Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/194 E. 2023/119 K. 13.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/461 Esas
KARAR NO : 2023/86

DAVA : Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/12/2017
KARAR TARİHİ : 01/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 01/12/2015 tarihinde 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi imzalandığını, davalının müvekklinin bayiliğini yaptığını, davalının ayrı ayrı gönderdiği ihtarnamelerle söz konusu sözleşmeyi feshettiğini, davalının sözleşme fesih sebeplerinin hem hukuka hem de sözleşme hükümlerine aykırı olduğunu, davalının uyarıda bulunmadığın, sözleşme feshi sebepleri sözleşmeyi feshetme gerekçesi oluşturduğunu, 5 yıl süreli sözleşmesinin feshedilmesinin haksız olduğunu, müvekkilinin zararına sebep olduğunu, uğradığı zararı müspet zarar ve sözleşme hükümleri çerçevsinde cezai şart ödemekle yükümlü olduğunu ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla kazanç mahrumuyeti için şimdilik 10.000,00 TL, cezai şart olarak ise şimdilik 10.000,00 TL olmak üzere toplamda 20.000,00 TL’nin davalıdan tahsili ile müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Cevap: Davacı ile müvekkili arasında 01/12/2015 tarihinde 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi imzalandığını, sözleşme konusunun sözleşmenin birinci maddesi olduğunu, müvekkilinin sözleşme tarihi itibariyle üzerine düşen tüm yükümlülükleri tam olarak yerine getirdiğini, davacının sözleşme konusu edimlerini tam ve eksiksiz olarak yerine getirmediğini, müvekkili ile davacı arasında imzalanan sözleşmenin kar marjı başlıklı 3. maddesinin davacı tarafından ihlal edildiğini, kar marjı olarak %90’a %10’a göre anlaşma yapılmış olmasına rağmen çalışılan süre zarflında kar marjına uyulmadığını, müvekkili ile davacı arasında imzalanan sözleşmenin müvekkiline baskı yolu ile imzalatıldığını, müvekkilinin davacı tarafa sözleşme gereği vermiş olduğu bir taahhüt bulunmadığını, müvekkilinin sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğini ileri sürerek huzurda açılan haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Tartışılması, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Mahkememizce kaldırma ilamı öncesinde;
“…Dava, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin süresinden önce feshi nedeni ile cezai şart ve yoksun kalınan kârın tahsili istemine ilişikindir.
Taraflar arasında, 01/12/2015 tarihli 5 yıl süreli “LPG ile Çalışan Karayolu Taşıtları İçin İkmal İstasyonu Bayiliği Sözleşmesi” akdedildiği, sözleşmenin 32.maddesinde Bayi’nin süresinden önce sözleşmeyi haksız olarak feshetmesi halinde mahrum kalınan kâr ile cezai şart talep edebileceğinin kararlaştırıldığı, kararlaştırılan cezai şartın (ifa yerine cezai şart) dönme cezası niteliğinde olduğu, TBK 179/3. maddesine göre, borçlunun, borcu ifa yerine bizzat cezai şart ödemek suretiyle borçtan kurtulma olanağına sahip olduğu, ancak sözleşmede dönme cezası ile birlikte mahrum kalınan kâr tutarının da talep ediebileceğinin kararlaştırıldığı, sözleşmenin haksız surette feshi halinde davacı alacaklının cezai şart ile birlikte tazminat talep edebileceği anlaşılmaktadır.
Esasen uyuşmazlık, davalının sözleşmeyi haklı nedenle feshedip feshetmediği, sözleşme ile davalıya yüklenmeyen maliyetler nedeni ile davalının sözleşmeyi feshetmesinin haklı neden oluşturup oluşturmadığı noktasında toplanmıştır.
Davalı tarafından davacıya ,sözleşmede belirtilmeyen ek maliyetlerin kendisine fatura edilmesi sebebi ile sözleşmenin feshedildiğine ilişkin ihtarname keşide edildiği, davacı tarafından ihtarnameye karşılık olarak cezai şart ve mahrum kalınan kâr bedelinin ödenmesini içerir ihtarname keşide edildiği, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin eki niteliğindeki protokolün 3.maddesinde tarafların kar marjının hangi oranda olacağının kararlaştırıldığı ve protokolde ve sözleşmede davalıya 3.maddedeki ek vergiler veya mevcut vergilerdeki artış dışında maliyet yükleneceğinin kararlaştırılmadığı, davalıdan sözleşme ve protokolde kararlaştırılmayan maliyetlere katlanmasının beklenemeyeceği ve davalının sözleşmeyi ek maliyetler nedeniyle feshetmekte haklı olduğu kanaatine varılmakla sözleşmenin haklı nedenle feshi sebebi ile cezai şart ve yoksun kalınan kâr bedeli taleplerinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir …” şeklinde karar verilmiş, işbu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 07/04/2022 tarih ve 2019/2193 Esas – 2022/525 Karar sayılı ilamında;
“…Dava; bayilik sözleşmesinin süresinden önce davalı-bayi tarafından tek taraflı feshi nedeniyle, kar mahrumiyeti ve cezai şart istemine ilişkindir.
Taraflar arasında 01.12.2015 yılında imzalanan ”LPG ile çalışan kara yolu taşıtları için ikmal istasyonu bayilik sözleşmesi” ile 5 yıl süre boyunca davacı dağıtıcıya taahhütte bulunmuş, Trabzon …Noterliği’nin 23.10.2017 tarihli … Yevmiye Numaralı ihtarname ve Kadıköy … Noterliği’nin 08.11.2017 tarihli …Yevmiye Numaralı ihtarname ile sözleşme dışında ek maliyetler yüklendiği ve zarara uğranıldığından bahisle davalı, tek taraflı olarak sözleşmenin feshini davacıya bildirmiştir.
Bilirkişi raporunda; sektör uygulamasının LPG nin tehlikeli bir yakıt türü olması nedeniyle dağıtıcı tarafından yapılmak durumunda olduğu ,nakliye bedelinin davacı tarafından karşılandığı , raporun devamında nakliye maliyeti düşüldükten sonra protokolde belirlenen belirlenen %90 oranına uygun olduğu ,nakliye maliyetinin davacı kar marjından düşülmesi halinde ,davacı kar marjının nakliye maliyetini karşılamayacağı beyan edilmiştir.
1.12.2015 tarihli protokol ile toplam karın %90’ı bayiye, % 10’u ise dağıtıcıya ait olacağı kararlaştırılmıştır. Nakliye maliyetinin kime ait olacağı ise belirlenmemiştir. Ancak taraflar protokol ile kar marjını paylaştığına göre mal bedeli + nakliye bedeli her zaman maliyet teşkil ettiğinden kar paylaşımından evvel maliyete ilave edileceği açıktır. Bilirkişi raporunda sözleşmenin devam ettiği süre içinde davalı bayiinin bulunduğu Trabzon’a yapılan nakliye maliyetinin davacı tarafından karşılandığı,faturalarda nakliye maliyeti düşüldükten sonra kalanın %90 ının davalı bayiye ait olacak şekilde düzenlendiği beyan edilmiştir. Tarafların bir protokol yaptıktan sonra protokole ne anlam yüklediği, uygulanmasında ne şekilde davrandıkları sözleşmenin yorumunda hakime ışık tutabilir. İKİ YILLIK SÜREÇDE PROTOKOLÜN NE ŞEKİLDE UYGULANDIĞI NET BİR BİÇİMDE ORTAYA KONULMALIDIR. Bilirkişi raporundan bu husus anlaşılamamaktadır. Protokolün fesihden evvel ne şekilde uygulandığı; nakliye bedelinin kar paylaşımından evvel maliyete katılıp katılmadığı belirlenerek sözleşmenin süresinden evvel tek taraflı yapılan davalı feshinin haklı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görüldüğünden sözleşmenin davalı tarafından süresinden evvel feshinin haklı olup olmadığı belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmek üzere kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir…”denilerek Mahkememiz kararı kaldırılmış, dosya yukarıda belirtilen esas sırasına kaydedilmiştir.
Dava, bayilik sözleşmesinin haksız feshi iddiasına dayanılarak açılan kar mahrumiyeti ve cezai şart istemine ilişkindir.
İstinaf mahkemesince değinilen hususlar ve kaldırma nedenleri gözetilerek; tahkikat eksikliğinin tamamlanması amacıyla dosya Mali Müşavir …ve Akaryakıt Sektör Uzmanı …’a ek rapor alınması hususunda tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından dosyaya sunulan 01/12/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle ve sonuç olarak; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 12. Hukuk Dairesi’nin 07/04/2022 tarih ve 2019/2193 Esas, 2022/525 Karar sayılı ilamı uyarınca 2016 ve 2017 yılına ait otogaz alımları incelendiğinde; tüm alımlarda nakliye giderinin toplam kar marjından düşüldüğü, sonrasında kalan marjın %90’ının davalıya, %10’unun davacıya kalacak şekilde paylaşım yapıldığı, dolayısıyla sonradan değişen bir hesaplama olmayıp, ilk faturadan itibaren nakliye gideri toplam kardan düşüldükten sonra kar paylaşımı oluşacak şekilde fiyatlama yapıldığı tespit edilmiştir.
Gerçekten de; taraflar arasında 01/12/2015 tarihli bayilik sözleşmesinin imzalandığı, bayilik sözleşmesinin davalı tarafından 23/10/2017 tarihinde feshedildiği, bilirkişi kurulu tarafından yapılan incelemeler doğrultusunda sözleşmenin feshinden evvel dahi, iki yıllık süreçte yani 2016 ve 2017 yıllarında nakliye bedelinin maliyete katılmayarak kar paylaşımının yapıldığı, bu durumun ilgili dönemlere ilişkin rapor ekinde bulunan tablolardan sabit olduğu, dolayısıyla protokolün feshinden öncesinde de, tarafların protokol hükümlerine uydukları, nakliye bedeli davacı tarafından karşılandıktan sonra kalan net tutar üzerinden kar paylaşımı yaptıkları sübuta ermiştir.
Yapılan açıklamalar karşısında; taraflar arasındaki 01/12/2015 tarihli sözleşme ve ek protokol uyarınca sözleşmenin feshedildiği 23/10/2017 tarihine kadar geçen süreçte bilirkişi ek raporunda da belirtildiği üzere 2016 ve 2017 yıllarında yani sözleşmenin yürürlükte olduğu iki yıllık süreçte dahi, tüm faturalarda nakliye giderleri maliyete dahil edilmeden / katılmadan kar dağıtımının yapıldığı, başka bir anlatımla nakliye masraflarının davacı tarafından karşılandığı, nakliye masrafları maliyetten düşüldükten sonra kar dağıtımının gerçekleştirildiği, dolayısıyla davalının (sözleşme ve protokolde kararlaştırılmayan ve sözleşmenin fesih tarihine kadar hiç uygulamadıkları şekilde) protokole aykırı olarak maliyetlere katlanmasının kendisinden beklenemeyeceği anlaşılmakla, davalının sözleşmeyi haklı nedenle feshinden dolayı davacının kar mahrumiyeti ve cezai şart taleplerinin açıklanan nedenlerle reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 341,55 TL’nin mahsubu ile fazladan alınan 161,65 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep edilmesi halinde davacıya veya vekiline İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ nin 13/1. maddesi uyarınca maktudan az olmamak koşulu ile 9.200,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği, ancak önceki kararın yalnızca davacı tarafından istinaf edilmesi ve davalının ise herhangi bir istinaf talebinde bulunmaması nedeniyle davacı lehine vekalet ücreti yönünden usuli kazanılmış hak oluştuğundan önceki hükümde karar altına alınan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-HMK 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde re’sen ilgili tarafa veya vekillerine İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 01/02/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır