Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/123 E. 2022/826 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/123 Esas
KARAR NO : 2022/826

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/02/2022
KARAR TARİHİ : 14/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, … Ltd. Şti.ile arasındaki ticari ilişkisi neticesinde satın alınan makine bedellerinin ödenmemesi dolayısıyla aralarında fatura ilişkisi doğduğunu, Müvekkili şirketin doğan alacağının tahsili için – fazlaya dair talep hakkı saklı olmak kaydıyla – … 22.İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyası ile icra takibini başlatmış olduğunu, davalı tarafın müvekkille fatura ilişkisinden kaynaklı yalnızca icra dosyasındaki talepleri ile sınırlı olmak ve fazlaya ilişkin talep hakkı saklı olmak kaydıyla 59.963.76 TL borcu olup bu borcuna istinaden herhangi bir ödemenin yapılmadığını, müvekkili şirketin attığı maillere cevap alamamasının yanı sıra alacağının tahsili amacıyla … 8. Noterliği tarafından … Yevmiye numaralı İhtarnameyi düzenlemiş fakat yine cevap alamadığını, … 22.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibine başlandığını, dosya borçlusu davalı tarafa ödeme emri usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen icra dosyasına herhangi bir ödemede bulunmamış olduğunu, bununla beraber davalı borçlu mesnetsiz ve hukuka aykırı iddialarla takibi geciktirmek amacıyla icra dosyasındaki borca, faize ve tüm ferilerine kötü niyetle itiraz etmiş olduğunu, davalı borçlu şirketin müvekkilimize borcu bulunmadığına dair iddiası tamamen hukuki dayanaktan yoksun ve soyut bir iddia olduğunu, borç söz konusu iken davalı tarafın müvekkile herhangi bir borcu olmadığı yönündeki tahsile engel, süreyi uzatmak amaçlı itirazı usul ve yasaya aykırı olup iptali gerekmekte olduğunu, icra dosyasındaki alacak miktarı likit olup davalının haksız itirazı nedeniyle alacağın tahsilinin gecikmiş olduğunu beyan ederek davalı borçlunun %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini, haksız ve hukuka aykırı olarak durdurulan icra takibinin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; faturanın karşılığı olan hizmetin davacı tarafından verilmemiş olduğunu, davacı tarafın; söz konusu faturaların verilen hizmetin karşılığında keşide edildiğini iddia etse de davacı tarafın müvekkili şirkete vermiş olduğu herhangi bir hizmet bulunmadığını, bu nedenle davacı tarafın dava dilekçesinde ileri sürmüş olduğu tüm iddialara, faturanın içeriğine, fatura bedeline, faize açık bir şekilde itiraz ettiklerini, açıklanan nedenlerle davanın reddine, asıl alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesinin talep ettiği görülmüştür.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 22. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası, …. 8. Noterliği’nin … tarih ve … yemiye nolu ihtarnamesi, Arabuluculuk Bürosunun …sayılı dosyası ve son oturum tutanağı, ticaret sicil kayıtları, taraflara ait BA – BS formlarını içeren vergi dairesi kayıtları, cari hesap kayıtları, faturalar ve sevk irsaliyeleri, ticari defter ve belgeler celp edilmiş incelenmiştir.
