Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/277 E. 2022/312 K. 19.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/277 Esas
KARAR NO : 2022/312

DAVA : Sigorta (Hayat Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 12/04/2022
KARAR TARİHİ : 19/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Hayat Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin murisi …’ın 06.07.2019 tarihinde vefat ettiğini, sunulan mirasçılık belgesinden de anlaşılacağı üzere, müvekkillerinin müteveffanın yasal mirasçısı konumunda olduklarını, Müteveffa …’ın, sağlığında … Bankası A.Ş.’nin …Şubesinden kredi kullandığını ve bu kredinin kullanımı esnasında eski ünvanı ile …A.Ş. yeni ünvanı ile… A.Ş tarafından … Sigortası Poliçesi tanzim edildiğini, tanzim edilen bu poliçe uyarınca … Bankası A.Ş.’nin … sıfatı bulunduğunu, taraflarınca, yasal mirasçılar olarak … numaralı poliçelerde belirlenen tazminat miktarlarının taraflarına ya da… … Bankası A.Ş’ye ödenmesi için sigorta şirketine yazılı başvuru ve bildirim yapılmışsa da sigorta şirketi tarafından … Bankası A.Ş.’ye hitaben tazminat ödemesine ilişkin talebin reddedildiğini, herhangi bir ödeme yapılmayacağının kesin olarak bildirildiğini, davalı sigorta şirketi tarafından red cevabının gerekçesinde açıkça ve aynen “Sigortalımızın 24.06.2016 tarihinde Kalıcı Felç İnme bulgusuna rastlanıldığı/tedavi gördüğü … Hastanesi tarafından verilen 24.06.2016 tarihli epikriz raporundan tespit edilmiştir. …, kendisine bu yönde sorulan soruya hayır cevabı şeklinde bir beyan vermiştir. Bu soruya evet cevabı verse idi, söz konusu poliçe akdinin düzenlenmesi mümkün olmayacaktı. TTK 1439 uyarınca ödeme yapılması mümkün değildir.” şeklinde bir beyan bulunduğunu, müvekkillerinin murisi …’ın, hayatının hiçbir döneminde felç geçirmemiş/felçli yaşam sürmediğini, hatta ve hatta müteveffa …’ın, vefat ettiği tarihlerde Tarım ve Orman Bakanlığı, Kütahya Tarım ve Orman İl Müdürlüğü bünyesinde iş makinesi operatörü olarak çalıştığını, felç ya da inmesi bulunan bir şahsın iş makinesi operatörü olarak çalışmasının mümkün olmadığını, bu nedenle müteveffanın kalıcı inme/felç geçirdiği iddiasının doğru olmadığını, bununla beraber müteveffanın ölüm sebebinin de felç/inme değil kalp krizine bağlı olarak gerçekleştiğini, davalı sigorta şirketinin red gerekçesinde beyan ettiği hususların, tazminat talebimizin reddi için hiçbir geçerliliği ve gerçekliği bulunmadığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/5163 Esas, 2015/12386 Kararında ifade edildiği üzere ölüm nedeni ile beyan edilmediği/gizlendiği iddia olunan hastalık arasında illiyet bağının bulunması gerektiğini, illiyet bağının bulunmadığı durumlarda sigorta şirketinin sözleşmeyi ya da poliçeyi feshetme hak ve yetkisi bulunmadığını, … olan … Bankası A.Ş. … Şubesi’ne yazılı müracaat edilerek taraflarına, davalı sigorta şirketine karşı dava açabilmek için izin ve yetki verilmesi talebini havi dilekçe ile başvuru yapılmışsa da bu taleplerinin örtülü olarak reddedildiğini, banka tarafından taraflarına açıkça yetki verilmediğini, muris …’ın vefatından sonra mirasçıları tarafından ihtirazi kayıt ile (Sigorta şirketine karşı dava / başvuru ve istirdat haklarımız saklı tutularak) aylık taksitler ödenmeye devam edildiğini ve edilmekte olduğunu, sigorta şirketi tarafından hayat sigortasına dair poliçe uyarınca tazminatın bankaya ödenmemesi ve akabinde müvekkilleri tarafından aylık taksitlerin … Bankası A.Ş.’ye ödenmesi neticesinde en azından ödenen tutarlar yönünden müvekkilleri … olan … Bankası A.Ş. … Şubesi’nin halefi konumunda bulunmakla ödenen bedeller/aylık taksitler yönünden dava ve sair yasal yollara müracaat hakkı müvekkillerine intikal ettiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun E. 2017/11-91, K. 2018/924, T. 18.4.2018 kararında daini mürtehin tarafından yetki ve muvafakatname verilmese dahi, ödeme yapılmış ise halefiyet oluşacağından bahisle dava açma hak ve yetkisinin, taraf sıfatının bulunduğunu hüküm altına aldığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalı sigorta şirketi tarafından tanzim edilen …-… numaralı poliçelere rağmen yer verilen geçersiz gerekçe sebebiyle ödeme yapılmamış olması karşısında hukuki uyuşmazlıklarda zorunlu dava şartı arabuluculuğa başvurulduğunu, anlaşmaya varılamadığını beyanla davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000.00 TL’nin bankaya ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Mirasçılık belgesi, vukuatlı aile nüfus kayıt tablosu, ölüm belgesi, sigorta şirketinin tazmin başvurusu üzerine verdiği 12/12/2019 tarihli sonuç yazı cevabı celp edilmiş, incelenmiştir.
Dava, kredili hayat sigortası poliçesinden kaynaklanan vefat teminatı bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Davanın esasının incelenmesine geçilmeden evvel, öncelikle görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğunun tespit edilmesi gerekmektedir. Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir ve görev hususu kamu düzenine ilişkin olduğundan taraflarca her zaman ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da yargılamanın her aşamasında resen nazara alınması zorunludur.
Dava dilekçesindeki anlatımlardan davacıların murisi … ile davalı … A.Ş. arasında tüketici kredisine bağlı hayat sigortası sözleşmesi akdedilmiştir. Davacıların murisinin dava dışı …A.Ş. …şubesinden tüketici / bireysel kredi kullandığı, kredi sözleşmesi ile dava dışı bankanın davalı sigorta şirketinin acentesi sıfatıyla davacıların murisi ile hayat sigortası poliçesinin düzenledikleri, dava dışı bankanın kredi alacaklarının teminatı için poliçede daini mürtehin sıfatının bulunduğu, davacıların murisinin poliçe süresi içinde iken 06/07/2019 tarihinde vefat ettiği belirlenmiştir. Davacılar, hayat sigortası poliçesi tanzim eden murisin yasal mirasçıları olup, poliçe süresi içinde rizikonun gerçekleşmesi sebebiyle vefat teminatının tahsilini talep etmektedirler.
28.11.2013 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun, anılan yasanın 87.maddesi gereğince yayım tarihinden itibaren altı ay sonra 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Eldeki dava, 12/04/2022 tarihinde ikame edilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3.maddesine göre, tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına veya hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
6502 sayılı yasanın 73.maddesi bu Kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
6502 sayılı yasanın 83/2. fıkrasında “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” hükmüne amir olup. ilgili yasa maddesi ile görev konusunun tartışılmasının önüne geçilmiştir.
Somut uyuşmazlık, davacıların murisi ile davalı sigorta şirketi arasında gerçekleştirilen kredili hayat sigortasından kaynaklanmaktadır. Davacılar vekili tarafından delil olarak sunulan ve dava dilekçesi ekinde mahkememize ibraz edilen hasar başvuru cevabında; dava dışı banka ile davacıların murisi arasında bireysel / tüketici kredisi sözleşmesinin bulunduğu, davaya konu hayat sigortası sözleşmesinin işbu bireysel kredi kapsamında düzenlenen hayat sigortası poliçesinden kaynaklandığı tespit edilmiştir. O halde, murisin kullandığı krediler bireysel kredi ve bu krediler nedeniyle düzenlenen hayat sigortası poliçeleri tüketici işlemi olduğu için görevli mahkeme tüketici mahkemeleri olacaktır. Açıklanan yasal düzenlemeler kapsamında uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığından davaya bakmakla görevli mahkeme Tüketici Mahkemeleri olduğundan, Mahkememizin görevsizliği nedeniyle 6100 sayılı HMK’nun 114/1.c ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Nitekim, aynı uyuşmazlıkla ilgili görevli mahkemeye yönelik emsal ilamlara bakıldığında:
**İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/2040 Esas, 2022/347 Karar sayılı ilamında: “…Dava, “Kredili Hayat Sigorta Poliçesi“ vefat teminat bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından, davacıların murisi Zülfü Tuncer’in 22.08.2013 tarihinde davalı bankadan Konut kredisi kullandığı, diğer davalı sigorta şirketi nezdinde Kredi hayat poliçesi düzenlendiği, murisin vefatı üzerine davacıların teminatın ödenmesini talep ettikleri, teminatın ödenmemesi üzerine 31.12.2020 tarihinde eldeki davayı açtıkları anlaşılmıştır.
28.11.2013 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun, yasanın 87.maddesi gereğince yayım tarihinden itibaren altı ay sonra 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Dava tarihi 31.12.2020’dir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3.maddesine göre, tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına veya hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. 6502 sayılı yasanın 73.maddesi bu Kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.Bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. 6502 sayılı yasanın 83/2. fıkrasında “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.”düzenlemesine yer verilmiştir, ilgili yasa maddesi ile görev konusunun tartışılmasının önüne geçilmiştir. Somut uyuşmazlık, davacıların miras bırakanı ile davalı sigorta şirketi arasında gerçekleştirilen kredili hayat sigortasından kaynaklanmaktadır. Açıklanan yasal düzenlemeler kapsamında uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığından davaya bakmakta görevli mahkeme tüketici mahkemesidir. Açıklanan nedenlerle, mahkemece görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından…”
**İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/648 Esas, 2022/313 Karar sayılı ilamında: “…Dava, tüketici kredisi grup hayat sözleşmesi sertifikası kapsamında murisin kredi borcundan kaynaklanan sigorta teminatının sigorta şirketinden tahsili istemidir.
Sigortalı muris Bayram Kılıç’ın, dava dışı … AŞ’den ihtiyaç kredisi kullandığı, sigortalı murisin kullandığı krediler nedeniyle, davalı tarafından 14/08/2013-2017 tarihleri arasında ve 05/03/2014-2017 tarihleri arasında geçerli uzun süreli kredi hayat sigorta poliçeleri düzenlendiği, … A.Ş.’nin dain mürtehin olarak yer aldığı poliçede vefat teminatının her yıl için ayrı ayrı belirlendiği anlaşılmıştır.
Sigortalının 07/12/2014 tarihinde vefatı nedeniyle davalı sigorta şirketine yapılan başvuru reddedildiğinden, sigortalının yasal mirasçıları tarafından vefat tazminatının ödenmesi istemiyle asıl dava 30/12/2015 ve birleşen dava 27/10/2016 tarihinde açılmıştır.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 2. maddesi; “Bu Kanun her türlü tüketici işleri ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde düzenlenmiş, 3. maddesinde tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olarak, tüketici işlemi ise; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak tanımlanmıştır. Aynı yasanın 73/1 bendinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu, 73/4 bendinde tüketici mahkemelerinde görülecek davalarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Altıncı Kısmında yer alan basit yargılama usulüne göre yürütüleceği belirtilmiş, 83/2 maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 Sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engelleyemeyeceğine işaret edilmiştir. Somut uyuşmazlıkta, murisin kullandığı krediler tüketici kredisi ve bu krediler nedeniyle düzenlenen hayat sigortası poliçeleri tüketici işlemi olduğu için görevli mahkeme tüketici mahkemesidir. Mahkemenin görevsizliği nedeniyle 6100 sayılı HMK’nun 114/1.c ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar vermesi gerekirken…”
**İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2020/1796 Esas, 2021/714 Karar sayılı ilamında: “…Dava, hayat sigortasına dayalı alacak istemine ilişkindir.
Tüketici Mahkemesince, davacıların murisi ile ihbar olunun… Bankası arasında ticari kredi sözleşmesinin bulunduğu, davalı şirketin yapmış olduğu hayat sigortasının bu krediye ilişkin olduğu ve davacıların tüketici sıfatına haiz olmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemesince ise, davacıların murisi ile davalı arasındaki sözleşmenin hayat sigortası olduğu, bu haliyle taraflar arasındaki işlemin tüketici işlemi olduğu gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı verilmiştir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç Başlıklı 1. maddesinde Kanunun amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” hükmüne yer verilmiştir. Satıcı; “kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”; tüketici ise “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade etmektedir. Aynı Kanunun 3. maddesinde de “Tüketici işlemi”, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi” ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Bir işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukukî işlemin olması gerekir.
Aynı Kanunun 73/1. maddesinde “tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda” tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilirken, 83/2. maddesinde de “taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda; davacılar, muris … adına düzenlenmiş olan Hayat Sigortası sözleşmesine dayanarak eldeki davayı açmışlardır. Davanın dayanağı hayat sigorta sözleşmesi olup kredi sözleşmesi değildir. Hayat sigortası sözleşmelerinin, niteliği gereği sigortalı tarafın mesleği ne olursa olsun (tacir, esnaf, işçi, memur vs.) gerçek kişi ve tüketici olması dışında bir seçenek yoktur. 6502 sayılı yasanın 73/1. maddesindeki düzenlemede belirtildiği üzere, murisin tüketici konumunda olup davacılar da irs ilişkisine dayanarak dava açtıklarından ve davalı sigorta şirketi ile aralarında akdedilen sigorta sözleşmesi de bir tüketici işlemi olmasından dolayı, tüketici işleminden kaynaklanan bu uyuşmazlığa bakma görevi anılan kanunun 3, 73/1 ve 83/2. maddeleri uyarınca TÜKETİCİ MAHKEMESİNE ait bulunmaktadır….” şeklinde yerleşik kararlar mevcuttur.
Yapılan açıklamalar karşısında; davacıların murisi ile davalı sigorta şirketi arasında akdedilen hayat sigortası sözleşmesinin 6502 sayılı Kanunun 3. maddesi uyarınca tüketici işlemi olduğu, hayat sigortasına bağlı kredi sözleşmesinin dahi bireysel kredi olup, davacıların murisinin tüketici olduğu, öte yandan uyuşmazlık hayat sigortası sözleşmesinden kaynaklandığından sigorta sözleşmesinde davacıların murisinin esasen tüketici sıfatının bulunduğu, uyuşmazlığın hayat sigortası sözleşmesinden ve irs ilişkisine dayanılarak davacılar tarafından ikame edilmesi karşısında yukarıda değinilen emsal ilamlar da gözetilerek eldeki dava bakımından 6502 sayılı Kanunun 73. ve 83/2. madde hükümleri uyarınca davaya bakmakla görevli mahkemenin Tüketici Mahkemeleri olduğundan, mahkememizin görevsizliği sebebiyle HMK 114/1-c madde yollaması HMK 115/2. maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: ( Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı üzere;)
1-HMK.’nın 114/1-c, 115/2. maddeleri uyarınca mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğunda davanın USULDEN REDDİNE, Görevli mahkemenin TÜKETİCİ MAHKEMESİ olduğunun tespitine,
2-…nın 20. maddesi uyarınca taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak talep etmesi halinde dava dosyasının görevli İSTANBUL (NÖBETÇİ) TÜKETİCİ MAHKEMESİNE tevzi edilmek üzere hukuk mahkemeleri tevzi bürosuna GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nın 20 maddesine göre kararın kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ya da yetkili Mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-Harç, yargılama gideri, vekalet ücreti ve arabuluculuk ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalılar vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki (2) haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.19/04/2022

Katip …
e-imza *

Hakim …
e-imza *