Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/146 E. 2023/17 K. 11.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/146 Esas
KARAR NO : 2023/17

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/02/2022
KARAR TARİHİ : 11/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı taraf ile imzaladığı hizmet alım sözleşmesi ile kurye hizmeti sağlamak üzere personel istihdam ettiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmede hizmet bedelinin aylık 28.000 TL +KDV olarak ve hizmet süresinin 31.12.2021 olarak belirlendiğini, personelin aylık hizmet bedelinin müvekkile ait olduğunu, davalıya verilen hizmet bedelleri için müvekkili tarafından davalı adına fatura tanzim edildiğini ve davalı tarafından ödeme yapıldığını, devam eden süreçte, herhangi bir sorun olmadığı halde sözleşmenin, davalı tarafından tek taraflı olarak feshedildiğini, müvekkili tarafından davalıya verilen 16 günlük hizmet bedeli için davalı adına fatura tanzim edildiğini ve faturanın davalıya gönderildiğini, fatura bedelinin ödenmemesi nedeniyle davalıya … 51. Noterliği’nin …tarih ve … no-lu ihtarnamesinin gönderildiğini, müvekkili tarafından gönderilen faturanın davalı tarafından 10.09.2021 tarihli iade faturası ile iade edildiğini, verilen hizmet bedelinin davalı tarafından ödenmediğini belirterek, … 6. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına, 16.673,99 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren uygulanacak ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsiline, alacağın likit ve belirli olması ve davalının haksız itirazı nedeniyle %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; her ne kadar davacı, taraflar arasında Taşeron Firma Taahhütnamesi ve Hizmet ve Personel Sözleşmesi adı altında iki farklı sözleşmenin akdedildiğini iddia etese de bu hususn gerçeğe aykırı olduğunu, bahsi geçen sözleşmede müvekkilinin kaşe ve imzasının bulunmadığını, taraflar arasında sözleşme imzalandığına ilişkin iddiaların doğru olmadığını, varlığı iddia edilen sözleşmelerin dosyaya sunulmadığını, taraflar rasında akdedilen herhangi bir sözleşme bulunmadığını, müvekkilinin davacı firmadan geçici bir süre kurye hizmeti aldığını, alınan kurye hizmetinin bedellerinin davacıya ödendiğini, Davacı firma tarafından müvekkili şirkete verilen hizmetin, hizmet sözleşmesi kapsamına alınması için müvekkiline birtakım evraklar gönderildiğini, müvekkili tarafından, kendilerine istihdam edilen personellerin yalnızca müvekkili şirkete hizmet vermesi gerektiği halde iş bu personellerin başka firmalarında işlerini yaptının tespit edildiğini ve davacı firma ile sözleşme imzalanmadığını ve firmadan alınan hizmetin derhal durdurulduğunu, davalı müvekkilinin davacıya böyle bir borcu bulunmadığını, davacı tarafından faturaya ve davaya konu edilen hizmetin müvekkili tarafından alınmadığını, alınan hizmetlerin bedellerinin davacıya ödendiğini, davacının tanık dinletilmesi taleplerine muvafakatlarının olmadığını belirterek, haksız ve hukuka aykırı şekilde ikame edilen davanın reddine, huzurdaki davanın kaötü niyetle ilame edilmesi nedeniyle davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 6. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesi, taşeronluk hizmet sözleşmesi, fatura örneği, … 51. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi, Whatsapp görüşmelerine ilişkin yazışmalar, taraflar arasındaki mail kayıtları, personel istihdamına ilişkin kayıtlar celp edilmiş, incelenmiştir.
Dosya, SMMM Bağımsız Denetçi bilirkişi …’a tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 15/11/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “… Hukuki değerlendirme tamamen sayın mahkemeye ait olmak üzere, tüm dosya kapsamı ve tarafların sunmuş olduğu yasal ticari defter kayıtalrı üzerinde yapılan incelemede; Davacının, kendi yasal ticari usulüne uygun tasdiklerinin yapılmadığı ancak, davalıya fiilen verilen kurye hizmetlerinden dolayı davalıdan 17.09.2021 ihtarname tarihi itibariyle 17,617,40 TL alacağının bulunduğu, bu alacağa ihtarnamenin tebliğ tarihini (belli değil) takip eden 5 günlük süre sonundan itibaren %10 ve değişen oranlarda faiz hesaplanabileceği kanaatine varılmıştır…” şeklinde tespit edilmiştir. Denetime açık ve gerekçeli bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Dava, ticari hizmet alım sözleşmesi kapsamında açık hesap usulü işleyen cari hesap ilişkisi sebebiyle fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı, ticari hizmet alım sözleşmesi kapsamında bakiye 16 günlük kurye hizmetinin verildiğini ancak fatura alacağıının davalı tarafından ödenmediğini iddia etmektedir.
Davalı cevap dilekçesinde davacı ile aralarında herhangi bir akdi ilişkinin bulunmadığını ve faturaya konu hizmetin alınmadığını savunmuştur.
Bilindiği üzere, ticari hizmet alım sözleşmelerinde akdi ilişkinin varlığı ve hizmetin verildiğini ispat yükü davacıya ait olup, bedelin ödendiğini ispat yükü davalı taraf üzerindedir. Davalı, yasal süre içinde sunduğu cevap dilekçesinde akdi ilişkiyi ve alacağın varlığını inkar ettiğinden öncelikle ispat yükü davacı üzerinde olup, akdi ilişkinin varlığı ve hizmetin verildiğini davacı ispatlamak durumundadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, davalı cevap dilekçesinde akdi ilişkiyi inkar etmiş ise de; bu noktada taraflar arasında imzalanmış bir sözleşme bulunmadığına dayanmıştır. Ancak, kurye hizmeti verilmesine ilişkin ticari hizmet alım sözleşmesinin geçerliliğinin herhangi bir şekle bağlı olmadığı, Türk Borçlar Kanunundaki şekil serbestisi ilkesi uyarınca tarafların dilediği gibi bu sözleşmeyi akdedebilecekleri aşikardır. Nitekim, dava dilekçesi ekinde sunulan sözleşme her ne kadar taraflarca imza edilmemiş ise de; özellikle hizmet bedeli ve ödeme noktasında sözleşme hükümlerine riayet edilmiştir. Öte yandan; davalı cevap dilekçesindeki savunmalarının devamında davacıdan kurye hizmeti alındığını da ikrar etmiştir. Yine, davalı tarafından kurye hizmeti nedeniyle davacıya yapılan ödemeler mevcut olup, imza edilmese de yazılı sözleşme uyarınca kesilen fatura bedelleri önceki dönemde davalı tarafından ihtirazi kayıt olmaksızın ödenmiştir. Esasen, davalı taraf bizatihi kendisinin sözleşmeyi feshettiğini, fesih sebebini haklı olduğunu dilekçesinde açıklamakla, olmayan bir sözleşme zaten feshedilemeyeceğinden taraflar arasında akdi ilişkinin bulunduğu tartışmasızdır.
Ticari hizmet alım sözleşmesi davalı tarafından feshedilmiştir. Davalı feshe gerekçe olarak, davacı kurye elemanlarının davalı şirket dışında başkaca şirketlere de hizmet vermesine dayanmıştır. Ancak, bu fesih gerekçesinin haklı olduğu noktasında herhangi bir yazılı ve kesin delile dayanmamıştır. Başka bir anlatımla, bu fesih gerekçesinin haklı olduğunu davalı taraf ispat edememiştir. Davalının bizatihi kendisinin inkar ettiği hizmet ve personel sözleşmesinde yine imza bulunmadığı için inkar edilen taşeron firma taahhütnamesinin 9. maddesinde sadece davalı firma ile çalışılacağı, davacının 3. şahıs firmalardan hizmet alması için davalı şirketin yazılı onayı ile mümkün olacağı noktasında sözleşme hükmü bulunsa da; bu sözleşmeler davalı tarafından imza ve kaşesi olmadığı gerekçesiyle inkar edildiğinden buna dayanılarak sözleşmenin feshi de mümkün değildir.
Ne var ki, davacının sözleşmenin geriye kalan süresi ve henüz hizmet vermediği döneme ilişkin gelir kaybına dayalı davasını ikame etmediği, aksine davalının sözleşmeyi feshetmesine dayanarak yalnızca kurye hizmeti verdiği döneme ilişkin fatura alacağını talep ettiğinden, uyuşmazlığın halli bakımından davalının sözleşmeyi feshinin haklı / haksız olup olmadığının tartışılmasına da gerek yoktur.
Davacı tarafından düzenlenen icra takibine ve eldeki davaya konu fatura, davalı tarafından iade faturası düzenlenerek davacıya geri gönderilmiş, kabul edilmemiştir. Dolayısıyla, muhasebesel açıdan ve kayden faturanın davalı tarafından benimsenmediği / kabul edilmediği aşikardır.
Nitekim, aynı tespit ve değerlendirmeler tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda mali bilirkişi tarafından düzenlenen 15/11/2022 tarihli raporda ifade edilmiştir.
O halde, fatura içeriğindeki 16 günlük kurye hizmetinin verildiğinin davacı tarafından alacak miktarı da gözetilerek yazılı ve kesin delillerle ispat edilmesi zorunludur.
Bu aşamada önemle vurgulanmalıdır ki, davalının ticari defter ve belgelerinin usulüne uygun tutulduğu, yasal açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde ve usulünce yapıldığı, dolayısıyla HMK 222. maddesine göre delil vasfına sahip olduğu, davalı defterlerinde sözleşmenin fesih tarihindeki aydan öncesinde, yani önceki dönemde davalı tarafından imza ve kaşe bulunmadığı söylenerek kabul edilmese de dava dilekçesindeki yazılı sözleşme hükmü doğrultusunda (aylık hizmet bedeli 28.000 TL + KDV) davacı tarafından kesilen tüm faturaların birebir ve anılan hükme dayanarak ödendiği anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, TTK uyarınca usulünce tutulan defterler sahibi lehine delil teşkil ettiği kadar, sahiplerine aleyhine de delil teşkil ederler. Bu bağlamda, taraflar arasında kurye hizmetine yönelik, hizmet bedelinin davalının ticari defter ve belgeleri uyarınca aylık 28.000 TL + KDV = 33.040,00 TL olduğu tespit edilmiştir.
Davacı fatura içeriğindeki 16 günlük kurye hizmetine ilişkin olarak mail içerikleri ve whatsapp yazışma kayıtlarına dayanmış, görüşme kayıtlarını delil olarak dosyaya sunmuştur. Yazışma içerikleri incelendiğinde, davacıya ait kurye elemanlarının 17/08/2021 tarihine kadar davalı şirkete ait gönderileri ilgililerine ulaştırdığı, teslim edilen gönderiler karşılığında teslim alan kişiler tarafından kaşe, tarih ve imza edilmek suretiyle kabul edildiği, buna ilişkin resimlerin çekilerek ekran görüntülerinin alındığı ve yazışma grubu içinde paylaşıldığı, yazışma içeriğinde yer alan resimlerden ve mesajlardan davacının sözleşmenin feshedildiği son 2021 yılı Ağustos ayı içinde 16 gün süreyle kurye hizmeti verdiğini ispat etmiştir.
Bu halde, davalının kendisine verilen 16 günlük kurye hizmeti bedelini / fatura alacağını davacıya ödemesi zorunludur.
Fatura içeriği bakımından bilirkişi raporunda hesap edildiği ve az önce yukarıda açıklandığı üzere; aylık 28.000,00 TL hizmet bedelinin kıstelyevm usulüne göre günlük hizmet bedelinin 28.000,00 TL / 30 = 933,33 TL olduğu, 16 günlük hizmet bedelinin 933,33 x 16 = 14.930,00 TL olduğu, bu tutara %18 KDV eklendiğinde, 14.930,00 x 18/100 = 17.617,40 TL olduğu, başka bir anlatımla fatura içeriğindeki miktarının verilen hizmet süresi ile uyumlu olduğu anlaşılmıştır.
Yapılan açıklamalar karşısında; icra takibine ve eldeki davaya konu faturaya ilişkin hizmetin davalı tarafa verildiği, dolayısıyla davacı tarafından fatura bedelinin ödenmesi gerektiği, ancak davalının haksız şekilde faturayı iade ederek kabul etmediği ve herhangi bir ödeme yapmadığı anlaşılmakla, davacının icra takibinde ve davasında haklı olduğu, davaya konu fatura alacağının ödenmesi için kanalıyla davalıya ihtarname gönderildiği, … 51. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin davalı tarafa 22/09/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davacının bahsi geçen ihtarnamede en geç beş gün içerisinde fatura alacağının ödenmesini talep ettiği, bu suretle alacağın ödenmesi noktasında verilen atıfet süresi de nazara alınarak 28/09/2021 tarihi itibariyle davalının temerrüte düştüğü, icra takibinde ve eldeki davada işlemiş faiz talebinde de bulunulduğundan davalının takip öncesinde ihtarname ile temerrüte düşürülmesi nedeniyle davacının işlemiş faize de hak kazandığı, 28/09/2021 temerrüt tarihinden 08/10/2021 takip tarihine kadar işlemiş faiz tutarının 43,44 TL olduğu, davacının fazlaya ilişkin işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı anlaşılmakla davacının davanın kısmen kabul kısmen reddine, ayrıca alacağın likit ve muayyen olması nedeniyle yasal koşulları oluştuğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile;
1-Davalının … 6.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile; takibin 17.617,40 TL Asıl Alacak ve 43,44 TL İşlemiş Faiz olmak üzere toplam 17.660,84 TL üzerinden takip talebinde gösterilen şartlarla DEVAMINA, davacının fazlaya ilişkin işlemiş faiz talebinin REDDİNE,
2-Alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla hükmedilen asıl alacağın ( 17.660,84 TL ) %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Kabul edilen dava değeri (17.660,84 TL) üzerinden alınması gereken 1,206,41 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 213,46 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 992,95 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yatırılan 213,46 TL peşin harç, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 113,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.326,46 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 1.325,47 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kalan yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1.2. maddesi uyarınca hükmedilecek vekalet ücretinin reddedilen dava miktarını geçmemek koşuluyla belirlenen 13,15 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan;
a) 1.558,83 TL’sinin davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
b) 1,17 TL’sinin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
9-HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı, HMK 341/2 maddesi uyarınca miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 11/01/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır