Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/269 E. 2022/854 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/269 Esas
KARAR NO : 2022/854

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/04/2022
KARAR TARİHİ : 20/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firma tarafından davalı (borçlu) firma aleyhine … 6. İcra Müdürlüğü’nün… E. Sayılı dosyasında cari hesap ve fatura kaynaklı borca ilişkin olarak icra takibi başlatıldığını, borca ilişkin ödeme emri 11.03.2022 tarihinde davalı firmaya tebliğ edildiğini, davalı (borçlu) firma 11.03.2022 tarihli itiraz dilekçesi ile borcun tamamına ve ferilerine haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak itiraz ettiğini, davaya konu icra takibi 14.03.2022 tarihinde durduğunu, davalı (borçlu) firmanın icra müdürlüğüne yapmış olduğu itiraz haksız ve kötü niyetli olduğunu, taraflar arasında devam eden ticari ilişkiye ilişkin muhasebe kayıtları, bu ilişkiye istinaden takip tarihine kadar kesilen cari hesap ekstreleri ve faturalar incelendiğinde davalı (borçlu) firmanın davacı müvekkili takip tarihi itibariyle fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla 142.823,97-TL borçlu olduğunun görüleceğini, davanın kabulünü, … 6. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra dosyasındaki itirazın iptalini, takibin devamını, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı tarafa dava dilekçesi ve ekleri usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı herhangi bir cevap dilekçesi sunmamıştır.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle düzenlendiği iddia edilen faturalardan kaynaklı cari hesap alacağı iddiasına dayalı olarak … 6. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra takip dosyasına borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
… 6. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası celbedilerek incelendiğinde, davacı şirket tarafından 142.823,97-TL cari hesap alacağı için başlatılan ilamsız takibe davalı borçlunun süresinde itirazı üzerine takibin durdurulmuş olduğu, icra dosyası içeriğine göre borçlu tarafından tebliğ için gider avansı yatırılıp itiraz dilekçesi alacaklıya tebliğ edilmemiş olduğundan davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu görülmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle düzenlendiği iddia edilen faturalardan kaynaklı cari hesap alacağı iddiasına dayalı olduğundan ticari defterlerin delil niteliği ve tacirler arası fatura tanzim delil niteliği hakkında mevzuat düzenlemeleri uyarınca uyuşmazlığın tahlili gereklidir.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222.maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK m.222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK m.222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. (HMK m.222/4).
… Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak re’sen seçilecek bir mali bilirkişi vasıtasıyla davacının ticari defter ve belgeleri üzerinde ve tüm dosya kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, incelenen ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal sürede yapılıp yapılmadığı, sahibi lehine delil teşkil edip etmediği, davacı tarafından dava dilekçesinde belirtilen faturanın tarafların ticari kayıtlarında bulunup bulunmadığı, bu fatura konusu tutarın sözleşme ile kararlaştırılan şekilde hesaplanarak fatura edilip edilmediği ve diğer uyuşmazlık noktaları dikkate alınarak diğer hususlarda bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş 11/09/2022 mali bilirkişi raporu dosyaya sunulmuştur.
Davacının defterlerinin talimat yoluyla incelendiği, dosya talimat mahkemesinden döndükten sonra; celse ara kararları doğrultusunda davalının ticari defterlerinin incelenmesi için 14/10/2022 tarihine inceleme günü verildiği, usulüne uygun davetiye ve ihtara rağmen davalının ticari defterlerini sunmadığı anlaşılmıştır.
22/7/2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanunun 23 üncü maddesiyle, HMK m.222/3’de yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiş, tarafların ticari defterlerini sunmaması hali de usulüne uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için yeterli görülmüştür.
Bu kapsamda benzer mahiyetteki bir uyuşmazlık hakkında Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27.Hukuk Dairesi 2020/1170 Esas, 2020/1325 Karar sayılı ilamı ile şu şekilde değerlendirmelerde bulunulmuştur: “Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK’nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Bu durumda ticari defter kayıtları ile alacağın varlığı ispatlandığı halde davanın kabulü gerekirken mahkemece davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, davacı vekilinin bu nedenle istinafının kabulü gerekmiştir.”. Bu kapsamda somut dosya içeriğinde de davalı yanca ticari defterlerin incelemeye sunulmaması yoluyla davacının usulüne uygun defter kayıtlarının denetlenmesini engellediği anlaşılmkatadır.
Dosya kapsamına sunulan mali bilirkişi rapor içeriğine göre de “Davacı …Şti.’nin 2021 ve 2022 yıllarında E-Defter kullandığı, dava konusu faturaların yasal defterlere kayıt edildiği, söz konusu faturalara ait dönemlerin kapanış işlemlerinin yasal sürede yapıldığı, sahibi lehine delil teşkil edebileceği, Davacı …Ltd. Şti.’nin cari hesaplarından 2021 yılı sonu itibari ile Davalı …A.Ş.’nin Borç Bakiyesinin 142.220,37-TL, 12.01.2022 tarihi itibari ile bu tutarın 143.323,97-TL ve 10.07.2022 (10.07.2022 Vakıf Bank’a yapılan 50.000,00-TL tutarlı ödeme) tarihi itibari ile 93.323,97-TL olduğu,” şeklinde denetime açık rapor sunulmuştur.
Huzurdaki davanın itirazın iptali davası niteliğinde olduğu, talimat mahkemesinde alınan rapor içeriğine göre davalının ödemesinin dava tarihinden sonra olduğu, görülmekle, davacının ek rapor talebi içeren 30/09/2022 tarihli dilekçesi içeriğinde; kısmen ödemenin ferilerden düşülmesinin talep edildiği, davalı şirketin ödemesinin davacı tarafça kabul edilip edilmediğine yönelik beyan içeriğine göre mahkememizde tereddüt oluştuğu anlaşılmakla, HMK m.31 gereğince davacı vekiline talimat mahkemesinde alınan rapor içeriğine göre davalının dava tarihinden sonra 10/07/2022 tarihli 50.000,00-TL harici ödemesinin davacı tarafa dava konusu alacak kalemiyle ilgili yapılıp yapılmadığı, davaya konu icra takibine dayanak yapılan cari hesap fatura alacağına ilişkin bir ödeme olarak davacı tarafça kabul olunup olunmadığı hususunda beyanda bulunulması için davacı tarafa süre verilmiştir.
Davacı tarafça sunulan 15/11/2022 tarihli dilekçe de aynen ve bire bir “Müvekkil şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişki nedeniyle taraflar arasında cari hesap sözleşmesi akdedilmiş ve davalının müvekkil şirkete olan borçları işbu cari hesaba kaydedilmiştir. Huzurdaki davanın konusu da işbu cari hesap sözleşmesi gereğince müvekkil şirketin bakiye alacağıdır. DAVALI TARAFIN DAVA TARİHİNDEN SONRA YAPTIĞI KISMİ ÖDEME, MÜVEKKİL ŞİRKETİN DE KABULÜNDE OLUP TİCARİ DEFTER VE KAYITLARINA DA İŞLENMİŞTİR. DAVACI TARAFÇA YAPILAN ÖDEME, HUZURDAKİ DAVAYA KONU CARİ HESAP EKSTRESİNDEKİ BAKİYE BORCA İLİŞKİNDİR.” şeklinde beyanda bulunulmuş ve ayrıca güncel alacak miktarı tespit edilerek yapılan kısmi ödemeyi öncelikte faiz ve masraflara mahsup edilmesine, karar verilmesi talep edilmiştir.
Yargıtay uygulaması gereğince takipten önce ödeme varsa, alacaklı gerek takip başlatmada gerekse dava açmada, haksız olacağından dava esastan reddedilmesi gerekir iken, takipten sonra-davadan önce ödeme yapılması halinde ödenen miktar yönünden dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığından bu bakımdan hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi, davadan önce kısmen ise TBK m.100 uyarınca mahsup işlemi uygulanması gerekir. Buna karşın somut davadaki gibi davadan sonra ödeme varsa; bu ödemelerin infazda nazara alınmasına dair ibare düşülür. Ancak davadan sonraki ödemeler (şartları varsa) tazminat takdirine engel değildir. Bu kapsamda olan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/3962 Esas, 6903 Karar sayılı ilamında da “… Bu durumda mahkemece öncelikle takip tarihindeki borcun miktarı ile borcun ne kadarının kredi sözleşmesinden, ne kadarının ödenmiş veya ödenmemiş çek yapraklarından kaynaklandığı açıklığa kavuşturularak, davalının sadece nakdi kredilerden sorumlu tutulacağı dikkate alınarak, varsa dava tarihine kadar yapılan ödemeler yönünden dava tarihi itibariyle temerrüt faizi ile vekalet ücreti ve masraflar da dahil olmak üzere nakdi kredi alacağının tamamının ödenip ödenmediği ve bu sebeple davacının dava açmakta hukuki yararının olup olmadığının değerlendirilmesi, davadan sonra yapılan ödemeler ile alacağın kısmen ödenmiş olması halinde bu hususun infazda nazara alınması, tamamının ödenmiş olması halinde ise asıl alacak yönünden davanın konusuz kaldığı tespiti…” şeklinde değerlendirmeler yapılmıştır.
Nihayeten, davalının ticari defter ve kayıtlarını sunmaması karşısında davacının usulüne uygun defter kayıtlarının denetlenmesini engellediği, Davacı şirketin ticari defter kayıtlarına göre, takip tarihi itibariyle davalı şirketten 142.220,37-TL, alacağının bulunduğu, dava tarihinden 10.07.2022 tarihli 50.000,00-TL harici davalı ödemesinin açıkça davacı tarafça bakiye borca ilişkin olduğunun kabul edildiği, yerleşmiş Yargıtay uygulaması gereği bu ödemenin infazda dikkate alınması gerektiği kanaati ile davalının … 6. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden ve davalı-borçlunun dava tarihinden sonra 10.07.2022 tarihli 50.000,00-TL harici ödemesi infazda dikkate alınmak suretiyle devamına, dair hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (HGK’nın 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı ve Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2021/3214 Esas, 2021/7424 Karar sayılı ilamı) Dosya kapsamında birbiri ile uyumlu taraf defterleri içeriğine göre; takip konusu cari hesap alacağını oluşturan faturaların her iki tarafın defterlerinde kayıtlı olduğu, alacağın davalı tarafça gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte olduğundan takip konusu edilen alacağın tamamı üzerinden ve ödeme, davadan sonra olduğundan; tazminat takdirinde takip tarihinin nazara alınması da zorunlu olduğu gözetilerek takip konusu alacağın %20′ si tutarındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dair hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın KABULÜ ile;
-Davalının … 6. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile takibin kaldığı yerden ve davalı-borçlunun dava tarihinden sonra 10.07.2022 tarihli 50.000,00-TL harici ödemesi infazda dikkate alınmak suretiyle DEVAMINA,
2-Kabul edilen asıl alacak olan 142.823,97 TL nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
3-Kabul edilen dava değeri (142.823,97 TL) üzerinden alınması gereken 9.756,30 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 1.724,96 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 8.031,34 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 1.724,96 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, posta ve tebligat masrafı 194,50 TL, bilirkişi ücreti 1.000,00- TL olmak üzere toplam 3.000,16 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yatırılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1 maddesi uyarınca belirlenen 22.423,60 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.560,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin davalıdan tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
8-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan anacak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekili ve davalının yüzüne karşı, davalının yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.20/12/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır