Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/18 E. 2023/455 K. 24.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/18 Esas
KARAR NO : 2023/455

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/01/2022
KARAR TARİHİ : 24/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; özetle; müvekkilinin borcundan dolayı davalı firma aleyhine … 30. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını ve borçlunun itirazı sebebi ile takip durdurulduğunu, davalı ile müvekkili arasında mal alım satımı nedeniyle ticari iş ilişkisi bulunduğunu, davalıya 28.10.2020 tarih ve … seri nolu faturaya konu mallar teslim edilmesine rağmen borcun ödenmediğini, şirket muhasebe kayıtları ve taraflar arasında incelenen fatura incelendiğinde bu durumun açıkça görüldüğünü, davalı tarafından yapılan itiraz haksız, mesnetsiz olduğunu beyan ederek … 30. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın asıl alacak yönünden iptali ile takibin devamına, davalı taraf aleyhine alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından 28.10.2020 tarih ve
… nolu ve 56.516,10TL miktarlı fatura davalı müvekkiline keşide edildiğini, müvekkili tarafından davacının … Bankası A.Ş. bankası nezdinde 12.04.2021 tarihinde 50.000,00 TL miktarlı ve 12.04.2021 tarihinde 10.000,00 TL miktarlı ödemeler ile davaya konu fatura bedelini tamamen ödediğini beyan ederek davanın reddine, fatura bedeli ödenmesine rağmen kötü niyetli olarak icra takibine girişildiğinden alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet
tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 30. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası, tarafların tacir sıfatının araştırılmasına yönelik olarak yazılan müzekkere cevapları, ticaret sicil kayıtları, tarafların ticari defter ve belgeleri, fatura sureti, dekont suretleri, banka kayıtları, BA-BS formları celp edilmiş incelenmiştir.
Dosya, mali bilirkişi …’a tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 07/09/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “… Taraflar arasında sadece 56.516,10 TL fatura içeriği mal alım – satımının gerçekleştiği, tarafların diğer hesap hareketleri ve bakiyeleri dikkate alındığında tutarların, mal alım satımı kapsamında olduğunun kabul edilmesinin mümkün olmadığı, davalı … tarafından bankadan ödenen 50.000 TL ve 10.000 TU’nin, davaya konu fatura bedelinin ödemesi olarak kabul edilmesinin takdirinin Mahkemeye ait olduğu kanaatine varılmıştır…”
Dosya, KGK Bağımsız Denetçi SMMM …’na tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 15/03/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “… Davacı ve davalı taraf yasal defterlerinin bilirkişi … tarafından incelendiği, bilirkişi raporunda “Davacı … ile Davalı …’nın sunmuş olduğu 2020 ve 2021 yıllarına ait yasal defterlerinin kapanış tasdiklerinin yapılmadığı” hususunda değerlendirmenin yapıldığı, Ticari defterler TTK 69 ve 213 sayılı kanunun 216.md gereğince açılış̧ tasdikleri süresinde yapılmış olup, ETTK 70/6 md. 72/3 fıkraları ve YTTK 64/3 fıkraları gereğince davacı ve davalı taraf ticari defterlerinin süresinde kapanış tasdikleri yapılmadığından ticari yasal defterlerinin sahibi lehine delil niteliği
taşımadığı, Dosya kapsamında yapılan incelemelere göre taraflarca tanzim edilen faturaların karşılıklı kabullerinin yapılmış olduğu, Diğer yandan söz konusu fatura bedelleri kadar ödemelerin olduğu ancak taraflarca iş bu faturalar haricinde para-çek alıverişlerinin olduğuna dair izlerin olduğu, Taraf defterlerinde ki 845.297,90 TL’l ik farkın da iş bu işlemlerden kaynaklandığının belirlendiği, Taraflar arasında ki hesap farkının 845.297,90 TL’si olduğu, İş bu tutarın 596.000,00 TL’lik kısmının davacı defterinde kayıtlı olmasına karşın davalı defterinde kayıtlı olmamasından kaynaklandığı, İş bu 596.000,00 TL’lik işlemler ile ilgili dayanak belgelerin ispat edici mahiyette davalı tarafça sunulması durumunda davacının davaya konu alacağını ispat edebileceği, Kalan 249.298,00 TL’lik hesap farkının ise davalı kayıtlarında yer alıp davacı kayıtlarında yer almayan işlemlerden kaynaklandığı, İş bu işlemler ile ilgili ispat külfetinin de davalı tarafa ait olduğu, Davacının iş bu davaya konu takip dayanağı faturanın davalı tarafça kabul edilmek sureti ile defterlere kaydedildiği, İş bu fatura sonrasında davalı tarafça 60.000,00 TL’lik ödemenin ise davacı defterinde de kayıtlı olduğu nazara alındığında davacı tarafın takibe konu ettiği fatura bedelini tahsil ettiği şeklinde değerlendirilebileceği, Davacının davalı tarafça iş bu fatura sonrasında yapılan 60.000,00 TL’lik ödemenin başkaca bir fatura ve/veya alışverişten kaynaklandığına dair dosya kapsamında açıklayıcı vesaik bulunmadığı, Bu durumda sun ulan cari hesaplara göre ödemenin (60.000,00 TL (50.000,00 TL ve 10.000,00 TL’lik) davacı tarafça takibe konu edilen fatura bedeline ilişkin olduğu kabul edilmesi durumunda davacının takibe konu alacağının olamayacağı,…” şeklinde tespit edilmiştir.
Dava, ticari satıma dayalı faturadan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
… 30. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında takip alacaklısının davacı, takip borçlusunun davalı olduğu, icra takibine dayanak belgenin 28/10/2020 tarihli … numaralı KDV dahil 56.516,10 TL bedelli fatura olduğu, genel haciz yoluyla başlatılan ilamsız icra takibine davalı borçlunun itiraz ettiği, itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğu, davacının duran takibe edilmesi için işbu itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır.
Davacı dava dilekçesinde icra takibindeki yalnızca asıl alacak tutarı (56.516,10 TL) üzerinden itirazın iptali ve takibin devamını talep etmiş, bu tutar üzerinden harç yatırmıştır. Başka bir anlatımla, icra takibinde yer alan işlemiş faize yönelik davacının herhangi bir talebi bulunmamaktadır, diğer bir söyleyişle icra takibindeki işlemiş faiz işbu davada, dava konusu edilmemiştir.
Davacı taraflar arasında ticari satıma dayalı ilişki olduğunu, bu kapsamda davalıya 28/10/2020 tarihli … numaralı KDV dahil 56.516,10 TL bedelli fatura düzenlendiğini, ancak malın teslim edilmesine rağmen davalının fatura bedelini ödemediğini ileri sürmüştür.
Davalı cevap dilekçesinde dava konusu edilen KDV dahil 56.516,10 TL bedelli faturanın; 12/04/2021 tarihli 50.000,00 TL tutarlı ve 12/04/2021 tarihli 10.000,00 TL tutarlı banka dekontları ile tamamen ödendiğini savunmuş, cevap dilekçesi ekinde ödemeye hasredilen bu dekontları delil olarak dosyaya ibraz etmiştir.
Ticari satıma dayalı fatura alacağından kaynaklanan eldeki itirazın iptali davasında; alacağın varlığına yönelik olarak fatura konusu malın teslim edildiğini ispat külfeti davacıya; bu malların ve dolayısıyla fatura bedelinin ödendiğini ispat külfeti ise davalı tarafa aittir.
Taraflar arasında ticari satıma dayalı akdi ilişkinin varlığı, alacağın mevcudiyeti, dava konusu edilen faturadaki malın davalıya teslim edilmesi ve fatura konusu alacak miktarı hususlarında taraflar arasında çekişme / uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Uyuşmazlığın temeli, icra takibine ve davaya konu edilen fatura bedelinin dosyaya ibraz edilen dekont suretleri ile davalı tarafından banka havalesi yoluyla davacıya tamamen ödenip ödenmediği noktasında toplanmaktadır.
Bu itibarla, az yukarıda açıklandığı üzere, ödeme savunmasının davalı tarafından ispatlanması gerekmektedir. Davalı fatura bedelini / alacağı ödediğini savunduğuna göre, TMK 6. ve HMK 190. maddeleri uyarınca bu savunmasını alacak miktarı da gözetilerek HMK 200. vd. maddeleri uyarınca yazılı ve kesin delillerle ispatlamakla yükümlüdür / ispat külfeti altındadır.
Davalı cevap dilekçesinde ödeme savunmasını, banka dekontlarına dayandırmış / hasretmiştir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, ödeme savunmasına ilişkin delil olarak dayanılan banka dekontları incelendiğinde; davalının 12/04/2021 tarihinde 50.000,00 TL, yine 12/04/2021 tarihinde 10.000,00 TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL’yi banka havalesi yoluyla davacıya gönderdiği, her iki dekontta açıklama kısmında yalnızca “…” ibaresinin yazılı olduğu görülmüştür. Bilindiği üzere, banka hesabına yapılan ödemenin havale hükmünde olduğu, 6098 s. TBK 555. vd. maddeleri uyarınca mevcut bir borcun alacaklısına ödendiğine dair karine teşkil ettiği, bu bağlamda davacıya yapılan toplam 60.000,00 TL’lik havale işleminin davacı alacaklıya yönelik bir borcun ödemesinin karinesi teşkil etse de; bu borcun dava konusu edilen fatura konusu borç olup olmadığı belirsizdir. Zira, taraflar arasında açık hesap usulü işleyen bir cari hesap ilişkisi bulunmaktadır. Nitekim, bu husus hem tarafların kendi beyanlarından / anlatımlarından hem de ticari defter ve belgelerindeki kayıtlarından sabittir. Dolayısıyla, yapılan havale işleminin cari hesap kapsamında başkaca bir borcun ödenmesine ilişkin de olabilir. Kaldı ki, dekontlarda; yapılan havale işleminin açıkça / somut ve net olarak dava konusu edilen fatura bedeline yönelik olduğu açıklamada belirtilmemiştir / şerh düşülmemiştir. Bu itibarla, davalı tarafından delil olarak dayanılan dekontlardaki havale işlemi, dava konusu fatura bedelinin ödendiğini ispatlayacak nitelikte olmadığından; mahkememizce mevcut havale işlemi ile faturanın ödendiği kabul edilmemiştir.
Davalı ödeme savunmasına ilişkin olarak ayrıca tarafların ticari defter ve belgelerine delil olarak dayanmış, bu kayıtların da incelenmesini talep etmiştir. SMMM – Bağımsız Denetçi Bilirkişi … 07/09/2022 tarihli raporunda, ayrıca SMMM – Bağımsız Denetçi Bilirkişi …15/03/2023 tarihli raporunda ayrı ayrı hem davacının hem de davalının ticari defter ve belgelerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılmadığını tespit etmiştir. Bu bağlamda, yasal usullere uygun şekilde tutulmayan ve gerekli tasdik şartlarının taşımayan ticari defter ve belgelerin sahipleri lehine delil vasfına olması esasen mümkün değildir (HMK 222/2). Öte yandan; her iki mali bilirkişi icra takibine ve davaya konu edilen faturanın hem davacının hem de davalının ticari defter ve belgelerinde karşılıklı olarak kayıt altına alındığını belirlemiştir. Ticari defter ve belgeler incelendiğinde; davacının kendi defterlerine göre davalıdan takip tarihi itibariyle 261.516,10 TL alacaklı olduğu, davalının kendi defterlerine göre ise davacıdan 633.781,90 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Dolayısıyla, her iki tarafın ticari defter ve belgeleri arasında usulüne uygun tutulmayan kayıtlar sebebiyle mutlak mutabakatsızlık mevcuttur.
6100 s. HMK 222/4. maddesi hükmü uyarınca açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtlar sahibi aleyhine delil olur. Ancak, somut olayda usulüne uygun tutulmayan, açılış ve kapanış tasdikleri bulunmayan her iki tarafın ticari defter ve belgelerinde kendi aleyhlerinde herhangi bir kayıt da bulunmamaktadır. Nitekim, her iki taraf kendi defterlerine göre karşı taraftan alacaklı konumundadır. Bu halde, davacının ticari defter ve belgelerinde dava konusu edilen faturaya yönelik ödeme yapıldığı yahut ödeme sebebiyle borcun son bulduğu noktasında aleyhe muhasebesel herhangi bir kayıt da olmadığından davalı ödeme savunmasını ticari defter ve belgelerle dahi ispatlayamamıştır.
Ödeme savunmasını ispat külfeti altında bulunan davalıya son çare olarak delil listesinde yer alan yemin delili hatırlatılmış, açıkça yemin deliline dayanıp dayanmadığı, bu itibarla davacıya yemin teklifinde bulunup bulunmadığı hakkında yazılı beyanda bulunması için yeterli süre ve imkan verilmiştir. Ne var ki, davalı vekili 09/05/2023 tarihli beyan dilekçesinde ispat hukuku anlamında açıkça yemin deliline dayanmadıklarını ve davacıya yemin teklifinde bulunmadıklarını söylemiştir.
Nihayetinde, davalı cevap dilekçesinde ve savunmalarının temelinde icra takibine ve davaya konu edilen fatura bedelini ödediğini savunduğu halde, bu ödeme savunmasını HMK 200. vd. maddeleri uyarınca yazılı ve kesin delillerle ispatlayamamıştır.
Açıklanan nedenler karşısında; dava konusu edilen faturanın her iki tarafın ticari defter ve belgelerinde karşılıklı olarak kayıt altına alınmasına rağmen fatura bedelinin ödendiğinin davalı tarafından ispatlanamaması karşısında davacının davasının kabulüne, ayrınca alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla İİK 67. maddesindeki yasal koşullar bulunduğundan davacı lehine icra inkar tazminatına karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
Davanın KABULÜ ile;
1-Davalının … 30.İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile; takibin yalnızca 56.516,10 TL Asıl Alacak üzerinden takip talebinde gösterilen şartlarla DEVAMINA,
2-Alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla asıl alacağın ( 56.516,10 TL ) %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Kabul edilen dava değeri (56.516,10 TL) üzerinden alınması gereken 3.860,61 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 635,51 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 3.225,10 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 635,51 TL peşin harç, 86,95 TL posta ve tebligat masrafı, 3.100,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.822,46 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri (56.516,10 TL) üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca maktudan az olmamak koşulu ile belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin davalıdan tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan anacak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 24/05/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır