Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/240 E. 2023/391 K. 02.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/240 Esas
KARAR NO : 2023/391

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/03/2022
KARAR TARİHİ : 02/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket bünyesindeki okullara kavıtlı öğrencilere okutmuk ve satmak amacıyla, davacı yayınevinden farklı tarihlerde çok sayıda kitap satın alındığını, taraflar arasındaki bu ticari ilişki sebebiyle düzenlenen fatura bedellerinin bir kısmı davalı tarafından ödendiğini, taraflar arasında bakiye alacak olan 54.822,00 TL’ nin Kasım 2021 tarihinde ödenmesi yönünde mutubakat sağlanmasına rağmen belirlenen tarihte ödeme yapılmadığını, davalı tarafa yapılan görüşmelerde ötleme sürekli ötelenmeye ve borç taksitlendirmeye çalışıldığını, ancak piyasalardaki düzensizlik, dövizin yükselmesi, kağıt fiyatlarının, nakliye ve matbaa masraflarının birkaç ay içinde neredeyse %300 artması, hammadde bedellerinin sürekli yükselmesi, buna karşılık TL’nin alım gücünün ise sürekli olarak düşmesi sebebiyle ileri tarihli vadelerde taksitler halinde ödeme teklifi davacı müvekkili tarafından kabul edilmediğini, söz konusu cari hesap borcunun tahsili amacıyla 11.01.2022 tarihinde … 18. İcra Müdürlüğü’ nün … E, Sayılı icra takibi başlatıldığını, ancak 24.01.2022 tarihinde borçlu vekili tarafından icra takibine, ödeme emrinde belirtilen asıl alacağa, faizine , faiz oranına, harçlara ve tüm ferilere haksız olarak itiraz edildiğini, davacı müvekkili tarafından satılan kitapların bedetlerine ilişkin olarak faturalar düzenlendiğini ve davalıya kitaplarla birlikte teslim edildiğini, davalı tarafından söz konusu fatura içeriklerine ve bedellerine itiraz edildiğini, kitap ve faturaların iade edilmediğini, fatura bedellerinin bir kısmının ödendiğini, dolayısıyla bakiye borcun miktarının betirli olduğu ve davalı tarafından bilindiğinin, icra takibine konu ulacağın, davalı itiraz ve inkâr etmeden defterlerine işlediği fatura alacaklarına dayandığının ve kuruşuna kadar bilindiğini, var olan ve bilinen bir borca rağmen icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğinin kabulünün gerektiğini, fazlaya dair dava ve talep haklarının saklı kalması koşuluyla, borçlunun asıl alacağa , faize, faiz oranına, harçlara ve tüm ferilerine yaptığı haksız ve kötü niyetli itirazının iptaline ve takibin kaldığı yerden devamına, faturalardan doğan cari hesap alacağının son fatura tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, asıl afacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına, yargılama harç ve giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yüklerilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari ilişkide ödemeler vadeli şekilde yapıldığını, davacı vekilinin dava dilekçesinde de belirttiği farklı tarihlerde kitap satın alındığı ve düzenlenen faturalara göre bu bedeller müvekkili şirketçe değişik vadelerde ödendiğini, dava dilekçesinde de görüldüğü üzere faturalardan vadeli çalışıldığının açık olduğunu, ayrıca her ne kadar davacı yanca dövizin yükselmesi, kâğıt fiyatlarının artması vb. gibi hususlar öne sürülmüş olsu da karşı taraf bir tacir olup: TTK m.18 gereği her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.” davacı yan zımnen vadeli çalışma hususunu kabul etmiş olsa da iyi niyetli yaklaşmayarak haksız icra takibi başlatıldığını, … 18. İcra Müdürlüğü’nün …E. Sayılı icra takibine ayrıca anlaşma koşulu varlığı sebebiyle itiraz edildiğini, dava dilekçesinde de belirtildiği üzere vadeli çalışma teamülü bozulmaya çalışılmış ve kötü niyetli olarak icra takibi başlatılmıştır. Tüm sektördeki alım satımlar bu şekilde olmakla beraher davacı yan teamüle aykırı şekilde davranıldığını, TTK m.2 uyarınca da irade açıklamalarının yorumunda teamüller de dikkate alındığını, sektördeki alım satımların bu şekilde yapıldığı ve dava dilekçesinde de belirtildiği gibi fatura bedellerinin bir kısmının bu şekilde ödendiğini davacı yanında vadeli olan bu çalışma şeklini zımnen kabul ettiğini, öncelikli olarak yetki itirazında bulunduklarını ve yetkili mahkemelerin … Mahkemeleri olduğunu, davacı yanın tüm talep ve davasının reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin tarafina yükletilmesine karar verilmesini, talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle düzenlendiği iddia edilen faturalardan kaynaklı cari hesap alacağı iddiasına dayalı olarak … 18. İcra Dairesi … Esas sayılı icra takip dosyasına borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
…18. İcra Dairesi… Esas sayılı takip dosyası celbedilerek incelendiğinde, davacı şirket tarafından icra takibinde 54.822,00 TL Asıl Alacak, iştemiş faiz 2.176,36 TL için başlatılan ilamsız takibe davalı borçlunun süresinde itirazı üzerine takibin durdurulmuş olduğu, icra dosyası içeriğine göre borçlu tarafından tebliğ için gider avansı yatırılıp itiraz dilekçesi alacaklıya tebliğ edilmemiş olduğundan davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu görülmüştür.
Cevap dilekçesi içeriğinde … Mahkemelerinin yetkili olduğu itirazı ile yetki itirazında bulunulduğu anlaşılsa da davalı tarafça cevap dilekçesi içeriğinde sözleşme ilişkisinin inkar edilmediği, davacının para alacağına ilişkin takip başlattığı, 6098 Sayılı TBK m.89 hükmü uyarınca para borçlarının alacaklanın ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilebileceği, TBK m.89/1 hükmü uyarınca davacı şirketin işlem merkezinin İstanbul Mahkemeleri yargı çevresinde bulunduğu görülmekle yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle düzenlendiği iddia edilen faturalardan kaynaklı cari hesap alacağı iddiasına dayalı olduğundan ticari defterlerin delil niteliği ve tacirler arası fatura tanzim delil niteliği hakkında mevzuat düzenlemeleri uyarınca uyuşmazlığın tahlili gereklidir.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222.maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK m.222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK m.222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. (HMK m.222/4).
Ticari defterler uyumlu değil ise muntazam tutulmuş olsun veya olmasın sahibi aleyhine delil olacaktır. Ancak defterlerden biri muntazam olsa da her iki defter de sahibi aleyhine kayıt içeriyor ise aleyhe delil sayılma yönünden öncelikle iddiasını ispat yükü altında olan taraf defterleri aleyhine delil sayılmalıdır. Yani ispat yükü altında olan taraf kendi defterindeki aleyhe kayıtları bertaraf edecek şekilde karşı tarafın aleyhine olan ticari defterler kayıtlarından yararlanmamalıdır. Bunun sonucu ise aleyhe kayıtların uyuşmayan kısmından ispat yükü altında olan tarafın yararlanamayacağı kabul edilmelidir. Çünkü ispat yükü, uyuşmazlık konusu hususlar için olup, karşı tarafın ileri sürmediği bir husus için ispat yükü de söz konusu olamayacağından bu sonuca varılması usul kurallarının da temel bir sonucudur”.(Yargıtay 15. 2017/23 2018/2735K.sayılı ilamı)
Dosyanın bilirkişi …’a tevdi edildiği, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 07/02/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “Davacının davalı ile olan muavin kayıtlarma göre; Ticari ilişkinin 2021 yılı içinde gerçekleştiği Davacı … Tic. A,Ş.’ nin ri defterlerinde ve cari hesap ekstresinde davalı yanın cari hesap bakiyesi 54.822,00 TL alacak bakiyesi verdiği, Davacı yanın Ticari defter ve belgelerine göre İcra Takip Tarihi olan 11.01.2022 itibariyle davacı davalıdan 54.822,00 TL ALACAKLI olduğu, Davalı nezdinde olan davacı cari hesabı incelendiğinde, davalının davacı ile olan muavin kayıtlarına göre; ticari ilişkinin 2021 yılları içinde gerçekleştiği 320.06.02.153 muhasebe hesap kodu altında takip edildiği, davacı tarafın ihtilaf konusu ettiği faturaların davalı … Tic. A.Ş. ‘nin muavin kayıtlarında ve ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, Davalı … A.Ş. Ticari dellerlerinde ve cari hesap ekstresinde davacı yanın cari hesap bakiyesi 54.822,00 TI. alacak bakiyesi verdiği, İcra Takip Tarihi olan 11.01.2022 itibariyle davalı yanın ticari defter ve belgelerine göre, Davalı Davacıya 54.822,00 TL BORÇLU olduğu tespit edilmiştir.
Yargıtay uygulamasında da kabul olunduğu üzere “davalının ticari defterlerinde kayıtlı borç bakımından defterleri kendi aleyhinde delil olacaktır. 6100 sayılı HMK m.220, m.222 hükümleri dikkate alındığında hiçbir tacir kendi defterine aleyhe kayıt düşemeyeceğinden faturaların davalı defterinde kayıtlı olması, faturalar içeriğindeki hizmetin davalıya teslim edildiğine karine oluşturur. Bu karinenin aksini, bir başka deyişle faturalar içeriği hizmetin teslim edilmediğini, faturaların usulsüz olduğunu davalı ispatlamalıdır.”(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/19-823E.2019/553K.sayılı ilamı) Dosya kapsamında birbiri ile uyumlu taraf defterleri içeriğine göre; takip konusu cari hesap alacağını oluşturan faturaların her iki tarafın defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı tarafça ödeme savunmasına yönelik herhangi bir delilin dosya kapsamına sunulamadığı da gözetilerek davalının … 18. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına itirazının kısmen iptaline, takibin 54.822,00-TL asıl alacak yönünden takip sonrası asıl alacağa yasal faiz işletilmek suretiyle devamına, dair karar vermek gerekmiştir.
Davacının işlemiş faiz talebinin yerinde olup olmadığına ilişkin ayrıca değerlendirme yapmak gerekir. Kesin vadeli akitlerde ifa kararlaştırılan tarihte veya zaman içinde gerçekleştirilmezse ihtara ve süre tayinine artık gerek görülmez. Vadenin gelmesi alacağı muaccel hale getirir ve borçlu ifa ile mükellef olur. 6098 sayılı TBK’nın 117. maddesi hükmü gereğince bir alacağa temerrüt faizi yürütülebilmesi için alacağın muaccel olması yeterli olmayıp alacaklının usulüne uygun temerrüt ihtarı ile borçlunun temerrüde düşürülmüş ya da alacağın kararlaştırılan kesin vadede ödenmemiş olması gerekir. Somut olayda, TBK’nın 117. maddesinin ikinci fıkrasındaki haller söz konusu değildir. Zira fatura içeriğindeki son ödeme tarihi taraflarca birlikte kararlaştırılmamış yalnızca davacı tarafça belirlenmiştir. Kesin vade bulunmadığı gibi davacı tarafından usulüne uygun ihtarla talep edilmek suretiyle davalı borçlu temerrüde de düşürülmemiştir. Takip sonrası için ise takip talebinde açıkça %9 Yasal Faizi ile TBK 100, Mad. Gereği kısmi ödemelerin öncelikle faiz ve ferilerine mahsubu talep edildiğinden takibe sıkı sıkıya bağlılık gereğince takip sonrası dönem için asıl alacağa yasal faiz işletilmek suretiyle takibin devamına dair hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (HGK’nın 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı ve Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2021/3214 Esas, 2021/7424 Karar sayılı ilamı) Dosya kapsamında birbiri ile uyumlu taraf defterleri içeriğine göre; takip konusu cari hesap alacağını oluşturan faturaların her iki tarafın defterlerinde kayıtlı olduğu, alacağın davalı tarafça gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte olduğundan dava konusu edilen ve hükmedilen asıl alacağın %20′ si tutarındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dair hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile,
Davalının … 18. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına itirazının kısmen iptaline, takibin 54.822,00-TL asıl alacak yönünden takip sonrası asıl alacağa yasal faiz işletilmek suretiyle devamına, işlemiş faize ilişkin istemin reddine,
2-Kabul edilen asıl alacak olan 54.822,00-TL nin %20 si oranından icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Kabul edilen dava değeri (54.822,00-TL) üzerinden alınması gereken 3.744,89 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 651,24 TL peşin harcın mahsubu ile fazla alınan 3.093,65 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
4-Alınması gerekli ve davacı tarafından yatırılan bakiye 651,24 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 731,94 TL harca ilişkin yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 79,00 TL posta, tebligat, 1.100,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.179,00 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 1.113,96 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kalan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 9.200,00- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 2.176,36-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.560,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin,
a)Kabul edilen dava oranına isabet eden 1.500,40 TL davalıdan,
b)Kalan davanın ret oranına isabet eden 59,60 TL davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
10-HMK 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde re’sen ilgili tarafa veya vekillerine iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve e-duruşma ile katılan davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.02/05/2023

Katip Hakim