Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/178 E. 2022/213 K. 21.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/178 Esas
KARAR NO : 2022/213

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 15/09/2021
KARAR TARİHİ : 21/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;26.06.2020 tarihinde … Caddesi üzerinden … istikametinde …’in ilerisinde meydana gelen yaralanmalı trafik kazasında, davalı …’un sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracı ile müvekkilinin malik olduğu ve olay günü sevk ve idaresinde bulunan … plakalı motosikletin sol tarafından ani bir şekilde sağa döndüğünü, müvekkilinin ani bir şekilde frene basmasına rağmen duramamış ve motosikletten düştüğünü, meydana gelen kazada müvekkilinin ağır bir şekilde yaralandığını, vücudunun belirli yerlerinde kırıkların meydana geldiğini, kaza nedeniyle müvekkilinin sol elmacık kemiğinde iki tane kırık oluştuğunu ve deformasyon oluştuğunu, müvekkilinin eski sağlığına kavuşamadığını, vücudunda ağır kalıcı hasarlar oluştuğunu, bu nedenlerle tahkikat sonucunda müvekkilinin maddi ve manevi zararının değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere asgari 1.000,00 TL maddi, 30.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiilin gerçekleştiği tarih olan 27.06.2020 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava şartı yokluğu nedeniyle huzurdaki davanın reddi gerektiğini, huzurdaki dava ise 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m.4’de belirtilen mutlak ticari dava niteliğinde olup, 01.01.2019 tarihinden sonra açılmıştır. Zira işbu dava Türk Ticaret Kanunun altıncı kitabı olan Sigorta Hukuku bölümünde düzenlenmiş hükümlere tabidir ve bu haliyle mutlak ticari dava niteliğinde olduğunu, davacı tarafın sakatlık ve tedavi gideri talebiyle yapmış olduğu herhangi bir başvuru tespit edilemeyeceğini, Anayasa Mahkemesi’nin 17.7.2020 tarih, 2019/40 e. ve k.2020/40 k. no’lu kararının işbu uyuşmazlık bakımından dikkate alınmaması gerektiğini, dava konusu kazada sigortalı araç sürücüsünün herhangi bir kusuru bulunmadığından söz konusu davanın reddi gerekmektedir. davacının aksi yöndeki iddialarının kabulü mümkün olamayacağını, kabul manasında olmamak üzere öncelikle davacının, trafik kazasından kaynaklanan gerçek kalıcı maluliyet oranının tespiti bakımından karayolları motorlu araçlar zorunlu sorumluluk (trafik) sigortası genel şartlar ve ekine uygun engelli sağlık kurulu raporunun dosyaya kazandırılması gerektiğini, davacının yaşının tespitinin sayın mahkeme tarafından yapılması, bu anlamda davacının 18 yaşını doldurmamış olması halinde, yine 20.02.2019 tarih ve 30692 sayılı resmi gazete ile yayımlanan “çocuklar için özel gereksinim değerlendirmesi hakkında yönetmelik” usul ve esaslarına uygun alınmış olan maluliyet oranının dosyaya kazandırılmasını, açıklanan nedenle, erişkinler için engellilik değerlendirmesi hakkında yönetmelik hükümlerine uygun maluliyet oranını gösterir raporun dosyaya kazandırılması ve söz konusu raporun yönetmeliğie uygun şekilde tanzim edilip edilmediği hakkında hmk m. 266 vd anlamında uzman bilirkişiler tarafından inceleme yapılmasını, davayı kabul manasında olmamak üzere davacının talebine konu geçici işgöremezlik tazminatı ve tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, ulaşım gideri ve diğer tüm giderler tedavi teminatı kapsamında olduğundan, ilgili mevzuat kapsamında sgk tarafından karşılanması gerekli işbu giderlerden davalı müvekkilin herhangi bir sorumluluğu bulunmayacağını, kabul manasında olmamak üzere, davacı tarafından talep edilen fahiş tazminatı kabul etmiyoruz. kabul manasında olmamak üzere, davacının gerçek zararının tespiti gerekmektedir. bu sebeple, sayın mahkemenizce dosyanın bilirkişi incelemesine gönderilmesi gerektiğini açıklanan nedenlerle haksız ve mesnetsiz davanın esastan ve usulden reddini, Yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle araç sürücüsü ve ZMMS sigortacısı aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat istemine dayanmaktadır.