Dosya, SMMM ve K.G.K. Bağımsız Denetçi bilirkişi …’na tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 14/10/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; ”… Tafsilen arz edilen hususlar nedeniyle, takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, 1. Davacı tarafça ibraz edilen yasal defterlerin (HMK md. 222) sahipleri lehine delil niteliklerinin bulunduğu, Davacı yasal defter kayıtlarına göre 23.12.2021 takip tarihi itibari ile davacı asıl alacağının 59.963,76 TL’si olduğu, 2. Sayın Mahkemenin ara kararına rağmen davalı tarafın defterlerini ibraz etmediği, nazara alındığında davacının alacak kayıtları içeren ticari defterlerinin lehine delil teşkil edebileceği, 3. Davalının davacı taraf ile kurduğu ticari ilişki kapsamında tanzim edilen takibe konu edilen e-faturalar ile ilgili tarafların Ba Bs mutabakatının (5.000,00 TL Limitini aşanlar ve takibe konu edilenler) olduğu, Davalının icra takibine yaptığı itirazda takibe dayanak olan cari hesap ekstrası içeriği e-faturaların içeriği mal ve/veya hizmetleri almadığına dair bir itirazının bulunmadığı dikkate alındığında davalının takip dayanağı hesap ekstralarında yer alan faturalar içeriği mal ve/veya hizmetleri aldığına dair kabulü olarak değerlendirilmesini gerektiği, ayrıca inceleme gününde defter ve belge ibraz etmed ve davacının sahibi lehine delil niteliği bulunan yasal defterlerinde takibe konu alacağın aynen kayıtlı dikkate alındığında 23.12.2021 takip tarihi itibari ile Davalı taraftan 59.963,76 TL’si asıl alacaklı olduğunun ispatlandığı,. Davalı tarafın TBK. m 117 uyarınca rapor içeriğinde ayrıntısı verildiği üzere 23.12.2021 Takip tarihi ile mütemerrit olduğu nazara alındığında takip tarihi öncesinde işlemiş faiz tahakkukunun mümkün olmadığı, 23.12.2021 tarihli 59.963,76 TL’lik takip miktarı ile karşılaştırıldığında fazla talebin olmadığı, Bu itibarla takibin 59.963,76 TL.si üzerinden devamı ile davalının mütemerrit olduğu nazara alınmak suretiyle 23.12.2021 takip tarihinden itibaren talep doğrultusunda davacı asıl alacağı 59.963,76 TL’sine davacı talebi doğrultusunda 3095 Sy.K.nun 4489 Sy.K.nun ile değişik 2.Maddesi gereğince T.C Merkez Bankası tarafından dönemde Kısa Vadeli Avans Kredilerine uygulanan faiz oranları (01.01.2021-31.12.2021 tarihleri arası %16,75;01.01.2022 sonrası %15,75) üzerinden basit usulde(3095 Sy.K.m3)temerrüt faizi tahakkukunun uygun olacağı, 4. Davacı tarafça %20 den az olmamak üzere İcra İnkâr Tazminatına, davalı tarafça kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu…” şeklinde tespit edilmiştir. Denetime elverişli bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Dava, ticari satıma dayalı (açık hesap usulü) cari hesaptan ve faturadan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında ticari satıma dayalı açık hesap usulü işleyen cari hesap ilişkisinin bulunduğu, davacının faturaları konu malları davalı tarafa teslim ettiği halde, davalının cari hesaptan kaynaklanan fatura bedellerini ödemediği, bu amaçla davacı tarafından başlatılan icra takibine davalının davacı tarafa borcu olmadığını bildirerek itirazda bulunduğu, ödeme emrine itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğu, duran takibe devam edilmesi amacıyla davacı tarafından işbu itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı savunmalarının temelini; salt fatura keşide edilmesinin alacağın varlığını ispatlamadığını, davacının faturaya konu malları teslim ettiğini ispat etmesi gerektiğine dayandırmıştır.
Hemen belirtmek gerekir ki, ticari satım ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıkta satılan malların teslim edildiğini ispat yükü davacı satıcıya; mal bedelinin ödendiğini ispat yükü ise davalı alıcıya aittir. Davalı tarafından faturalara konu malların teslim edilmediği savunulduğuna göre öncelikle ispat yükü davacıya düşmekte olup, davacı / satıcı cari hesaba konu alacağın dayandığı faturalardaki malları davalı / alıcıya teslim ettiğini ispatlamak zorundadır.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2016/7819 Esas 2017/2738 Karar sayılı emsal içtihadında belirtildiği üzere, fatura içeriği malların teslim edildiğini ispat külfeti davacıya aittir. Ancak takibe ve davaya konu faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olması veya davalının bağlı olduğu Vergi Dairesi Müdürlüğüne BA formları ile bildirilmiş olması halinde fatura içeriği malların davalıya teslim edildiğinin kabulü gerekir. (Yargıtay 19. H.D. 2018/2293 Esas, 2019/4962 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere “davalı, davaya dayanak faturaya ilişkin beyanname vermekle malları teslim almış sayılacağı değerlendirilmelidir.” Aynı şekilde karalar için bakınız. Yargıtay 19. H.D. 2015/12329 E., 2016/6138 K. ve Y. 19. H.D. 2014/11846 E., 2014/15110 K. sayılı kararları da bu yöndedir.). Bu amaçla, davacı tarafından düzenlenen ve takibe konu edilen faturaların davalı tarafından Vergi Dairesi Başkanlığına bildirilip bildirilmediği yönünde araştırma yapılmış, BA form kayıtları dosyaya getirtilerek incelenmiştir. Davalı şirketin … Vergi Dairesi Müdürlüğünden temin edilen BA formlarında davacı tarafından düzenlenen eldeki davaya konu faturaların tamamının dönem formlarında kayıtlara alınması için Vergi Dairesi Müdürlüğüne bildirdiği / beyan edildiği belirlenmiştir.
Davalının, davacı tarafından düzenlenen faturalara karşı yasal süre içinde herhangi bir itirazda bulunmadığı, bu faturaları iade de etmediği, tam aksine bu faturaları kabul ederek ticari defter ve kayıtlarına işlenmesi için Vergi Dairesi Başkanlığına BA formu olarak bildirmesi karşısında taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğu ve davacı tarafından faturalara konu malların davalıya teslim edildiğinin kabulü zorunludur.
Nitekim, mali bilirkişi tarafından düzenlenen 14/10/2022 tarihli raporda; cari hesap alacağının dayanağını oluşturan faturaların tamamı için davalının BA formu düzenlediği ve bağlı bulunduğu vergi dairesine BA formu bildiriminde bulunulduğu tespit edilmiştir. O halde, faturaya konu malların davalı tarafa teslim edildiği noktasında duraksama yoktur.
Davacının faturaya konu malları davalıya teslim etmesine rağmen davalının cari hesaptan kaynaklanan bakiye borcunu ödemediği, yargılama sürecinde ödeme yaptığına ve borcu olmadığına dair herhangi bir delil de ibraz etmediği, tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiği, HMK 222. maddesi hükmü uyarınca tayin edilen inceleme günü için ticari defterler ibraz edilmediği ya da bu konuda mazerete yönelik açıklamada bulunulmadığı takdirde ibrazdan kaçınmış sayılacakları ve karşı tarafın ticari defterlerine göre karar verileceğinin taraflara ihtaratla bildirildiği, işbu ihtarın davalı vekilinin hazır bulunduğu 01/06/2022 tarihli 1.celsede yüzüne karşı açıkça tefhim edildiği, davalıya yeterli süre ve imkanın tanındığı, ancak davalı vekilinin yüzüne karşı yapılan ihtara rağmen ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği gibi inceleme gününde herhangi bir mazeret beyanında dahi bulunmadığı, açıklanan nedenlerle HMK’ nın 222. maddesi gözetilerek davacı defterlerine itibar edilmesi gerektiği, davacının ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda, takip tarihi itibariyle davalıdan takip tutarının tamamı kadar 59.963,76 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Davalı vekili bilirkişi raporuna karşı cevap dilekçesindeki savunmalarını tekrarlayarak davacının faturalara konu malları teslim etmediği ileri sürmüş / itiraz etmiş ise de; dava ve icra takibine konu faturaların e-fatura şeklinde düzenlediği, bu faturaların davalı şirkete tebliğ edildiği, ancak davalı tarafından faturalara karşı yasal süre içinde herhangi bir itirazda bulunulmadığı gibi davacı tarafa iade de edilmediği, aksine takibe konu faturaların kabul edilerek … Vergi Dairesi Başkanlığına BA formu olarak ticari defter ve kayıtlara işlenmek üzere beyan edildiği, dolayısıyla az önce değinilen emsal ilamlar uyarınca fatura konusu malların davalıya teslim edildiği anlaşılmış, itirazlar kabul edilmemiştir.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222.maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK m.222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK m.222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir.
Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. (HMK m.222/4). 22/7/2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanunun 23 üncü maddesiyle, HMK m.222/3’de yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “DİĞER TARAFIN TİCARİ DEFTERLERİNİ İBRAZ ETMEMESİ” şeklinde değiştirilmiş, tarafların ticari defterlerini sunmaması hali de usulüne uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için yeterli görülmüştür.
Nitekim, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/1170 Esas, 2020/1325 Karar sayılı ilamı ile şu şekilde değerlendirmelerde bulunulmuştur: “…Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK’nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.” demiştir.
Bu itibarla, yukarıda yer verilen ilam ve özellikle gerekçesi ile HMK 220/3.maddesi hükmü uyarınca davalının ticari defterlerini ibrazdan kaçındığı anlaşılmakla; davacı şirketin ticari defterlerinin TTK 69 ve 213 sayılı Kanunun 216. md gereğince açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, usulüne uygun şekilde tutulduklarından TTK 85. ve HMK 222. maddesi gereğince sahibi olan davacı lehine delil niteliğine haiz olabileceği kanaati oluşmuştur.
Davalı tarafa ticari defter ve belgelerini sunması, bu kayıtların incelenmesi noktasında gerekli uyarıların yapıldığı, ihtarın eksiksiz olarak duruşmada davalı vekilinin yüzüne karşı tefhim edildiği, davalının incelemeden haberdar olmasına rağmen inceleme gününde hiçbir şekilde ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği, bu noktada Mahkememizce eksik tahkikat yapılmamasına azami derecede özen gösterildiği, ancak davalının kendisine yeterli süre ve imkan sunulduğu halde ve açıkça yüzüne karşı uyarı yapılmasına rağmen ticari defter ve belgelerini ibrazdan kaçındığı, ibraz edilememe noktasında hiçbir mazeret ve hatta açıklamada dahi bulunulmadığından mevcut ihtar, uyarı ve yasal düzenlemeler uyarınca davacı tarafından ibraz edilen ticari defter ve kayıtlarına itibar edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Böylelikle, davacı tarafından kesilen faturalara karşı davalının yasal süresi içinde itirazda bulunmadığı gibi yine faturaların davacı tarafa iade de edilmediği, aksine davalının faturaları kabul ederek BA formu düzenleyip Vergi Dairesi Başkanlığına bildirdiği, davaya ve takibe konu faturaları kendi ticari kayıtlarına işlemek üzere Vergi Dairesi Başkanlığına BA formu beyanında bulunan davalının faturaya konu malları teslim aldığının kabulünün yerleşik içtihatlar doğrultusunda zorunlu olduğu, ayrıca bu malların bedelini yani cari hesaptan kaynaklanan bakiye alacağın tamamını davacıya ödemesi gerektiği, ne var ki ticari defter ve belgeler üzerinde yapılan inceleme sonucunda davalının davacıya takip tarihi itibariyle takip tutarının tamamı kadar 59.963,76 TL borçlu olduğu ve bu borcun davacıya ödenmediğinin ticari defter ve kayıtlardan belirlendiği, davalı icra takibine borcu olmadığından bahisle itiraz ettiği halde borcun sona erdiğini / bulunmadığını / ödediğini usulünce ispatlayamadığı anlaşılmakla, mali bilirkişinin 14/10/2022 tarihli denetime açık, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne, ayrıca alacağın likit ve muayyen olması nedeniyle yasal koşulları oluştuğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine dair karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
Davanın KABULÜ ile;
1-Davalının … 22.İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile; takibin kaldığı yerden aynı koşullar altında ve aynen devamına,
2-Alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Kabul edilen dava değeri (59.963,76 TL) üzerinden alınması gereken 4.096,12 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 724,22 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 3.371,90 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 724,22 TL peşin harç, 90,50 TL posta ve tebligat masrafı, 1.100,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.914,72 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden (59.963,76 TL) hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 9.594,20 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.560,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin davalıdan tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan anacak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki (2) haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 14/12/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır