Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/122 E. 2022/104 K. 15.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/122 Esas
KARAR NO : 2022/104

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/02/2016
KARAR TARİHİ : 15/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkillerinden… ve …’ın kızı ve müvekkillerinden …’nun annesi olan …’ın 02/09/2015 tarihinde davalı …’ın sevk ve idaresinde bulunan ve diğer davalı … Anonim Şirketi’ne ait … plaka sayılı araçla meydana gelen kaza neticesinde vefat etttiğini, davalı …’ın kaza esnasında hız sınırını aşarak kusurlu olduğunu, hız sınırlarına uyması durumunda kazanın gerçekleşmeyeceğini, kaza nedeniyle müvekkillerinden … ve …’ın kızlarının, …’nun 17 yaşında iken annesinin vefatı nedeniyle üzüntü, keder ve manevi yıkıma uğradıklarını, … plaka araç sayılı üzerine tedbir konulmasını, bu nedenle …’ın oğlu … için 50.000,00-TL, babası olan… için 25.000,00-TL, annesi olan … için 25.000,00-TL olmak üzere toplam 100.000,00-TL manevi tazminatın, kaza tarihi olan 02/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Ltd Şti vekili cevap dilekçesinde özetle;Davacılar 02.09.2015 tarihinde …’ ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile … ilçesi … yolunda seyir halinde iken önündeki aracı sollamak istediği sırada hız sınırı 50 km olan karşı yönden, 90 km ile hız sınırını ihlal ederek gelen davalı … sevk ve ideresindeki araç ile çarpıştığını, bahsi geçen aracın kaza tarihinde müvekkil şirket adına kayıtlı olduğunu, …’ ın Karayolları Kanunu’ nun 52/1-A maddesi gereğince hız sınırını aşmış olması sebebi ile kusurlu olduğunun kaza tespit tutanağında yer aldığını belirterek toplam 100.000-TL manevi tazminat bedelini müvekkil ile diğer davalıdan müştereken ve müteselsilen talep ettiğini, müvekkili şirkete ait … plakalı araç kaza tarihinde … sevk ve idaresinde iken kaza yaşandığını, Kaza tespit tutanağında kazanın vuku bulduğu anda müteveffanın öndeki … sevk ve idaresindeki … plakalı aracı sollamaya geçtiği anda karşı yönden gelen …’ ın kullandığı araç ile çarpıştığı ve müteveffanın Karayolları Kanunu’ nun 54/b-1 maddesine göre kusurlu olduğu tespit edildiğini, 2918 Sayılı karayolları Trafik Kanunu’ nun 54.maddesi sürücülerin geçme sırasında uymak zorunda oldukları kural ve yasakları düzenlemiş olup, 54/b-1 bendi geçmenin yasak olduğu alanları düzenlendiğini, Müteveffa geçmenin yasak olduğu yerde kurallara uymayarak sollama yapmak sureti ile kazanın olmasına sebebiyet verdiğini, Zira kaza tespit tutnağının 1.sayfasında yol güvenlik ekipmanları ile çevre ve diğer özellikleri belirtilirken trafik levha ve işaretinin bulunduğunu, öndeki aracı geçmenin yasak olduğu hususu açıkça tutanak altına alındığını, kaza tespit tutanağının 1.sayfasında kazanın vuku bulduğu yolun özellikleri belirtilmiş olup, 1 adet yol şerit çizgisi olan ve 3,5 metre şerit genişliğine sahip sağa tehlikeli viraj içeren bir yol olduğu tutanak altına alınmıştır. Bu tespitten anlaşılacağı üzere müteveffanın sollama yaptığı yol araç geçmeye müsait olamayacak kadar dar ve virajlı olup bu sebeple tehlike arz etmektedir. Müteveffa trafik levha ve işaretlerine uyarak geçmenin yasak olduğu yerde sollama yapmasa idi bu talihsiz kaza vuku bulmayacağından müvekkil şirketin kazadan sorumlu tutulması hakkaniyete uygun düşmeyeceğini, müteveffanın kaza tespit tutanağında kusurlu olmasına sebebiyet veren 54/b-1 maddesindeki geçmenin yasaklı olduğu yerlerde sollama yapılma eylemi yine 2918 Sayılı karayolları Trafik Kanunu’ nun 84.maddesi ile trafik kazalarında sürücü kusurlarından asli kusur sayılacak halleri; “Araç sürücüleri trafik kazalarında; Kırmızı ışıklı trafik işaretinde veya yetkili memurun dur işaretinde geçme, Taşıt giremez trafik işareti bulunan karayoluna veya bölünmüş karayolunda karşı yönden gelen trafiğin kullandığı şerit, rampa ve bağlantı yollarına girme, İkiden fazla şeritli taşıt yollarında, karşı yönden gelen trafiğin kullandığı şerit veya yol bölümüne girme, Arkadan çarpma, Geçme yasağı olan yerlerde geçme, Doğrultu değiştirme manevralarını yanlış yapma, Şeride tecavüz etme, Kavşaklarda geçiş önceliğine uymama, Kaplamanın dar olduğu yerlerde geçiş önceliğine uymama, Manevraları düzenleyen genel şartlara uymama, Yerleşim birimleri dışındaki karayolunun taşıt yolu üzerinde, zorunlu haller dışında park etme veya duraklama ve her durumda gerekli tedbirleri almama, Park için ayrılmış yerlerde veya taşıt yolu dışında kurallara uygun olarak park edilmiş araçlara çarpma, Hallerinde asli kusurlu sayılırlar.” şeklinde düzenleyerek geçme yasağının olduğu yerlerde işbu eylem neticesinde gerçekleşen kazalarda sürücünün asli kusurlu olacağını açıkça hüküm altına aldığını, müvekkil şirkete ait araç şoförünün hız sınırını aştığı iddiası da gerçek dışıdır. Müteveffanın bulunduğu araç müvekkile ait aracın yol güzergahına girmiştir.Bu sebeple de müteveffa asli kusurlu olduğunu, Talep edilen tazminattta oldukça yüksektir. Yargıtay’ın kökleşmiş içtihatlarında tazminatın zenginleşme aracı olarak kullanılamayacağı açıkça ifade edilmiştir. Davacılar asli olarak kusurlu oldukları kazada, talep ettikleri tazminatı zenginleşme aracı olarak kullandığını açıklanan nedenlerle davanın reddini, yargılama gider ve vekalet ücretinin davacılara tahmiline karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Davalı … tarafından cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
Mahkememizin 2019/121 E.sayılı dosyasının 08/02/2022 tarihli duruşma tutanağı ara kararı gereği, Asıl Dava Dosyası yönünden; (Önceki Esas: … 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin… Esas sayılı dosyası) kamu düzeninden olan ve re’sen incelenmesi gereken görev hususunun değerlendirilmesi ve karara bağlanması için asıl davanın TEFRİK EDİLMESİNE karar verildiği anlaşılmakla, Mahkememiz esasının 2022/122 Esas sırasına kaydı yapıldığı anlaşılmıştır.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Dava, trafik kazasından kaynaklı ölüm nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
Huzurdaki dava 15/02/2016 tarihinde açılmış olup, … 2.Asliye Hukuk Mahkemesince … Esas üzerinden görülmekte iken, aynı mahkemeye açılan … Esas sayılı dosyasından verilen birleştirme kararı üzerine …Esas üzerinden yargılama yapılmış ve … Karar sayılı ilam ile her iki dava dosyası yönünden görevsizlik kararı verilerek mahkememizin … E.sayılı dosyası üzerinden görülmeye devam etmiştir.
Yargılama devam ederken … 18. ATM’ nin… E, sayılı dosyası ile birleşen davanın açıldığı ve bu dosyanında mahkememiz dosyası ile birleştirildiği anlaşılmıştır.
… 2.Asliye Hukuk Mahkemesi … Esas sayılı asıl dava dosyasında; Davacı vekili vermiş olduğu 15/02/2016 tarihli dilekçesi ile; müvekkillerinden… ve …’ın kızı ve müvekkillerinden …’nun annesi olan …’ın 02/09/2015 tarihinde davalı …’ın sevk ve idaresinde bulunan ve diğer davalı … Anonim Şirketi’ne ait … plaka sayılı araçla meydana gelen kaza neticesinde vefat etttiğini, davalı …’ın kaza esnasında hız sınırını aşarak kusurlu olduğunu, hız sınırlarına uyması durumunda kazanın gerçekleşmeyeceğini, kaza nedeniyle müvekkillerinden … ve …’ın kızlarının, …’nun 17 yaşında iken annesinin vefatı nedeniyle üzüntü, keder ve manevi yıkıma uğradıklarını, … plaka araç sayılı üzerine tedbir konulmasını, bu nedenle …’ın oğlu … için 50.000,00-TL, babası olan… için 25.000,00-TL, annesi olan … için 25.000,00-TL olmak üzere toplam 100.000,00-TL manevi tazminatın, kaza tarihi olan 02/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
… 2.Asliye Hukuk Mahkemesi … Esas sayılı birleşen dava dosyasında; Davacı vekili vermiş olduğu 27/02/2017 tarihli dilekçesi ile; müvekkilleri …’nun annesi olan …’ın kendi sevk ve idaresinde bulunan … plakalı araç ile seyir halinde iken 02/09/2015 tarihinde davalı …’ın sevk ve idaresinde bulunan ve diğer davalı … Anonim Şirketi’ne ait … plaka sayılı araçla meydana gelen kaza neticesinde vefat etttiğini, davalı …’ın kaza esnasında hız sınırını aşarak kusurlu olduğunu, hız sınırlarına uyması durumunda kazanın gerçekleşmeyeceğini, kaza tarihinde …’ın idaresinde bulunan … plaka sayılı aracın … Sigorta Anonim Şirketi tarafından kasko poliçesi yapıldığını, …’ın idaresinde bulunan … plaka sayılı aracın ise kaza tarihinde … Sigorta Anonim Şirketi tarafından trafik sigortası yapıldığını, bu nedenle 20.000,00-TL maddi tazminat ile 50.000,00-TL manevi tazminatın müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları kısımların davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
… 18. ATM’ nin … E, sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …’ın 02/09/2015 Tarihinde sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile Arnavutköy ilçesine bağlı … yolunda seyir halindeyken, önündeki aracı sollamak istediği sırada, karşı yönden hız sınırlarını ihlal ederek gelen davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile çarpıştığını, kaza sonucunda, …’ın vefat ettiğini, … plakalı aracın mülkiyeti kaza tarihinde diğer davalı, … Anonim Şirketi’ne ait olduğunu, kaza nedeni ile, …’ın kullandığı karşı taraf araç (… plakalı araç) zorunlu trafik sigortacısı davalı … Sigorta Anonim Şirketi’ne, …’a ve … Anonim Şirketi’ne; müvekkilleri … ile… ve …’ın oğlu … tarafından tarafından açılan manevi tazminat talepli ve …’ın oğlu … tarafından açılan maddi-manevi tazminat talepli; … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas nolu davada son bilirkişi raporuna göre kusur oranlarının; …’ın %20 (yüzde yirmi) oranında kusurlu olduğu, Müteveffa sürücü …’ın %80 (yüzde seksen) oranında kusurlu olduğu şeklinde belirlendiğini, aynı davada; …’ın kullandığı karşı taraf araç (… plakalı araç) zorunlu trafik sigortacısı davalı … Sigorta Anonim Şirketi, … ve … Anonim Şirketi’nin; daha önce … Sigorta Anonim Şirketi’ne yapılan zorunlu başvurudan sonra yapılan kısmi ödemeden sonra sorumlu olduğu bakiye maddi tazminat miktarı ise müvekkillerden … için 8.415,13 TL, müvekkillerden… için 6.477,79 TL olarak belirlendiğini, … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas nolu dosyası arasında fiili ve hukuki irtibat bulunduğundan, iş bu dosyanın … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi … esas nolu dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini; Müvekkillerden … için 8.415,13 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 02/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Müvekkillerden… için 6.477,79 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 02/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 2019/121 E.sayılı dosyasının 08/02/2022 tarihli duruşma tutanağı ara kararı gereği, Asıl Dava Dosyası yönünden; (Önceki Esas: … 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası) kamu düzeninden olan ve re’sen incelenmesi gereken görev hususunun değerlendirilmesi ve karara bağlanması için asıl davanın tefrik edilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
Zira huzurda görülen ve tefrik edilen trafik kazasından kaynaklı ölüm nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin davasında, sigorta şirketi taraf konumunda değildir.
Asıl davanın açıldığı tarih olan 15/02/2016 tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereği her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlar mutlak ticari davalardır. TTK 5/1 maddesi gereği ticari davalara bakmakla görevli mahkeme asliye ticaret mahkemeleridir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden itibaren yasanın 5/3 maddesi gereği asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü olmaktan çıkmış görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.
Sigorta hukuku 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6. kitabında 1401 ve devamı maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortası ise 1483 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Bu durumda trafik kazasından kaynaklı manevi tazminat istemine ilişkin Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlardan olmaması nedeniyle, mutlak ticari bir dava söz konusu olmayıp, asliye ticaret mahkemesi görev alanına girdiğinden bahsetmek mümkün değildir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 26/09/2017 gün ve 2016/15755-2017/8206 sayılı kararı).
Bu kapsamda “…Eldeki davanın, zorunlu mali sorumluluk sigortası bulunmayan aracın neden olduğu kaza sonucu zarar görene ödenen tazminatın, haksız fiilden sorumlu olan kişinin mirasçıları olan davalılardan rücuen tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı güvence hesabı ise de davalılar tacir olmayıp, uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklandığından, davanın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Davacı vekilinin istinaf başvurusu yerindedir. (İstanbul BAM 37 HD 2021/312 Esas – 2021/1772 Karar sayılı kararı ile 2021/335 Esas – 2021/1809 Karar ve benzer nitelikteki diğer kararları; Yargıtay 20. HD 2016/13991 Esas – 2017/368 Karar sayılı kararı) …” (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesinin 2021/1822 Esas, 2021/1917 Karar sayılı ilamı) şeklindeki tespitlerine değinmek gereklidir.
Mahkememiz birleşen davada sigorta şirketi taraf olarak gösterildiğinden görevli olmasına karşın; terfrik edilen huzurdaki davada görevli değildir. Birden fazla davalının bulunduğu durumlarda hukuk tekniği açısından davalı sayısı kadar dava vardır.
Birden fazla davalılardan bir kısmı yönünde bir mahkemenin; diğer kısmı yönünden başka mahkemenin görevli olması hallerinden davanın özel yetki mahkemece görülmesi gerektiği açıktır. Ancak bu hususa göre görevli mahkemenin tayini için öncelikle birden fazla davalının şekli dava teorisi uyarınca aynı dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeleri gerekmektedir.
Bu kapsamda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 2018/2017 Esas, 2020/732 Karar sayılı ilamında “…Somut olayda davacı tarafından, haksız fiil teşkil eden trafik kazasından kaynaklı maddi tazminat taleplerine ilişkin olarak, ZMM Sigortacısı olan sigorta şirketine araç sürücüsüne ve işletenine karşı birlikte açılmıştır. Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında görevli mahkeme genel hukuk mahkemesi olan asliye hukuk mahkemesi ise de dava, kazayı yapan minibüsün ZMMS yaptırdığı sigorta şirketine karşı da açılmıştır. Davalı sigorta şirketi, sigorta poliçesi nedeniyle sorumlu tutulmuş olup zorunlu sigortalar, TTK’nın 1483 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. TTK’nın 4/1-a ve 5. maddesi hükümleri karşısında, mutlak ticari nitelikteki bu davada asliye ticaret mahkemesi görevli bulunmaktadır.
Bu durum karşısında, davalı konumundaki zorunlu mali mesuliyet sigorta şirketi ile araç işleteni ve sürücüsünün sorumluluğu aynı maddi olaydan kaynaklanmış ve zarar tek olmakla, davaların birlikte görülmesi zorunludur. Bütün talepler yönünden ihtilafın özel mahkeme olan asliye ticaret mahkemesince çözüme kavuşturulması; dava ve karar tarihinde …’da ayrı bir ticaret mahkemesi bulunmadığından davaya “ticaret mahkemesi sıfatıyla” bakılması gerektiği gözetilmeden karar verilmesi isabetli olmamıştır…” şeklinde değerlendirmelere ayrıca yer vermek gereklidir.
Birden fazla davalı yönünden taleplerin birlikte görülmesi gerekliliğinin ilk şartı aynı dava dilekçesi ile birden fazla davalının davalı gösterilmesi ve davalılardan bir kısmı yönünden özel yetkili mahkemenin görevli olması halidir. Yoksa davacı tarafından farklı dava dilekçeleri ile açılan ve birleştirilen davaların bir kısmı yönünden özel yetkili mahkemenin görevli olması, birleşen tüm davalar yönünden bu mahkemenin görevli olması sonucunu doğurmayacaktır. Görevin kamu düzenine ilişkin olması gerçeği, birleşen davaların usul ekonomisi gereğince birlikte görülmesinin yarattığı faydadan açıkça ağır basmaktadır.
Bu kapsamda benzer nitelikteki uyuşmazlıklarda asıl ve birleşen davaların farklı mahkemelerin görev alanına girmesine ilişkin yüksek mahkemelerce verilen içtihatların tetkiki yoluna gidilerek yapılan incelemede;
“…Açıklanan nedenle birleşen dava bakımından uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesi görevine girdiği ve bu tarihte İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerinin de faaliyette bulunduğu dikkate alınarak, mahkemece birleşen dava yönünden görevsiz olduğunu düşünerek, gerekli tefrik işleminin yapılması ve sonrasında görevsizlik kararı verilmesi gerekirken birleşen dava yönünden de işin esasına girilerek yazılı olduğu şekilde asıl davadaki taleplerle birlikte hüküm kurulması hatalı bulunmaktadır….” (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 2019/1492 Esas, 2021/1425 Karar sayılı ilamı);
“… Somut uyuşmazlıkta kök dava davalılar …, … ve … aleyhine açılmıştır. Birşen dava ise … Sigorta A.Ş. ve …Tic.Ltd. Şti. aleyhine açılmıştır. Birleştirilerek görülen davada davalı sigorta şirketinin kazaya karışan … plakalı aracın ZMMS sigortacısı olduğu anlaşıldığına göre, 6102 sayılı TTK’ nın 4/1 ve 5. maddesi gereğince ihtilafın çözümünde Asliye Ticaret Mahkemesi görevlidir.
Bu nedenlerle kök davada Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olmakla beraber birleşen davada Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olduğundan; İlk Derece Mahkemesince, birleşen dava açısından dava tefrik edilerek görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yargılamaya devam ile karar verilmesi doğru olmamıştır…” (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 2018/4022 Esas, 2020/4081 Karar sayılı ilamı);
Şeklindeki yargı içtihatlarından da anlaşıldığı üzere, farklı mahkemelerin görevli olduğu asıl ve birleşen davalar yönünden davaların görevli mahkemelerinde görülmesine yönelik kamu düzeni kuralı işletilmek üzere; işbu dava dosyası yönünden; (Önceki Esas: … 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası) trafik kazasından kaynaklı ölüm nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin olup; sigorta şirketi davalı konumunda olmadığından eldeki davada davanın açıldığı tarih olan 15/02/2016 tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun mutlak ve nisbi ticari dava kriterlerinin somut olayda bulunmadığı anlaşıldığından, HMK 114/1-c ve HMK 115/2 madde hükümleri uyarınca mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, görevli mahkemenin … Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunun tespitine, -Mahkememizin görevsizliğe ilişkin davanın usulden reddine yönelik kararının istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde öncesinde İstanbul … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararı sebebiyle dosya mahkememize tevzi edilmiş olduğundan olumsuz görev uyuşmazlığı çıkacağından görevli mahkemenin tespiti ve merci tayini için dosyanın İstanbul BAM ilgili daire başkanlığına resen gönderilmesine, dair aşağıdaki şekilde hüküm verme gerekliliği hasıl olmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklanan nedenlerle;
1-HMK 114/1-c ve HMK 115/2 madde hükümleri uyarınca mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın USULDEN REDDİNE, görevli mahkemenin … ASLİYE HUKUK MAHKEMELERİ olduğunun tespitine,
2-Mahkememizin görevsizliğe ilişkin davanın usulden reddine yönelik kararının istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde öncesinde İstanbul … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararı sebebiyle dosya mahkememize tevzi edilmiş olduğundan olumsuz görev uyuşmazlığı çıkacağından görevli mahkemenin tespiti ve merci tayini için dosyanın İstanbul BAM ilgili daire başkanlığına resen gönderilmesine,
3-Harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti hususlarının görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu karar verildi.15/02/2022

Katip

Hakim