Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/138 E. 2022/736 K. 22.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/138 Esas
KARAR NO : 2022/736

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/02/2022
KARAR TARİHİ : 22/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket reklam ve danışmanlık alanında faaliyet gösterdiğini, davalı şirket için … alan isimli web sitesinin oluşturulması ve davalı şirketin Facebook, Instagram gibi sosyal medya hesaplarının yönetimi ile bunlara dair görsel tasarımı, metin yazımı gibi işlerini üstlendiğini, davalı tarafından anılan web sitesinin yapımı için mutabık kalınan ücretin yarısı olan 3.500-TL KDV tutarında bedelin ödenmediğini, kısmi ödemenin alınması ile web sitesi müvekkili şirket tarafından yayına alınmış olduğunu, müvekkili şirket Mayıs 2021 dahil olmak üzere Haziran 2021 ayına kadar davalı şirkete hizmet verdiğini, web sitesi yapımı için ikinci ödemeyi, Mart 2021’de aldığı ödemeden sonra herhangi bir ödeme alamadığını, işbu davaya konu … 12. İcra Dairesinin … E. sayılı dosyası ile davalıya karşı ilamsız icra yolu ile takibin başlatıldığını, borçlu davalı; haksız ve hukuka aykırı itirazı ile hizmet ilişkisinin Mart 2021 tarihi itibarı ile sonlandırıldığını, Mart 2021 tarihine kadar ki ödemelerin yapıldığını, müvekkili şirketin yapmadığı işlerin bedeli olarak fatura yansıttığını ve dolayısıyla takipte talep edilen borcu kabul etmediğini iddia etmiş olduğunu, müvekkili 03/06/2021 tarihinde gönderdiği sosyal medya Mayıs 2021 raporuna itiraz etmediğini, davalı, 23/06/2021 tarihinde faturaların ödenmesi hususunda yapılan hatırlatmaya “Abi şu an çıkaramam malesef ödemeyi ya bana hem biraz zaman hem de şu taksit olayını 2 değil 4 5 taksit yaparlarsa inanılmaz iyi olur” şeklinde ifadeler ile cevap verdiğini, borcu kabul ettiğini, ödemede geciktiğini ikrar etmiş olduğunu, 08/09/2021 tarihinde davalı şirket “Ödemeyi sana ekim başı yatırmayı düşünüyorum bir aksilik olmazsa inşallah kanka aklımdasınız zaten” şeklinde ödeme tarihi belirttiğini, bahsedilen tarihte de ödeme yapmadığını, davalı şirketin müvekkili tarafından paylaşılan faturalara yasal süresi içerisinde veya daha sonra itiraz etmediğini beyan ederek davalı şirketin … 12. İcra Dairesi’nin … E. sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamını, müvekkili şirket lehine % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesinin talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı vekili davalı şirkete web sitesi yapımı ile sosyal medya hesaplarının yönetimi, bunlara ilişkin görsel tasarım ve metin yazımı işlerini üstlendiklerini, müvekkili şirket tarafından web sitesi yapımı için belirlenen ücretin yarısı olan 3.500-TL’nin ödendiğini, davacı ile yapılan sözlü anlaşma gereğince taraflar arasında davalı müvekkiline ait web sitesi yapımı ile sosyal medyada reklam ve danışmanlık yapılmasının kararlaştırılmış olduğunu, tarafların anlaştıkları rakam olan 3.500-TL’nin davacıya ödenmiş olduğunu, davalı müvekkilinin davacıya başka bir borcunun bulunmadığını, davacı tarafından kesilen dava konusu faturaların içeriği olarak gösterilen hizmetlerin “sosyal medya yönetimi” ile “web sitesinin 2. ödemesi” davacı tarafından davalıya verilmediğini, dava dilekçesinde bildirilen mesajlarda bu hizmetlerin verildiğine ispata yeterli olmadığını, davacı taraf anlaşma akabinde fatura kesmeye başlamasına rağmen anlaşma konusu hizmetleri müvekkiline vermediğini, müvekkili davacı taraftan sosyal medyada canlı görseller kullanmasını talep etmesine rağmen davacı tarafın anlaşmaya aykırı olarak stok görsellerini kullandığını, davacı tarafından yapılması gereken web sitesinin 2 ay geç teslim edildiğini, müvekkili şirket davacı taraftan iş yerine gelerek fotoğraf ve video çekimleri yapmasını talep etmesine rağmen davacı şirket müvekkilinin bu yöndeki taleplerini yerine getirmediğini, dava konusu olay 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 470. maddesine göre bir eser sözleşmesi olduğunu, eser sözleşmesinin yazılı şarta bağlı olduğunu, taraflar sözleşmenin şartları konusunda mutabık değilse bu durumda HMK. 200. maddesi gereğince senetle (yazılı delille) ispat kurallarına bakılması gerektiğini, dava konusu takibin 12.684,10-TL alacak için açıldığını, 2021 yılı için HMK gereğince belirlenen senetle ispat zorunluluğu ve senede karşı tanıkla ispat yasağına ilişkin parasal sınırının 4.880-TL olduğunu, ispat edememiş olması nedeniyle davanın reddini talep ettiklerini, davacı taraf basiretli tacir gibi hareket etme yükümlüğüne uygun davranmadığını, bu kadar ayrıntılı hak ve yükümlüklerin olduğu bir ticari işe girişmiş olmasına rağmen davalı ile yazılı bir sözleşme yapmadığını, davacı tarafın faturalar sunmuş olduğunu, kesilen faturalar yazılı taraflara yüklenen yükümlükler ve hakları gösteren bir sözleşme gereğince kesilmiş faturalar olmadığını, dava konusu faturaların davacı tarafından tespit edilen hayali nedenlere dayalı olarak kesilmiş olduğunu, davacı tarafından kesilen faturalara ilişkin hizmetin verildiğinin davacı tarafından ispatlanması gerektiğini, dava konusu icra takibi öncesinde müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini, davalı şirkete takip öncesinde ihtarname vs. gönderilmediğini, davanın reddine karar verilmesinin talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki sosyal medya danışmanlığına yönelik ticari ilişki nedeniyle düzenlendiği iddia edilen faturalardan kaynaklı alacak iddiasına dayalı olarak … 12. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasına borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
… 12. İcra Müdürlüğü’nün…Esas sayılı takip dosyası celbedilerek incelendiğinde, davacı şirket tarafından 7.882,00-TL’lik ve 3.941,00-TL’ lik faturalara ilişkin işlemiş faiz bedelleriyle birlikte toplam 12.684,10-TL için başlatılan ilamsız takibe davalı borçlunun süresinde itirazı üzerine takibin durdurulmuş olduğu, icra dosyası içeriğine göre borçlu tarafından tebliğ için gider avansı yatırılıp itiraz dilekçesi alacaklıya tebliğ edilmemiş olduğundan davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu görülmüştür.
Davalı tarafça cevap dilekçesinde eksik ve kusurlu ifa savunması ile yazılı sözleşme olmadığına yönelik savunma içeriğinde hukuki ilişkinin varlığına yönelik beyanlarda da bulunulmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle düzenlendiği iddia edilen faturalardan kaynaklı olduğundan ticari defterlerin delil niteliği ve tacirler arası fatura tanzim delil niteliği hakkında mevzuat düzenlemeleri uyarınca uyuşmazlığın tahlili gereklidir.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222. maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK m.222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK m.222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. (HMK m.222/4).
Dosya, bilirkişi …’NA tevdi edildiği, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 11/10/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “Davacı ve davalı tarafça ibraz edilen yasal defterlerin (HMK md. 222) uyarınca davacı lehine delil niteliğinin bulunduğu, Davacı yasal defter kayıtlarına göre 11/10/2021 takip tarihi itibari ile davacı asıl alacağının 11.853,00-TL’si olduğu, davalı yasal defter kayıtlarına göre 11/10/2021 takip tarihi itibari ile davacı asıl alacağının 31.293,00-TL’si olduğu, taraflar arasında ki hesap farkının davacı defterlerinde kayıtlı olan davalı ödemelerin davalının kendi defterlerinde kayıtlı olmamasından kaynaklandığı, dava ve takip konusu fatura bedeli ile ilgili bakiyenin davalı defterlerinde fazlası ile kayıtlı olduğu, davalının icra takibine yaptığı itirazda takibe dayanak olan faturaları almadığına dair bir itirazının bulunmadığı dikkate alındığında davalının takip dayanağı fatura içeriği mal ve hizmetleri aldığına dair kabulü olarak değerlendirilmesini gerektiği, davalının aldığı mal ve/veya hizmetlerin bir kısmını iade ettiği ve kalan kısmını ödediğine dair ispat edici mahiyette vesaik sunmadığı 11/10/2021 takip tarihi itibari ile davalı taraftan 11.853,00-TL’si asıl alacaklı olduğunun ispatlandığı, TTK 1530/4 hükmüne göre yapılan hesaplamalara göre davacının 11/10/2021 takip tarihi itibari ile 11.853,00-TL asıl alacak ve 753,20-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam faizli alacağının 12.606,20-TL’si olacağı, 11/10/2021 tarihli 12.684,10-TL takip miktarı ile karşılaştırıldığında 77,90-TL fazla talebin söz konusu olduğu, fazlalığın işlemiş faiz talebinden kaynaklandığına dair muhasebesel kanaat sunulmuştur.
YİBBGK’nın 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK md. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi 6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge, belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 21/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz.
Diğer yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan yasanın 21/2. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK. m.230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı taktirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.)
Faturanın davalı tarafa usulüne uygun tebliğ edildiğini kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafta olup, davacının bu hususu kanıtlaması halinde, bu kez, TTK’nın 21/2. maddesinde yazılı 8 günlük yasal süre içerisinde faturaya itiraz ve iade ettiğini kanıtlama yükümlülüğü ise, davalı tarafa aittir. TTK’nın 21/2. maddesi uyarınca tebliğe rağmen faturayı süresinde itiraz ve iade etmeyerek, ticari defterlerine borç kaydeden tacir, fatura münderecatını aynen kabul etmiş ve faturayı gönderen taraf, faturaya dayalı bu alacağının varlığını HMK m. 222 uyarınca ispatlamış olur.
Yargıtay uygulamasında da kabul olunduğu üzere “davalının ticari defterlerinde kayıtlı borç bakımından defterleri kendi aleyhinde delil olacaktır. 6100 sayılı HMK m.220, m.222 hükümleri dikkate alındığında hiçbir tacir kendi defterine aleyhe kayıt düşemeyeceğinden faturaların davalı defterinde kayıtlı olması, faturalar içeriğindeki hizmetin davalıya teslim edildiğine karine oluşturur. Bu karinenin aksini,bir başka deyişle faturalar içeriği hizmetin teslim edilmediğini, faturaların usulsüz olduğunu davalı ispatlamalıdır.”(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/19-823E.2019/553K.sayılı ilamı) Davacı tarafça takip konusu yapılan faturalar ile ilgili davalının kendi deftrelerine aynen kayıtlarının olduğu, davacı tarafça davalı adına tanzim edilen faturalar için (TTK 21/2, TTK 23/3 ve B.K 222) doğrultusunda 8 günlük yasal süre içerisinde itirazda bulunulduğunu ispatlayıcı mahiyette herhangi bir vesaikin dosyada yer almadığı, bu itibarla süresi içinde itiraz edilmeyen faturaların kapsamı ve parasal değeri bakımından davalıyı bağlayacağı, faturalar içeriği hizmetin teslim edilmediğini, faturaların usulsüz olduğuna yönelik başkaca davalı delilinin bulunmadığı, davalı taraf vekilince cevap dilekçesi içeriğinde ayrıca bir yemin deliline de dayanılmamış olduğu, anlaşılmakla davacının dava konusu hizmeti verdiğine yönelik davasını ispatladığı anlaşılmıştır.
Somut olay bakımında, takip konusu edilen 7.882,00-TL’lik ve 3.941,00-TL’ lik faturalara ilişkin davalı defterlerinde bulunduğu, davalı defterlerinde davacının 2021 yılında tanzim ettiği 31.293,00-TL’lik faturaların tamamının kayıtlı olduğu, davalı defterlerinde söz konusu fatura ile ilgili davacı tarafa ödeme yapıldığına dair herhangi bir kaydın bulunmadığı, davalı defterlerine göre davacının davalı şirketten olan alacağının davalının sahibi lehine delil niteliği bulunan yasal defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı defterlerine göre 11/10/2021 takip tarihi itibari ile davalı asıl borcunun 31.293,00-TL’si olduğu, mutabakatsızlığın ise davalı yan aleyhine oluştuğu; zira hesap farkının davacı defterlerinde kayıtlı olan davalı ödemelerin davalının kendi defterlerinde kayıtlı olmamasından kaynaklandığı görülmüştür. Bu haliyle de davacının iş bu davada dayanak yaptığı faturalar ile birlikte davalı adına tanzim edilen tüm faturaların davalı tarafça kabul edildiği nazara alındığında tarafların faturalar konusunda tam mutabakatının olduğunun kabulünün gerektiği, bu haliyle asıl alacağın ispatlanmış olduğu, davalı taraf vekilince cevap dilekçesi içeriğinde ayrıca bir yemin deliline de dayanılmamış olduğu gözetilmekle mali bilirkişi değerlendirmesine itibar edilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 1530/2. maddesi, ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşer, şeklinde düzenlenmiştir. Madde metninden de anlaşılacağı üzere TTK’nın 1530/2. maddesinin uygulanabilmesi için taraflar arasında mal ve hizmet tedariki sözleşmesi olması gerekir. Somut olayda da taraflar arasında hizmet tedarikine ilişkin bir ilişkinin var olduğu kanaati oluştuğundan, işlemiş faiz talebi yönünden TTK 1530/4-a bendi uyarınca faturanın düzenlendiği günü takip eden 30 gün sonra temerrüde düştüğünün kanunen düzenlendiği, TTK’nın 1530. maddesi somut olaydaki gibi hizmet tedarik sözleşmesinde de uygulanabildiği, davacının faturaların tarihinin 27/06/2021 ve 29/04/2021 olduğu ancak davalı tarafa ne zaman tebliğ edildiğinin dosya kapsamında belirlenemediği ancak faturaların davalı tarafça kaydedildiği nazara alındığında davalının 30. Gün sonundan mütemerrit olacağı dikkate alındığında davalının 29/05/2021 ve 26/06/2021 tarihlerinden itibaren mütemerrit olacağı, davacı asıl alacağı 11.853,00-TL’sine temerrüt tarihlerinden 11/10/2021 takip tarihine kadar merkez bankasının 1530/7 uyarınca 2021 yılı için %18,25 faiz oranı üzerinden faiz yürütülmesi gerektiği TTK’nın 1530. Maddesine göre her iki fatura konusu mallar yönünden ayrı ayrı teslim tarihinin ( somut olayda fatura tarihi teslim tarihi kabul edildiğinden) 30 gün sonrasından itibaren işlemiş yasal faiz hesaplanmak suretiyle bilirkişinin faiz hesabına itibar edilmiş; davalını yazılı sözleşme olmadığına yönelik savunmasına ise TTK m.1530 uygulanabilirliği için yazılı bir sözleşmenin varlığı gerekmediğinden, davalının bu savunmasına itibar edilmemiş, hesaplamaya göre de fazlaya ilişkin faiz isteminin reddi gerekmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (HGK’nın 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı ve Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2021/3214 Esas, 2021/7424 Karar sayılı ilamı) Dosya kapsamında birbiri ile uyumlu taraf defterleri içeriğine göre; takip konusu oluşturan faturaların her iki tarafın defterlerinde kayıtlı olduğu, alacağın davalı tarafça gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte olduğundan alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla dava konusu edilen asıl alacağa %20′ si tutarındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dair hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın kısmen kabulü ile;
Davalının … 12. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına itirazının kısmen iptaline, 11.853,00-TL asıl alacak ve 539,42-TL (7.882,00 TL’lik Fatura için); 213,77-TL (3.941,00-TL’ lik fatura için) 753,20 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 12.606,20-TL alacak yönünden; takip sonrası 11.853,00-TL asıl alacağa değişen oranda avans faizi işletilmek suretiyle takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Kabul edilen asıl alacak olan 11.853,00-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Kabul edilen dava değeri (12.606,20-TL) üzerinden alınması gereken 861,12-TL harçtan başlangıçta peşin alınan 153,20-TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 707,92-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Alınması gerekli ve davacı tarafından yatırılan bakiye 153,20-TL peşin harç, 80,70-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 233,90-TL harca ilişkin yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 55,50-TL posta, tebligat, 1.300,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.355,50-TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 1.347,17-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kalan yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. maddesi uyarınca maktudan az olmamak koşulu ile belirlenen 9.200,00-TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/2. maddesi uyarınca hükmedilecek vekalet ücretinin reddedilen dava miktarını geçmemek koşulu ile belirlenen 77,90-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
9-6183 sayılı Kanuna göre dava şartı arabuluculuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin tarafların haklılık durumlarına göre;
a) 1.311,90-TL’sinin davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
b) 8,10-TL’nin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
10-HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karışı, davalının yokluğundan, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.22/11/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır