Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/111 E. 2022/98 K. 15.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/111 Esas
KARAR NO : 2022/98

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/01/2018
KARAR TARİHİ : 15/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket yetkilisi …, 19.06.2017 tarihi saat 19.30 sıralarında kendisine ait … Plaka sayılı aracı ile … Mah. … caddesi üzerinde bulunan … Restorana gittiğini, müvekkil restorana ait ismini bilmediği vale yetkililerine aracı anahtarıyla birlikte teslim ettiğini, müvekkili aracı teslim aldıktan sonra evine doğru giderken aracının sol arka kelebek camının kırılmış olduğunu görünce hırsızlık olduğunu tahmin etmiş ve aracında yapmış olduğu inceleme neticesinde aracının bagajında bulunan çantasının olmadığını fark ettiğini, çantasının içerisinde kendine ait ehliyet, pasaport başta olmak üzere yetkilisi ve sahibi olduğu şirketlerine ait boş çek yaprakları ve bir kısım müşteri çekleri, şirket kaşesi ve imza sirküleri de çalındığını, müvekkili … Restorana giderek durumu izah etmiş ve en yakın polis karakolu olan … Polis Merkezine giderek hırsızlık olayını bildirmiş ve ilgililerden şikayetçi olduğunu, müvekkili karakolda bulunduğu sırada aynı şekilde araç camları kırılarak hırsızlığa uğramış en az 7-8 kişi daha şikayetçi olarak karakola geldiğini, … Cumhuriyet Savcılığında da suç duyurusunda bulunulmuş olup, … nolu dosya ile soruşturma başlatıldığını, çalınan çeklerin listesi savcılık dosyasına verildiğini, davaya ve icraya konu çek olan, … A.Ş.ye ait … A.Ş. … şubesi tarafından verilen … seri numaralı çeki de çalınan çekler arasında olduğunu, çalınan bu çekler hırsızlar tarafından doldurulup piyasaya sunulduğunu, çalınan çeklerden olan … A.Ş.ye ait … A.Ş. … şubesi tarafından verilen 1010-4884-351 TL hesaba bağlı … nolu çek 06.11.2017 keşide tarihli ve 10.760 TL bedelli olarak sahte imzayla düzenlenmiş ve piyasaya sunulmuştur. Çekteki imza Müvekkil şirket yetkilisine ait olmadığı gibi, müvekkil firmanın çekin lehdarı olarak görülen … ile de hiçbir zaman ve hiçbir şekilde ticareti olmadığını, tarafların ticari defterleri incelendiğinde bu durum açıkça görüleceğini, dava konusu çalıntı çekteki imzanın müvekkil şirket yetkilisine ait olmamasından ötürü tüm davalılar yönünden borçlu olmadığımızın tespiti ve çeki elinde bulunduran hamil açısından da çekin İstirdadı kararı ile İhtiyati tedbir talep etme zarureti hasıl olduğunu, Müvekkilin çalınan çek sayısı ve düzenlenecek rakamları gözetildiğinde müvekkilin her çalıntı çek için yapılan haksız ve kötüniyetli takibi durdurabilmesi için teminat yatırması müvekkil açısından çok ağır bir külfet getirecektir. Büyük oranda banka kredisiyle dönen ve 200’e yakın işçi çalıştıran bir firmanın öngörülemeyen böyle büyük bir riskle karşılaşması ödemeler dengesini bozacak, firmayı telafisi imkansız zararlara uğratacaktır. Bu sebeple müvekkil hakkında başlatılabilecek icra takiplerine karşı HMK 389. maddesi gereğince teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini; yada İİKnun 72/2 maddesi gereğince icra takibinin durdurulması konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde müvekkil açısından telafisi imkansız zararlar doğabileceğini açıklanan nedenlerle … A.Ş. … şubesinin … seri nolu, 06.11.2017 keşide tarihli ve 10.760-TL bedelli çalıntı çekteki imzanın müvekkile ait olmaması sebebi ile imzaya itirazlarımız cihetinde davamızın kabulü ile müvekkilimizin davalılara borçlu olmadığının tespitini, davaya konu çekin müvekkilin rızası dışında elinden çıkması nedeniyle çekin istirdatını, davaya konu çalıntı çekin dava tarihinden sonra çekin ihtiyati hacze ve icraya konu edilmemesi açısından HMKnun 389. Maddesi gereğince teminatsız ya da teminatlı olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini, İİKnun 72/2 maddesi gereğince icra takibinin durdurulması konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalılar kötü niyetli olduklarından asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, yargılama harç ve masrafları ile ücreti vekâletin karşı tarafa yükletilmesine dair karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili Şirket aleyhine ikame edilen huzurunuzdaki işbu dava, Davacı tarafından … A.Ş. … Şubesi tarafından verilen 1010-4884-351 TL hesaba bağlı … nolu çekin hırsızlık sonucu kendi uhdesinden rızası dışında çıktığını, çalınan çekin ise piyasaya sahte imza ile sunulmuş olduğunu iddia ederek ikame edildiğini, dava dilekçesi, müvekkil şirketine 19.02.2017 tarihinde tebliğ edildiğini, cevap dilekçesinin süresi içerisinde sunulduğunu, davacının iddiaları haksız ve mesnetsiz olduğunu, “Müvekkil Şirket” …A.Ş, faaliyetini bayilik ağları ile sürdüren Türkiye’nin önde gelen akaryakıt dağıtıcı firmalarından olup Müvekkil Şirketin ticari ikametgahı “…”dur. Müvekkil Şirketin ticari ikametgahının İstanbul Anadolu yakasında yer alması sebebiyle huzurunuzda görülen davanın yetkili yer mahkemesine itiraz ettiklerinin yetkili mahkeme İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca Davalının İkametgahının, Genel Yetkili Mahkeme olması ilkesi uyarınca İşbu davanın yetkili İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesini, müvekkili şirket, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından 21.12.2004 tarihinde … lisans numarası ile bayilerine akaryakıt dağıtımı yaptığını, bayileri ile akaryakıt bayilik sözleşmesi ile bayilik ilişkisi kurarak ticari faaliyetlerine devam ettiğini, Akaryakıt bayilik sözleşmeleri Müvekkil Şirkete akaryakıt ikmal yükümlülüğü yüklemekle birlikte bayilere de bu akaryakıtın bedelini ödeme yükümlülüğü yüklediğini, müvekkili şirket, bayilerine akaryakıt ikmalini, taraflar arasındaki ticari koşullar çerçevesinde; bayilerinden aldığı kıymetli evrak veya nakdi bedel karşılığında gerçekleştirdiğini, davaya konu … A.Ş. … Şubesi tarafından verilen 1010-4884-351 TL hesaba bağlı … nolu çek; 06.11.2017 Keşide Tarihli … 10.760-TL bedelli olarak, Müvekkil Şirket’in bayisi olan davalılardan … Tic. A.Ş (…)tarafından, akaryakıt alımı karşılığında, müvekkili şirkete ciro edilerek teslim edildiğini, müvekkili şirket ile, … arasında 23.09.2016 tarihli bayilik sözleşmesi ve eki niteliğinde protokolü gereğince ticari ilişki olduğunu, Bu ticari ilişki gereği 04.11.2017 tarihli, … no.lu fatura karşılığı, …, Müvekkil Şirket’e davaya konu çeki ciro ettiğini, …’den önce diğer davalılar, Korkusuz Kara Taşımacılığı ve … ait cirolar mevcut olduğunu, müvekkili şirket muntazam bir ciro silsilesine sahip olan çeki teslim almaktan hayatın olağan akışına uygun bir şekilde imtina etmediğini, TTK m. 790’ a göre “Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır.” Kanun hükmü gereğince …, Müvekkil Şirket nezdinde yetkili hamildir ve çek müvekkili şirket tarafından yetkili hamilin cirosu ile teslim alındığını, müvekkili şirket, davalılardan …ile arasındaki akaryakıt bayilik sözleşmesinden kaynaklanan ticari ilişki sebebiyle akaryakıt ikmali gerçekleştirdiğini, …’de işbu davaya konu çeki akaryakıt bedelini ödemek amacıyla cirolayarak müvekkili şirkete teslim ettiğini açıklanan nedenlerle mahkemenin yetkisizliğine karar verilerek dosyanın Yetkili İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesini, haksız ve hukuki mesnetten yoksun dava ve tazminat isteminin reddini, tüm masraf ve vekalet ücretinin davacı taraftan tazminine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemizin 2018/61 E.sayılı dosyasının 08/02/2022 tarihli duruşma tutanağı ara kararı gereği, davalı …Ş yönünden davanın tefrikine karar verildiği anlaşılmakla, Mahkememiz esasının 2022/111 Esas sırasına kaydı yapıldığı anlaşılmıştır.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Dava konusu çalıntı çek sebebiyle davacının davalılara borçlu olmadığı tespiti ve çekin istirdatı istemine ilişkindir.
Davalı vekili süresinde sunduğu cevap dilekçesinde; ” Müvekkil Şirketin ticari ikametgahı “…”dur. Müvekkil Şirketin ticari ikametgahının İstanbul Anadolu yakasında yer alması sebebiyle huzurunuzda görülen davanın yetkili yer mahkemesine itiraz ettiklerinin yetkili mahkeme İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca Davalının İkametgahının, Genel Yetkili Mahkeme olması ilkesi uyarınca İşbu davanın yetkili İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesini, ” talep ederek, usulüne uygun ilk itiraz niteliğinde yetki itirazında bulunduğu,
28.01.2020 tarihli ön inceleme duruşmasında ilk itirazlar yönünden bir eksiklik bulunmadığının zapta yazıldığı; ancak davalının yetki itirazının değerlendirilmediği anlaşılmaktadır.
08.02.2022 tarihli duruşmada davalılardan …tarafından cevap dilekçesinde İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili olduğu bahisle yetki itirazında bulunulduğu, bu aşamaya kadar itiraz hakkında herhangi bir karar verilmediği anlaşılmakla, -Davalılardan …A.Ş. tarafından cevap dilekçesinde ve süersinde İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili olduğu bahisle yetki itirazında bulunulduğu anlaşılmakla, yetki itirazının karara bağlanması için bu davalı yönünden dosyanın tefrik edilmesine karar verilerek yukarıdaki esas numarasına kaydı yapılmıştır.
Huzurdaki dava birden fazla davalıya yönelik, dava yığılması şekliyle çek istirdadı ve takipten önce açılan menfi tespit davası niteliğindedir.
6102 sayılı TTK’da çek istirdadı davalarında yetkili mahkemeye ilişkin özel bir düzenleme yer almamaktadır. Bu durumda açılan davanın H.M.K.’nın 6. maddesi uyarınca genel yetkili mahkeme olan, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde görülmesi gerekmektedir. (Benzer nitelikte Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13/01/2014 tarihli ve 2013/17869 esas, 2014/571 karar, sayılı ilamı).
Dava, takipten önce açılmıştır. Takipten önce açılan menfi tespit davalarında, genel ve ilgili yasalarda öngörülen özel yetki kuralları uygulanır. İİK’nun 72/son maddesindeki yetki kuralları, takipten sonra açılan menfi tespit davalarında uygulama yeri bulunan kurallar olup, takipten önce açılan menfi tespit davaları yönünden diğer yetki kurallarını ortadan kaldırmaz.
Dava, dava konusu çek sebebiyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olup, dava tarihinden önce girişilmiş bir icra takibine rastlanılmamıştır. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davalarında yetkili mahkeme, genel yetki kurallarına göre belirlenir. İcra takibinden önce açılan menfî tespit davalarında ise yetkili mahkeme, davalı-alacaklının ikametgâhı mahkemesidir 6100 sayılı HMK’nın genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesininin 1. fıkrasına göre; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.
Bu haliyle çek istirdadı ve takipten önce açılan menfi tespit davası yönünden özel bir yetki halinin düzenlenmediği ortadadır.
6100 sayılı HMK.’nın genel yetkiyi düzenleyen 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” 7. maddesinde de, “davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır. Birden fazla davalının bulunduğu hâllerde, davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir.” denilmektedir.
Dava konusu çekin çalıntı olduğu iddiasının bulunması nedeniyle, dosya kapsamına göre uyuşmazlıkta taraflar arasında sözleşme ilişkisinden kaynaklandığına ilişkin bir niteliğinin bulunmaması da gözetilerek, HMK’nun 10.maddesine göre sözleşmenin yapıldığı yer veya sözleşmenin ifa yeri mahkemelerinin de yetkisinden söz edilmeyecektir.
Yine 6100 sayılı HMK’nın 19/2. maddesinde ”Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmü , 19/4. maddesinde ise ”Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir.” hükmü düzenlenmiştir.
Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman seçme hakkı davalılara geçer.
Somut ihtilafta, dava dilekçesinde bildirilen adreslerden yalnızca davalı gerçek kişi …’in adresi mahkememiz yetki çevresi içerisinde olarak gösterilmiş ancak bu kişinin dava dilekçesinde gösterilen adresine tebligat yapılamamıştır.
İlk olarak dava tarihinde davalı …’in mernis adresinin … olduğu anlaşılmış; 27/09/2019 tarihi itibariyle davalı …’in mernis adresinin güncellenmesi nedeniyle mernis adresinin ”…” olduğu anlaşılmakla, dava dilekçesi, tensip zaptı ve duruşma tutanaklarının davalı …’in belirtilen adresine tebliğine, karar verilmiştir. Bu haliyle dava tarihi itibariyle davalılardan herhangi birisinin adresinin mahkememiz yetki alanında olmadığı anlaşılmaktadır.
Davalılardan yalnızca … cevap dilekçesi içeriğinde yetki itirazında bulunmuş işbu davalı yönünden de dosyanın tefriki gerekmekle, yetki itirazı değerlendirilmiştir.
Yukarıda izah edilen gerekçeler ile davacının davasının davasını genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmadığı ve yetkisiz bir mahkemede açtığı, olayda kesin yetki halinin bulunmadığı, hiçbir davalı yöününden mahkememiz yetkili olmadığından davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceğine yönelik HMK m.7’deki düzenlemenin de işletilmesi mümkün olmadığı, çek istirdadı ve takipten önce açılan menfi tespit davası yönünden özel bir yetki halinin düzenlenmediği de gözetilerek, davalının İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğundan bahisle yetki ilk itirazının kabulü ile HMK ‘nın 116/1-a maddesi yollaması ile HMK 114 ve 115 maddeleri hükümleri uyarınca davanın usulden reddine, mahkememizin yetkisizliğine, dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davalının yetki ilk itirazının kabulü ile HMK ‘nın 116/1-a maddesi yollaması ile HMK 114 ve 115 maddeleri hükümleri uyarınca davanın usulden reddine, mahkememizin yetkisizliğine,
2-HMK 20. madde hükmüne göre kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, iki haftalık yasal süre içerisinde talepde bulunulmadığı taktirde dosyanın resen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-Harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu karar verildi. 15/02/2022

Katip …

Hakim …