Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/152 E. 2023/409 K. 10.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/152 Esas
KARAR NO : 2023/409

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/01/2022
KARAR TARİHİ : 10/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … aleyhine davalı … tarafından 250.000,00-TL bedelli bir adet bonoya bağlı takip başlatıldığını, müvekkilinin takip tarihi itibariyle böyle bir borcu olmadığını, senet bedeli takip öncesinde takip alacaklısına ödenmiş olduğunu, açılan icra takibinin tahsil edilmiş alacağa yönelik mükerrer talep niteliğini taşıdığını, menfi tespit davası ile açıkça kötü niyetle ve mükerrer borç tahsili amacı güden bu takibin derhal durdurulması, icranın tamamen eski hale iadesi, haksız ve kötü niyetli olduğu açık olan alacaklı aleyhine %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, müvekkilinin 10/01/2018 tanzim, 20/05/2018 vade tarihli 250.000,00-TL tutarlı malen ödeneceği belirlenmiş olan bonoyu davalıya verdiğini, davalı bu bono karşılığında kendisine 19.01.2018 tarihinde 55.000,00-USD tutarında banka havalesi yaptığını, müvekkilinin de almış olduğu bedel karşılığında aynı gün … İli, … İlçesi, … Mah. 5198 Ada, 16 Parsel’de kain taşınmazı davalıya devrettiğini, bahse konu taşınmazın resmi kayıtlarda dava dışı 3. kişi olan …adına kayıtlı olduğunu, devir gününe kadar fiilen müvekkiline ait olduğunu, müvekkilinin ikametgah adresi olarak kullanıldığını, müvekkilinin davalıdan almış olduğu bedel karşılığında düzenlemiş olan 10/01/2018 tanzim, 20/05/2018 vade tarihli 250.000,00-TL tutarlı malen ödeneceği belirlenmiş olan bonoyu, kararlaştırıldığı gibi malen ödediğini, davalıyla asıl borç ilişkisinin bu suretle sona erdiğini, nihayetinde müvekkili davalıya alacağını malen ödemiş olmasına rağmen kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takiple karşılandığını, müvekkilinin borcu malen davalıya … İli, … İlçesi, … Mah. 5198 Ada, 16 Parselde kain taşınmazı devrederek gerçekleştirdiğini, davalı …’a malen yapılan ödemenin ise yine bila bedel yapıldığını davalı tarafın taşınmazın 19.01.2018 tarihli satışına yönelik herhangi bir bedel ödemediğini, takibin geçici olarak durdurulmasını, mahkemece belirlenecek bir teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesini davalı aleyhine açılan menfi tespit davasının kabulüne, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının haksız ve kötü niyetle takip başlatması nedeniyle takibe konu edilen alacak miktarının %20’si üzerinden kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davacı vekilinin icra takibinin dayanağı olan bonoda “…” ibaresini “…” şeklinde yorumladığını, bedel kayıtları daha çok keşideci ile lehtar arasındaki iç ilişkiyi ortaya koyduğunu, borç ilişkisinin mal alışverişine dayanıyor ise “…” kaydı, alacak borç ilişkisine dayanıyor ise “nakten” kaydı bulunduğunu, düzenleme tarihi 10.01.2018 olan bir bonoda “malen” kaydının bulunması, bononun düzenleme tarihinden önce taraflar arasında mal alışverişi olduğunu gösterdiğini, 19.01.2018 tarihinde dava dışı Sibel İnce tarafından müvekkiline devir edilen taşınmaz ile 10.01.2018 tarihinde düzenlenen “malen” kayıtlı bir bononun ilişkilendirilmesinin hukuken ve mantıken mümkün olmadığını, davacı vekilinin her ne kadar ilgili taşınmazın davacı tarafından devir edildiğini ileri sürmüşse de tapu kayıtlarından da anlaşılacağı üzere ilgili taşınmazın Sibel İnce tarafından müvekkiline devir edildiğini, davacı …’un devir edilen taşınmazda ikamet etmesi ya da faturaları ödemesinin taşınmaz üzerinde kişisel bir hak sağladığını, taşınmaz üzerinde ayni hak sahibi olmayan davacı …’ un taşınmazın devrini gerçekleştirdiği yönündeki iddiası haksız ve mesnetsiz olduğunu, ilgili taşınmazın tapu kayıtları celp edildiğinde, tapu devrine dayanak olan satış sözleşmesinde alıcı tarafın …, satıcı tarafın …olduğu, …’nin satış bedelinin ödenmesinin akabinde taşınmazı devir ettiği ortaya çıkacağını, müvekkili …’ın ilgili taşınmazın satışı sırasında bedel ödemediğine yönelik iddianın ise gerçek dışı ve mesnetsiz olduğunu, Satıcı …’nin tapuda yapılan işlemler sırasında tapu senedinde yazılı olan satış bedelini aldığını ifade ettiğini, tapu kayıtlarının iddialarını desteklediğini, ilgili taşınmaz ile hiçbir bağı olmayan, … ile müvekkili … arasında yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmayan davacı …’ ün müvekkilinin satış bedelini ödemediği yönünde iddialarda bulunması hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, menfi tespit davasının konusunu oluşturan … 13. İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyasının dayanağı olan bono bedeli; 250.000,00 TL’ olduğunu, HMK 220 maddesi ile 2022 yılı için uygulanan parasal sınırın 6.640 TL olması karşısında davacı … ‘ün iddialarını senet ile ispat etmesi gerektiğini, senetle ispat zorunluluğunun istisnaları ise mevcut dosyada mümkün olmadığını, delil başlangıcının tanımı HMK 202. Maddede yapıldığını, delil başlangıcı bulunması senetle ispat zorunluluğunun bir istisnası olarak düzenlendiği ve bu ihtimalde tanık dinlenebileceğinin kabul edildiğini, davacı tarafından dosyaya delil başlangıcı niteliğinde bir belge sunulması halinde tanık dinletilebileceğini, ancak davacının, delil başlangıcı sayılabilecek hukuki bir belge sunmadığını, davacı taraf her ne kadar dava dışı tapu kayıtlarında Sibel İnce tarafından müvekkiline devir edilen taşınmazı kendisinin devir ettiğini beyan ederek işbu davayı açmışsa da davacı taraf iddialarını yazılı delil ya da delil başlangıcı ile ispat edemediğini, davacının sunmuş olduğu deliller dikkate alındığında, davacının taşınmazı borcuna karşılık müvekkiline devir ettiğini gösterir soyut beyanlar dışında bir delil bulunmadığını, senetle ispat zorunluluğu kuralı gereğince davacının tanık dinletme yönündeki talebinin reddi gerektiğini, ihtiyati tedbirin şartlarından olan “yaklaşık ispat” şartını yerine getirmediğini, bu nedenle davacı tarafın ihtiyati tedbir yönündeki talebinin reddi gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddine, davacının ihtiyati tedbir yönündeki taleplerinin reddine, davacının haksız ve kötü niyetle icra takibine ve borca itiraz ederek işbu davayı ikame etmesi nedeniyle alacak miktarının en az %20si üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 13. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası, taşınmazın tapu kayıtları ve satışa ilişin resmi senet sureti, banka dekont sureti, ikametgah kayıtları, … Cumhuriyet Başsavcılığının …Sr. sayılı dosyası, … 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin …Esas sayılı dosyası, … 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin …sayılı dosyası celp edilmiş incelenmiştir.
Dava, icra takibine dayanak kambiyo evrakının / bononun ödendiği iddiasına dayalı ve icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
… 13. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; takip alacaklısının davalı …, takip borçlularının davacı … ile dava dışı … olduğu, icra takibine dayanak belgenin 20/05/2018 vade tarihli ve 250.000,00 TL bedelli bono olduğu, takip alacaklısının borçlular hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla 250.000,00 TL asıl alacak, 750,00 tl komisyon ve 117.494,86 tl işlemiş faiz olmak üzere toplam 368.244,86 TL üzerinden icra takibine giriştiği belirlenmiştir.
İcra takibine temel teşkil eden 10/01/2018 düzenleme tarihli, 20/05/2018 vade tarihli ve 250.000,00 TL bedelli bonoda; düzenleyenin davacı …, lehtarın davalı … olduğu tespit edilmiş, ayrıca senet metninde “…” kaydının yazılı bulunduğu görülmüştür.
Davacı dava dilekçesinde davalının 19/01/2018 tarihinde 55.000 USD tutarında banka havalesi yoluyla kendisine borç para gönderdiğini, bu borç para karşılığında 20/05/2018 vade tarihli ve 250.000,00 TL bedelli bononun tanzim edildiğini ifade etmiştir. Mevcut beyan karşısında, senet metni davacı tarafından talil edilmiştir. Öte yandan; davalı vekili 02/11/2022 tarihli 2. celsede davacı ile aynı beyanda bulunarak davalının, banka havalesi yoluyla davacıya 55.000 USD borç para gönderdiğini, dava konusu senedin de bu borç paranın verilmesi karşılığında düzenlediğini savunmuştur. Davalının savunması ve anlatımı karşısında, senet metni davalı tarafından da talil edilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, dava konusu bononun davalı tarafından davacıya verilen borç para karşılığında (nakden) düzenlendiği noktasında ihtilaf / çekişme yoktur.
Senet metni hem davacı hem de davalı tarafından çift taraflı olarak talil edildiğinden (malen > nakden) yerleşik içtihatlar doğrultusunda ispat yükü yer değiştirmeyecektir. Davacı, dava dilekçesindeki iddiaları kapsamında senet bedelini tümüyle ödediğini ispatlamakla yükümlüdür, hasılı ispat külfeti davacı üzerindedir.
Bu aşamada belirtmek gerekir ki, mahkememizin 08/03/2022 tarihli tensip zaptında 2 nolu ara karar ile eldeki davanın basit yargılama usulüne tabi olduğunun ifade edildiği, işbu tutanağın ve ihtarın taraf vekillerine usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davacı vekili tarafından sunulan 18/04/2022 tarihli cevaba cevap dilekçesinde dava dilekçesinden farklı olarak icra takibine konu senedin taşınmazın devir işlemlerine karşılık olarak teminat amacıyla verildiği ve teminat senedi olduğu vakıasına da dayanıldığı, cevaba cevap dilekçesinde ileri sürülen bu iddianın yeni bir vakıa olarak iddianın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağı kapsamında olduğu, zira basit yargılama usulüne tabi davada HMK 319. maddesine göre iddianın genişletilmesi yada değiştirilmesi yasağının dava dilekçesinin verilmesiyle başlayacağından davacı vekilinin 18/04/2022 tarihli cevaba cevap dilekçesindeki teminat senedi iddiasının nazara alınmayacağı, teminat senedi iddiasının, iddianın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağı kapsamında kaldığı taraf vekillerine bildirilmiş, ön inceleme tutanağında tespit edilen uyuşmazlık konuları yönünden işbu tutanak hep birlikte imza edilmek suretiyle yargılamaya devam olunmuştur.
Kaldı ki, az yukarıda açılandığı üzere, dava konusu bononun davalı tarafından davacıya verilen borç para karşılığında (nakden) düzenlendiği noktasında ihtilaf / çekişme yoktur.
Davacı, dava konusu senedin bedelini ödediği iddiasına / vakıasına dayanmış, bu bağlamda … ili, … ilçesi, … Mah. … Ada, 16 parselde kayıtlı taşınmazı davalıya bedelsiz devrederek borcun sona erdiğini / ödediğini savunmuştur.
Ne var ki, … ili, … ilçesi, … Mah. 5198 Ada, 16 parselde kayıtlı, 1. Kat, 6 nolu bağımsız bölüm 19/01/2018 tarihinde davalı …’a, dava dışı … tarafından devredilmiştir. Dolayısıyla, davacının bu yöndeki iddiaları tapu kayıtları karşısında yerinde görülmemiştir. Öte yandan; davacı senet borcuna karşılık taşınmazın bedelsiz olarak davalı …’a devredildiği iddia etmiş ise de; … Tapu Müdürlüğünün … tarih ve … yevmiye numaralı resmi satış senedinde, bahsi geçen taşınmazın dava dışı … tarafından bedel karşılığında satıldığı, satış bedelinin de davalı / alıcı tarafından satıcıya nakden ve defaten ödediği yazılıdır. Davacı, bedelsiz taşınmaz devriyle senet borcunu tamamen ödediğini yazılı ve kesin delillerle ispatlayamamıştır.
Davacı, taşınmazda dava dışı Sibel İnce’nin kayden malik gözüktüğünü, taşınmazın kendisi tarafından kullanıldığını, ikametgahının burası olduğunu söyleyerek bir kısım elektrik ve su faturaları, ikametgah belgesi ile kira sözleşmesini delil olarak dosyaya sunmuş ise de; taşınmazda kiracı olarak bulunmanın yahut başka suretle fiili olarak oturmanın mülkiyet hakkı bahşetmeyeceği, taşınmazın fiilen kullanılmasının taşınmazın hukuken maliki olmak anlamına da gelmediği, bu durumun ancak belli şartlar dahilinde taşınmaz malikine karşı şahsi hak sağlayabileceği, bilindiği üzere taşınmaz mülkiyetinde tapu sicilinin esas olduğu, diğer bir deyişle tapu sicilinde malik olarak yazılı kimsenin taşınmazın mülkiyetine sahip olduğu, bu nedenle davacının taşınmazın gerçek maliki olduğuna yönelik iddialara tapu kayıtları karşısında ayrıca itibar edilmemiştir.
Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK 201. maddesi uyarınca, senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin yasal parasal sınırın altında olsa bile tanıkla ispatının mümkün olmadığı, davaya konu senet tutarı gözetildiğinde senetle ispatının zorunlu olduğu, anılan yasa hükmü uyarınca tanıkla ispatın mümkün olmadığı, öte yandan davalının hem cevap dilekçesinde hemde duruşmada açıkça tanık deliline ve tanık dinletilmesine muvafakatleri olmadığını bildirdiğinden davacı vekilinin senet bedelinin (taşınmaz devriyle) tümüyle ödendiğine ilişkin tanık deliline ve tanıkların dinlenmesi yönündeki talebine açıklanan yasal nedenlerle reddedilmiştir.
Davacının dava dilekçesinde yemin delili de gösterildiğinden, Mahkememizce son çare olarak yemin delili nazara alınmış, ispat külfeti üzerinde bulunan davacıya açıkça yemin deliline dayanıp dayanmadığı, senet bedelinin taşınmaz devriyle tamamen ödenip ödenmediği / iddiaları kapsamında davalıya yemin teklifinde bulunup bulunmadığı sorulmuş, davacı vekili 10/05/2023 tarihli celsede açıkça yemin deliline dayanmayacaklarını ve davalıya yemin teklifinde bulunmadıklarını söylemiştir.
Bu itibarla, davacı iddiasını yazılı ve kesin delillerle ispatlayamamıştır.
Yapılan açıklamalar karşısında; davacının, senede konu borcun tümünü davalıya ödediğini iddia ettiğinden bu ödeme iddiasını ispatlaması gerektiği, ispat külfetinin davacı üzerinde olduğu, HMK 200. maddesi uyarınca alacak miktarı gözetildiğinde ispatın yazılı delillerle / senetle yapılmasının zorunlu olduğu, öte yandan senetle ispat kuralının istisnasını oluşturabilecek bir durumun da bulunmadığı, kaldı ki HMK 201. maddesi uyarınca mevcut senede karşı ileri sürülen her türlü iddiaya karşı tanıkla ispat yasağı bulunduğundan ödeme iddiasının tanıkla dahi ispatının mümkün olmadığı, yargılama sürecinde davacının senet bedelini tümüyle ödediğini yazılı ve kesin delillerle ispatlayamadığı, son çare olarak Mahkememizce yemin delili nazara alınmış ise de; davacının açıkça yemin deliline de dayanmadığı anlaşılmakla ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
2004 s. İİK 72/4.maddesi “Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.”, ancak somut olayda davacı davanın başında her ne kadar icra takibinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir isteminde bulunmuş ise de; Mahkememizce 08/03/2022 tarihli Karar ile, davacının icra takibinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiği, dolayısıyla davalı alacaklının ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç alması durumunun bulunmadığı, bu nedenle davalının tazminat talebinin anılan yasa hükmündeki yasal koşullar oluşmadığından reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının tazminat talebinin 2004 sayılı İİK 72/4.maddesindeki yasal koşullar oluşmadığından rEDDİNE,
3-Alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 426,94 TL ve 5.861,76TL tamamlama harcının mahsubu ile fazladan alınan 6.108,80 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep edilmesi halinde davacıya veya vekiline İADESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri (368,244,86 TL) üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 54.554,28 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin davacıdan tahsil edilerek HAİZNEYE GELİR KAYDINA,
7-HMK 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde re’sen ilgili tarafa veya vekillerine İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır