Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/154 E. 2022/930 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/154
KARAR NO : 2022/930

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 28/08/2019
KARAR TARİHİ : 30/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan konkordato davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili olan şirketin satış hizmeti verdiğini, şirketin borç finansmanındaki artış, kısa vadede borca zoraki kayış, faaliyet gösterilen sektördeki işin görüldüğü rakipler tarafından yapılan spekülatif hareketlerin müvekkili şirketin kısa vade borçlarını döndüremez hale getirdiğini, davacı şirketin vade konkordatosu projesinin mevcut olduğunu, tasdik kararının kesinleşmesinden itibaren ilk 12 ay ödemesiz olmak üzere takip eden 48 aylık vadede yapılandırma yapılarak toplamda 60 ay içinde ödemenin teklif olunduğunu, bu çerçevede konkordatonun tasdikini, kararın ilan olunmasını talep etmiştir.
Dava, İİK m.286 ve devamı hükümlerinden kaynaklanmakta olan konkordato talebine ilişkindir.
Mahkememizce davacı lehine geçici mühlet, akabinde ise kesin mühlet kararı verilmiştir.
Yargılamanın devam ettiği aşamada davacı vekili şirketin borca batık olmadığını, feragat nedeniyle davanın nedeniyle reddini talep etmiştir.
Öncelikle davacı vekilinin talebi İİK m.292/f.2- bend (d) hükmüne dayanmaktadır. Aynı hükmün 2. fıkrasına göre ise “Mahkeme, bu madde uyarınca karar vermeden önce borçlu ve varsa konkordato talep eden alacaklı ve alacaklılar kurulunu duruşmaya davet eder; diğer alacaklıları ise gerekli görürse davet eder.”
Konkordato kurumunu düzenleyen İİK m.285 ve devamından sonra yer alan 12. BAP’ da yer aldığı, bu itibarla adı geçen hükümlerin özel hüküm niteliğinde olduğu, buna mukabil 6100 sayılı HMK’nın ikinci bölümünde yer alan ve yargılamaya hakim olan ilkelerden m.30 hükmünün ise genel nitelikte bir usul hükmü olduğu dikkate alındığında öncelikle özel hükmün uygulanması gerektiği yorum bilimi (hermenötik) açısından zorunludur. O halde HMK m.30 hükmünde yer alan düzenlemenin bu açıdan dikkate alınabilmesi mümkün değildir. Bir başka deyişle uyuşmazlık ile ilgili pozitif hukukta özel düzenleme olduğu sürece genel düzenlemelerin uygulanması düşünülemez. Gerek yargısal uygulama gerek doktrin bu konuda uyum içindedir.
Yukarıda açıklanan İİK m.291/f.2 ve İİK m.292/f.2 hükmünün emredici nitelikte olduğu, nitekim kanun koyucunun somut olayda olduğu üzere sebebi ne olursa olsun konkordato talebinden feragat edilmesi durumunda mahkemenin duruşma günü açması gerektiğini açıkça düzenlediği sabittir. Bu noktada mahkemeye herhangi bir nedenle takdir alanı ise kesin olarak bırakılmamıştır.
Mahkeme hükmünün yorum gerektirmeyecek derecede açık ve kesin olması halinde yapılacak şey kanunun emredici hükmünün yerine getirilmesidir. Mecelle’deki ifade ile “Mevrid-i nasta içtihata mesağ yoktur.” Elbette açık hükmün içeriği sert görülse de yine Roma Hukukunda kabul edilen ifade ile ” Kanun serttir, fakat kanundur” ( Dura lex sed lex ).
Nitekim mehaz niteliğindeki İsviçre İcra İflas Kanunun m.296 b nin bu yönde bir hüküm içermemekle birlikte, 2013 değişikliğinden önceki düzenlemede olduğu gibi mahkemenin yer, gün ve saati belirleyerek duruşma açması ve borçlu ile alacakları dinlemesi, hatta İsviçre İİK ( eski) m. 295 f.5, ( eski) m.308′ e de yollama yaptığından, duruşmanın gün, yer ve saatini ilan etmesi gerektiği kabul edilmektedir. (Prof. Dr. Ali Cem Budak, Doç. Dr. Müjgan Tunç Yücel Yeni Konkordato Hukuku, Ankara-2009, 2. Baskı sayfa 315 te atıf yapılan kaynak KUKO SchKG- Hunkeler, m. 296b, no. 13, Gilleron, Commentaire, m. 295, no. 24, s.373,)
Hemen belirtmek gerekir ki 6100 sayılı HMK m. 307 hükmünde düzenlenen davadan feragat beyanı, batıklık sebebine dayanan iflasa göre karar verilmesi halini de içinde barındıran konkordato talepleri açısından sıradan bir feragat beyanı olarak nitelendirilemez. Zira talep ile ilgili olan alacaklıların hüküm verilmeden önce feragat talebinde bulunan şirketin batık olup olmadığı noktasında beyanda bulunma haklarının kısıtlanmaması gerekir. Esasen duruşma açılmasının asıl amaçlarından biri de bu nedendir. Zaten kanun koyucu da en azından bu nedenle konkordato talebinden feragat olsa dahi duruşma açılması noktasında emredici düzenleme getirmiştir.
Duruşma gün ve saatinin takdir edilmesi sonrası ve duruşma günü icra edilmeden önce davacı vekilinin dilekçesinin öncelikle komiser heyetine bildirilmesine, konkordato komiser heyetinin İİK gereği her türlü resmi ve özel kurum ile muhabere etme, tebligat yapma ve bu çerçevede görevini yerine getirmek adına, gerekli belgeleri temin etme hak ve yükümlülüğünün bulunduğunun dahi dikkate alınmak suretiyle, konkordato talebinden feragat eden davacı halihazırda güncel ve fiili rayiç değerler gözetildiğinde borca batık olup olmadığının araştırılmasına, bu konuda gerekçeli ve denetime elverişli şekilde ve güncel raporun sunulması hususunda komiser heyetinin görevlendirilmesine dair karar verilmiştir.
Komiser heyeti raporlarında davacı borca batık olmadığını, davacı ticari faaliyetlerinin halihazırda devam ettiğini, çalışma kabiliyetine sahip olduğunu, gerekçeli ve denetime elverişli şekilde açıklamışlardır.
Ayrıca davacı borca batık olup olmadığı noktasında Mahkememizce 06/10/2022 tarihi itibariyle ara karar oluşturulmuş, bilirkişi kurulu yapmış olduğu araştırma neticesinde sunmuş olduğu raporlarında şirketin halihazırda borca batık olmadığına dair gerekçeli ve denetime elverişli raporlarını ayrıntılı şekilde sunmuşlardır.
Bu şekilde bilirkişi kurulu davacı açısından borca batıklık durumu olmadığını açıkça ifade etmişlerdir. Bu suretle İİK m.291 hükmünde belirtilen şartların oluşup oluşmadığı dahi araştırılmıştır.
Alınan konkordato komiser heyeti rapor içeriğine, mevcut dosya kapsamına göre iflasa tabi davacı şirket yönünden konkordato talebinden feragat edilmiş ise de şirketin borca batık olmadığı, bu nedenle şirket hakkında İİK m.292 hükmü çerçevesinde iflas kararı verilmesinin şartının oluşmadığı ortaya çıkmıştır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki davacı vekili konkordato talebinden feragat etmiş olup, vekilin ise feragat yetkisi bulunmaktadır. Bilindiği üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun feragate ilişkin 307 ve devamındaki maddelerine göre; feragat, davacının, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı olmaksızın talep sonucundan kayıtsız-şartsız vazgeçmesidir. Hükmün kesinleşmesine kadar yapılabilen feragat, kesin hüküm gibi sonuç doğurur. Bu durumda mevcut feragat beyanı çerçevesinde ve yukarıda yapılan araştırmalar sonucunda iflasa tabi olan davacı hakkındaki konkordato talebinin sadece feragat nedeniyle reddi gerekir.
Yapılan açıklamalar karşısında … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı davacı … Şirketinin davadan feragat beyanı karşısında davacının konkordato talebinin feragat nedeniyle reddine, davacı şirket lehine daha önce verilmiş olan tüm mühlet kararlarının daha önce kaldırılmış olması, konkordato komiserlerinin görevlerine son verilmiş olması karşısında bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına, … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı davacı … Anonim Şirketi hakkında iflas kararı verilme şartları oluşmadığından iflas kararı verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-… Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı davacı …Anonim Şirketinin davadan feragat beyanı karşısında davacının konkordato talebinin feragat nedeniyle reddine,
2-Davacı şirket lehine daha önce verilmiş olan tüm mühlet kararlarının daha önce kaldırılmış olması, konkordato komiserlerinin görevlerine son verilmiş olması karşısında bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
3-… Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı davacı …Ticaret Anonim Şirketi hakkında iflas kararı verilme şartları oluşmadığından iflas kararı verilmesine yer olmadığına,
4-Davacı hakkındaki konkordato talebinin feragat nedeniyle ret olunduğunun, daha önce ilan yapılan Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi ile Basın İlan Kurumu resmi ilan portalında ilan olunmasına ve daha önce bildirimde bulunulan ilgili yerlere derhal bildirilmesine,
5-Bu dava nedeniyle alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından davacının peşin olarak yatırdığı 44,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 36,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Davacı tarafından harcanan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan tüm avansların iadesine,
Dair; davacı vekili ve bir kısım alacaklılar vekilinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda davacı yönünden gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren alacaklılar yönünden ilan tarihinden itibaren on günlük yasal süre içinde ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 30/12/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip