Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/206 E. 2022/233 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/206 Esas
KARAR NO : 2022/233

DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/03/2022
KARAR TARİHİ : 23/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili girişimcinin kumaş ve tekstil ürünlerine baskı ve süs eşyalarının imalatının yapıldığı şahıs işletmesi olarak işe başladığını, müvekkilin KOSGEB aracılığıyla işletmesine destek aldığını, kosgeb başvuru formunda baskı kullanım amacı olarak ahşap, cam, fayans, mermer tekstil vb ürünlerin düz yüzeyleri üzerinde baskı işlemlerinde kullanılacağının beyan edildiğini, bu nedenle vb şeklinde ifade edilen ürünler içerisinde telefon kılıflarına yapılan baskılarında girdiğini, alınan makinenin kosgeb mevzuatı çerçevesinde faaliyet amacı doğrultusunda kullanıldığını ve mevzuata aykırı işlem yapılmadığını, müvekkil şirketin aynı zamanda dava dışı başka bir şirketin %25 payla hisse ortağı olduğunu, yasal olarak aynı adreste birden fazla firma faaliyet gösterebildiğini, müvekkilin faaliyet amacına uygun olarak kullanıldığını, ancak davalı yanın müvekkile destek ödemesinin iadesi ve sulhe davet konulu yazı gönderdiğini, müvekkil şirketin karara yönelik itirazda bulunduğunu, davalı yanın bu itirazı reddettiğini, müvekkilin faaliyetini kurallar çerçevesinde yapmasına rağmen davalı yanın destek ödemesinin iadesi talebinin yerinde olmadığını beyan ederek, davalı Kurum tarafından davacı aleyhine tebliğ olunan; … sayılı, 13.01.2022 tarihli, destek ödemesinin iadesi ve sulhe davet konulu yazısı ile tebliğ edilen 06.01.2022 tarih ve …Sayılı Kurul Kararının ve ilgili Kurul Kararına yönelik olarak 24.01.2022 tarihinde … evrak kayıt numarası ile davacı tarafından yapılan itiraz başvurusunun reddine yönelik kararın iptali ile söz konusu Kurul Kararının kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …Esas, … Karar sayılı dava dosyasına ait iade kararı, Kurul Kararı, fatura suretleri, sulhe davet yazısı celp edilmiş, incelenmiştir.
Dava, KOBİ destek kredisi kapsamında verilen makinenin sözleşme koşullarına uygun şekilde kullanılmaması sebebiyle davalı kamu idaresi tarafından yapılan destek ödemelerinin iadesine ilişkin alınan kurul kararının iptali istemine ilişkindir.
Davanın esasına geçilmeden evvel, öncelikle görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğunun tespit edilmesi, başka bir anlatımla somut olay bakımından Mahkememizin görevli olup olmadığının değerlendirilmesi zorunludur.
6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir.Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların ticaret mahkemelerince karara bağlanması esası getirilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar,
6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında, davacının davalı kurum tarafından alınan kararın iptaline ilişkin eldeki davanın TTK’ da sayılan mutlak ticari dava olmadığı açıktır. Öte yandan, … bir kamu idaresi olup, tacir de değildir. Dolayısıyla, davalı … tacir olmadığından nispi ticari davanın şartlarının (her iki tarafın tacir olması zorunluluğu) bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Davalı … (KOSGEB) karşı benzer şekilde açılan davalarda yapılan açıklamalara uygun olarak içtihatlarla destek vermek gerekirse;
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2017/754 Esas, 2020/5182 Karar sayılı ilamında : “….Davacı-karşı davalı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın (1000+1000 KOBİ Yatırım Destekleme Programına) 27.05.2008 tarihinde … başvuru numarası ile … İşletme Geliştirme Merkez Müdürlüğü nezdinde müracaatta bulduğunu, başvurusunun kabul edilerek KOBİ destek kredisinin hesabına yatırıldığını, daha sonra taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine uyulmadığı gerekçesiyle ödenen destek tutarının davalı tarafından geri istendiğini, oysa ki, davacının edimlerini eksiksiz yerine getirdiğini ileri sürerek, davalı-karşı davacıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı-karşı davacı, açılan davanın reddi ile karşı davasında ise davacı-karşı davalının, yükümlülüklerini yerine getirmemiş olması nedeniyle 99.036,67 TL tutarındaki destek bedelinin faiziyle birlikte davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, asıl davanın kabulüne karşı davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davalı-karşı davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, taraflar arasında imzalanan KOBİ destek kredisi sözleşmesine istinaden açılan menfi tespit ve alacak istemine ilişkindir. Davalı- karşı davacı tacir değildir. Dava, Ticaret Kanununda sayılan mutlak ticari dava da değildir. 6535 sayılı Kanunun 2. maddesi hükmü uyarınca Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır. Genel hükümlerin uygulanacağı davada Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir. Görev kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında res’en gözetilir. Bu nedenle mahkemece, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Bozma nedenine göre davalı-karşı davacının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA,..”
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2019/618 E., 2021/222 K. sayılı ilamında “…Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; her ne kadar davacı bir ticaret şirketi olup tacir ise de, davalı kamu kurumu olup tacir sıfatını haiz değildir. Bu durumda, tarafların sıfatına ve davanın niteliğine göre nispi ya da mutlak nitelikteki bir ticari dava söz konusu olmadığından, davada görevli mahkeme, Asliye Ticaret Mahkemesi değil, genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesidir. Bu nedenle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır…” şeklinde ifade edilmiştir.
Açıklanan nedenler ve emsal ilamlar doğrultusunda, eldeki dava mutlak veya nispi bir ticari dava olmadığından uyuşmazlığın çözümünde Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olmadığı, görevli mahkemenin genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, görevsizlik kararı vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-HMK 114/1-c ve HMK 115/2 madde hükümleri uyarınca mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın USULDEN REDDİNE, görevli mahkemenin ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğunun tespitine,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde talep halinde dosyanın görevli İSTANBUL (NÖBETÇİ) ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne gönderilmesine,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde görevli mahkemeye gönderme talebinde bulunulmaması durumunda HMK. 20. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-6100 sayılı HMK. 331/2. maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-Davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda HMK 341/2.maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu karar verildi.23/03/2022

Katip …
e-imza *

Hakim …
e-imza *