Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/260 E. 2022/291 K. 08.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/260
KARAR NO : 2022/291

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
DAVA TARİHİ : 02/04/2018
KARAR TARİHİ : 08/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan 02/04/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili Banka … Şubesi taşıt kredisi borçlusu olan davalıların 22/08/1997 tarihli 75.000,00 TL bedelli sözleşme ile taşıt kredisi kullandığını, kullanılan kredi sebebi gereği ödemelerin gerçekleşmemesi üzerine 22/05/1998 tarihi itibarı ile müvekkil banka tarafından hesap kat edilerek buna ilişkin … 3.Noterliği … tarih … yevmiye nolu ihtarname keşide edildiğini, … 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.İş sayılı kararı ile davalı borçlular aleyhine ihtiyati haciz kararı alındığını, … 6.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile işleme konduğunu, dava konusu taşıt kredisine konu araçlardan 4’ü fiilen haczedildiğini ve satışları talep edilmiş iken davalı firma adına … de borcu kabul ettikleri beyanını içeren bir ödeme teklifi verildiğini,talepleri müvekkil Banka tarafından kabul edilmiş olmasına karşın hiçbir ödeme yapılmamış olması sebebi ile takiplere devam edilmesinin gerektiğini, davalı borçlu firmaya ait 4 araç satılarak 22/12/1999 da 11.302,10 TL tahsilat sağlandığını, davalılar aleyhine … 8.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız takibin başlatıldığını ancak kredi sözleşmesinde isimleri bulunmakla birlikte imzası bulunmayan borçluların takibe dahil edilmiş olması sebebi ile … 9.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile yeniden takibin başlatıldığını, ancak her iki dosyaya da davalı borçlular tarafından borçlarının bulunmadığı iddiaları ve itirazda bulunduklarını,, davalılardan … adına kayıtlı taşınmazlar ve araçlar üzerine konan hacizlerin fekkedilmesini sağladığını, 2016 yılında ise davalı-borçlu … tarafından müvekkil bankaya yine 02/03/2014 ve 14/03/2014 tarihlerinde ödeme teklifi vererek borçlarını kabul ederek yapılandırma talebinde bulunduklarını, 13/04/2014 tarihinde 50.000,00 TL ödeme yapıldığını ancak devam eden taksitlerin ödenmediğini, davalıların borçlarının varlığını bilmelerine karşın sürüncemede bırakarak kötüniyetli davrandığını, borçlarını ödemek hususunda iyiniyetli bir çaba göstermemiş olmaları ve müvekkil banka alacağının tahsiline engel olmak üzere hareket ettiklerinin açık olduğunu beyanla; davalılar adına kayıtlı taşınmazların kaydına işbu davanın neticesinde kadar el değiştirilmesine engel olmak üzere, teminat aranmaksızın ihtiyati tedbir konmasına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkil banka alacağı olan 1.643.500,78 TL’nın dava tarihinden itibaren anaparaya işleyecek % 165 faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili tarafından sunulan 02/05/2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davanın görevli mahkemede açılmamış olması nedeni ile ilk itiraz olarak itirazda bulunduklarını, dava konusu yapılan ihtilaf Tüketici Mahkemesinin görevi dahilinde olmayıp, Ticaret Mahkemesince görülmesi gereken bir dava olduğunu, kredi alma tarihi olarak belirtilen tarihte Kredi, müvekkilinde ortağı bulunduğu, …A.Ş adına aldığını, yani bir şirket olduğunu, diğer yanda, krediyi veren de … Bankası olduğunu, krediyi alan ve veren bir şirket olduğunun açık olduğunu, bunlar arasında ve özellikle de kredi kullanımı nedeniyle doğacak ihtilaflarda yetkili ve görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu beyanla;açılmış olan bu dava Asliye Ticaret Mahkemesinin görevi dahilinde olup, bu nedenle İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli Mahkeme olduğu belirtilerek Mahkemenin görevsizliğine karar verilmesini, iddia edilen alacağın zamanaşımına uğramış olması nedeni ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Görevsizlik kararını veren … 20.Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas … Karar sayılı kararındaki gerekçede;
“Bu haliyle eldeki davanın 02/04/2018 tarihinde temlik eden davacı Tasfiye Halinde … Bankası A.Ş. tarafından açılmış olması ve mevcut yasal düzenleme göz önüne alınarak fon bankaları tarafından açılacak hukuk davalarının 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’nun 142. maddesi uyarınca ihtisas mahkemesi olarak 1 veya 2 numaralı Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülmesinin gerektiği ve nitekim konuya ilişkin Yargıtay uygulamasıda aynı yönde olup Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 15.12.2015 tarih, 2014/44268E. 2015/36792K. ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 17/06/2020 tarih ve 2019/1226 Esas, 2020/761 Karar sayılı içtihatlarında da benzer davalara ilişkin görevli mahkemenin 1 veya 2 numaralı Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu belirtilmiştir.
Bu itibarla davacı Tasfiye Halinde … Bankası A.Ş. tarafından, fon (taşıt kredisi) alacağının tahsili için 02/04/2018 tarihli acılan davada yukarıdaki özetlenen iddia, savunma ve değerlendirme kapsamında görevli mahkeme Bankacılık Kanunu 142. maddesi gereğince 1 veya 2 numaralı Asliye Ticaret Mahkemesi olup, mahkememizin görev alanında değildir.
Görev itirazı yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de re’sen nazara alınarak yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilebilir. HMK 2. madde ve TTK 5. maddesi gereğince davaya bakma görevi Mahkememize ait olmayıp davacı tarafça açılan davanın İstanbul 1 veya 2 numaralı Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden, mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir” gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.
Dava dosyasında mahkememizin görevli olup olmadığı ele alınmadan önce usule uygun olarak Mahkememize intikal etmiş bir dava dosyasının varlığı gerekir. O halde öncelikle bu husus ele alınacaktır.
Görevsizlik kararından anlaşılacağı üzere davalılardan biri “… A.Ş.’dir. Mahkemece düzenlenen duruşma tutanak içeriklerinden açıkça anlaşılacağı üzere dava açılmadan önce davalı olarak gösterilen şirketin kayden terkin edildiği ve ihya davası açılmakla süre verildiği, bu noktada gerekli ihtaratın yapıldığı ve ihtarata uyulmadığı, akabinde bu şirketle ilgili ayırma kararı verilmeksizin bu şirketi de kapsayacak şekilde görevsizlik kararının oluşturulduğu, görevsizlik kararında adı geçen davalı şirkete TTK m.35 hükmüne göre tebligat yapıldığı, ancak tebligat yapılan bu şirketin tebliğ tarihi itibariyle taraf ehliyetinin mevcut olmadığı açıkça anlaşıldığı halde adı geçen davalı şirkete TK. m.35 hükmüne göre tebligat yapılmak suretiyle görevsizlik kararına kesinleşme şerhi verildiği sabittir.
6100 sayılı HMK’nun 27. maddesinde; davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgililerinin kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunması, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerdiği, açıklanmıştır. Açıklanan madde karşısında verilen görevsizlik kararından, görevsizlik kararında adı geçen şirketin haberdar edilmesi, ancak Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak gerekçeli kararın tebliğ olunması ile mümkündür. Aksi durum Anayasanın m.36. Hükmünün açıkça ihlali dışında HMK m.20 hükmüne dahi aykırı olacaktır.
Esasen Yargıtay HGK uygulamasında;
“HMK.m.20 uyarınca görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine ve yapılan talep sonrası dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi gerekir. Elbette dosyaya yeni bakacak mahkemenin görevinin başlayabilmesi önceki görevsizlik kararının şeklen kesinleşmesi gerekir.Yargıtay Hukuk Genel Kurul kararlarında da belirtildiği üzere, kararı kesinleştiren tebligat bilgilendirici ve belgelendirici olup her aşamada ve re’sen ele alınması gereken veya en azından görevli mahkemece değerlendirmesi gereken usuli meseledir. O halde halihazırda bir görevsizlik kararı olduğu anlaşılmakla Yargıtay uygulaması da dikkate alınarak değerlendirme yapılmalıdır.
Bilindiği üzere, görevsizlik kararı veren mahkeme bu kararında dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesine karar vermekle yetinir. Dava dosyasını kendiliğinden (re’sen) görevli mahkemeye gönderemez. Dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi ve davaya görevli mahkemede devam edilebilmesi için görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin kararı veren mahkemeye başvurarak dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir (HMK’nun 20. maddesi). İki haftalık süre hak düşürücü nitelikte olup, mahkemece re’sen gözetilir.
(….)Bilindiği üzere, mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin ve aynı zamanda dava şartı olması nedeniyle bir dava açıldığında mahkeme, görevli olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden (resen) inceler ve görevsiz olduğu kanısına varırsa, tarafların ileri sürüp sürmediğine bakmaksızın görevsizlik kararı verir.
Mahkemelerce görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi üzerine yapılacak işlemler ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 20. maddesinde düzenlenmiş ve anılan maddede;”(1) Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilir.
(2) Dosya kendisine gönderilen mahkeme, kendiliğinden taraflara davetiye gönderir.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu hükümdeki açık düzenleme uyarınca somut olayda olduğu üzere görevsizlik kararı veren mahkeme, görevsizlik kararında dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesine karar vermekle yetinir; dava dosyasını kendiliğinden görevli mahkemeye gönderemez. Dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilebilmesi ve o mahkemede davaya devam edilebilmesi için taraflardan birinin, iki hafta içerisinde görevsizlik kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir.
Ancak, görevsizlik kararından sonra görevli mahkemede davaya devam edilebilmesi için öncelikle görevsizlik kararının kesinleşmesi gerektiği açıktır. Nitekim, HMK’nın 20/1. maddesinde iki haftalık başvuru süresinin görevsizlik kararı verildiği anda kesin ise bu kararın tebliği tarihinden, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren başlayacağı hüküm altına alınmıştır.
(…)Bu durumda ortada usulüne uygun şekilde kesinleşmiş bir görevsizlik kararının varlığından söz etme olanağı bulunmamaktadır. Görevsizlik kararı kesinleşmediğinden görevli mahkemede davaya devam edilmesi de mümkün değildir.
O halde; öncelikle görevsizlik kararının davalıya usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek kesinleşmesinin sağlaması için dosyanın görevsizlik kararını veren mahkemeye iadesi ile kararın anılan mahkemece kesinleştirilmesi gerekmektedir. “(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı 2017/1-1237E. 2019/453 K.sayılı ilamı)”
Oysaki henüz görevsizlik kararı niteliğindeki … 20.Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas …Karar sayılı ilâmının karar başlığında adı geçen ve kayden terkin durumunda olan …A.Ş.’ne tebliği dahi yapılamamıştır. Kaldı ki hüküm verildikten sonra karar başlığında adı geçen yönünden davacı vekilinin herhangi bir feragat beyanı dahi mevcut değildir. Karar başlığında adı geçen ve henüz ihyası yapılmayan şirket ile ilgili ek karar alınmak suretiyle ihya yapılmak üzere taraflara süre verilip verilmeyeceği, hangi şekilde süre verileceği veya davacı vekilinin davadan bu şirket yönünden feragat edip etmeyeceği, feragat olduğu takdirde HMK m.310 hükmü çerçevesinde işlem yapılıp yapılmayacağı takdiri mahkemeye aittir. Bu aşamada Yargıtay HGK uygulaması doğrultusunda henüz hakkındaki görevsizlik kararı tebliğ edilmemiş olan şirket yönünden bu davaya bakılması Mahkememiz açısından kanun hükümlerine aykırılık teşkil etmekte olup, ayrıca Anayasa m. 36 ve HMK m.27 hükümleri nedeniyle hak arama hürriyetinin ihlali sonucunu doğurabilecek niteliktedir.
Yapılan açıklamalar karşısında … 20.Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas …Karar sayılı ilamı görevsizlik kararı niteliğinde olduğundan dolayı öncelikle taraflara tebliğ olunması için dosyanın Yargıtay HGK uygulaması gereği … 20.Asliye Ticaret Mahkemesine iadesine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-… 20.Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas… Karar sayılı ilamı görevsizlik kararı niteliğinde olduğundan dolayı öncelikle taraflara tebliğ olunması için dosyanın Yargıtay HGK uygulaması gereği … 20.Asliye Ticaret Mahkemesine ,
2-AKABİNDE BU DOSYANIN … 20.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARAFINDAN HAZIRLANACAK ÜST YAZI İLE DOĞRUDAN MAHKEMEMİZ YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜNE TESLİMİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kararın niteliği gereği kesin olarak ve oy birliği ile karar verildi.08/04/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip