Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/20 E. 2023/148 K. 21.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/20 Esas
KARAR NO : 2023/148

DAVA : Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi)
DAVA TARİHİ : 05/01/2022
KARAR TARİHİ : 21/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacılar vekili 05/01/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin aleyhine davalı tarafından Merkezi Takip Sistemi aracılığıyla… Esas sayılı dosya üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, müvekkillerinin dava konusu ettikleri ödeme emrini tebliğ almadıkları için takibe itiraz edemediklerini, müvekkillerinin aleyhine başlatılan takip açıkça usule aykırı olduğunu, icra takibine konu alacaklarının hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığını, müvekkillerinin böyle bir borcu bulunmadığını, davaların kabulünü, müvekkillerinin davalı Şirkete borçlu olmadığının tespitini, müvekkillerinin daha fazla zarara uğramaması için öncelikle teminatsız veya Mahkememizce uygun görülecek bir teminat karşılığında takibin durdurularak ihtiyati tedbire karar verilmesini, … E sayılı icra takibinin iptal edilerek, alacağın %20sinden az olmamak üzere davalının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili 16/05/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; davanın görevsiz mahkemeye açıldığını, müvekkili şirket tarafından davacı tarafın murisine yönelik abonelik borcunun ödenmemesi sebebiyle başlatılan icra takibinde herhangi bir şekilde hukuka aykırılık bulunmadığını, davacı tarafın “dava konusu ihtilafta uygulanacak zamanaşımı süresinin dolduğu” yönünde karar verilmesi kabul edilemez nitelikte olduğunu, abonelik sözleşmesinin taraflarının davacılar olmadığı belirtilmiş ise de Türk Medeni Kanunu’nun ilgili miras hükümleri gereği vefat eden mirasçının borçlarının mirasçılara yönlendirilmesi önünde hukuki bir engel bulunmadığını, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini, vekâlet ücreti ve masrafların karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı şirket tarafından davacıların murisinin elektrik aboneliği nedeniyle ödemediği iddia olunan fatura bedellerinin tahsiline yönelik merkezi takip sistemi uyarınca başlatılan icra takibi nedeniyle davacılar murisinin borçlu olmadığının tespitine yönelik menfi tespit istemine ilişkindir.
Davacıların murislerinin abonelik sözleşmesi kapsamında borçlu olmadıklarını tespitini talep etmelerine karşı dava dilekçesi içeriğindeki murislerin isim ve kimlik bilgilerini dahi bildirmedikleri ve dava dilekçesi ekinde yasal mirasçılık sıfatlarını gösterir veraset ilamını sunmadıkları anlaşıldığından, dava ehliyetlerinin tetkiki için murislerine ait veraset ilamını sunmak için verilen sürede sunulan veraset ilamı uyarınca davacıların mirasçı oldukları, dava konusu borca halefiyet hallerinin ve aktif husumet ehliyetlerinin varlığı tespit edilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir.Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların ticaret mahkemelerince karara bağlanması esası getirilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar,
6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Davacılar murisinin gerçek kişi olması nedeniyle mahkememizin görevli olup olmadığı re’sen değerlendirilmiş ve bu kapsamda Vergi Dairesine müzekkere yazılmıştır.
Taraflar arasında temel ilişki karşısınd davacılar murisi …’ ün gerçek kişi olarak birinci sınıf tacir olup olmadığı, esnaf olup olmadığı, basit usul, işletme usulü veya bilanço usullerinden hangisine göre defter tutup tutmadığının araştırılması müzekkere cevabında … sayılı Bakanlar Kurulu Kararı çerçevesinde esnaf sınırını aşıp aşmadığının tespiti amacıyla taraflar arasında temel ilişkinin başlangıç tarihi olan 1997 ve sonrası Gelir Vergi Beyannameleri ile eki performans bilgileri tablosu ve işletme hesap özetlerinin teminin müzekkere cevabında eklenerek … Vergi Dairesi Müdürlüğüne müzekkere yazılmış, Ayrıca … T.C. kimlik numaralı davacılar murisi gerçek kişinin ”Ticari işletme kaydı ve sicil kaydı” olup olmadığının araştırılması için … Ticaret Sicil Müdürlüğüne ve Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanlığı’na ayrı ayrı müzekkereler yazılmış; davacılar murisinin hakkında tesis edilmiş bir vergi mükellefiyeti veya tacir-esnaf kaydının bulunmadığı görülmüştür.
Bu haliyle, somut olayda, davacıların murisinin abone bilgilerinde, abone grubunun ticarethane olarak kaydedilmediği, davacıların murisinin tacir olmadığı, davaya konu abonelik dosyasında ikametgah kaydında esnaf olarak yer aldığı, davacıların murisinin tacir olduğuna ilişkin aksine bir bilginin dosyada bulunmadığı, dava dilekçesinde ilgili yerin iş yeri olduğunun beyan edildiği, davanın ticari dava niteliği için iş yeri olmasının yeterli olmadığı, ayrıca TTK m.4 gereğince davacılar murisinin de tacir olması gerektiği, davanın mutlak ticari davalardan da olmadığı anlaşıldığından uyuşmazlıkta Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olup (İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 2017/2275 esas, 2017/1839 karar, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 2018/59 esas, 2018/279 karar), kaldı ki dava konusu İcra takibine dayanak kaçak tüketim tahakkuklarının 2004 yılında olduğu, takip konusu faturaların 2019 tarihli olduğu, davacılar murisinin 1998 yılında vefat etmesi karşısında, dava konusu takibe dayanak borcun davacıların murisinin ölümünden sonra doğduğu, davacılar murisinin sağlığında dahi tacir sıfatı bulunmadığı açık olduğundan her iki tarafın tacir olmadığı eldeki dava dosyası bakımından Mahkememizin görevli olmadığı, davalı tarafça sunulan davacılar murisinin niteliği itibariyle esnaf olduğuna ilişkin ikametgah kaydının dosya kapsamında bulunduğu, dosyaya yansıyan tüketici vasfının da olmaması karşısında davacılar murisinin tüketici olarak kabul edilemeyeceği ve Tüketici Mahkemelerinin de görevli olmadığı, ancak eldeki uyuşmazlık bakımından genel görevli olan Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu tespit edilmiş, görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1- HMK.’nın 114/1-c, 115/2. Maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan mahkememizin görevsizliği ile davanın USULDEN REDDİNE, Görevli Mahkemenin ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
2- HMK.nın 20. Maddesi uyarınca taraflardan birinin , bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten , süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak talep etmesi halinde dava dosyasının görevli İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE tevzi edilmek üzere hukuk mahkemeleri tevzi bürosuna GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nın 20 maddesine göre kararın kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ya da yetkili Mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği,
4- Harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, E-duruşma ile katılan davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, HMK 341/2 maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.21/02/2023

Katip

Hakim