… 17. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 20/09/2021 gün …Esas, …Karar sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize tevzi edilmiş olmakla, mahkememiz esasının 2021/736 sırasına kaydı yapılan; mahkememizin 2021/736 E.sayılı dosyasının 08/03/2022 tarihli duruşma tutanağı ara kararı gereği, davalı … Sigorta A.Ş yönünden davanın tefrikine karar verildiği anlaşılmakla, mahkememiz esasının 2022/178 Esas sırasına kaydı yapıldığı, dava dilekçesi incelenmesi neticesinde; davanın 7155 Sayılı Kanun ile 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi ve 6325 Sayılı Kanuna eklenen 18/A maddesi hükümlerine göre, dava öncesi dava şartı arabuluculuk kapsamında olduğu tespit edilmiş olup; davacı vekiline; dava öncesi zorunlu arabuluculuğa başvurulup başvurulmadığının bildirilmesi, başvurulduysa arabuluculuk son tutanağı aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış örneğini dosyaya sunmak üzere tensip zaptının 18 numaralı ara kararı gereği 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesi ve HMK 115/2 maddeleri gereği 1 hafta kesin süre verilmiştir.
Huzurdaki tefrik edilen dava dosyasında ihtilaflı konu esas dosyadan tefriki ile, zorunlu arabuculuk şartının yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
18/12/2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK’na eklenen 5/A maddesi ile; “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” ve geçici 12. maddesi ile de “(1) Bu Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtayda görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz.” düzenlemesi getirilmiştir.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na (HUAK) “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlığı ile eklenen 18/A maddesinin 2. fıkrasında; “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi getirilmiştir.
Bu yasal düzenlemeler gereğince 01/01/2019 tarihinden sonra konusu bir miktar paranın ödenmesi talebi ile açılan ticari davalarda dava açılmadan önce uyuşmazlıkla ilgili arabulucuya başvurup anlaşılamaması halinde son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunludur. Arabulucuya başvurulmadan doğrudan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilecektir.
Dava şartı olan zorunlu arabuluculuk hükümlerinin uygulanabilmesi için taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari dava olması gerekir.
TTK’nın 4/1 maddesi uyarınca her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu Kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.
Sigorta hukuku 6102 sayılı TTK’nın 1401 ve devamı maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortası aynı yasanın 1483 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, zarar gören üçüncü kişi tarafından zarar verenin zorunlu mali sorumluluk sigortacısı aleyhine açılan davalar TTK’nın 4/1-a maddesi uyarınca mutlak ticari dava kapsamında kalmaktadır.
Bu noktada bir kısım davalılar yönünden ticari dava olan; bir kısım davalılar yönünden de ticari dava niteliği olmayan bu tür ihtilaflarda ticari davaya taraf olanlar yönünden arabuluculuk dava şartının aynen geçerli olduğu anlaşılmaktadır.
Kanun koyucunun amacı, dava açan kişinin bu talebi ile ilgili öncelikle kendisinin başvurucu olduğu bir arabuluculuk görüşmesine girip; arabuluculuk ücretine ilişkin riski göze alarak dava yoluna girişmesidir. Arabuluculuk sisteminde başvurucu arabuluculuk ücreti göze alırken, karşı taraf da muhtemel bir davanın muhatabı olma olgusunu göze almaktadır. Somut olayda da dava açılmadan önce davacının arabulucuya başvurmadığı sabittir. Kanun öngördüğü zorunluk halinde, usul ekonomisinin değerlendirilmesi söz konusu olamaz. HMK 114/2. Maddesinde belirtilen surette dava şartı yerine getirilmemiş olmaktadır.
Dosyanın incelenmesinde davacının davasını davalılardan Sigorta Şirketi yönünde arabuluculuğa tabi olduğu, davanın ikamesinden önce arabuluculuğa başvurulduğuna dair herhangi bir evrakın dava dilekçesinin ekinde sunulmadığı, mahkememizce düzenlenen tensip zaptı içeriğinin 18 nolu ara kararındı davacı vekiline, yasal ihtaratın yapıldığı, ancak davadan önce başvurulduğuna dair herhangi bir evrakın sunulmadığı görülmekle; davanın davalılardan … Sigorta A.Ş yönünden arabuluculuk başvuru şartının yerine getirilip getirilmediği hususunun değerlendirilmesi için tefrikine karar verilmiştir.
Bu kapsamda benzer nitelikteki uyuşmazlıklarda yüksek mahkemelerce verilen içtihatların tetkiki yoluna gidilerek yapılan incelemede;
… Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 2020/1674 Esas, 2021/2084 Karar sayılı ilamında “… ilk derece mahkemesince davalı işleten….. ve davalı sürücü…. hakkında, davacının TTK’nın 5/A maddesi gereğince arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmadığından, bu davalılar aleyhine açılan dava tefrik edilerek yargılamaya devam edilmesi, davalı …. Sigorta AŞ yönünden ise zorunlu arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediğinden davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken…”
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 2020/1183 Esas, 2020/3718 Karar sayılı ilamında “…Somut uyuşmazlıkta; Açılan davada davalılar arasında zorunlu mali sorumluluk sigortacısı da bulunduğu, dava da taraflar arasındaki uyuşmazlığın konusunun bir miktar para alacağına ilişkin olduğu, davanın 28/01/2019 tarihinde açıldığı, dava dilekçesi ve istinaf dilekçesi içeriğinden davacının ZMMS sigortacısı olan davalı bakımından arabulucuya başvurmaksızın dava açtığı anlaşılmaktadır. 6325 sayılı HUAK’nın 18/A maddesinin 2. fıkrasına göre dava açılmadan önce arabulucuya başvurup anlaşamama tutanağının aslının veya onaylı örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunlu olduğu halde davanın arabulucuya başvuru yapılmadan doğrudan açılmış olmasına göre İlk Derece Mahkemesince davalı Sigorta Şirketi yönünden zorunlu dava şartı arabuluculuk koşulu yerine getirilmediğinden usulden red kararı verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık yoktur. Ancak diğer davalılar ile davacılar gerçek kişi olup aralarındaki uyuşmazlık, haksız fiil niteliğindeki trafik kazasından kaynaklandığından ticari dava olarak nitelendirilemez.
Bu nedenle davalı gerçek kişiler …. ve….’a yöneltilen dava, ticari dava olmadığı ve dava şartı olarak zorunlu arabuluculuk şartını ihtiva etmediğinden bu davalılar aleyhine açılan dava tefrik edildikten sonra, davalı … Sigorta A.Ş. yönünden zorunlu arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediğinden HMK’nın 115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken,…” (Yine aynı yönde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 2020/1645 Esas, 2020/3867 Karar sayılı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 2021/286 Esas, 2021/353 Karar sayılı ilamları)
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesinin 2021/1487 Esas, 2021/1672 Karar sayılı ilamında “…Davalı…. şirketi hakkında KTK’nın 85. maddesi uyarınca araç işleteninin sorumluluğuna dayanılarak dava açılmış olup anılan davalı tacir ise de davacının gerçek kişi olması, uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklanıp TTK’da düzenlenen bir hususa ilişkin olmaması nedeniyle davalı işleten yönünden ne nispi ne de mutlak ticari davadan söz edilemez. Bu nedenle mahkemece davalı … yönünden zorunlu arabuluculuğa ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi doğru değildir.
Davalı sürücü …’a yönelik açılan dava TTK’nın 4. maddesinde sayılan ticari davalardan olmayıp uyuşmazlık, haksız fiil niteliğindeki trafik kazasından kaynaklanmaktadır.
Bu durumda ilk derece mahkemesince davalılar …. ve …. hakkında, davacıların TTK’nın 5/A maddesi gereğince arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmadığından, bu davalılar aleyhine açılan dava tefrik edilerek yargılamaya devam edilmesi, davalı… Sigorta AŞ yönünden ise zorunlu arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediğinden davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, zorunlu arabuluculuk dava şartına tabi olmayan davalı gerçek kişi ve …. şirketi yönünden de yazılı olduğu şekilde usulden red kararı verilmesi doğru olmamıştır….” şeklinde tespit ve değerlendirmelerin yapıldığı anlaşılmaktadır.
Bu haliyle tefrik edilerek, yukarıdaki esasa kaydedilen davalı Sigorta şirketine yönelik davanın, 19.12.2018 tarihinde yürürlüğe giren 06.12.2018 tarih 7155 sayılı Kanunun 20. maddesiyle TTK’ya eklenen 5/A maddesinde “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmüne, aynı tarihte yürürlüğe giren aynı yasanın 23. maddesiyle 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A-(2) maddesinin dördüncü cümlesinde “Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir” düzenlemesine göre; davanın arabuluculuğa ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklanan nedenlerle;
1-7155 sayılı Kanuna eklenen 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi hükmü uyarınca eldeki davanın zorunlu arabuluculuk kapsamında olması ve 6325 sayılı HUAK 18/A maddesi hükmü gereğince arabuluculuğa usulüne uygun olarak başvurulmadan dava açıldığından davanın dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL olup dava açılış esnasında yatırılmadığı anlaşıldığından davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinden yürürlükte bulunan AAÜT m.7/2’ye göre hesap ve takdir edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.21/03/2022

Katip

Hakim