Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/279 E. 2023/411 K. 10.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/279 Esas
KARAR NO : 2023/411

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 08/06/2015
KARAR TARİHİ : 10/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, davalının Genel Kredi Sözleşmesinden doğan borçlarını ödemediğini, alacağının tahsili amacıyla … 7. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalının takibe itiraz ettiğini, takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Cevap: Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıya devrolan bankadan kredi kullanıldığını tarafına ihtarname tebliğ olduğunda öğrendiğini, 1998 senesinde davacıya devrolan bankada çalışan arkadaşının kredi çekmesi için kendini ikna ettiğini ancak sonradan vazgeçtiğini ve arkadaşından evrakları yırtıp atmasını istediğini ancak arkadaşının bunu yapmadığını ve krediyi kullandığını, çekilen kredi karşılığı olan miktarın hesabına yatmadığını, krediyi kendisinin kullanmadığını ileri sürerek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Tartışılması, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Mahkememizce kaldırma ilamı öncesinde;
“…Dava, Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. … ile devren birleşen … A.Ş.’nin alacağının davacıya temlik edildiği, temlik edilen alacağa dayanak … 15.Noterliğinin … tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile davalının kredi hesabının 26/10/1998 tarihi itibariyle kat edildiği ve 3.677,53 TL borcun ödenmesinin talep edildiği, davalının … 3.Noterliğinin … tarih, … yevmiye nolu ihtarnamesi ile bankadan para almadığına yönelik itirazda bulunduğu, dosyanın bankacılık konusunda uzman bilirkişiye tevdi sonucunda tanzim edilen rapor ve dosya kapsamından, davalıya kredi sözleşmesi kapsamında kredi kullandırıldığı hususu ile; kullandırılan kredinin davalı tarafından çekildiğinin ispat edilemediği, davalıya kredi kullandırıldığına dair dekont, talimat, fiş vb.belge asılları sunulamadığından sübut bulmayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir…” şeklinde karar verilmiş, işbu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43.Hukuk Dairesi 03/03/2022 tarih ve 2020/783 Esas – 2022/520 Karar sayılı ilamında;
“…Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
…’ye devrolunan … Bank A.Ş ile davalı arasında genel kredi sözleşmenin varlığı ihtilafsızdır. Davacı taraf, genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan ve geri ödemesi yapılmayan kredi hesabının kat edildiği, …’nin bankadan temlik aldığı alacağın, …’den temlik alındığı ve alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın haksız olduğunu ileri sürmüş, davalı ise genel kredi sözleşmesini kabul etmekle birlikte krediyi kullanmadığı, bankada çalışan arkadaşı …’nın krediyi kendisinin çektiğini beyan ettiği, kredinin hesabına yatırıldığı veya çekildiğini gösteren makbuz ve belgelerdeki imzaların incelenmesi ile durumun ortaya çıkacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Dosyada mevcut bilirkişi kök raporunda; davalı ile banka arasında 5.000 TL limitli genel kredi sözleşmesinin imzalandığı, kredi hesabının 26.10.1998 tarihinde kat edildiği ve ihtarname keşide edilerek borçlulara gönderildiği, davalı tarafından düzenlen 13.11.1998 tarihli cevabi ihtarla, borcun olmadığı bankadan para almadığı ve faizin fahiş olduğu yönünde itirazda bulunulduğu, kat ihtarının tebliğ tarihi ve verilen ödeme süresine göre davalının 04.11.1998 tarihinde temerrüde düştüğü banka kayıtlarına göre alacağın BCH kredisinden kaynaklandığı, davalı hesabına geçilerek kredi kullandırıldığı ancak davalının para çektiğini gösteren fiş, makbuz, dekont ve talimatların ibrazı halinde davalının kredi kullanmadığı yönündeki itirazının incelenebileceği açıklanmış, mahkemece, banka kayıtlarının dayanağı olan cari hesap ekstresi, kredi kullandırımına ve ödeme ile virmanlara ilişkin belgeler celbedilerek aynı bilirkişiden alınan ek raporda ise, kredi kullandırımına ilişkin tediye, virman ve tahsilat fişlerinde davalının imzasının bulunduğu, genel kredi sözleşmesi imzanın inkar edilmediği, ibraz edilen cari hesap ekstresi ve ekran görüntülerine göre, kat tarihi itibarıyla davalının 2.454,00 TL olup, akdi faiz, BSMV ile birlikte temerrüt tarihi olan 04.11.1998 tarihi itibarıyla bankanın 3.449,63 TL asıl alacağının bulunduğu, davalıya temerrüt tarihinden sonra da 27.01.1999 ve 04.02.1999 tarihinde 4,00’er TL kredi kullandırıldığı bankanın sunduğu temerrüt faiz oranlarına göre hesap yapıldığında, davacının 39.908,98 TL faiz ve faizin %5 oranında gider vergisi ile birlikte 45.362,06 TL işlemiş temerrüt faizi alacağı bulunduğu belirtilmiştir.
Davalı tarafından kredinin kendisi tarafından kullanılmadığı, bankada çalışan arkadaşı tarafından çekildiği belirterek kredinin çekilmesine ilişkin makbuzlar üzerinde imza incelemesi talep edilmiş, ilk derece mahkemesince belge asılları sunulamadığından imza incelemesi yapılamadığı buna göre kredinin davalı tarafından kullanıldığının kanıtlamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki davalı tarafça kredinin rızası dışında çekilmesi nedeniyle banka çalışanı olan kişi ile ilgili herhangi bir şikayet başvurusu olduğuna veya bu işleme itiraz edildiğine ilişkin bir delil ibraz edilmediği gibi kredi hesabı cari hesap ekstresinden; kredi kullandırımından sonra nakit veya çekle ödeme yapıldığının anlaşıldığı ayrıca virman işlemlerinin de bulunduğu ve davalının sadece kredi tahsilat makbuzundaki imzalara itiraz edip, virman talimatı bulunmadığı veya talimatlardaki imzaların kendisine ait olmadığı yönünde bir beyanı olmadığı gözetildiğinde artık krediyi kullanmadığı yönündeki savunmasının dinlenmesi mümkün değildir. Zira virman, bir kişinin aynı banka şubesinde birden fazla bulunan hesapları arasındaki para aktarımı işlemi olup, kredi kullandırımlarından sonra davalının kredi hesabından muhtelif tarihlerde yapılan virman işlemleri olduğu açıkça görülmektedir. Kredi hesabının kat edilmesinden sonra bankaya gönderilen cevabi ihtarın da sonuca etkisi bulunmamaktadır. BU NEDENLE MAHKEMENİN, DAVALIYA KREDİ KULLANDIRILDIĞININ İSPAT EDİLEMEDİĞİ ŞEKLİNDEKİ GEREKÇESİ VE KABULÜ YERİNDE GÖRÜLMEMEMİŞTİR.
Davacı tarafından davalı ile banka arasındaki genel kredi sözleşmesinin tam sureti sunulamamış olmasına göre, kararlaştırılmış bir temerrüt faiz oranı olduğu kabul edilmeyeceğinden temerrüt faizinin genel hükümler doğrultusunda belirlenmesi gerekir. Davacı tarafından ibraz edilen matbu örnek genel kredi sözleşmesi esas alınarak temerrüt faizi oranının tespit edilmesi suretiyle yapılan hesaba itibar edilmesi olanağı bulunmamaktadır. Bu durumda, 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesine göre temerrüt faizi olan avans faiz oranlarının uygulanması gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Ancak 01.07.2012 tarihinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olup, anılan yasanın 120. maddesine göre, uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur.
SOMUT OLAYDA İCRA TAKİBİ, 26.06.2013 TARİHİNDE YAPILMIŞ OLUP, 6098 SAYILI TBK’NIN YÜRÜRLÜĞE GİRDİĞİ 01.07.2012 TARİHİNE KADAR 3095 SAYILI YASA HÜKÜMLERİNE, 01.07.2012 TARİHİNDEN İCRA TAKİP TARİHİNE KADAR İSE TBK 88. VE 120 MADDELERİNE GÖRE BELİRLENEN TEMERRÜT FAİZİNİN UYGULANMASI GEREKMEKTEDİR. Esasen 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesinde, temerrüt faizinin, akdi faiz oranından az olamayacağı öngörülmüş olup, 6098 sayılı yasanın 120. maddesinde de, 3095 sayılı yasaya paralel bir düzenleme yapılarak sözleşmede belirlenen akdi faiz oranının yasal temerrüt faizinden fazla olması halinde akdi faiz oranının geçerli olacağı belirtilmiştir.
Davacı takip talebinde, TBK 120/2 maddesi uyarınca avans faizinin iki katı tutarı oranında temerrüt faizi talep etmiştir. Dosyada mevcut bilirkişi raporlarından, kullandırılan kredilerdeki akdi faiz oranının ne olduğu anlaşılamamaktadır. KREDİ İLİŞKİSİNİN DEVAMI SIRASINDA BAŞKA BİR ANLATIMLA HESAP KAT EDİLMEDEN ÖNCE BANKA TARAFINDAN KREDİ FAİZİ TAHSİLATLARI YAPILDIĞI CARİ HESAP EKSTRESİ İLE SABİT OLUP, DAVALININ FAİZ TAHSİLATLARINA İTİRAZ ETMEDİĞİ NAZARA ALINARAK BANKA KAYITLARDAN AKDİ FAİZ ORANININ TESPİT EDİLEBİLMESİ HALİNDE, TESPİT EDİLEN AKDİ FAİZ EDİLEN ORANI İLE 3095 SAYILI YASA VE 6098 SAYILI TBK 120. MADDESİ HÜKMÜ GEREĞİNCE BELİRLENECEK TEMERRÜT FAİZİNİN UYGULANMASI, AKSİ DURUMDA AKDİ FAİZ VE TEMERRÜT FAİZİNİN KARARLAŞTIRILMADIĞI KABUL EDİLİP, BU KEZ 3095 SAYILI YASANIN 2/2 MADDESİNE GÖRE YASAL TİCARİ TEMERRÜT FAİZİNİN UYGULANARAK DAVACI ALACAĞININ HESAPLANMASI GEREKMEKTEDİR.
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve YUKARIDA YAPILAN AÇIKLAMALAR DOĞRULTUSUNDA BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ YAPTIRILARAK SONUCUNA GÖRE BİR KARAR VERİLMESİ bakımından dosyanın mahkemesine iadesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur…” denilerek;
Mahkememiz kararı kaldırılmış, dosya yukarıda belirtilen esas sırasına kaydedilmiştir.
Dosya, Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf ilamı uyarınca inceleme ve değerlendirme yapılması için bankacılık alanında uzman ve Emekli Banka Müdürü …’e üzere tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 23/01/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “… 1- Temlik alan davacı şirketin davalıdan 28.06.2013 takip tarihi itibarıyla 3.685,53 TL. asıl alacak ve 66.888,19 ‘TL. da işlemiş Taiz olmak üzere toplam 70.573,72 TL. Alacaklı olduğunun hesaplandığı, ancak davacı yan takip talebiyle tespitlerimizle uyumlu 3.685,53 TL Asıl alacak ile tespitlerimizden daha az olmak üzerc 43.772,69 TL. da işlemiş faiz olmak üzere toplam 47.772,69 TL. istemde bulunduğundan, işlemiş faiz yönünden talebiyle bağlı olması nedeniyle, istemi gibi 3.685,53 TL asıl alacak ile 43.772,69 TL. da işlemiş faiz olmak üzere toplam 47.772,69 TL talepte bulunmasının mümkün olduğu, 2-Takip tarihinden borç tamamen ödeninceye kadar 3.685,53 TL matrah üzerinden talebiyle bağlı olarak %22 oranından az olmamak üzere temerrüt faiz istenebileceği ve davacının bir varlık şirketi olması ve varlık şirketleri gelirlerinin de Gider Vergisi kapsamında olmaması nedeniyle BSMV isteminde bulunulmadığı, 3-Tarafların, masraf, tazminat, ücreti vekalet ve benzeri talepleri ile hukuki mahiyetteki itirazlarının Sayın Mahkemenizin takdirleri içinde kaldığı, sonuç ve kanaatine varılmıştır …” şeklinde tespit edilmiştir. Denetime açık ve gerekçeli bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı (devredilen banka ile davalı … arasında bilâ tarihli ve 4.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesinin akdedildiği, işbu genel kredi sözleşmesi uyarınca davalı asıl borçluya nakdi krediler kullandırıldığı, ancak davalının genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borçlarının sözleşmede kararlaştırılan şekilde davacıya geri ödeyemediği, bu durum üzerine davacı (devredilen banka) tarafından kredi hesabının … 15. Noterliğinin … tarihli ve … yevmiye numaralı hesap kat ihtarnamesi ile kredi hesabının 26/10/1998 tarihi itibariyle kat edildiği, bankaya olan toplam kredi borcunun 24 saat içinde ödenmesinin istenildiği, hesap kat ihtarnamesinin 02/11/1998 tarihinde usulüne uygun olarak davalıya tebliğ edildiği, ancak ihtarda tanınan atıfet süresine rağmen borcun ödenmediği, bu itibarla davalı borçlunun 04/11/1998 tarihi itibariyle temerrüte düştüğü, davacının genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla … 7. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı icra dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlattığı, davalının takibe itirazda bulunduğu, davacının itirazın iptali ve takibin devamı amacıyla işbu itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır.
Davalı kredinin kendisi tarafından kullanılmadığını, bankada çalışan arkadaşı tarafından çekildiği belirterek kredinin çekilmesine ilişkin makbuzlar üzerinde imza incelemesi talep etmiş ise de; davalı tarafça kredinin rızası dışında çekilmesi nedeniyle banka çalışanı olan kişi ile ilgili herhangi bir şikayet başvurusu olduğuna veya bu işleme itiraz edildiğine ilişkin bir delil ibraz edilmediği, öte yandan kredi hesabı cari hesap ekstresinden; kredi kullandırımından sonra nakit veya çekle ödeme yapıldığının anlaşıldığı, ayrıca virman işlemlerinin de bulunduğu, davalının sadece kredi tahsilat makbuzundaki imzalara itiraz edip, virman talimatı bulunmadığı veya talimatlardaki imzaların kendisine ait olmadığı yönünde bir beyanı olmadığı gözetildiğinde artık krediyi kullanmadığı yönündeki savunmasının dinlenmesi mümkün değildir. Virman, bir kişinin aynı banka şubesinde birden fazla bulunan hesapları arasındaki para aktarımı işlemi olup, kredi kullandırımlarından sonra davalının kredi hesabından muhtelif tarihlerde yapılan virman işlemleri olduğu açıkça görülmektedir. Kredi hesabının kat edilmesinden sonra bankaya gönderilen cevabi ihtarın da sonuca etkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle, istinaf ilamı içeriği gözetilerek davalının krediyi kullanmadığı yönündeki savunmasına itibar edilmemiştir.
Uyuşmazlığın temeli, davacının genel kredi sözleşmesi kapsamında davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise takip tarihi itibariyle asıl alacak ve ferileri ile birlikte alacaklı olduğu toplam miktarın tutarı noktasında toplanmaktadır.
Meselenin halli, teknik bilgi ve nitelikli hesaplama gerektirdiğinden istinaf ilamı da gözetilerek banka kayıtları üzerinde bankacılık alanında uzman bilirkişi vasıtasıyla inceleme yaptırılmıştır.
Bu itibarla, dosya bankacılık alanında uzman ve emekli banka müdürü bilirkişi …’ e tevdi edilmiş, bankacı bilirkişi 23/01/2023 tarihli raporunda davalının icra takibine konu nakdi kredilerden dolayı 3.685,53 TL Asıl Alacak, 66.888,19 TL İşlemiş Faiz olmak üzere toplam 70.573,72 TL alacaklı olduğunu, ancak icra dosyasında tespit edilen bu tutarlardan daha az miktarda alacak talep edildiğinden taleple bağlılık ilkesi çerçevesinde davacının 3.685,53 TL Asıl Alacak, 43.772,69 TL İşlemiş Faiz olmak üzere toplam 47.458,22 TL (raporda sehven 47.772,69 TL yazılmıştır) alacaklı olduğu hesaplamıştır. Raporun sonuç bölümünde alacak hesabında bilirkişi tarafından maddi hata / toplama hatası yapılmış, icra takibinde 3.685,53 TL Asıl Alacak, 43.772,69 TL İşlemiş Faiz olmak üzere toplam alacağın 47.458,22 TL olması gerekirken; sehven 47.772,69 TL yazılmıştır. Ancak, bu durum ek rapor alınması yoluna gidilmeksizin mahkememizce nazara alınmıştır.
Bankacı bilirkişinin 23/01/2023 tarihli raporunda nakdi kredi yönünden gösterilen yasal geciktirici nedenlerin yerinde olduğu, rapor içeriğinde kat ihtarı, kat ihtarının tebliği ve atıfet süresine göre temerrüt tarihinin tespiti ile uygulanan akdi ve temerrüt faiz oranlarının istinaf ilamındaki kaldırma nedenlerine uygun şekilde tayin edilmesi (akdi ve temerrüt faizi oranları yönünden istinaf ilamı uyarınca yapılan araştırma ve ayrıntılı tespit için raporun 4. ve 5. syf. bkz), banka kayıtları üzerinde yapılan ve istinaf ilamına uugun incelemenin bilimsel yönden isabetli açıklamalar içerdiği, asıl alacak ve işlemiş faiz hesabı yönünden yapılan hesaplamaların doğru olarak takdir ve tayin edildiği (maddi / toplama hatası mahkememizce nazara alınmıştır), bu bağlamda banka kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucunda oluşturulan raporun kapsamlı, gerekçeli, denetime elverişli, uyuşmazlığı giderici mahiyette ve istinaf ilamına uygun olduğu görülmüş, ayrıca rapor içeriği denetlenerek hükme esas alınmıştır.
Esasen, bankacı bilirkişinin 23/01/2023 tarihli bilirkişi raporuna karşı tarafların herhangi bir itirazları da bulunmamaktadır.
Bu halde, bankacı bilirkişinin incelemeleri doğrultusunda hesap ekstreleri, bakiye borç miktarı ve rapor içeriği nazara alındığında davalının savunmalarının aksine borcun bankaya ödenerek son bulduğu ya da borcun herhangi bir sebeple sona erdiği savunmaları yerinde görülmemiştir. Nitekim, davalı tarafından icra dosyasında borcunun bulunmadığı savunulmakla birlikte, borcun sona erdiği noktasında dosyaya herhangi bir delil de ibraz edilmemiş, bu husus yargılamada yazılı ve kesin delillerle davalı tarafından ispatlanamamıştır.
Nihayetinde, 23/01/2023 tarihli bilirkişi raporunun, ayrıntılı, gerekçeli, tarafların ve Mahkemenin denetimine açık ve özellikle istinaf ilamına uygun şekilde araştırma yapılarak düzenlendiği görülmekle içeriği de denetlenerek hükme esas alınmış, hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne, davalının … 7.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu itirazın iptali ile; takibin kaldığı yerden aynı koşullar altında ve aynen devamına, ayrıca alacak likit ve muayyen olduğu için İİK 67. maddesindeki yasal koşullar oluştuğundan hükmedilen toplam nakdi alacak tutarı üzerinden davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
Davanın KABULÜ ile;
1-Davalının … 7. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile; takibin kaldığı yerden aynı koşullar altında ve aynen DEVAMINA,
2-Alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla hükmedilen asıl alacağın ( 47.458,22 TL ) %20’si oranındaki 9.491,64 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Kabul edilen dava değeri (47.458,22 TL) üzerinden alınması gereken 3.241,87 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 270,80 TL posta ve tebligat masrafı ile 2.200,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.470,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca maktudan az olmamak koşulu ile belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan anacak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 10/05/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır