Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/265 E. 2022/293 K. 11.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/265 Esas
KARAR NO : 2022/293

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/04/2022
KARAR TARİHİ : 11/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …, davalı firma nezdinde … hesabı bulunmaktayken davalı firma tarafından yapılan haksız uygulamalar neticesinde zarara uğratıldığını, Arada bir sözleşmenin varlığı ile müvekkil adına hesap açılarak onun piyasalarda işlem yapmasına imkan verilmesi yönünden: davalı aracı firma, müvekkile temsilcileri vasıtasıyla ulaşarak, kendisine bir uzman atanacağını, bu uzmanın kendisine yardımcı olacağını, uzmanın talimatları doğrultusunda al-satlar yapması gerektiğini söylemiş ve bu şekilde davranması halinde yüksek kar elde edeceği yönünde vaatte bulunduğunu, bu işlemlerin düşük oran uygulayan bankaların mevduat faizlerinden daha fazla getirisi olduğunu, zarar ettiği takdirde firmanın da zarar edeceğini, kar etmesi durumunda firmanın da kar edeceğini beyan ettiğini, SPK mevzuatına göre Forex işlemlerinde aracı kurumlar, yapılacak işlemlere dair müşterilerine yönlendirmede bulunamayacaklarını, bu işlemlerde “çıkar çatışması” söz konusu olduğunu, müşteri kazanırsa firma kaybeder, müşteri kaybederse firma kazanır firmanın yönlendirmesi elbette ki müşterinin yararına değil, zararına olacağını, bu çıkar çatışması hususunun, müşteri işlemlere başlamadan önce kendisine açıkça ve sözlü olarak izah edilmesi, bu hususta müşterinin el yazısı ile onayının alınması gerektiğini, davalı firma müvekkili ile ayaküstü görüşmüş ve forex hesabını açarak müvekkile işlem yapma yetkisi verildiğini, müvekkili herhangi bir sözleşme imzaladığını hatırlamadığını, hesabın açılışı sırasında müvekkile sözleşme ve hesap açılış evraklarından herhangi bir suret verilmediği gibi müvekkilin yazılı olarak ihtarname ile talebi üzerine gönderilen evrak da fotokopi şeklinde olduğunu, imzalar siyah fotokopi olarak görülmekte iken, el yazısı ile ve mavi kalemle doldurulan kısımlar gözlemlendiğini, Saxobankta hesap açılışına ve işlemlere dair Saxobanka bilgi iletildiğine dair herhangi bir evrak gönderilmediğini, … Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunulduğunu, SPK mevzuatına göre söz konusu sözleşme ve şartların müvekkile sözlü olarak anlatılması, müşterinin kendi el yazısı ile doldurup işaretleyeceği şekilde “uygunluk testine” tabi tutulması, forex işlemleri hakkında yeterli bilgi birikimi olması halinde; yani forex işlemleri yapabilme ehliyetine haiz olduğunun ispatlanabilir olması durumunda işlemlere dahil edilmesi gerekmektedir. Sözleşme esnasında bilgilendirmeler hakkında müşterinin kendi el yazısı ile “mutabık kaldım, okudum, anladım” gibi ibareleri yazması ve imzalaması gerektiğini, davalı firma bu prosedüre uymadan müvekkilin piyasalarda işlem yapmasına müsaade ettiğini, firmanın yanlış bilgilendirme ve yönlendirmeleri ile müvekkilin zararı kaçınılmaz olmuştur. Bu şekilde firma dürüstlük ve şeffaflık ilkelerine aykırı hareket etmiş, büyük meblağları konu eden işlemleri müvekkile anlatıp açıklama konusunda ciddi usulsüzlükler yapmış ve büyük maddi kayıplara uğratarak mağdur etmiştir. bahse konu sözleşme evrakı asılları davalı firmada olup müvekkil tarafından talep edildiği zaman kendisine gönderilen sözleşme altında siyah kalemle atılmış imza ile üst kısımların mavi mürekkepli kalemle müvekkile ait olmadığı anlaşılan bir yazı ile doldurulduğu açıkça görüldüğünü, imza kısmının fotokopi mi siyah kalemle atılmış imza mı olduğu anlaşılamadığını, müvekkili böyle bir sözleşme metnini imzalamadığını beyan ettiğini, sözleşmelerin SPK mevzuatına aykırı olduğu, bu doğrultuda müvekkilin işlem yapmasına müsaade edilerek birikimini kaybetmesine sebebiyet verildiği ortaya çıkacağını, işlemler esnasında karşı taraf olan aracı kurumca müvekkilin zararına işlem ve eylemler gerçekleştirildiğini, müvekkili büyük kayıpları ardından firmaya itirazı üzerine 1.200.000 USD zararın iadesi hakkında firma müdür ve yetkilileri ile müvekkil arasında yüzyüze bir görüşme gerçekleştiğini, müvekkilden sorumlu firma müşteri temsilcisi…, 25-30 Haziran 2020 tarihlerindeki telefon konuşmalarında paranın yurt dışından, Saxo Bank’tan bir gün sonra geldiğini net bir şekilde söylediğini, müvekkili tarafından firmaya verilmiş herhangi bir Pozisyon Kapatma Taahhütnamesi olmaksızın 27-28 Haziran 2020 tarihlerinde açık pozisyonlar kendiliğinden kapandığını, bu durum kasten de yapılsa, sistem hatasıyla da olsa müvekkilin herhangi bir kusuru olmaksızın, verilen hizmetin yetersizliği yahut art niyetli olmasından ötürü karşı taraf kusurludur. Bu işlem nedeniyle doğan zarar 1.200.000 USD tutarında olduğunu, 240.000 USD tutarında (4 adet 60.000 USD tutarında ayrı ayrı) işlem, stop emri olmasına rağmen kapatılmadığını, kimi stop emirleri, girilen stop değerinden daha üst bir değerde işletilerek yine müvekkilin zararına sebebiyet verildiğini, karşı tarafça müvekkile yatırım tavsiyesi niteliğinde yönlendirmelerde bulunulduğunu, müvekkili 3.650.000,00 USD civarında parasını kaybettiğini, alınacak bilirkişi raporu ile firmanın kusuru ve bu kusuru ile sebebiyet verdiği zarar miktarı tespit olunacağını, Bu nedenlerle fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 300 USD’nin (TCMB dolar kuruna göre toplam 4426,50 TL) yasal faizi ile davalıdan alınarak müvekkile verilmesini taleple işbu davayı açmamız gerektiğini, davanın kabulünü ile fazlaya ilişkin talep hakkımız saklı kalmak kaydıyla, davalının kusurundan kaynaklı olarak müvekkilin uğradığı zarara dair şimdilik 300 USD’nin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkile verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Dava, davacının Sermaye Piyasası mevzuatı kapsamında faaliyet yürüten aracı kurum statüsünde davalı tüzel kişi aralarındaki sözleşme ilişkisi kapsamında davalı kurumun kusurundan kaynaklı maddi tazminat istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 1.maddesi gereğince görev hususu kamu düzenine ilişkin olup taraflarca yargılamanın her aşamasında öne sürülebileceği gibi mahkemece de res’en dikkate alınmak zorundadır.
Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin, İhtisas Mahkemelerinin belirlenmesine ilişkin 25/11/2021 tarihli 1232 sayılı kararı ile; Kanuni düzenlemelerden ya da Hâkimler ve Savcılar Kurulunun kararlarından kaynaklı olarak, asliye ticaret mahkemesinin hangi dairelerinin iflâs ve konkordato, deniz ticareti ve deniz sigortaları gibi davalar dolayısıyla gelecek işlere ilişkin ihtisas mahkemesi sıfatıyla bakacağı gözetilerek, aynı dairelerde iş yoğunluğu oluşmaması bakımından finans davalarına olabildiğince farklı dairelerde bakılmak üzere ihtisas mahkemeleri belirlenmiştir.
Bu haliyle Hakimler ve Savcılar Kurulu Başkanlığı’nın 25/11/2021 tarihli ve 1232 sayılı İhtisas Mahkemelerinin belirlenmesine yönelik kararı uyarınca,
1) 13.01.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinin birinci
fıkrasının (f) bendinden,
2) 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç
verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. maddelerinden,
3) 19.10.2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’ndan (142. maddesinde
düzenlenenler hariç),
4) 23.02.2006 tarihli ve 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’ndan,
5) 21.11.2012 tarihli ve 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman ve
Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunu’ndan,
6) 06.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’ndan,
7) 20.06.2013 tarihli ve 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri,
Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun’dan,
Kaynaklanan ve asliye ticaret mahkemesinin görev alanına giren ticari davalara ve ticari
nitelikteki çekişmesiz yargı kapsamında gelecek işlere; Finans Mahkemesi olarak belirlenmiş İstanbul 6, 7, 8. ve 9. Asliye Ticaret Mahkemelerince bakılmasına yönelik karar verilmiştir.
Bu ihtisas mahkemeleri ile bu numara dışındaki diğer asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki hakkında; yine 26.09.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin beşinci fıkrasındaki belirleme yetkisi kapsamında belirlenen ihtisas mahkemeleri olan iflâs ve konkordato, deniz ticareti ve deniz sigortaları gibi davalara yönelik emsal uygulamalar nazara alınarak değerlendirme yapılması gereklidir.
İflas ve konkordato davaları yönünden yapılan değerlendirmede;
7101 sayılı İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 46. maddesi ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanuna eklenen geçici 14. madde uyarınca, “Hakimler ve Savcılar Kurulu, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin beşinci fıkrasındaki belirleme yetkisi kapsamında iflâs ve konkordato konusunda uzman asliye ticaret mahkemesini, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki hafta içinde belirler.” şeklindeki düzenlemeye istinaden Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin 03.04.2018 tarihli, 538 nolu kararı ile, 28.02.2018 tarihli kararı ile;
“1)İflas yoluyla adi takipten doğan ;a) İflas davası (İcra ve İflas Kanunu 156.Madde),b)İtirazın kaldırılması ve İflas davası ( İcra ve İflas Kanunu 156. madde),2) Kambiyo senetlerine mahsus iflas yolu ile takipten doğan; a)İflas davası (İcra ve İflas Kanunu 173. madde), b) İtirazın kaldırılması ve İflas davası ( İcra ve İflas Kanunu 174.Madde)3) Doğrudan doğruya; a) Alacaklı tarafından talep edilen iflas davaları ( İcra ve İflas Kanunu 177.Madde)b)Borçlu tarafından talep edilen İflas davaları ( İcra ve İflas Kanunu 178. madde),c)Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin iflas davaları ( İcra ve İflas Kanunu 179. Madde),4) İflas tasfiyesinde düzenlenen sıra cetveline yönelik davalar ( İflas tarihinden önce açılıp yargılama sırasında kayıt kabul davasına dönüşen alacak davaları hariç olmak üzere kayıt kabul ve kayıt terkin davaları )( İcra ve İflas Kanunu 235. madde) ,5) Takasa itiraz davaları ( İcra ve İflas Kanunu 201. Madde), 6) İflasın kaldırılması talepleri ( İcra İflas Kanunu 182.Madde),7) İflasın kapanması talepleri ( İcra ve İflas Kanunu 254.Madde), 8) İtibarın yerine gelmesi talebi ( İcra ve İflas Kanunu 313 ve 314. maddeleri )9) Adi konkordatodan kaynaklanan talepler ( İcra ve İflas Kanunu 285 İle 308/ h Maddeleri )10)İflastan sonra konkordatodan kaynaklanan talepler ( İcra ve İflas Kanunu 309.Madde),11) Malvarlığının terki suretiyle konkordatodan kaynaklanan talepler (İcra ve İflas Kanunu 309/a ila 309/1 maddeleri ),12 ) Sermaye şirketleri ve kooperatifin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılması talepleri (İcra ve İflas Kanunu 309/ m ila 309/ ü Maddeleri ) hususlardan kaynaklanan davalara; 1-Üç ve daha az asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 1 numaralı asliye ticaret mahkemesinin,2-Üçten fazla asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde ise 1,2 ve 3 numaralı asliye ticaret mahkemelerinin ihtisas mahkemesi olarak belirlenmesine, 7101 sayılı Kanunun 46. maddesiyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa eklenen geçici 14.maddesinin birinci fıkrası uyarınca, bu kapsamda görülmekte olan davalar bakımından İflasın ertelenmesi ve konkordato talepleri hakkında talep tarihinde yürürlükte bulunan hükümlerin uygulanmasına, mahkemelerin derdest dava dosyalarının bu karara dayanarak anılan mahkemeye gönderemeyeceğine, iş bu kararın Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihten itibaren açılacak davaların ise anılan mahkemelere tevzi edilmesine karar verildi” şeklinde karar alınmıştır.
İflas ve konkordato davaları yönünden, Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin 03.04.2018 tarihli, 538 nolu kararı ile belirlenen belirlenen ihtisas mahkemeleri ile diğer asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu içtihatlarla ile açık hale gelmiştir. (Yargı yeri belirlenmesine ilişkin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2019/1839 Esas, 2020/68 Karar sayılı ilâmı)
Yine bu kapsamda değerlendirmeler içeren yargı yeri belirlemeleri içeren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2021/969 Esas, 2021/2211 Karar sayılı ilâmında, “…01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 5’inci maddesine göre her il merkezinde o ilin adıyla anılan hukuk mahkemeleri kurulur. Hukuk mahkemeleri sulh hukuk, asliye hukuk ve asliye ticaret mahkemelerinden ibarettir. Maddenin 6440 sayılı Yasa ile değişik beşinci fıkrasında iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde hukuk mahkemelerinin birden fazla dairesinin oluşturulabileceği ve bu dairelerin numaralandırılacağı; ihtisaslaşmanın sağlanması amacıyla, gelen işlerin yoğunluğu ve niteliği dikkate alınarak daireler arasındaki iş dağılımının Hakimler ve Savcılar (Yüksek) Kurulu tarafından belirlenebileceği öngörülmüştür.
Hakimler ve Savcılar Kurulunun anılan kararında sayılan işler bakımından İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesinin 1, 2 ve 3 numaralı daireleri açısından iş dağılımı yapılmış ve bu daireler ihtisas mahkemesi olarak belirlenmiştir. Bu Karar’da ihtisas mahkemelerinin hangi davalara bakacağı saptanmış olup bu kapsamda iflas ve konkordato davaları ihtisas mahkemelerinin görev alanına dahil edilmiştir…” şeklinde görev ihtilaflarının çözüldüğü görülmektedir.
Yine iflas ve konkordato davaları yönünden, görevsizlik kararı yerine verilen bir gönderme kararının tahlil edilerek incelendiği bir ihtilafta İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2106 Esas, 2019/1721 Karar sayılı ilâmında “… Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin 03.04.2018 tarihli ,538 karar nolu kararı, 5 Nisan 2018 tarihli ve 30382 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanmıştır. İş bu dava ise 12/06/2018 tarihinde açılmıştır. Kayıt kabul davaları, yukarıda belirtildiği üzere Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin almış olduğu karar dairesinde ihtisas mahkemelerinin görevleri arasında yer almaktadır. Somut olayda ise, dava tarihi itibariyle ihtisas mahkemeleri yürürlüktedir.
HSK 1.Dairesinin 03/04/2018 tarih 538 nolu kararı ile, İstanbul Anadolu 1, 2 ve 3. Asliye Ticaret Mahkemeleri iflas ve konkordato konusunda görevli mahkemeler haline gelmiştir. Mahkemelerin görevi, 6100 sayılı HMK’nın 1. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle Mahkemece resen ve yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulur.
Bu nedenle, İstanbul Anadolu 1, 2, 3. Asliye Ticaret Mahkemeleri ile aynı adliyedeki diğer ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki HSK’nın belirlediği uyuşmazlık ve davalar yönünden görev ilişkisine dönüşmüştür. Her ne kadar yerel mahkemenin gerekçesi doğru ise de, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, gönderme kararı verilmesi usul ve yasaya uygun olmamıştır…” şeklindeki tespitler ile ihtisas mahkemeleri ile aynı adliyedeki diğer ticaret mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu açıkça zikredilmiştir.
Deniz İhtisas Mahkemeleri yönünden yapılan değerlendirmede;
Türk Ticaret Kanunu’nun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkındaki 5136 Sayılı Kanun ile 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesine “iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü ile Adalet Bakanlığınca bu Kanunun 4.kitabında yeralan deniz ticaretine ilişkin ihtilaflara bakmak ve asliye derecesinde olmak üzere Denizcilik İhtisas Mahkemeleri kurulur. Bu mahkemelerin yargı çevresi Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenir” içerikli fıkra hükmü eklenmiştir. 6762 sayılı TTK’nun 4.maddesi, son fıkra hükmü ile bu kanunun Deniz Ticaret Kitabında düzenlenen uyuşmazlıklardan kaynaklanan hukuk davalarını görmek üzere Deniz İhtisas Mahkemelerinin kurulması hususu düzenlenmiştir.
Bu düzenleme gereği, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca 01.04.2005 tarih ve 188 sayılı karar ile “… II-Denizcilik ihtisas mahkemesi kurulmayan yerlerde,
a)-Ticaret mahkemesi bulunan yerlerde;
1-Bir ticaret mahkemesi bulunan yerlerde bu mahkemenin,
2-Birden fazla ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 1 numaralı ticaret mahkemesinde,
b)Ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde;
1)Bir asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde bu mahkemede,
2)Birden fazla asliye hukuk mahkemesi bulunan yerlerde, 1 numaralı asliye hukuk mahkemesinde bakılmasına,…” düzenlemesini içeren ilke kararı yayınlanmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 5/2. maddesi “Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır. Bir yerde ticaret davalarına bakan birden çok asliye ticaret mahkemesi varsa, iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, asliye ticaret mahkemelerinden biri veya birkaçı münhasıran bu Kanundan ve diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilebilir” şeklinde düzenlenmiştir.
6102 sayılı TTK’nun 4.maddesinde Deniz İhtisas Mahkemelerine ilişkin bir düzenleme yer almamakta olup, 6103 sayılı TTK Uygulanması ve Yürürlüğü Hakkındaki Kanunun 8.maddesi ile kanunun yürürlüğe girmesinden sonra TTK’nun, Deniz Ticaretine ilişkin uyuşmazlıkların hangi mahkemelerde görüleceğine ilişkin düzenleme yapılmıştır.
6762 sayılı eski Türk Ticaret Yasası’nın 4. maddesine eklenen fıkra ile 6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Yasası’nın 5/2. maddesi ve 6103 sayılı TTK’nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekline Dair Kanun’un 8. maddesi, aynı yönde ve birbirinin devamı niteliğinde düzenlemeler olmayıp, 6762 sayılı eski TTK’nın 4/son maddesi ve HSK’nın İstanbul Denizcilik İhtisas Mahkemesinin Kurulmasına dair 20.07.2004 gün ve 370 sayılı kararı ve devamında 24.03.2005 tarih ve 188 sayılı kararı ile asliye ticaret ve asliye hukuk mahkemeleri yönünden getirilen düzenleme, daha sonra alınan 10.07.2012 tarih ve 188 sayılı ve 08.09.2014 tarih ve 1945 sayılı HSK kararları ile İstanbul ve İzmir için yeniden görevli mahkemelerin belirlenmesi şeklinde özelleştirilmiş, diğer bir ifade ile 24.03.2005 tarih ve 188 sayılı karar ile asliye ticaret ve asliye hukuk mahkemeleri yönünden getirilen sistem korunmamıştır.
Dolayısıyla 6103 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince HSK’ca İstanbul ve İzmir İllerinde TTK’nın Denizcilik Kitabından kaynaklanan uyuşmazlıkları görmek üzere görevli mahkemeler belirlenmiş, bu illerin dışında ise böyle bir görevlendirme yapılmamıştır. (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 2019/541 Esas, 2019/772 Karar sayılı ilamı)
Bu haliyle 6762 sayılı TTK m.4/3 hükmü ile 6102 sayılı TTK m.5/2 hükmünün birbirinin karşılığı olmadığı açıkça anlaşılmakta olup; aynı finans mahkemelerinde olduğu gibi kanun ile kurulan bir mahkeme olmaksızın 10.07.2012 tarih ve 188 sayılı ve 08.09.2014 tarih ve 1945 sayılı HSK kararları ile İstanbul ve İzmir için yeniden görevli mahkemelerin belirlenmesi ile Deniz İhtisas Mahkemeleri belirlenmiştir.
Deniz İhtisas Mahkemeleri yönünden; 10.07.2012 tarih ve 188 sayılı ve 08.09.2014 tarih ve 1945 sayılı HSK kararları ile belirlenen ihtisas mahkemeleri ile diğer asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişkinin de görev ilişkisi olduğu da içtihatlarla ile açık hale gelmiştir. Bu kapsamda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesinin 2021/1039 Esas, 2021/1328 Karar sayılı ilamı “…Takibe konu faturalar incelendiğinde itirazın iptali davasına konu edilen faturaların gemi bakımı nedeniyle verilen hizmetten dolayı düzenlendiği ve bu haliyle davaya bakma görevi, 6102 sayılı TTK’nın 5/2. maddesi uyarınca ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun 24.03.2005 tarih ve 188 sayılı kararı ile İstanbul ili mülki hudutları içerisinde Deniz İhtisas Mahkemesi olarak belirlenen İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne ait olduğu anlaşılmaktadır. Görev konusu istinaf sebebi yapılmamış ise de, görev kamu düzenine ilişkin dava şartı olduğundan HMK 355’1 maddesi uyarınca dairemizce res’en inceleme ve değerlendirme yapılmıştır…”;
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesinin 2021/633 Esas, 2021/1760 Karar sayılı ilamı “…Denizcilik İhtisas Mahkemeleri’nin davaya bakabilmesi için davanın deniz ticaretinden kaynaklanması gerekli ve zorunlu olup, somut olayda uyuşmazlık taraflar arasındaki deniz dibinin taranmasına ilişkin sözleme gereğince hak edilen bedelin ödenmesine ilişkin ilişkindir. Dava konusu alacak madde kapsamında sayılan deniz alacağı niteliğinde olmadığından, tarafların her ikisi de tacir olup, uyuşmazlık da ticari işletmeleri ile ilgili hususlardan doğmuştur. Deniz ticaret mahkemesinin görevine giren bir uyuşmazlık söz konusu olmayıp, davaya bakma görevi genel mahkeme niteliğindeki Asliye Ticaret Mahkemesi’ne aittir….” şeklinde görev ihtilaflarının çözüldüğü görülmektedir. (Yine yargı yeri belirlemeye ilişkin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi’nin 24/12/2021 tarih 2021/909 Esas 2021/2198 sayılı Kararı)
Bu haliyle; yukarıdaki emsal içtihatlardan da anlaşıldığı üzere Hakimler ve Savcılar Kurulu, 26.09.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin beşinci fıkrasındaki belirleme yetkisi kapsamında belirlenen ihtisas mahkemeleri ile diğer aynı derece mahkemeler arasındaki ihtilafların görev ilişkisi olarak değerlendirildiği anlaşılmaktadır. Bu kapsamda iflâs ve konkordato, deniz ticareti ve deniz sigortaları davalarına yönelik emsal uygulamaların, HSK’nın yine aynı yetki kapsamında belirlediği finans davalarına bakmakla görevlendirilen mahkemeler açısından da aynı şekilde değerlendirme yapılması gerektiği anlaşılmaktadır.
Huzurdaki dava, 06.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’ndan kaynaklanan yetki kurulan davalı aracı kurumun kusur sorumluluğu iddiası ile açılmıştır.
6362 sayılı SerPK’nda 37.maddede “Yatırım hizmetleri ve faaliyetleri” ve 38.maddede ise yan hizmetler düzenlenmiştir. SerPK kapsamına giren yatırım hizmetleri ve faaliyetleri şunlardır:
a) Sermaye piyasası araçlarıyla ilgili emirlerin alınması ve iletilmesi
b) Sermaye piyasası araçlarıyla ilgili emirlerin müşteri adına ve hesabına veya kendi adına ve müşteri hesabına gerçekleştirilmesi
c) Sermaye piyasası araçlarının kendi hesabından alım ve satımı
ç) Portföy yöneticiliği
d) Yatırım danışmanlığı
e) Sermaye piyasası araçlarının halka arzında yüklenimde bulunularak satışa aracılık edilmesi
f) Sermaye piyasası araçlarının halka arzında yüklenimde bulunmaksızın satışa aracılık edilmesi
g) Çok taraflı alım satım sistemlerinin ve borsa dışı diğer teşkilatlanmış pazar yerlerinin işletilmesi
ğ) Sermaye piyasası araçlarının müşteri namına saklanması ve yönetimi ile portföy saklanması
h) Kurulca belirlenecek diğer hizmet ve faaliyetlerde bulunulması.
Aynı zamanda 6362 sayılı SerPK m.37 hükmü dikkate alınarak çıkarılan 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu, III-37.1 sayılı Yatırım Hizmetleri ve Faaliyetleri ile Yan Hizmetlere İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ (Yatırım Hizmetleri Tebliği) ilgili mevzuat arasındadır.
Bu haliyle SerPK’nda 37.maddesi kapsamında faaliyette bulunan davalı ile davacı arasındaki hukuki ihtilafın; Hakimler ve Savcılar Kurulu Başkanlığı’nın 25/11/2021 tarihli ve 1232 sayılı İhtisas Mahkemelerinin belirlenmesine yönelik kararı uyarınca, finans ihtisas davalarına bakmakla görevlendirilmiş İstanbul 6, 7, 8. ve 9. Asliye Ticaret Mahkemelerince bakılması gerektiğinden yukarıda değinilen hususlar ve özellikle huzurdaki davada 06.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu m.37 kapsamında sermaye piyasası araçlarıyla ilgili emirlerin alınması ve iletilmesinden kaynaklı kusur iddiasına dayalı ihtilafın aracı kurum işlemlerinin / faaliyetlerinin tartışılması ve değerlendirilmesi kapsamında eldeki davanın açıldığı tarih itibariyle Finans Mahkemeleri görevli olduğundan Mahkememizin görevsizliğine dair karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: ( Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı üzere;)
1-HMK.’nın 114/1-c , 115/2. Maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan mahkememizin görevsizliği ile davanın USULDEN REDDİNE, Görevli mahkemenin bankacılık işlemlerinden kaynaklı uyuşmazlıklarda özel görevli İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE TİCARET (FİNANS) MAHKEMELERİ (İstanbul 6, 7, 8 ve 9 Asliye Ticaret Mahkemeleri) olduğuna,
2-HMK.nın 20. Maddesi uyarınca taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak talep etmesi halinde dava dosyasının görevli İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE TİCARET (FİNANS) MAHKEMELERİ (İstanbul 6, 7, 8 ve 9 Asliye Ticaret Mahkemeleri) tevzi edilmek üzere hukuk mahkemeleri tevzi bürosuna GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nın 20 maddesine göre kararın kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ya da yetkili Mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği,
4- Harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yasa yolu açık olmak üzere dosya üzerinde karar verildi.11/04/2022

Katip

Hakim