Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/241 E. 2023/19 K. 11.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/241 Esas
KARAR NO : 2023/19

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/03/2022
KARAR TARİHİ : 11/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava : Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Davalı-Borçluya ait …, …. plakalı araç ile muhtelif tarihlerde ücret ödenmeksizin ihlalli geçişler yaptığı, geçiş ücretinin tahsili amacıyla borçlu hakkında ilamsız takibe girildiği, davalı borçlunun itirazı üzerine takibin durdurulduğu, davalı-borçlu aleyhine … 34.İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyasından başlatılan icra takibinde müvekkili şirketin talep ettiği asıl alacağın içinde yer alan gecikme cezalarının 7144 sayılı kanun’un 18. maddesi ile 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Hizmetleri Hakkında Kanunun 30.maddesinin 5.fıkrasında yapılan değişiklik nedeniyle 10 katından 4 katına indirildiği, dolayısıyla da harca esas değerin yasaya uyarlandığı, Davalı-Borçluya ait …, .. plakalı araçlar ile 06.09.2016 – 31.07.2017 tarihleri arasında ücret ödenmeksizin 224 adet ihlalli geçiş yapıldığı, geçiş ücretlerinin süresi içerisinde ödenmemesi üzerine müvekkil şirketçe; davalı-borçlu aleyhine … 34. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile ödenmeyen geçiş ücretleri ve geçiş ücretlerine 6001 Sayılı Kanunun 30/5. maddesi uyarınca tahakkuk ettirilen geçiş ücretinin 4 katı tutarındaki gecikme cezası, işlemiş faiz ve KDV alacağının tahsili amacıyla 17.11.2017 tarihinde icra takibi başlatılmış olup, Davalı-Borçlu şahsa ödeme emri 15.12.2017 tarihinde tebliğ edildiği, Davalı-Borçlu tarafından ödeme emrine 22.12.2017 tarihinde süresi içinde “borca, faize ve ferilerine” itiraz edildiği, ilgili İcra Müdürlüğünce de söz konusu itirazın süresinde olması halinde takibin durdurulmasına karar verildiği, taraflarınca … Arabuluculuk Bürosuna başvurularak …arabuluculuk numarası ile yapılan görüşmeler, müzakereler sonucu anlaşamama şeklinde tamamlandığı, TKM ve HMK doğrultusunda davacının iddiasını ispatlamakla mükellef olduğu, dayandıkları deliller ile Davalı-Borçlunun ücret ödememek suretiyle yaptığı geçişler sonucunda müvekkili şirkete borçlu olduğunun tespit edileceği, Borçlu-davalı tarafından müvekkili şirketçe işletilen köprü ve otoyollardan geçiş yapmadığı yönünden bir savunması bulunmadığı, icra dosyasına zaman kazanma amacı ile haksız ve kötü niyetle itiraz edildiği, Bu nedenlerle taraflarınca süresi içerisinde itirazın iptali davası açma gereğinin hasıl olduğu, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulü ile … 34. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası kapsamında 305,4 TL geçiş ücreti ve 932,2 TL ceza tutarı olmak üzere toplam 1.237,6 TL asıl alacak, 108,52TL işlemiş faiz ve 19,52 TL KDV olmak üzere toplam 1.365,57 TL üzerinden itirazın iptali ile takibin “7144 sayılı Kanun’un 18 inci maddesi ile 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Hizmetleri Hakkında Kanun’un 30.maddesinin 5.fıkrasında geçiş ücretine uygulanan on katı tutarın dört katına indirilmesi ile avans faiz oranlarında yapılan değişiklikler uyarınca faizin değişen oranlarda kademeli olarak hesaplanması gerektiği göz önünde bulundurularak devamına, hüküm kurulan işlemiş faize 3065 sayılı KDV Kanunu gereğince %18 KDV uygulanmasına, Davalı-Borçlu tarafın İİK.m.67/2.maddesi uyarınca takip konusu alacağın %20′ sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin Davalı-Borçlu tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili …’ın gerçek kişi olduğu ve tacir olmadığı, dava dilekçesinde belirtildiği üzere ücret ödenmeksizin ihlali geçişler yapıldığı belirtilen … ve …açlar ticari bir işletme adına kayıtlı olmadığı ve şahıslar üzerine olduğu, davalı müvekkilinin tacir olmaması, dava konusunun ticari iş ve ticari alacak olmaması sebebiyle dava görevsiz mahkemede açıldığı, müvekkili …’ın … adresinde ikamet ettiği, huzurda görülen dava Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre yetkisiz ve görevsiz mahkemede açıldığı, zira müvekkilin yerleşim yeri İstanbul’un Bağcılar ilçesinde olduğu, buna göre HMK 6.maddesinde ‘Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.‘ denildiği, Br nedenle davanın yetkisiz mahkemede açıldığı, davada Bakırköy Mahkemelerinin yetkili olduğu, aynı şekilde icra takibinin de yetkisiz icra müdürlüğünde başlatıldığı, yetkili icra müdürlüğünün de Bakırköy İcra Müdürlüklerinin olduğu, başlatılan icra takibinin yetkisiz icra müdürlüğünde yapıldığı ve huzurdaki davanın da yetkisiz mahkemede açıldığı, hatalı bir şekilde … yapılan tebligatların usulsüz olduğu, İcra takibi öncesi …. A.Ş. tarafından yapılan …. nolu yazılı tebligat, icra takibi ve iş bu davada yapılan tebligatların usulsüz olduğu, dava dilekçesinde ve davaya konu icra takibinde alacaklı-davalı …A.Ş. (Vergi No:…) gösterildiği, MERSİS üzerinden … Vergi no ile sorgulama yapıldığında … Şirketi gözüktüğü, şirket unvanlarının uyuşmadığından ve ayrı tüzel kişilikler olduğundan davanın husumet yönünden reddi gerektiği, ücret ödenmeksizin ihlali geçişler yapıldığı belirtilen… ve … plakalı araçlara ilişkin ihlali geçişlerin hangi tarihlerde ve mekanlarda yapıldığı, hangi aracın kaç defa geçtiğini, ceza tutarları borcun aslının tutarı ve faizin hangi oranda hesapladığı dava dilekçesinde ve icra takibinde belirtilmemiş olup tarafımıza bu husus hakkında herhangi bir belge iletilmediği, iş bu davada ispat yükünün davacı-alacaklı tarafta olduğu, Müvekkiline ait … plakalı … marka … model araca ait plaka 3.şahıslar tarafından kopyalanmış ve başka bir araca takılmak suretiyle bir çok suça karıştığı, bu konu ile ilgili müvekkilinin ifadeye çağrıldığı ve yapılan soruşturmada kendisinin masum olduğu anlaşıldığı, İstanbul Emniyet Genel Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … plakasının geçtiği soruşturma dosyalarının istenilmesini, …’nden müvekkiline ait ifade tutanaklarının istenilmesini talep ettiği, müvekkilinin 2017 yılı içerisinde HGS hesabı bulunduğu, Önceki dönemlerde Köprü ve otoyollarda geçişi sırasında HGS hesabında yeterli bakiye bulunması sebebiyle o anda geçiş ücreti tahsil edildiği için herhangi bir sorun yaşamadığı, geçiş sırasında HGS hesabında yeterli bakiye bulunmaması durumunda ise, geçişten sonraki 15 gün içinde HGS hesabında yeterli bakiyeyi bulundurması halinde işletici şirket tarafından, geçiş ücreti müvekkilinin hesabından otomatik olarak tahsil edildiği, geçişten sonraki 15 gün içinde HGS hesabında yeterli bakiyenin bulunması yeterli olup, ayrıca ödeme girişiminde bulunmak gerektiği, işletici şirketin genel ve yerleşmiş uygulamasının bu şekilde olduğu, müvekkilinin köprüden son geçişinden sonraki 15 gün içinde HGS hesabında yeterli bakiyeyi bulundurmasına rağmen, işletici şirket tarafından geçiş ücreti tahsil edilemediği, işletici şirket, kendi sorumluluğunu yerine getirmediği gibi, bu durumdan tüketici olan müvekkilinin sorumlu olduğu düşüncesiyle, geçiş ücretinin 10 katı tutarındaki miktarı tahsil etmek amacıyla müvekkili hakkında icra takibi başlattığı, İcra takibi; icra masrafları ve karşı vekalet ücreti de dahil edildiğinde köprü ve otoyol ücretinin çok üstünde bir tutarla başlatıldığı, icra takibine itiraz etmeleri üzerine, işletici şirket tarafından itirazın iptali davası açıldığı, 4 katı tutarındaki fahiş cezaya itiraz ettikleri, Mahkemece bu cezanın kaldırılmasını, borcu kabul etmemekte sayın mahkemeniz aksi kanaatte ise ceza miktarının indirilmesini talep ettikleri, davacının iddialarının soyut, mesnetsiz ve herhangi bir delile dayanmadığı, açıklanan tüm nedenlerle haksız ve kötü niyetli yapılmış olan davanın reddedilmesi ve karşı tarafın güncel faiz ve masraflarla birlikte tüm alacak miktarı üzerinden %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ettikleri görülmüştür.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 34. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası, … Arabuluculuk Bürosu …arabulucuk dosya nolu dosyası, dava konusu araçların sicil kayıtları, gerçekleşen ihlallere ilişkin tüm bilgi ve belgeler, provizyon sorgularını içeren tablo, mersis kaydı, dava konusu araçların HGS kayıtları ve hesapların bağlı olduğu banka kayıtları, davalının vergi kayıtları celp edilmiş incelenmiştir.
Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davanın esasına geçilmeden evvel, öncelikle görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğunun tespit edilmesi gerekmektedir. Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir ve görev hususu kamu düzenine ilişkin olduğunun taraflarca her zaman ileri sürülebileceği gibi hakim tarafından da yargılamanın her aşamasında resen nazara alınması zorunludur.
6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir.Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların ticaret mahkemelerince karara bağlanması esası getirilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar,
6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Mutlak ticari dava bakımından; taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik işbu itirazın iptali davasının, hizmet sözleşmesinin TTK’da bentler halinde sayılan (TTK m.4/1) ya da bu Kanunda (6102 s. TTK) belirtilen yahut diğer özel Kanunlarda gösterilen bir ticari dava olmadığından işbu davanın, mutlak ticari davalardan olmadığı açıktır.
Nispi ticari dava bakımından:
19.02.1986 tarih 19024 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile T.T.K.’nun 1463. maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre;
1-Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usul Kanunu’nun 177. maddesinin 1. fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar,
2-Vergi Usul Kanunu’na istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların (iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usul Kanunu’nun 177. maddesinin 1. fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların) esnaf ve küçük sanatkar, tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Bir kimsenin Vergi Usul Kanunu’na göre esnaf sayılması, TTK yönünden de esnaf kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda’ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez. 21/07/2007 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan … tarihli … sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile esnaf ve tacir ayrımına esas sınırlar belirlenmiş olup, bu kararda 213 Sayılı VUK 177.maddesinde belirtilen hallerden 1. ve 3. bendindeki konularda faaliyette bulunanlarda yarısını, 2.bendindeki faaliyetlerde bulunanların bu tutarın tamamını aşanların tacir olacağı belirlenmiştir.
Nispi ticari dava bakımından; davacının ticari şirket ve tüzel kişi tacir olduğu noktasında duraksama yoktur. Ancak, nispi ticari dava için her iki tarafın / davalının da tacir olması zorunludur. ( Bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir ). Yalnızca davacının tacir olması ticari dava için yeterli değildir. Bu nedenle, davalının tacir sıfatına sahip olup olmadığı mahkememizce araştırılmıştır. Davalının tacir sıfatına yönelik yapılan araştırma sonucunda; esnaf odasına kaydının bulunduğu ve esnaf olduğu tespit edilmiştir. Diğer taraftan; Atışalanı Vergi Dairesi Müdürlüğünün yazı cevabından davalının işletme hesabına göre defter tuttuğu mahkememize bildirilmiş, beyannamesi ile eki performans özeti gönderilmiştir. Davalı …’ ın dava tarihi itibariyle VUK 177/1-3. madde hükümleri uyarınca 1. sınıf tacir olmadığı, bilanço esasına göre defter tutan kimselerden olmadığı, davalının 2. sınıf tacir olup işletme hesabına göre defter tutan kimselerden olduğu, celp edilen gelir beyannameleri ve eki performans tabloları incelendiğinde yukarıda değinilen Bakanlar Kurulu kararı uyarınca esnaf – tacir ayırımına göre faaliyetinin esnaf sınırını aşmadığı görülmüştür. (Yıllık alış, satış ve gayri safi hasılat miktarları ayrıca incelenmiş ve denetlenmiştir.). Dolayısıyla davalının tacir sıfatı bulunmamaktadır. Bu halde, davalının tacir sıfatı bulunmadığı için eldeki dava dosyası da ticari dava söz konusu olmadığından Mahkememizin görevli olmadığı aşikardır.
Açıklanan nedenlerle, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik açılan işbu itirazın iptali davasında, uyuşmazlığın mutlak veya nispi ticari dava kapsamında bulunmadığı, bu bağlamda dava ticari dava olmadığı için Mahkememizin (Asliye Ticaret Mahkemesinin) görevli olmadığı, TTK uyarınca araçların hangi amaçla kullanıldığının mahkemenin görevi bakımından hukuki bir anlam ifade etmediği, zira 6102 sayılı TTK ‘ da mahkememizin görevi bakımından ticari dava kriterinin esas alındığı, bu nedenle davacının amaca yönelik iddiasının yasal ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu, davalının esnaf sınırında olup uyuşmazlık için genel görevli olan Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu tespit edilmiş, görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: ( Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı üzere;)
1-HMK 114/1-c ve HMK 115/2 madde hükümleri uyarınca mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın USULDEN REDDİNE, görevli mahkemenin ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğunun tespitine,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde talep halinde dosyanın görevli İSTANBUL (NÖBETÇİ) ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne gönderilmesine,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde görevli mahkemeye gönderme talebinde bulunulmaması durumunda HMK. 20. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-6100 sayılı HMK. 331/2. maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 11/01/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır