223,18 TL davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
10- HMK 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde re’sen ilgili tarafa veya vekillerine iadesine,
Dair, davacı vekillinin yüzlerine karşı, davalının yokluğunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 28/03/2023

Katip …

Hakim …