Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/263 E. 2023/254 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/263
KARAR NO:2023/254

DAVA:Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:06/12/2004
KARAR TARİHİ:23/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkili bankanın müşterisi olduğunu, 19.02.2001 tarihi ile 14.03.2001 tarihleri arasında bankada gecelik (O/N) işlemleri yaptığını, 19.02.2001 tarihinde 9.557.690.864.000.TL yatırıldığını ve buna brüt %752,43 faiz alındığını, ve bunu takıp eden 20.2.2001 de %1941,75, 21.2.2001’de %6796.12, 22.2.2001 ,%4257.57, 23.02.2001’de %3640.78, 24.2.2001 de % 3640.78 faiz alındığını, dilekçe ekindeki listede tarih ve ana paraların belirtildiğini, bankanın 15.03.2001 tarihinde yönetim ve denetimin … devredildiğini, fona devirden sonra bankanın devrinden önceki tarihlerde banka hesaplarında, normalin dışında çok yüksek oranlarda faizler verildiğinin tesbit edildiğini, 1 yılda alınabilen faizlerin bir gecede alındığını, ahlaka aykırılık derecesine varan bu fahiş ve gabin teşkil eden yüksek faiz oranlarının müşteriye verilmemesi yoluna gidildiğini, bankanın müzayaka halinden istifade edilerek yarar sağlandığını, bu durumun MK.nun 2.maddesine aykırı olduğunu, gabin nedeniyle iptalinin istenebileceğini ayrıca sözleşme hükümlerinin MK.nun 2.maddesi gereğince uyarlanabileceğini, bu konuda ilmi ve kazai içtihatlar bulunduğunu, bu durumu tesbit eden fonun normal faizlerin dışında oluşan aşırı faizin verilmemesi yönünde bir uygulama içersine girdiğini, İMKB ortalama faizlerini esas alarak faiz ödemelerini yaptığını, bu faizin üzerinde gabin oluşturan ve BK.nun 20.maddesi anlamında geçersiz olan bu fahiş kısmın mutlak butlanla malul bulunduğunu ve bu nedenle İMKB ortalaması ile müşteriye verilen faiz arasındaki fahiş olduğu tesbit edilen farkın ödenmediğini, gabin teşkil eden bu faiz oranı ile aynı zamanda, BK.nun 20.maddesıne göre ahlaka aykırı bulunan kısmın mübrez delillerle kanıtlanacağını, davalının bu işleme itiraz ederek faizin ödenmesi için ihtarname keşide ettiğini, mübrez delilleri gereğince ilmi ve kazai içtihatlarda nazara alınarak yapılabilecek takiplerin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı da verilerek müvekkili bankanın davalıya 4.379.903.108.945 TL borçlu olmadığının tesbitine, yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesiyle, müvekkilinin davacı bankanın mevduat müşterisi olduğunu, bankanın şubesinde zaman zaman günlük haftalık veya aylık olarak mevduatını değerlendirdiğini, bankanın vermiş olduğu, günlük mevduat faizinin hiçbir şekilde müvekkili tarafından bankaya empoze ve kabul ettirilmiş bir faiz olmadığını, banka yetkilileri tarafından günlük olarak belirlendiğini, piyasa ve şubeleri aracılığıyla mevduat müşterilerine deklare edilen faiz oranı olduğunu, bu faizin tüm banka müşterilerine verildiğini, 19.02.2001 ile 14.03.2001 tarihleri arasında verilmiş mevduat faizinin fahiş bulunmadığını, … tarafından davacı bankaya 15.03.2001 tarihinde el konulmasından sonra kimin verdiği belli olmayan bir talimatla müvekkilinin bilgi ve rızası dışında İMKB faiz ortalaması üzerindeki faiz iadesi adı altında 2 kalem halinde toplam: 4.379.903.108.945 TL’nin hesaptan alınarak bankaya mal edildiğini ve sonradan 06.04.2001 tarihinde 658.379.396.100 TL’nin müvekkiline iade edildiğini, esasen mevduat faiz oranlarının Bakanlar Kurulu ve Merkez Bankası tebliğlerine göre serbest bırakıldığını, müvekkilince gönderilen noter ihtarnamelerine rağmen bir sonuç alınamadığını, O/N uygulamasında ve tesbit edilen faizde müvekkilinin bir baskısının söz konusu olmadığını, faizlerin serbest olarak belirlenme esasının halen yürürlükte bulunduğunu, o tarihlerde borçlanma piyasasında faizlerin %7500’ü aşan oranlara ulaştığını, bu miktar üzerinden borçlanmalar bulunduğunu, fon bankalarının da piyasadan mevduat topladıklarını, davacı bankanın bunları Interbank piyasasında en az 1000 puan ekleyerek diğer bankalara sattığını, fon bankaları ve diğer bankaların bu faiz oranlarını uygulayarak benimsediklerini, devalüasyon nedeniyle mevduat sahiplerinin %48 zarar ettiklerini, müvekkilinin kötüniyetli bulunmadığını ahlaka adaba aykırı bir davranışının da bulunmadığından ihtiyati tedbirin de kaldırılarak davanın reddine, davacının %40 tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, menfi tespit talebine ilişkindir.
Mahkememizin 19.12.2002 gün ve E.2001/692, K.2002 sayılı ilamı ile; “…toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre, banka uygulamasında gabinin objektif unsurlarının oluşmadığı, 4389 sayılı Yasa’nın değişik 15-9/b maddesi gereğince de davacının İİK’nun 72/4’ncü maddesindeki tazminattan ayrık tutulduğu gerekçesiyle, davanın reddi ile davalının tazminat isteminin de reddine…” karar verilmiştir.
Yargıtay 11.HD.nin 11.05.2004 gün ve E.2003/9438, K.2004/5303 sayılı ilamıyla mahkememizce verilen karar bozulmuştur. Bozma gerekçesine göre;
“…. BK.nun 21 nci maddesi hükmü uyarınca mahkemece, tahakkuk ettirilen (Over Night) faiz oranlarının öncelikle uyuşmazlık konusu dönemlerde daha sonra Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na devredilen bankalar dışındaki banka ve aracı kuramların bildirdiği repo, ters repo ve O/N faizlerinin İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda araştırılarak aşırı olup olmadığı, diğer bir deyişle, sözleşmede edimler arasında açık bir dengesizlik (objektif unsur) olup olmadığı, şayet bir nispetsizlik var ise, bunun bankanın o tarihlerde içerisinde bulunduğu koşullara göre, müzayakadan kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususunda (sübjektif unsur), banka kayıtları üzerinde ekonomist, bankacı ve borçlar hukuku sahalarında uzman öğretim üyelerinden oluşacak yeni bir bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak sonucuna göre karar verilmek gerekirken, yazılı olduğu şekilde davanın reddine karar verilmesi yerinde bulunmadığından, davacı Banka vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün bozulmasına…” karar verilmiştir.
Mahkememizce bozma kararına uyulması sonrası 23/26/2016 tarihli karar ile dava reddolunmuştur.
Bunun üzerine yapılan temyiz incelemesi sonucunda bu defa Yargıtay 11.HD 2020/596E. 2020/3212K.sayılı karar ile (…) “O halde mahkemece, gabinin objektif ve subjektif unsurlarının gerçekleştiği dikkate alınarak sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yukarıda açıklanan esaslara ve tespitlere uymayan bilirkişi kurulu raporu doğrultusunda yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir” gerekçesiyle bozma nedenini yeniden açıklamıştır.
Yargılama aşamasında bozma ilamı çerçevesinde tahkikat işlemlerine devam olunmuş ise de yargılama aşamasında davanın konusuz kalması noktasında taraflar sulh olmuşlar, birbirlerinden vekalet ücreti, harç dahil yargılama gideri talep etmediklerini, yargılama giderlerinin tarafların üzerilerinde kalacağını açıklamışlar, birbirlerinden kötü niyet tazminatı talep etmeyeceklerini belirterek geçici hukuki koruma önlemlerinin dahi kaldırılmasını ve teminatın iadesini talep ve kabul etmişlerdir.
Yapılan açıklamalar karşısında davacı tarafından davalı aleyhine açılan dava konusuz kaldığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan dava konusuz kaldığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
3-Tarafların beyanları nedeniyle taraflar yararına herhangi bir vekalet ücreti, harç, yargılama gideri ve kötü niyet tazminatına hükmedilmemesine,
4-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına,
5-Taraf vekillerinin beyanı karşısında mahkemece verilmiş olan tüm geçici koruma önlemlerinin hüküm tarihi olan 23/03/2023 tarihi itibariyle kaldırılmasına, beyanlar nedeniyle bu nedenle depo edilmiş teminatların derhal iade olunmasına,
6-Artan avansın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere davalı asil ve vekillerin huzurunda ve oy birliği ile karar verildi.23/03/2023

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …